Bir yanda milli mücadeleyle ve inkılaplarla ilgili en önemli gerçekler öğrenciden saklanmakta, öte yanda da, ilgisiz konulara yer verilmektedir.

AKP'nin yeni eğitim modeli (II)!

Bakanlığın açıkladığı "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli", ders içerikleri bakımından da öğrencilerin yararına olmayan bir modeldir. Modelin geçerli ve yararlı olmadığı, "TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" dersinde de açığa çıkmaktadır. Bu ders 8. sınıflarda şu dört üniteden oluşmaktadır: 1) Mustafa Kemal’in Hayatı; 2) I. Dünya Savaşı; 3) Yerelden Vatana Milli Mücadele ve 4) Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşu ve İnkılaplar.

Planın 3. ünitesinde yer verilen temel kabuller arasında,

  • Öğrencilerin; Birinci Dünya Savaşı’nı kaybeden ülkelerden biri olan Osmanlı Devleti’nin siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan yaşadığı zorluklar hakkında bilgi sahibi oldukları kabul edilmektedir;
  • Öğrencilerin, Mondros Mütarekesi’nin şartları hakkında bilgi sahibi oldukları kabul edilmektedir;
  • Öğrencilerin, Türk milletinin millî meseleler karşısında gösterdiği tutum ve davranışlar hakkında bilgi sahibi oldukları kabul edilmektedir

ve benzeri ifadeler vardır. Ancak planda, “Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı’ndaki rolü, Padişah Vahdettin’in milli mücadeledeki rolü” ya da benzeri bir kabule yer verilmemektedir.

4. ünite konusunda “Öğrencilerin Osmanlı Devleti’nin son döneminde gerçekleşen demokratikleşme çabaları ve yapılan yenilikler hakkında bilgi sahibi oldukları kabul edilmektedir” denmektedir. Ancak bu konudaki temel kabulleri arasında örneğin öğrencilerin “inkılaplara karşı girişimler konusunda bilgi sahip olması” gibi bir kabul yoktur.

12. sınıf "TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" dersi, "1) Modern Türk Devletinin Doğuşu, 2) Türk İnkılabı ve Atatürkçülük ve 3) II. Dünya Savaşı’ndan Küreselleşme Sürecinde Türkiye" ünitelerinden oluşmaktadır. Bu derste öğrencilerden beklentiler arasında “Medeniyetimizin dayandığı millî ve manevi değerleri davranışlarına yansıtmaları” beklentisi de vardır. Oysa bu tür bir beklentinin TC İnkılapları dersiyle ilgisi yoktur. Çünkü TC İnkılapları dersi bilime, akla ve yaşanmış gerçeklere dayalı bir derstir. Bu modelde böylesi bir beklentiye yer verilirken, inkılap karşıtı eylemler ve inkılapların korunması hakkında beklentilere yer verilmemiş olması, modeli hazırlayanların eğitimciden çok yandaş gibi davrandıklarını göstermektedir.

Bu dersin 2. ünitesinde, “Öğrencilerden Kanun-ı Esasi ile 1921 ve 1924 anayasalarının benzer ve farklı yönlerini karşılaştırdıkları bir tablo hazırlamaları istenebilir” denmesi de, inkılapların ruhuyla bağdaşmayan ve eğitsel anlayışla bağdaşmayan bir art niyet göstergesidir. Çünkü bu üç anayasada devletin dininin İslam olduğu belirtilmektedir. 1928’de yapılan değişiklikle bu ifade Anayasa’dan çıkarılmış, 1937’de yapılan değişiklikle de Atatürk ilkeleri Anayasa maddesi haline getirilmiştir. Eğitsel açıdan ve inkılap anlayışının gereği olarak yapılacak karşılaştırmalara 1928 ve 1937 değişikliklerinin de katılmış olmak gerekir.

Bu dersin 3. ünitesinde yer verilen "II. Dünya Savaşı" ile "II. Dünya Savaşı, soğuk savaş dönemi, bu savaşın nedeni ve sonuçları" konuları, TC inkılapları dışında gerçekleşmiş olan ve bu dersle hiçbir ilgisi olmayan konulardır. İnkılaplar ve Atatürkçülük birebir bizleri ilgilendirirken, II. Dünya Savaşı ve sonrasındaki olaylar bizi ilgilendirmesinin ötesinde tüm dünyayı ilgilendirdiğinden genel tarih dersinin konularıdır. II. Dünya Savaşı ve sonrasını bu dersin içine almanın, TC İnkılapları ve Atatürkçülük konusunu sulandırmaktan başka anlamı yoktur.

Ayrıca Öğretim Birliği Kanunu gibi Anayasa’nın koruması altında olan yasaların ne anlama geldiği öğrenme hedefi olarak açıkça belirtilmeden; egemenlik ve bağımsızlık sözcüklerine yeterli vurgu yapılmadan, laiklikten, bilimsellikten, karma eğitimden, … söz edilmeden bu ders anlamlı olmaz. Bu derste öğrencilere Atatürk’ün,

  • Öğretmenler Cumhuriyet sizden "fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür" nesiller ister;
  • Yurtta sulh cihanda sulh;
  • En hakiki mürşit ilimdir;
  • Benim karakterim bağımsızlıktır

ve benzeri sözlerini irdeletmeden bu ders anlamlı olamaz.

Bu ders programına "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" konusunun eklenmesi de, II. Dünya Savaşı konusunun eklenmesi gibi ilgisiz bir konu olur. Çünkü

  • Bu hükümet sistemi, Cumhuriyet sisteminin temel niteliğini belirleyen inkılaplara ters bir olaydır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla uygulamaya konan halk egemenliğine ve kuvvetler ayrımına dayalı demokratik kazanımları yok eden ve inkılaplarından geriye gidiş niteliğinde olan gerici bir sistemdir.
  • Bu sistem, Yargıtay başkanlarından Prof. Dr. Sami Selçuk’un belirttiği gibi, halk oylamasında yasadışı olarak geçersiz oyların sayılmasıyla kıl payı kabul edilmiş sayılan bir sistemdir. Bu sistemi toplumun yarısı benimsememiştir, hâlâ tartışılan bir konudur ve de hatta bir iktidar yetkilisi anayasa değişikliği konusunda bu konunun da gündeme gelebileceğini resmen açıklamıştır. Böylesine ikircikli ve her an vazgeçilebilecek bir olayın ders konusu yapılması eğitsel de değildir etik de değildir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi konusu, ancak 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, ANAP iktidarı, AKP iktidarı ve 15 Temmuz 2016 "FETÖ" kalkışması gibi "TC İnkılaplarına ve Atatürkçülüğe Karşı Uygulamalar" bağlamında müfredatta yer alabilecek konulardır.

Bu derste, bir yanda milli mücadeleyle ve inkılaplarla ilgili en önemli gerçekler öğrenciden saklanmakta, öte yanda da, ilgisiz konulara yer verilmektedir. Dolayısıyla bu ders programı, Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu gereği kerhen hazırlanmış bir program gibidir. İlgisiz konuların "TC İnkılapları ve Atatürkçülük" dersine eklenmesi, yeni modelin, inkılaplara mesafeli duran ya da eğitimcilikleri yerine yandaşlığa önem vermiş kişilerce hazırlandığı düşüncesini güçlendirmektedir. Bu nedenle model gerçekçi ve geçerli bir model değildir. Eğitim modellerinin birincil işlevi, kimin çocuğu olursa olsun her çocuğun, gerçekleri öğrenmesine, özgürleşmesine ve kendini gerçekleştirmesine yardımcı olmaktır. Oysa bu model, 2017 modeli gibi, çocukların gerçekleri öğrenme, özgürleşme ve kendini gerçekleştirme haklarını gasp etmeye yönelik bir modeldir.

[email protected]