Beşiktaş’ın borsa hisselerinden vurgun vuran altı kişiye ceza geldi. Küçük yatırımcı battı. Bütün bunların sporla ne ilgisi var?
Emre Alım
Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün borsa hisselerinde büyük bir spekülasyon yaşandı. Altı kişi, 151 milyon lira fazla gelir ettikleri bir operasyon yürüttü. Olayın ardından kulübün hisseleri dibe çakıldı, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), altı kişiye altı ay geçici işlem yasağı getirdi.
Konuyu dün Murat Ağırel, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde dile getirdi. Ağırel, yaşananların, kendisini arayan okurlarının da aralarında olduğu çok sayıda yatırımcının batmasına neden olduğunu yazdı.
Neoliberal politikalar futbola da sirayet etti
Peki, ne yaşandı?
Süreci, ismini vermek istemeyen bir portföy yöneticisiyle konuştuk. Konunun uzmanı, meseleye spor kulüplerinin şirketleşme sürecinden başlamak gerektiği görüşünde:
“Neoliberal ekonomi politikalarının diğer her şey gibi futbolu da metalaştırması 1990’lı yıllara dayanıyor. Kulüplerin şirketleşme ve halka açılması bu yıllarda ingiliz takımlarıyla başladı. Büyük Türk futbol kulüpleriyse 2000’li yıllarda şirketleşerek halka açıldılar. Futbolun giderek bir endüstri haline gelmesi, futbol transferlerinde havada uçuşan rakamlar, sponsorluk ve yayın bedellerinin akıl almaz rakamlara ulaşmasıyla birlikte genellikle dernek statüsündeki kulüplerin şirketleşme ihtiyacı doğdu. Kâr amacı olmayan ‘dernek’tense, varlık sebebi ‘kâr’ olan şirket yapısı bu endüstriye daha uygundu. Bir şirket yapısıyla bankadan borç almak da, hisse senedi satmak da hatta tahvil çıkararak borçlanmak da spor kulüpleri için mümkün hale geldi.”
Kulüpler şirketleşti, şirketlerin hisseleri satıldı...
Kulüpler, böylece anonim şirketler kurmaya başladı. Futbol faaliyetleri bu şirketlere devredildi, ayrıca daha fazla gelir elde etmek amacıyla alt şirketler kuruldu. Sonra bu şirketler “halka arz” edildi. Yani şirket ortakları, ellerindeki hisseleri veya sermaye artırarak yeni yarattıkları hisseleri halka satmaya başladı. İşte bu hisselerin yatırımcılar arasında el değiştirdiği yer, Borsa.
“Halka arzlar ile halktan topladıkları bedelsiz kaynaklarla büyümenin yollarını aradılar.”
İnsanlar niye kulüplerin hisselerini alıyor? Portföy yöneticisine göre borsada küçük yatırımcılara “şirketlere ortak olacak beklentisi” satılıyor, böylece şirketler kaynak yaratıyor. Küçük yatırımcılarsa genellikle kısa vadede yüksek kazanç hevesiyle hisse senetlerine yöneliyor.
“Belli dönemlerde küçük yatırımcılardan devamlı sağlanan kaynak girişi topyekün bir yükselişe kaldıraç olurken, büyük oyuncuların satışları küçük yatırımcıların beklentilerinin hüsranla sonuçlanmasına yol açıyor. Her ne kadar analizler, şirket değerlemeleri vs. konuşulsa da esas hareketi büyük paranın, ki bu bazen yabancı bazen yerli kaynaklı olabilir, yönünün tayin ettiği de bir gerçek. Zaman zaman hisselerde oluşan balonlar, oluşum sürecinde çok sayıda küçük yatırımcıyı peşine katarken, balon patladığında da olan küçük yatırımcıya oluyor.”
Beşiktaş'ın hisseleri: Balonu şişirip patlattılar
Uzmana göre Beşiktaş hisse senedinde de benzer bir balon oluşumu ve ardından balonun patlaması yaşandı.
“2023 yılı başına kadar 10 TL altında dalgalanan hisse senedi geçen yılın Nisan ayında 10 TL seviyesini aşıyor ve inanılmaz bir yükseliş başlıyor. Yıl içerisinde 5 kat artarak 50’ye ulaşan hisse, yıl sonunda 40.50’ye kadar düşüyor. Yeni yılla birlikte ise 89.75’e yükseliyor. Tabii ki bu dönemde ne futbol takımının başarısı ile ne de Beşiktaş Futbol Yatırımları San. Ve Tic. A.Ş. isimli şirketin finansal performansı şirket değerindeki 9 kat artışı desteklemiyor.”
Sporun endüstrileşmesi, sporun doğasını tamamen değiştirdi. Bugün “elbette böyle” denilen şeyler, son birkaç on yılda yaşanan değişimlerin sonucu. Gelinen noktanın, asırlardır insanlığın kültür değeri olan sporla pek ilgisi yok. Beşiktaş hisselerindeki değişimlerin de kulübün sportif faaliyetleriyle bir ilgisi yok.
SPK, 22 Nisan 2024 akşamı yayınladığı bültende Kanun’un piyasa dolandırıcılığı suçu olan 107/1 maddesine dayanarak Beşiktaş hissesinde işlem yapan 6 kişi hakkında 6 ay süreli işlem yasağı getirdi. Portföy yöneticisi, SPK’nin kararından sonraki süreci şöyle anlatıyor:
“Bu tarihten itibaren hisse senedi her gün taban fiyatına düşerek 15 işlem gününde 20TL’ye kadar geriliyor. Her gün taban seviyesinde açılan hissede alıcı bulunmadığından herhangi bir yatırımcının bu arada satış yapma ihtimali neredeyse yok. Bugün ise Murat Ağırel’in köşesinde bu konuyu gündeme getirmesinin ardından 18.49 açılış seviyesinden 22.58 seviyesine yükseliyor.”
Peki tüm bunlardan ne sonuç çıkartılmalı?
Portföy yöneticisine göre ortada tek seferlik bir spekülasyon değil, emekçiler aleyhine hep çalışan bir düzen var:
“Borsa, sermaye sahiplerinin emekçilerin alın teri birikimlerine göz koyup, onları kolay para, tatlı kazanç hayaliyle düzen çarkları içerisine çektiği bir kumar masası. Bu masadan genellikle zararla kalkanların yerine yeni hayallere sahip yeni yatırımcılar bulmak ise piyasa uzmanları, medyanın ve ekonomistlerinin işi.”