"Organize suç örgütü lideri" Ayhan Bora Kaplan'la birlikte 60 sanığın yargılandığı dava siyaset alanını karıştırdı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya göreve geldikten sonra, Ankara'da yer altı dünyasında "Kaplanlar" grubu olarak bilinen suç örgütünü yönettiği ve eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yakın olduğu söylenen Ayhan Bora Kaplan, "örgüt kurma", "kasten yaralama", "yağma", "kişiyi hüviyetinden yoksun kılma" ve "işkence" suçlamasıyla Eylül 2023'te tutuklandı.
Kaplan’ın aracından yüklü miktarda para çıkmıştı. Kaplan grubuna yönelik operasyon, daha sonra çok sayıda ilde genişletilmişti. Gözaltına alınanlar arasında eski AKP Ankara İl Yöneticisi Barış Kurt da yer alıyordu. İYİP Ankara eski İl Teşkilat Başkanı Akif Sarper Önder de Ayhan Bora Kaplan dosyasına girdi.
Kaplan'ın şirketlerine kamu ihaleleri verilmiş
Kaplan ciddi bir para trafiğini de kontrol ediyordu.
Kaplan kara para aklama soruşturması kapsamında verdiği ifadede mal varlığındaki ciddi artış için "enflasyonu" sebep göstermişti.
Hakkındaki soruşturma kapsamında 31 şirketine de kayyım atandı. Yönetimi şu an Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) geçen şirketlerin kamu kurumlarının ihalelerini aldığı ortaya çıktı.
Kaplan soruşturması emniyete nasıl uzandı?
Kaplan soruşturması, ikisi "Nur cemaati mensubu" olduğu iddia edilen üç polis müdürünün evinin "terörle mücadele şubesi" ekipleri tarafından basılması ile yeni bir aşamaya geçti. Peki bu noktaya nasıl gelindi?
Önce soruşturmayı yürüten Ankara Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nde avukata bilgi sızdırdığı iddia edilen bir polis Mart ayında görevden alındı. Ardından üç üst düzey polis müdürü, Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Öner ve Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan 9 Mayıs'ta açığa alındı.
Öte yandan evlerine terörle mücadele ekipleri tarafından baskın yapılan ve haklarında "suç işlemek için anlaşmak", "adil yargılamayı ve tanığı etkilemeye teşebbüs", "görevi kötüye kullanma" ve "suçluyu kayırma" suçlarından soruşturma yürütülen 3 emniyet mensubu dün gözaltına alındı.
Sabah'ta yer alan bilgilere göre, 3 isim hakkında tutuklama talebi olmadı. Emniyet mensupları hakkında "Anayasal düzene karşı işlenmiş suçlar" kapsamında soruşturma yürütülüyor.
Sertçelik'in soruşturmaya dahil edilmesi
Geçtiğimiz günlerde davanın gizli tanığı olduğunu söyleyen Serdar Sertçelik, İsmail Saymaz'ın aktardığına göre, Ayhan Bora Kaplan tutuklandıktan sonra Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik tarafından "Gel, ifade ver, bildiklerini anlat" denilerek çağırıldı. Kıbrıs'tan gelip ifade veren Sertçelik, 19 sayfa "bilgi" verdikten sonra "ev hapsi" şartıyla serbest bırakıldı. Fakat elektronik kelepçeye rağmen 9 kez dışarı çıkan Sertçelik, en son dışarı çıktığı gece ayağından vuruldu.
Ardından Muğla Bodrum üzerinden Kos Adası'na gitti. Şu anda Avrupa'da olduğu iddia edilen Sertçelik, pek çok gazeteciye de konuşmayı sürdürüyor.
Polislerle ilgili ön soruşturmaya da, organize suç örgütünün iki numaralı sanığı firari Serdar Sertçelik'in sosyal medyada yayılan iki ayrı videosu neden oldu. Sertçelik, ifadesinin içeriği konusunda polisler tarafından yönlendirildiğini ve AKP'li bazı yöneticilerin ismini vermesi için zorlandığını iddia etti. Söz konusu isimlerse Süleyman Soylu, Mücahit Arslan, Bekir Bozdağ, Hasan Doğan.
Polis müdürü Şevket Demircan'ın da gizli tanık olarak ifade verme konusunda Serdar Sertçelik’i ikna etmek için “Bize Temiz Eller Operasyonu’nu sizin ellerinizle başlattığınız haberini verdiler. Oradan pay biç sen” dediği öne sürüldü. MHP’nin de ifadesinde geçmesini istediği belirtilen polis müdürünün, “MHP ile ilgili de patlat, geç” diyerek talimat verdiği iddia edilenler arasında.
Bahçeli'den 'Hedef Cumhur İttifakı' açıklaması
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yse partisinin dünkü grup toplantısında konuyla ilgili açıklama yaparak, "Emniyet ve yargı içine yuvalanmış soysuz ve kripto çetelerin yeniden Türkiye üzerinde hesap yaptığı görülmektedir. Hedefleri; MHP, AK Parti, Cumhur İttifakı. 17-25 darbe girişiminin tekrarını planlayanlara boyun eğersek boyumuz devrilsin” diye konuştu.
"Birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo devrededir" diyen Bahçeli, hedefin Cumhur İttifakı olduğunu söyledi. Bahçeli şu ifadeleri kullandı:
"Bugünlerde iç işgal cephesinde toplanıp aynı zamanda emniyet ve yargı içinde yuvalanmış soysuz ve kripto çetelerin yeniden Türkiye üzerinde hesap yaptığı görülmektedir. Bu kan içen vampirlerin aklını başına alması, etrafımızda iftira ve ihanet duvarı örmeye kalkışmalarının ağır sonuçları olacağını bilmeleri akıbetleri için 15 Temmuz gecesine dikkatle bakmaları ikaz ve ihtarımdır. Ayranımızı kabartmasınlar sabrımızı taşırmasınlar."
Erdoğan, MİT Başkanı ve Adalet Bakanı ile görüştü; İçişleri Bakanı çağrılmadı
Tüm bu gelişmelerin ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne çağırdı. Gece yapılan zirvenin gündeminde Ayhan Bora Kaplan soruşturması ve Ankara emniyetinde açığa alınan polis müdürleri olduğu iddia edildi.
Toplantıya İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın çağırılmamasıysa dikkat çekti. Yerlikaya bu sabah yaptığı açıklamayla sessizliğini bozdu. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Yerlikaya, "Kimler, terör örgütleri ve onların uzantılarıyla, organize suç örgütleriyle bir olup, FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize, sosyal medya destekli 'oyun kurmaya' çalışıyorsa; onların oyunlarını da kurdukları tuzakları da yerle bir edeceğiz" dedi. Bakanın isim vermeden yaptığı açıklama şöyle:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dün olduğu gibi bugün de organize suç örgütlerine, şehir eşkıyalarına, uluslararası kartel haline gelmiş zehir tacirlerine, uluslararası örgütlenmiş göçmen kaçakçılarına, yabancı istihbarat servisleriyle irtibatlı illegal yapılara ve suç odaklarına göz açtırmadık, açtırmıyoruz ve açtırmayacağız.
Bu mücadelemizi kimler engellemeye çalışıyorsa, kimler FETÖVARİ gizli tanık taktikleriyle kendi karanlık düzenlerinin hakim olmasını istiyorsa, onların o düzenlerini de başlarına yıkıyoruz, yıkmaya da devam edeceğiz. Hangi kurum içinde Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize yönelik bir yapılanma varsa, sonuna kadar gidip, o yapıları tespit edip adalete teslim edeceğiz. Mülkiye Müfettişlerinin ilgili raporu kısa süre içinde tamamlanacak. Atılan her adımı, telefon kayıtlarını tek tek inceliyorlar. Hazırlanan bu raporu en ince ayrıntısına kadar kamuoyu ile de paylaşacağız."
'Firari gizli tanık Uğur Dündar'la görüştü'
Sabah'ın haberine göre, örgüt üyelerinden sanık Muhammet Kaplan duruşma esnasında yaptığı bir açıklamada "Başkomiser, firarı Sertçelik'i sorgu odasında Uğur Dündar ile görüştürdü. Ya telefonla ya da yüz yüze orasını bilmiyorum fakat bunu duydum ve yemin ederim" dedi.
Hakkındaki iddialara Sözcü TV'de yanıt veren Dündar, "ortada bir suç örgütüyle mücadele olduğunu" söyledi.
Görüşmeyi yalanlayan Dündar şunları söyledi:
"Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde ne Ankara Emniyet Müdürü Sayın Engin Dinç ile ne Organize Suçlar Şubesi Müdürü ile ne yardımcısıyla ne onun altındaki amirlerle, başkomiserlerle, komiserlerle, polislerle, çaycılarla bile bu süreç içerisinde bir konuşmam olmadı. Altını çizerek söylüyorum. Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi’nden hiç kimseyi tanımam, hiç kimseyle bir irtibatım olmadı, hiç kimseyle de telefonla konuşmadım. Ayrıca Serdar Sertçelik’in aleyhinde haber yapan bir kişi olarak ben nasıl Serdar Sertçelik’le yan yana gelirim? Ben Ayhan Bora Kaplan Suç Örgütü’nde adı geçen hiçbir kimseyi tanımam, hiçbiri ile en ufak bir telefon konuşmam bile olmadı. Ne yüz yüze konuştum ne de telefonla konuştum. İnanıyorum ki İsmail benden çok daha fazla konuşmuştur. Çünkü; yaptığı iş gereği konuşması gerekir. Ama benim böyle bir durumum da olmadı. Dolayısıyla ben benim adımın buraya karıştırılmasını olayın Ayhan Bora Kaplan soruşturmasının sulandırılması amacıyla dahil edildiğini düşünüyorum. Bu tamamen bir tezgah, tamamen bir kurgu. Tekrar ediyorum; Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde bir bekçiyi bile tanımam. Hele hele organize suçlar şubesinde bu soruşturmayla ilgili olarak veya daha önce ben hiçbir komiserle, hiçbir yetkiliyle, hiçbir polis memuruyla ne yüz yüze ne telefonla konuştum. Kesinlikle böyle bir konuşma söz konusu değildir."
Yandaşlar ne diyor?
Erdoğan'ın grup toplantısında konuyla ilgili açıklamalar yapması beklenirken, AKP cephesinden de ilk tepkiler-yorumlar gelmeye başladı.
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, "Algı operasyonu yapılıyorsa ona kurban olmayalım. Bir komplo hazırlanıyorsa onun tuzağına düşmeyelim" diyerek ihtiyatlı olmaya çağırdı. "Sürprizi gözardı etmeyin derim" diyen Selvi, Yerlikaya'nın soruşturma sonunda önemli açıklamalar yapacağını da iddia etti:
"İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın soruşturma ve tapelerin incelenmesinden sonra kamuoyuna önemli açıklamalar yapacağı söyleniyor. Bakarsınız müfettişlerin incelemesi ve savcılığın soruşturması sonucunda ortaya çıkacak gerçekler tüm algı operasyonlarını yıkacak kadar şaşırtıcı olabilir. Sürprizi gözardı etmeyin derim."
Yine Hürriyet'te Nedim Şener, "17/25 Aralık 2013 FETÖ’nün hükümeti devirmeye yönelik emniyet ve yargı darbe kumpası’nın bir benzerinin Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki Nurcu-Okuyucu diye bilinen bir grup tarafından tezgâhlandığı ortaya çıkarıldı" derken, gizli tanık Sertçelik'in iddialarının, "Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün en tepesindeki isim olan Engin Dinç’in soruşturmasını gerektirecek cinsten" olduğunu ifade ediyor.
Açığa alınan emniyet mensubu konuştu: 'Kumpas olsa ifadede yer almaz mıydı?'
Sözcü’den Saygı Öztürk ise bugünkü “Açığa alınan müdürler ne diyor?” başlıklı yazısında görevden alınan emniyet mensuplarının iddialarına yer verdi. Kumpasla suçlanan emniyet müdürleri haklarındaki iddiaları reddetti, "’Darbe, kumpas’ dedikleri doğru olsa bunlar emniyet ifadesinde olmaz mıydı?" dedi.
Öztürk’ün yazısının bir bölümü şöyle:
"(Serdar Sertçelik) 19 sayfada geçen konuların ana başlıkları ile bazı detayları anlattı. Bu bilgiler taslak olarak yazıya döküldü ve savcı beye bilgiler iletilerek araştırmalar yapılmaya başlandı. Verdiği bilgilerin bir kısmı emniyetçe araştırıldı ve doğruluğu teyit edildi. Bir kısmı da emniyetçe bilinmesine rağmen dosyaya gizli tanık olarak girmesinin, iddianame ve davanın devamında iyi sonuçlar getireceği kanaatine vardık.
Kendisine Savcılık makamının kod vererek gizli tanık yapılacağı, yeni kimlik, pasaport verileceği anlatıldı. KKTC’de görev yapan Türk polislerince Ankara uçağına bindirilip gönderildi. Kendisi aranan bir şahıstı. ‘Birkaç soruya cevap verip serbest kalacaksın’ denildiği iddiası yalandır. Çünkü valeye kadar herkes tutuklu iken örgütün 2 numarası firari şahıs Serdar, tanık korumada olmasa, polis çağırınca hiç gelir mi? Ankara’ya uçak gelince Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan gözaltı işlemi yapıyor, işlemler usulüne göre gerçekleştiriliyor. 2 gün iddiaları detaylı araştırıldı, diğer ifadelerle karşılaştırıldı. İddia ettiği gibi ‘Hiç yaşamadığı şeyleri yaşamış gibi ifadesine yazıldığını, ifadesinin tamamen hayali olduğunu’ söylüyor.
Oysa, diğer şüphelilerin ifadeleri, HTS ve baz kayıtları ile iddiaları zaten doğrulanmıştı. Çoğu anlattığı konularda suça kendisi zaten karıştığı için hepsi teyit edildi. Daha sonra Savcı Mustafa Kaya’nın talimatına göre Ankara Adliyesi’ne götürüldü, huzurunda ayrıntılı olarak ifade verdi. Sulh Ceza Hakimliği’nce 9 Ekim 2023 tarihinde denetimli serbestlik aldı. Eğer zorlama bir ifade alınmış olsaydı bunu hakime söylemez miydi?"
'Yurtdışına kaç demedik'
"Ayağında elektronik kelepçe olmasına rağmen ev dışına çıkan, gece çorbacıda vurulan Serdar’a asla ‘Yurt dışına çık, dava başlayacağı zaman dönersin’ denilmedi. Ankara’da kalması, asla bir yere gitmemesi özellikle belirtilmişti. Polisin ‘Yurt dışına kaç’ sözleri de gerçeği yansıtmıyor.
Duruşmaların başlayacağı tarih olan 15 Nisan’dan yaklaşık 1 ay öncesine kadar her şey yolunda gitti. Duruşmaya geleceğini, kendisinin ifade için geldiğinde tutuklanmayacağının garantisini istedi. Bu konuşmaları da kayda aldı."
'AKP’ye darbe doğru olsa ifadelerde yer almaz mıydı?'
"AKP’ye darbe, siyasilere kumpas vs. gibi dedikleri doğru olsa bu verdiği emniyet ifadesi veya savcılık ifadesinde olmaz mıydı? Neden kaçmış olan şahsın telefonla getirilmesini sağlarken bu yapılsın ki? İddia ettiği konular zaten ele geçirilmiş şahsın varlığında yapılmaz mıydı? Hiçbir siyasinin, işadamının ya da bürokratın adı, yapılan çalışmanın hassasiyeti açısından geçmemiştir. Sadece ispatlanmış konular ifadeye yansımıştır."
Soylu, Erdoğan'la mı görüştü?
Süleyman Soylu ve akrabası Sadık Soylu'yla ilişkisi olan Ayhan Bora Kaplan soruşturmasındaki bu gerilim sonrası Soylu'nun Erdoğan'la görüştüğü iddia edildi. İddianın sahibi Sözcü'den Aytunç Erkin, "Soylu’nun ziyaret nedeninin, Kaplan davasıyla ilgili 9 Mayıs’ta görevden alınan üç polis şefi olduğunu söylediler" dedi. Erkin şöyle yazdı:
"İçişleri eski Bakanının Erdoğan’a 'Bana ve diğer arkadaşlara kurulmak istenen komplonun sadece üç polis şefiyle sınırlı olduğunu düşünmüyorum. Arkasında kim ya da kimler var? Bunlar ortaya çıkarılmalı' dediği iddia edildi. Erdoğan’ın da Soylu’ya 'Konuyu yakından takip ettiğini, İçişler Bakanı Ali Yerlikaya’yı çağırıp konuştuğunu' söylediği Ankara koridorlarında konuşuluyor."