Laik ve bilimsel –çağdaş- eğitimle arası iyi olmayan milli eğitim bakanlığının, bu tutumunun üstünü örtmek için, propaganda niteliğindeki yayınlara ağırlık verdiği görülüyor.

Maarifin yüz akı!

Laik ve bilimsel –çağdaş- eğitimle arası iyi olmayan milli eğitim bakanlığının, bu tutumunun üstünü örtmek için, propaganda niteliğindeki yayınlara ağırlık verdiği görülüyor. Bu tür yayınlardan biri, "Maarifin Yüz Akı"1 başlığını taşıyor. Bu kitabı Strateji Başkanlığında çalışan, üçü Dr unvanlı 11 görevli hazırlamış. İlk bakışta kitabın ne denli ciddiyetle hazırlandığı belli oluyor: Eğitim bakanının yazısının başlığı "Sunuş" olsa da, içindekiler sayfasında bu başlık "Takdim" olarak belirtiliyor!

Eğitim bakanı, "Sunuş" sayfasında, “İstiklalden istikbale uzanan yüzüncü yılımızda, eğitimde Türkiye Yüzyılı’nı inşa ettiğimiz tarihî günlerden geçmekteyiz. Millî bir mutabakatla büyüyen maarif davamız, bugün bizlerden değişen dünyaya karşı yeni hedeflere yönelmede güçlü argümanlar, sahici hedefler ve sürdürülebilir planlar beklemektedir” diyor! Bu açıklama, kerameti kendinden menkul bir ifade oluyor. Çünkü bakan, bağımsızlık, gelecek ve gerçek gibi sözcükler yerine istiklal, istikbal ve sahi sözcüklerini kullanarak, Cumhuriyet rejiminin eğitim davası varken Osmanlıyı çağrıştıran “maarif davamız” diyerek değişen dünyaya değil de geçmişe önem verdiğini belirtmiş oluyor.

Kitabın önsöz ve içindekiler sayfasından sonra gelen "Maarifin Yüz Akı Uygulamaları" başlığı altında, "Eğitimin Yüzyılında Öğretmenlerimiz, İstikbalin Yüzyılında Öğrencilerimiz ile Başarının Yüzyılında Eğitim Kurumlarımız" alt başlıkları ve bu başlıkların bulunduğu sayfalarda da öğretmenlerin, öğrencilerin ve eğitim kurumlarının adları sıralanıyor.

Adların yer aldığı sayfalardan sonra, "Eğitimin Yüzyılında Öğretmenlerimiz" başlıklı bir sayfa ve yanında da Maarifin Yüz Akı başlığı altında "Maziden Atiye" yazısı olan solunda Atatürk’ü ve sağında da R. T. Erdoğan’ı bir gurup insanla gösteren bir resim bulunuyor. Bu resmin "Maarifin yüz akı" kitabına konmasına “Kel alaka” demeyin! Bu resim, “Atatürk mazide kaldı” ama “Erdoğan gelecek” algısı yaratmak için stratejik bir amaçla kullanılıyor. Ancak bu algı, AKP’nin yaratmak istediği her algı gibi gerçeklerle örtüşmüyor. Atatürk mazide kalmış olsa da, R. T. Erdoğan gelecek olmuyor. Çünkü Atatürk’ün öncülük ettiği laik ve bilimsel dönüşümler, hâlâ ülkemizin geleceği olma özelliğini koruyor. Gericilikle, Osmanlı, hilafet ve şeriat hayranlığıyla gerçekleştirilen dönüşümlerin ülkenin geleceği olamayacağını da bilmek gerekiyor. Bu arada strateji başkanlığında çalışan genç insanların maarif sözcüğüne neden hayran olduklarını ve de "geçmişten geleceğe" demek yerine "maziden-atiye" sözcüklerini neden seçtiklerini ise anlamak mümkün olmuyor.

Bu sayfanın ardından önceki sayfalarda adları geçen kişi ve kurumlarla ilgili resimler ve açıklamalar yer alıyor. Örneğin ilk sayfada, "Küresel Öğretmen Ödülü" alan bir öğretmenle ilgili olarak çerçeve içine alınmış birkaç açıklama ile iki resim bulunuyor. Bu sayfayı okuyunca, insan ister istemez gurur duyuyor. Ancak aynı sayfada üç farklı Öğretmen Ödülü ifadesinin tekrarı biraz tuhaf kaçıyor. Sonra gelen sayfalardan birinde, zihinsel, bedensel ve işitme engelli öğrencilerini sporla yaşama bağlayan öğretmen ve yaptığı tanıtılıyor, öğretmenin o öğrencilerle çekilmiş bir fotoğrafı yer alıyor. Ancak bu fotoğrafın yanında nedense "Şefkatın Yüzyılı: Geçmişe Saygı Geleceğe Umut" başlığıyla Erdoğan’ın otistik çocuklarla çekilmiş fotoğrafı bulunuyor! Bu kısım, emekli bir öğretmenle yapılmış iki sayfalık röportaj ile devam ediyor. Ancak bu röportajın ilk sayfasında, emeklinin fotoğrafı değil de R. T. Erdoğan’ın fotoğrafı yer alıyor!

Röportajdan sonra gelen "İstikbalin Yüzyılında Öğrencilerimiz" sayfasında da nedense R. T. Erdoğan’ın fotoğrafı bulunuyor! Sonraki sayfalarda başarılı öğrenciler ve projeleri resimlerle tanıtılıyor. Ancak bazı tanıtımlarda "Teknolojinin Yüzyılı, Sağlığın Yüzyılı, Gençliğin Yüzyılı" başlığını taşıyan resimlerle Y. Tekin’in ya da R. T. Erdoğan’ın fotoğrafları da yer alıyor.

"Başarının Yüzyılında Eğitim Kurumlarımız" bölümü başarı öyküleri olan kurumlarla ilgili olsa da, nedense ilk konu olarak, "Down Sendromlu Futsal Millî Takımı"nın Avrupa Şampiyonu olması ele alınıyor! Bu sayfalardan birinde, Maarif Vakfının yurtdışında Priştine’de (Kosova) açtığı okula da yer veriliyor. Bu bölümde de "Öğretirken Öğreniyorum" projesiyle ilgili sayfada, birinde R. T. Erdoğan’ın diğerinde sulama araçlarının olduğu ve başında "Bereketin Yüzyılı" yazılı olan iki resim bulunuyor. "Gönül Elçileri" adını taşıyan sayfayı da, R. T. Erdoğan’ın yaşlı bir kadına sarıldığı ve "Şefkatin Yüzyılı" yazısı bulanan resim süslüyor. Bu bölümde de seçilen kurumla ilgili bilgiler verilirken, bazılarında değişik resimlerle bakanın fotoğrafı da yer alıyor.

Yukarıda değinilen tanıtımlarda iki haksızlık göze çarpıyor: Ödül alan öğretmen konusunda 50 sözcükle tanıtım yapılırken bazı tanıtımlarda kullanılan sözcük sayısı 150-200’ü buluyor; başarılı eğitim kurumları tanıtılırken, birkaç kurum hakkında tarihsel gelişim bilgisi verilirken diğer kurumlar için bu bilgi verilmiyor.

İnsanların gururla okuyacağı başarı örneklerinin yer aldığı bu kitapla bir taşla iki kuşun vurulduğu anlaşılıyor: Eğitim alanındaki örnek uygulamalar tanıtılırken, AKP’nin propagandası yapılıyor. Bu kitabın önsözünde, strateji dairesi başkanı, "Ülkemizin farklı coğrafyalarından iyi uygulama örneklerinin yer aldığı bu çalışma, öğretmenlerimize ilham, öğrencilerimize yeni fikirler kazandırarak iyi uygulama örneklerinin artmasına, yaygınlaşmasına, görünür ve sürdürülebilir olmasına katkı sağlama gayesindedir” diyor. Dolayısıyla bakanlığın, siyasetin okula, camiye ve kışlaya sokulmaması ilkesini mazide kalmış bir ilke olarak gördüğü anlaşılıyor. Bu arada bakanlığın, siyasal propagandalar içeren kitapları öğretmen ve öğrencilerle buluşturarak "Eğitimin Türkiye Yüzyılı"nı değil de "AKP’nin Yüzyılı"nı hedeflediği belli oluyor.

[email protected]