Yerel seçimlerin ardından enerji politikalarına dair düşünceler

Enerji arz güvenliği açısından sıkıntılar devam ediyor. Enerji ve madencilik alanında yapılan özelleştirmelerin sorunu daha da arttırdığı rakamlar incelendiğinde de net görülüyor.

Veyis Sır

31 Mart sonrası yönetimler kangrenleşmeye yüz tutan birçok sorunla göreve başladı. Özellikle büyükşehirlerde, sınır komşularımızda meydana gelen bölgesel savaşlar sonucunda ülkemize gelen sığınmacıların nüfusu hızlı bir şekilde artmıştı. Savaşlar sona erse de sığınmacıların ülkemize kontrolsüz bir şekilde akışı devam ediyor. Bu durum da haliyle artan nüfus sonucunda barınma, beslenme, su gibi birçok temel ihtiyacın karşılanması her geçen gün daha da zorlaşıyor.

Artan ve karşılanması zor olan bir diğer ihtiyaç da şehirlerin enerji ihtiyacı. Ülkemiz enerji temininde büyük oranda dış ülkelere bağımlı. İhtiyacını ithalat yoluyla karşılıyor.

Enerji ihtiyacının karşılanmasında yaşanan bu sorun, ulusal ve yerel bazda yeni politikalar üretilerek yola devam edilmesi gerekliliğini zorunlu kılıyor. Bu dönemde, enerji üretiminde ve tasarrufunda uygulanacak politikalarda yerel yönetimlerin de aktif bir şekilde sürece dahil edilmesi gereklidir.

Yenilenebilir enerji teknolojilerinin her geçen gün geliştiği bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizde hemen hemen her bölgenin kendine özgü yenilenebilir kaynakları mevcut. Bu kaynakların kullanılmasında yerel yönetimlerin sürece dahil olması verimlilik açısından da büyük avantaj sağlayacaktır. Kentleşmenin ve nüfus artışının hızla devam ettiği bu süreçte halkın enerji ihtiyacının daha sağlıklı ve ucuz karşılanabilmesi için birçok önlem alınabilir. 

Öncelikle şehirlerin planlanmasında, enerji sarfiyatı yüksek olan hastane, alışveriş merkezi gibi yapıların yer seçimleri doğru bir şekilde yapılmalı. Bu yapıların yer seçiminde altyapı tesislerini zorlayacak ve enerji sarfiyatını arttıracak alanlara izin verilmemeli. 

Yine benzer şekilde kentlerde enerjinin önemli bir kısmı ulaşımda kullanılmaktadır. Ulaşımda, fosil yakıtlı kaynaklarla çalışan araçlar yerine raylı sistemler ve elektrikli araçlar vasıtasıyla toplu taşıma sağlanmalıdır. Toplu taşıma sistemine entegre olacak planlamalar yapılmalı, bisiklet ve yaya yolları açılarak trafik yoğunluğu azaltılmalı.

Kentlerin ihtiyaçları karşılayabilecek planlamaları yapabilmeleri için yerel yönetimlere, yeterli sayıda mühendis, mimar, şehir plancısı, tekniker ve teknisyen istihdam etme imkanı yaratılmalı.

Ülkemizin bir güneş ülkesi olduğu göz önünde bulundurulduğunda yapılaşmalarda göz kirliliği yaratmayacak şekilde güneş enerjisinden yararlanacak bir mimari uygulanmalıdır. Belediyeler öncelikli olarak kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek yenilenebilir enerji tesisleri için yatırımlar yapmalı, kanun ve mevzuatlarda enerji üretimini teşvik edici düzenlemeler yapılmalıdır. Yine belediyelerin öncülüğünde enerji kooperatifleri kurulmalı, bu kooperatifler aracılığıyla yenilenebilir enerji üretiminde kamu işletmeciliğinin ağırlığı arttırılmalıdır.

Enerji arz güvenliği açısından sıkıntılar devam ediyor. Enerji ve madencilik alanında yapılan özelleştirmelerin sorunu daha da arttırdığı rakamlar incelendiğinde de net görülüyor. Halkın ihtiyaçlarını önceleyen ve kamu işletmeciliğini esas alan uzun vadeli politikalarla enerjide dışa bağımlılık sorunu çözülebilir ve yenilenebilir kaynakların halkın kullanımına en uygun ve elverişli şekilde sunulması sağlanabilir.

*Veyis Sır: Maden Mühendisleri Odası Genel Sekreteri