Ya bu tablo sessizlikle kabul edilecek ve işçiler yüzer yüzer ölmeye devam edecek, ya da patronların 2 trilyon liralık vergisini bir gecede affeden AKP iktidarına karşı gerçek bir kavgaya girilecek.
Salgın günlerinde sağlık emekçilerini saymazsak en çok konuşulanların başında onlar geliyordu.
Herkes takdir ediyor, övgüler diziyordu…
Günde 14-15 saat kesintisiz çalışıyorlar, herkes sosyal mesafe, aman hiçbir şeye dokunmayın derken, onlar kapı kapı geziyor, kimsenin dokunmak istemediği ürünleri tek tek taşıyordu.*
Her dönemin fırsatçısı patronlar pandemi günlerinde onlar üzerinden paranın kokusunu anında alıp, hamle üstüne hamle yapıp büyüme ve kâr rekorları kırdılar.
Kural bu ya, patronlar ne zaman paranın kokusunu alsa, ona eşlik eden bir kan kokusu yayılır dört bir yana…
Patronlar kar rekorları kırarken, o rekorun ardında sadece pandemi günlerinde kayıt altına alınan 160 motokurye ölümü vardı, yüzlerce hatta binlercesi iş baskısı sonucu ağır sakatlıklarla sonuçlanan kazalar yaşadı.
Sonrası mı?
Üst üste gelen ölümler motokuryeleri yavaş yavaş bir araya gelmeye, güçlü eylemler yapmaya, hak aramaya itti. Bu mücadeleler sonrası üst üste kazanımlar da geldi.
Buradan ders çıkaran patronlar daha en başta planlayıp devreye soktukları esnaf motokurye modelini iyiden iyiye yaygınlaştırdılar.
Bu sayede motokuryeler kar rekorları kıran şirketlerin işçisi olmaktan çıkıyor, -patronların süsledikleri paketle- kendi işlerinin patronları oluyordu.
Oysa asıl yapılmak istenen motokuryelerin iş güvencesini ortadan kaldırmak, işçilere karşı tüm yasal yükümlülüklerinden kurtulmak ve belki de en önemlisi onların örgütlü bir şekilde haklarını arama şansını tümüyle yok etmekti.
Bu üç başlıkta da epey yol aldılar.
Ama iktidar ve patronlar bununla yetinmeyeceklerini gösteren yeni bir adım peşinde şimdi.
Mehmet Şimşek düşünüp taşınmış, iktidara yeni gelir yaratma kanalı olarak motokuryeleri görmüş ve yeni bir vergi adımı atmaya karar vermiş.
Aman yanlış anlamayın, Şimşek milyarlarca liralık vergi affı adımı attığı patronlara yeni bir vergi kalemi çıkarmayacak elbette.**
Hedefte olanlar, ölümle dans eden motokuryeler.
Diyor ki AKP iktidarı, yıllık kazancı 3 milyon liranın altında olan esnaf kuryeler, yüzde 15 oranında vergi ödeyecek. Bu vergi, patronların yatırdığı maaşlar üzerinden, doğrudan banka aracılığıyla daha emekçinin cebine gitmeden kesilecek.
Peki, ne mi olacak bu adımın sonucu olarak?
Şu anda bir motokurye, açlık sınırı olan 19 bin liranın üzerinde bir gelir elde etmek için günde en az 14 saat kelle koltukta çalışıyor.
Daha fazla paket yetiştirirse üniversiteye devam edecek, daha fazla paket yetiştirirse çocuğunun okul masrafını karşılayacak, daha fazla paket yetiştirirse evine sıcak çorba götürecek, daha fazla paket yetiştirirse sağlık giderlerini karşılayacak motokuryelere diyorlar ki; biz patronların milyarlarca dolarlık gelirlerine değil, sizin açlık sınırının biraz üzerindeki ücretlerinize göz diktik. O yüzden tüm bu ihtiyaçlarınızı gidermek istiyorsanız daha fazla paket yetiştireceksiniz, günde 14 saat değil de 20 saat çalışacaksınız, daha çok öleceksiniz ama belki şanslıysanız daha çok kazanıp, daha çok vergi ödeme şansına erişeceksiniz…
İktidar ve patronlar eliyle işçilere kurulan bundan daha açık bir ölüm tuzağı var mı?
Ya bu tablo sessizlikle kabul edilecek ve işçiler yüzer yüzer ölmeye devam edecek, ya da patronların 2 trilyon liralık vergisini bir gecede affeden AKP iktidarına karşı gerçek bir kavgaya girilecek.
Arası yok!
Ne motokuryelerin ne de bu düzende payına yoksulluk ve ölüm düşen milyonlarca emekçinin başka bir çıkışı yok. Birileri servetlerine servet katarken bizlerin boynunu eğip böyle gelmiş böyle gider diyeceğimizi düşünenlerin yanıldıklarını göstermek boynumuzun borcu.
Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Mohammed Mohamud'un öldürdüğü motokurye Yunus Emre Göçer’e, Sakarya'da işe başladığı gün kaybettiğimiz 19 yaşındaki Enes Aygüneş’e, İzmir’de motokuryelik yaparken ölen 17 yaşındaki çocuk işçi Halil Togay’a ve pandemide birilerinin kâr hırsı uğruna yaşamını yitiren 160 motokuryeye olan borcumuz bu.
Biz onlara olan borumuzu örgütlü bir mücadeleye taşıyamadığımız oranda bu borç listesi kabaracak, daha çok arkadaşımızı bu kana doymaz düzene kaptıracağız.
Bu düzene verecek sağlam bir yanıt için işe örgütlü bir mücadeleyle başlamalıyız, başka çıkışımız yok!
- *. *Deprem günlerinde de öyle olmadı mı? Kimsenin giremediği, gidemediği noktalara motorlarıyla yardım ulaştıranlar onlar değil miydi?
- **. Devletin 2024 yılında uygulayacağı vergi, ceza ve harçlara ilişkin düzenlemeler Resmi Gazete’de yayımlandığında, patronlara 2 trilyon 210 milyar TL’lik vergiyi muafiyeti getirildiğini öğrendik.