SİNAN ATEŞ OLAYI 2 - Cinayete ilişkin neler biliyoruz?

Parti yöneticileri kabul etmese de MHP'nin tam ortasında durduğu bu siyasi cinayetin tüm detaylarının su yüzüne çıkması pek olası görünmüyor.

Haber Merkezi

30 Aralık 2022 tarihinde, Ankara'da bir cinayet işlendi.

Ajanslara eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in Çankaya'da öğle saatinde silahlı saldırısı sonucunda öldürüldüğü haberi düştü.

Motosikletle gelip saklandığı aracın arkasından çıkarak Ateş'i kurşunlayan Eray Özyağcı, saldırıyı ABD Büyükelçiliği ve AKP Genel Merkezi gibi önemli binaların olduğu, güvenlik önlemlerinin en üst düzeyde tutulduğu Çukurambar'da gerçekleştirmişti. Tetikçinin bulunduğu motosikleti, Vedat Balkaya kullanıyordu. Balkaya ilk ifadesinde, "Cinayetle ilgim yok" dese de ikilinin bölgede daha önce keşif yaptığı anlaşıldı.

MHP'nin ismi cinayetle ilk kez Ufuk Köktürk ismiyle anıldı. Cinayet sonrası partinin İl Yönetimi listesinden çıkarılan ve şüphelilere para transfer ettiği öne sürülen Ufuk Köktürk tutuklandı. 

Daha sonra Eray Özyağcı'yı "tetikçi" olarak tutup Ankara'ya getirilmesi işini organize eden kişininse Dodo lakaplı Doğukan Çep olduğu belirlendi. Çep, Hasan Ferit Gedik'in öldürülmesine ilişkin davada cinayet ve uyuşturucu suçlarından toplam 62 yıl hapis cezası aldı. Cezasının 35 yılı kesinleşen Doğukan Çep, Sinan Ateş cinayeti sırasında firardaydı.

Behçeli, Sinan Ateş, 9 Ocak 2019'da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'na getirildi. Eşi Ayşe Ateş’in aktardığına göre, 15 ay görevde kalan Sinan Ateş, yine Bahçeli tarafından makama çağrılarak istifası istendi. Görevden neden alındığına ilişkin çok sayıda iddia ortaya atıldı.

Mersin'den başlayan takip

Sinan Ateş'in, çevresindeki isimlerden eski Mersin Ülkü Ocakları Başkanı Çağrı Ünel'le aynı anda takip edilmeye başlandığı anlaşıldı.

DW Türkçe'den Alican Uludağ'ın haberine göre, Çağrı Ünel Mersin'de, 15 Mart 2022'de 4 kişinin bıçaklı saldırısına uğradı ve bu saldırı sırasında ateş ettiği Ülkü Ocakları Üyesi Emrullah Kaplan hayatını kaybetti. Ünel, "haksız tahrik altında adam öldürme" suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Çatışmadan bir gün önce Adana Ülkü Ocakları Başkanı Cem Tutsoy, "Ülkü Ocakları Genel Başkanımız Sn. Ahmet Yiğit Yıldırım'ın ve genel merkezimizin emrinde FETÖ'cü hainlerin başına 'YILDIRIM' gibi çakacağız" paylaşımı yaptı.

Ünel'in Emrullah Kaplan'ı öldürmesinin ardından Ülkü Ocakları mensupları sosyal medyadan Sinan Ateş'i hedef almaya başladı, Ateş'i takip girişimleri de arttı.

Cinayetin ardından Sözcü TV'de konuşan eşi, Çağrı Ünel'in Sinan Ateş üzerinden tehdit edildiğini, "Senin kalemin kırılmış. Ona destek vermeyeceksin, Olcay Kılavuz'la görüşüp onunla resim çektireceksin" denildiğini anlattı.

Sinan Ateş'in ölümünden yaklaşık 1,5 yıl önce yaptığı konuşması: "Davamız üzerinde, hareketimiz üzerinde hesap yapanların, ölümünün ve sonlarının nasıl korkunç olduğunu herkes müşade edecektir. İbretle seyredin."

Ateş'in ölümü sonrası ülkücüler sessizliğe büründü: Cinayetin MHP'yle bağı yok mu?

Soruşturma kapsamında tutuklanan ve cinayetin azmettiricisi olduğu söylenen eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın telefonundan kurtarılan yazışmalar, cinayetin aylar önce planlandığını gösterdi.

T24’ün kamuoyuna duyurduğu Demirbaş’ın yazışmalarına ilişkin bilirkişi raporu, Sinan Ateş’in, Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talimatıyla cinayetten dokuz ay önce takip edilmeye başlandığını ortaya koydu. Buna göre Demirbaş, Ankara Emniyeti Cinayet Büro'da görevli olan ve bir dönem Ateş dosyasına da bakan komiser M.E.A'dan Ateş'in adresini, eski MİT görevlisi Çağlar Zorlu'dan da konumunu istedi. Özyağcı'ya özel harekat polislerinin "eşlik ettiği" ortaya çıktı.

Tetikçi Eray Özyağcı’yı benzinlikten alarak kameraların bulunmadığı bir noktaya bırakan aracınsa Tolgahan Demirbaş’a ait olduğu belirlendi. Yapılan araştırmalarda Demirbaş’ın cinayetten dakikalar önce tetikçinin kaçırılacağı konumu Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’e gönderdiği ortaya çıktı. Aynı konum bilgisi tetikçiyi taşıyan motokurye Vedat Balkaya’nın telefonunda da bulundu. Daha sonra Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel’in, Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’a tahsisli çakarlı bir araçla tetikçiyi aldığı ve Bolu’ya götürdüğü anlaşıldı.

Sabıkalı Ufuk Köktürk'ün de avukatlığını yapan MHP'li Avukat Serdar Öktem'in de cinayetin İstanbul ayağı ile Ankara'daki şüpheliler arasındaki bağlantıyı kurduğu iddia edildi. Öktem, Hasan Ferit Gedik cinayeti davasında da Doğukan Çep’in avukatıydı.

Ateş suikastına ilişkin dava açılan 22 sanıktan 14’ünün çok sayıda sabıka kaydı bulunuyor. İsmail Saymaz'ın ulaştığı kabarık suç listesinde "cinayet, yaralama, suç örgütü yöneticiliği, uyuşturucu kullanmak ve satmak, kapkaç, gasp, yağma, hayvan hırsızlığı, kalpazanlık, göçmen kaçakçılığı, cinsel taciz” yer alıyor.

Bilirkişi raporlarında ve iddianamede ismi geçen bazı isimler şöyle: Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel (MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın Özel Kalem Müdürü olduğu da iddia edildi, Yalçın yalanladı), Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı, Ülkü Ocakları Ankara İl Başkan Yardımcısı Suat Yılmazzobu, eski Çubuk Ülkü Ocakları Başkanı Gürsel Horat ile eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz, eski Ülkü Ocakları yöneticileri avukat Serdar Öktem, Tolgahan Demirbaş, MHP İstanbul İl Yöneticisi Ufuk Köktürk.

Cinayetin ipuçları iddianamede ve bilirkişi raporunda

Cinayetle ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada 22 sanık hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Soruşturma kapsamında Eray Özyağcı, Doğukan Çep, Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel, avukat Serdar Öktem ile üç polisin de aralarında bulunduğu 22 kişi tutuklandı. Davanın ilk duruşması da 1 Temmuz'da yapılacak.

Ancak duruşma öncesi iddianame de tartışma konusu oldu.

Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in söyledikleri iddianamede yer almazken, pek çok isim ve bu isimler arasındaki bağlantılarla birlikte, söz konusu kişilerin MHP ve Ülkü Ocakları'yla bağına iddianamede yer verilmedi. 

Örgütlü bir şekilde işlenen ancak herhangi bir örgüt adına yer verilmeyen 145 sayfalık iddianamede cinayetin neden işlenmiş olabileceğine dair bilgi de paylaşılmadı.

İddianamede, tetikçi Eray Özyağcı’nın Ankara’dan İstanbul’a kaçırıldığı aracın plakasına dahi yer verilmedi. Azmettirici olarak gösterilen eski Ülkü Ocakları yöneticilerinden Tolgahan Demirbaş ile Emre Yüksel’in kullandığı araçta çakar bulunuyordu. Odatv'nin haberine göre, aracın Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın kullanımında olduğu belirlendi.

Azmettirici, MHP'li vekilin evinden çıktı: Parti içerisinde Olcay Kılavuz depremi

Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında azmettirici olarak suçlanan Tolga Demirbaş, o dönem MHP'den vekil olan ve son seçimlerde listelere giremeyen Olcay Kılavuz’un evinde bulundu.

Kılavuz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis’teki grup danışmanlığını da yapıyordu. Olayın ardından görevden alındı. Bahçeli’nin ve MHP'nin artık Olcay Kılavuz’un arkasında durmadığı yorumlarına yol açtı. 

HalkTV'den Seyhan Avşar’a konuşan Olcay Kılavuz, hakkındaki suçlamaları reddetti.

Gazeteci İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtlayan Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın cinayeti birlikte planladığını iddia etti. Ayşe Ateş, "Eşimin bana söylediği şuydu: ‘Olcay ve Ahmet beni öldürmek için kiralık katil arıyor. Kapı kapı dolaşıyorlarmış beni öldürmek için. Bir sürü kişiye gitmişler. Kimseye yaptıramıyorlarmış ama arıyorlarmış" diye konuştu.

Sinan Ateş cinayetiyle ilgili daha önce ifadelerine başvurulan bazı isimlerse suskunluğunu bozdu.

Sinan Ateş'in arkadaşı Ömer Zengin, katıldığı HalkTV'de Olcay Kılavuz'un MHP'li yöneticiler İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın tarafından öldürülmekten korktuğunu söyledi. Kılavuz'un cinayetin aydınlatılması açısından kilit isim olduğuna ve ifadesinin önemli olduğuna işaret eden Zengin, "Cinayetin anatomisi Olcay'dan sonra başlıyor. Olcay, emniyet müdürlüğü, emniyet müdürleri ve İçişleri Bakanlığı diye gider" dedi.

Cinayetin sebebi hâlâ belirsiz

Peki cinayet neden işlendi?

Bu sorunun net bir yanıtı hâlâ verilemiyor.

İddialardan biri Sinan Ateş’in görevden alınmasına rağmen şehir şehir gezerek temaslarda bulunması. Bu durumun parti içindeki bazı grupları rahatsız ettiği söyleniyor. Hatta Ateş’e haber gönderilerek, siyasi faaliyetlerini sonlandırması, sadece akademik faaliyetlerde bulunması istendiği ancak Ateş'in söylenenleri dinlemediği de öne sürüldü.

Ateş’in üst düzey bazı isimlerin Mersin Limanı üzerinden uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığı konusunda elde ettiği bilgileri istihbarat birimleriyle paylaştığı için hedef haline geldiği de bir diğer iddia.

Sinan Ateş’in Bahçeli’den sonra genel başkanlık koltuğunun en güçlü adaylarından biri olduğu yönündeki söylentiler de cinayetin ardından yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.

Kamuoyuyla paylaşılmayan detayların ortaya çıkması, konuşmayan isimlerin konuşması ve yargılama sürecinin başlamasıyla bu siyasi cinayetin aydınlatılmasında biraz daha yol alınması bekleniyor. Öte yandan parti yöneticileri kabul etmese de MHP'nin tam ortasında durduğu bu siyasi cinayetin tüm detaylarının su yüzüne çıkması pek olası görünmüyor.