ABD hesap isteyecek, başka ülke isteyince liberalleri sokağa dökecek, sonra da emeği temsil etmeleri gerekenler emperyalizmin hedef haline getirdiği ülkelere “dikta rejimi” imasında bulunacak öyle mi?

Etki Ajanlığı yasasıyla da, 'sol'daki etki ajanlarıyla da mücadele etmeli

Bir yandan farkında olup, diğer yandan yine de öfkelenmek… Sanıyorum devrimcilerin kaderi bu. Olup bitenin ayırdına varmak, yine de isyan etmek.

“Sol”daki çürümeyle hep mücadele ettik. Cephe hattımızda açılan gedikleri tahkim etmeye çabaladık, hep yenileri açıldı.

Sanıyorum, cephenin kimleri kapsadığını, kimlerin hattın bizim tarafımızda kaldığını cesaretle düşünmenin vakti bugün.

***

Dün haber merkezimize düştü e-posta. Haber-Sen Genel Merkezi’nin basın açıklaması. Konu, “Etki Ajanlığı”ydı. soL’da çok üzerinde durduğumuz bir konu. Hemen açtım, okumaya başladım.

Konu şu: AKP, bir “etki ajanlığı” yasası çıkarmaya hazırlanıyor. Henüz ortada taslak yok. ANKA, “taslak metin” olarak bir metni paylaştı, ama doğru metin midir, bilmiyoruz.

Her durumda, AKP’nin mevcut veya olası tüm kanunları, işçi sınıfının mücadelesini baskılamak için kullanacağını biliyoruz. Anlamaya, kavgaya hazırlanmaya çalışıyoruz.

Yanıbaşımızda, komşu Gürcistan’daysa haftalardır kıyamet kopuyor. Geçen hafta meclis, “yabancı etkilerin şeffaflığı hakkında” yasayı kabul etti.

Ne diyor yasa? Eğer bir kurum (STK’lar, medya kuruluşları, siyasi örgütlenmeler vb) yıllık gelirlerinin yüzde 20’sinden fazlasını yabancı ülkelerden gelen fon ve desteklerle sağlıyorsa, bunları beyan edecek. Beyan etmezse? 9 bin 600 dolar para cezası ödeyecek.

Bu kadar.

Şeffaflık, hesap verebilirlik, demokrasi diye yırtınan Avrupa Birlikçi liberaller, “Evet sevgili halkımız, bilmek hakkınız, biz yurtdışından fonlanıyoruz” dememek için haftalardır Gürcistan’da taşlı sopalı eylemler yapıyor, Meclis’i basmaya, bir renkli devrim yapmaya çalışıyorlar. 

Argümanları ne?

Human Rights Watch’un Avrupa ve Merkez Asya Direktörü Hugh Williamson şöyle diyor: “[Gürcistan’daki] ‘yabancı ajanlar’ yasası, Gürcistan’daki geniş kamu çıkarlarına hizmet eden bağımsız, yabancı-fonlu bağımsız grupları ve medyayı marjinalize etme ve itibarlarını sarsma amacı taşıyor.”

Pardon, ne zamandan beri yabancı ülkelerden fonlanan medya grupları “bağımsız” oldu? Biz yıllardır “bağımsız medya” denilen liberal kavramla mücadele ediyorduk. Kamuya ait olunca “bağımlı”, Demirören’e, Albayraklar’a ait olunca nasıl “bağımsız” oluyor bu medya diye soruyorduk. Geçtik sermayeye bağımlılığı, dış devletlere bağımlılık bile “bağımsızlık” diye pazarlanır olmuş.

Sürekli “Rusya etkisi” propagandası yapıyor batılı güçler. Haber-Sen açıklaması ne diyor? “[AKP’nin gündeme getirdiği yasaya] benzer bir uygulamayı Rusya’da, Sırbistan, Kırgızistan ve Gürcistan’da da görmekteyiz.”

Sendikanın adı “Haber”-Sen, ama dünyadan haberi yok… Gürcistan Parlamentosu Başkanı Şalva Papuaşvili geçen hafta yasa taslağı Gürcü meclisinin önüne geldiğinde aynen şunları söyledi: “İki taslaktan biri ABD’nin Yabancı Ajanlar Kayıt Yasası’nın [FARA] birebir kopyası, diğeriyse FARA’nın daha az sınırlayıcı, liberal bir versiyonu”.

Gürcüler yasa taslağını doğrudan ABD’nin yasasından çevirdiler. “Daha liberal” ifadesinin propaganda olduğunu düşünüyorsanız, şöyle söyleyeyim: ABD’deki FARA, ülke dışından gelen paraları beyan etmeyenlere 5 yıla kadar hapis cezası öngörüyor, Gürcistan’da 9 bin 600 dolar öderseniz yırtıyorsunuz.

ABD’deki yasa ne kadar katı, kanıtını da verelim. AKP iktidarı, kendi halkına hiçbir şeyin hesabını vermiyor, Sayıştay’ı bile kadük hale getiriyor, tüm verileri saklıyor, değil mi? Peki ABD’de ne yapıyorlar?

Tıpış tıpış açıklıyorlar.

Buradan buyrun, resmi belgesi: 2022’de ABD’deki Türken Vakfı’nın beyannamesi. Türkiye’deki Ensar Vakfı’ndan giden milyon dolarlarca para, nereye ne kadar harcadıkları ayrıntılarına varana kadar rapor edilmiş.

Veya buraya bakın, 2023’te Türkiye kaynaklı olarak ABD’de harcanan paralar. Birincilik yine Ensar’ın, son sırada da CHP var.

ABD kuruşu kuruşuna hesap isteyecek, başka ülke isteyince liberalleri sokağa dökecek, sonra da emeği, işçi sınıfını temsil etmeleri gerekenler aynı önlemi almaya çalıştıkları için emperyalizmin hedef haline getirdiği ülkeleri bir torbaya doldurup “dikta rejimi” imasında bulunacak, öyle mi?

Emek mücadelesi ne ara emperyalizm karşıtlığından bunca uzaklaştı?

***

Vaziyet o kadar içselleştirilmiş, yabancı fon almak kafalarda o kadar makbul hale getirilmiş ki, Haber-Sen, “araştırmacı gazeteciler”, sendikalar, kadın hareketi diye başladığı listeyi sanki bunları bir ve aynı şeymiş gibi “AB veya başka dış finansman kullanan dernekler”e uzatmakta bir beis görmüyor. Açıklamadan aktarıyorum:

“Yasa basın çalışanlarını, Sivil Toplum Örgütlerini, Kadın ve LGBT Hareketlerini doğrudan etkiliyor. Uygulanması halinde 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezaları kapıda!

Yasa ilk etapta araştırmacı gazetecilik, başta diplomasi olmak üzere uzman gazetecilik alanları, AB veya başka dış finansman kaynağı kullanan dernek ve Sendikalar ile yabancı medya mensupları-yabancı medyaya bağlı çalışan Türkiye'deki gazetecileri hedef alacak.

Sendikalar, Kadın hareketi, LGBTİ hareketi, çevre ve ekoloji hareketleri, ‘Aşı halk sağlığıdır’, ‘Kamu Hastaneleri verimsiz yatırımdır’ diyen sağlık çalışanları da yasadan nasibini alacak gibi görünüyor.”

AKP’nin siyasi baskılarına, işçi sınıfına saldırılarına karşı mücadeleden kaçmayız. Ama AKP karşıtlığı adına fonculuğu meşrulaştıranlarla mücadeleden hiç kaçmayız.

Almayın. Alıyorsanız, açıklayın. Herkes bilsin, karar versin.

Biz de “Ne var canım, para aldılar diye birilerinin borazanı mı oldular” diyenlere, Haber-Sen’in basın açıklamasını gönderelim.

Türkiye’deki sendikalar ne ara ABD’yi demokrasi, ABD’nin hedefindeki ülkeleri “dikta rejimleri” olarak görmeye başlamış, bunda fonların payı var mıymış, işçi sınıfı takdir etsin.