Komünistler: Temmuz'da zam yetmez, enflasyona neden olan şirket kârlarına el konulmalı

Temmuz'da zam yapılacak mı? Enflasyon ne olacak? TKP MK üyesi Savaş, partilerinin çözümünü soL'a anlattı: El koyacağız, devletleştireceğiz.

Haber Merkezi

Tasarruf tedbirleri, Temmuz ayında asgari ücrete zam gelir mi gelmez mi bilmecesi, sermaye dostu Şimşek programı ve henüz hazırlanan ancak detaylarının tümüyle ortaya çıktığı krizi olduğu gibi halkın omuzlarına bindiren vergi düzenlemesi…

Ekonomik krizin vatandaşın sofrasından, cebinden her geçen gün eksilttikleri uzun süredir Şimşek programı vesilesiyle yapılıyor. Daha önce açıklanmasına rağmen asgari ücrete Temmuz ayında ücret artışının gelip gelmeyeceği ya da emekli aylıklarındaki artış oranları tartışılmaya devam ediliyor.

Kimine göre hükümet cephesinde bir tartışma değil, baskılama var. Bu düşünceyi savunan Türkiye Komünist Partisi (TKP) Merkez Komite Üyesi Alpaslan Savaş, enflasyonla mücadele için uygulanan ekonomi programı tarafından 3 unsurun etkili olduğunu söylüyor: Parasal daralma, kamu maliyesinde kemer sıkma ve ücretlerin baskılanması.

​​​​​​

Alpaslan Savaş-Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi

Halkın ekmeğini daha da küçülten bu üç unsurun yani Şimşek’e uygulatılan programın arkasında duracaklarsa bunun gereği olarak Temmuz’da ücretlere zam yapılmaması gerekiyor, ki bunu Çalışma Bakanı başta olmak üzere neredeyse tüm hükümet yetkilileri bugüne kadar söyledi.

Esnetip esnetmeyeceklerini zaman gösterecek ancak alınacak kararın Savaş’a göre iktidar için toplumsal maliyeti olacak. İçeride ve dışarıda patronlara verilen sözler olduğunu hatırlatırken, “Programın amacına uygun sürmesini engelleyecek her kararın kendileri için başka sorunlar yaratacağı da ortada. İktidarın kendi içinde bu denli bir büyük kavga sürerken bu maliyet ne kadar göze alınacak, hep birlikte göreceğiz” diyor.

En büyük tuzak: 'Acaba' tuzağı

İktidarın kaygılarıyla değil daha önemli bir meseleyle ilgilendiklerine dikkat çekiyor: “Topluma bir korku salınıyor”.

Herkes Temmuz’da ne kadar zam yapılırsa yapılsın yetmeyeceğini biliyor, yani enflasyon düşmedikçe sorun giderek büyüyecek. Fakat ücret artışları için iktidar cephesinden gelen açıklamalar “acaba” dedirtiyor. Alpaslan Savaş’a göre bu halkın düşebileceği en büyük tuzak. Bayram öncesinde yaptıkları açıklamayı hatırlıyor ve devam ediyor:

“Şu anda ülkemizde süren hayat pahalılığının ve onun neden olduğu yoksullaşma dalgasının nedeni büyük holdingler ve kârlılığını sürdüren şirketlerdir. Biz bunu hep söylüyoruz fakat bu kez kendileri de itiraf etmek zorunda kaldılar. Avrupa Birliği Merkez Bankası ve IMF, üstelik birden fazla kez, ülkelerin karşı karşıya kaldığı yüksek enflasyon sorununun nedeni olarak şirketlerin yüksek kârlarını gösterdi.”

TKP'nin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada en bilinen ailelerin yani Koç ile Sabancıların ile onların yönettiği holdinglerin kâr oranları paylaşılmıştı. Koç ailesi, 2021 yılında 26 milyar liranın üstünde kâr etmiş. 2022’de bunu beş katına, 130 milyar liraya çıkarmış. Sabancı aynı dönem kârını 20 milyar liradan 80 milyar liraya yükseltmiş. Türkiye’nin en büyük 500 firması, önceki yıl kârını iki katına çıkarmış, 808 milyar lira kazanmış.

TKP'nin "Ücretlerde Yoksulluk Sınırını Tartışmayacağız Şirket Kârlarına El Koyup Emekli ve Emekçilere Dağıtacağız" başlıklı açıklamasındaki veriler.

Veriler böyleyken Savaş su soruyu soruyor: “Şimdi biz sormayacak mıyız, bu nasıl iş diye?”

Bunun adının hırsızlık bile olmadığını dile getiriyor ve “bayağı el koyma, çökme” diyor.

Tüpraş neden satıldı? Petrolde dışarıya bağımlı bir ülkenin rafinerisi neden bir ailenin kontrolünde? Arçelik neden Koç’un? Kırk bin kişinin çalıştığı Vestel neden Zorlu ailesinin kasasını dolduruyor? Neredeyse her mahallede bir Migros, BİM, ŞOK var ve bunlar sahiplerine para basıyor. Hepsi derhal devletleştirilip elde ettiği kâr ve kontrol ettiği kaynaklar emekçi halkın yararına harcanmaya başlanmalı.

'El koyarsanız Temmuz ayında tüm ücretleri ve emeklileri ihya edebilirsiniz'

Hayat pahalılığının da doğrudan burayla ilişkili olduğunu anlatıyor:

“Bu işlenen suça son vermeden ne hayat pahalılığı azalır, ne ücretler yeter, ne de işsizlik düşer. Sadece bu kârlara el koysanız, ki buna bal gibi hakkı vardır devletin, Temmuz ayında tüm ücretleri ve emeklileri ihya edebilirsiniz. Üstelik bir avuç zengin aileyi de beslememiş olursunuz.

Temmuz ayında ekonomi için rasyonel hamle bu şirketleri devletleştirip, işçi sınıfının yarattığı değer olan bu kârlar emekçi halkın ihtiyaçları için kullanılması olacaktır.”

Ekonomiyi düze çıkaracak formülün halka yazılan acı reçeteler değil, Türkiye’de özel sektörün kasasını dolduran büyük şirketlerin derhal devletleştirilmesiyle sağlanacağını söylüyor.

Savaş, artan akaryakıt fiyatlarını hatırlatıp dikkati Tüpraş’a ve özelleştirmelere çekiyor:

“Tüpraş neden satıldı? Petrolde dışarıya bağımlı bir ülkenin rafinerisi neden bir ailenin kontrolünde? Derhal devletleştirilip, elde ettiği kâr ve kontrol ettiği akaryakıt fiyatları emekçi halkın yararına kullanılmaya başlamalı.”

Son olarak şu soruları ekliyor:

“Arçelik neden Koç’un? Ya da yaklaşık 40 bin kişinin çalıştığı Vestel neden Zorlu ailesinin kasasını dolduruyor? Türkiye’de üretim yapan otomotiv tekelleri, yüzbinlerce işçinin çalıştığı yan sanayi şirketleri, neredeyse her mahalleye yayılmış büyük market zincirleri neden sahibi aileleri milyarder yapıyor da halkın ihtiyaçları için çalıştırılmıyor? Biz bunu sorguluyoruz. Halkımız da sorgulamaya başlayacak, çünkü başka çözüm gerçekten yok.”