Asgari ücrete ara zam tartışmaları devam ederken, Türkiye Komünist Partisi, enflasyonun artması ve reel ücretlerin gerilemesine ilişkin açıklama yaptı.

Yurttaşların zorlu bir Haziran ayı geçirdiğine işaret edilen açıklamada, "Hükümetin ekonomi programı, gerek tasarruf tedbirleriyle gerek uygulama planıyla halkımızı canından bezdirmiş durumda. Enflasyon son yirmi ayın zirvesini gördü. En temel ihtiyaçlara zam üstüne zam geliyor. Reel ücretler geriledi. Bayram tatili daha başlamadan halkımız için zehir oldu. Bir yerden bir yere kıpırdamak imkansız hale geldi" denildi.

Milyonlarca emekçi ve emeklinin bayram arkasından ücretlere gelecek zammı beklediği hatırlatılan açıklamada, "Patronlar ve hükümet ise ağızbirliği etmiş durumda, Temmuz’da ücretlere yapılacak artışı bekleyen milyonlara 'aman enflasyonu yükselir' diye parmak sallıyor. Aynısını çiftçiye yaptılar. Geçtiğimiz günlerde açıklanan hububat alım fiyatlarına, yıllık enflasyonun sadece dörtte biri kadar artış uygun gördüler" ifadeleri yer aldı.

Memlekette emeğiyle geçinen milyonların bu düzenin derdi olmadığı vurgulanan açıklamada, düzenin temel derdinin şirketlerin kazanması, finans sektörünün coşması, ihracatın patlaması, şirketlerin kâr rekorları kırması olduğuna dikkat çekildi.

Muhalefetin bir taraftan emekçi ve emeklilere seslendiğine fakat öte taraftan uygulanan bu sömürü programına destek olduğuna işaret edilen açıklamada, ana muhalefetin liderlerinden Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’e methiyelerin eksik olmadığı kaydedildi.

'Emekçiler kırıntıları değil, yarattığı değerin tümünü almalıdır'

Bu ortamda herkesin Temmuz başında yapılacak asgari ücret ve emekli aylıkları artışları için rakam yarıştırdığı belirtilen açıklamada şöyle devam edildi:

"Kaç lira olsun? Emeklilerin taban aylığı asgari ücrete mi yükselsin? Ülkede asgari değil ortalama ücret haline gelmiş asgari ücret yoksulluk sınırına mı çekilsin, daha mı üstü olsun?

Halkımızı açlık sınırına iten bu düzenin, şimdi daha iyisi diye milyonları yoksulluk sınırına razı etmeye çalışmasını nasıl kabul edilebilir?

Bizim buna çok net bir sözümüz var.

Emekçi halkımız kırıntıları değil, yarattığı değerin tümünü almalıdır.

Bu değer şirketlerin kasasındadır. O şirketlerin sahibi aileler tarafından zenginlik, servet ve sermaye olarak el konulmuştur."

Açıklamada, bu şirketlerden bazılarının son üç yılda halktan çaldıkları zenginliğin dökümü sunuldu:

Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin toplamınınsa 2021 yılında 405, 2022 yılında 808 milyar lira kâr elde ettiğine dikkat çekilen açıklama şöyle devam etti:

"Oysa halkımız ayın sonunu getiremiyor, kredi kartı borçlarının içinde boğuluyor.

İşte bu karlılık, sömürünün sonucudur. Bu sömürü sonlandırılmadan emekçi halkımız gün yüzü görmeyecektir.

Enflasyon artar, Temmuz ayında maaşlara zam yapılmasın diyenlere el koyulan bu zenginliği hatırlatıyoruz.

Kırıntılar sizin olsun. Bizim yapacağımız şey belli.

Kırıntıları size bırakacak, el koyduğunuz tüm zenginliğe el koyacağız.

İşte halkımızın bayramı o zaman bayram gibi olacak."