Ayhan Bora Kaplan krizi: İç savaş yargıya sıçradı, yandaşlar üçe bölündü, Özel topa girdi

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasına MASAK dahil oldu. Emniyet'teki depremin yargıya sıçradığı açığa çıktı. İç savaş yandaş medyayı üçe bölerken Özgür Özel, "gizli özne" dediği Soylu'ya işaret etti.

Haber Merkezi

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında gözaltına alınan 3 emniyet amirinden biri olan Kerem Gökay Öner, serbest bırakıldı.

Hükümeti devirmeye teşebbüs etmekle suçlanan ve MİT tarafından gözaltına alınan Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Öner, savcılık sorgusunun ardından serbest kaldı.

İtirafçı olan polis Kerem Öner’in ifadesini Jandarma’nın aldığı belirtildi. Diğer 7 polis Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nde tutuluyor.

Soruşturmada MASAK ayrıntısı

Ankara Başsavcılığı, gözaltındaki 7 isim hakkında Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporunun temin edildiğini açıkladı.

Başsavcılığın açıklaması şöyle: "Tüm şüphelilerin dijital materyal incelemeleri devam etmektedir. Şüphelilerle ilgili MASAK raporu temin edilmiştir. Şüphelilerin ifadelerinin alınmasına yönelik işlemler Ankara İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü’nce yapılmaktadır. Soruşturmaya titizlikle devam olunmaktadır."

İddia: Adalet Bakan Yardımcısı gizlice fotoğraflandı

Gazeteci İsmail Saymaz, Sözcü'de bugünkü köşesinde Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek'in, Ankara Adliyesi’nde görevli başsavcı vekilleri ve sulh ceza hakimlerinin düzenlediği iftar davetinde çekilmiş bir fotoğrafının Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç’in masasında olduğunu öne sürdü. Saymaz'ın ulaştığı Dinç, bu iddiayı kısmen doğruladı.

Saymaz, Gürlek'in telefonda Dinç’e “Beni izleyip fotoğrafımı çekmişsiniz. Fotoğrafım masanızın üzerindeymiş, doğru mu?” diye sorduğunu yazdı.

'Büyük ihtimalle Emniyet içindeki gruplar'

Gürlek, fotoğrafın çekildiği iddia edilen akşam için şu bilgileri verdi:

“Başsavcı vekilleri, hakim ve savcılarla iftar yapmıştık. Orada avukat arkadaşlar da vardı. Erken çıktım. Beni uğurlamaya geldiler. Avukatın yanında arkadaşı var. Onlar iki basamak aşağıda, ben iki basamak yukarıdaydık. Uygunsuz bir yer değil. Atalay’ın dosyasıyla ilgili bir görüşmemiz yok. Kendisini özel olarak çağırmamışım. Diyalogum yok. Bu arkadaşla ilgili sıkıntı var mı? Yok. Uygunsuz fotoğrafım var mı? Yok.”

Fotoğrafı görmediğini söyleyen Gürlek, böyle bir fotoğraf varsa da kimin çektiği yönünde “Büyük ihtimalle Emniyet içindeki gruplardır” tahmininde bulundu.

'Emniyet'teki iç savaş yargıya sıçradı'

Gürlek, Ayhan Bora Kaplan davasındaki gizli tanık skandalından sonra şüphelerinin daha da arttığını anlatarak, şöyle devam etti:

“Ben hakim savcı kökenliyim. Bu işleri bilirim. Selam-Tevhid soruşturmasına benzer bir süreç bu. Mahkeme kararı olmaksızın beni niye izliyorsun? Takip etmekteki amacın ne? Ben bakan yardımcısıyım. Herkesle görüşebilirim.”

Saymaz, “Gürlek ve Dinç’in karşı karşıya gelişi, Ayhan Bora Kaplan davası ile açığa çıkan Emniyet’teki iç savaşın yargıya sıçradığını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Özel, Soylu'ya işaret etti: Yargılanmalı

Soruşturma, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Cumhur İttifakı'na komplo yapılıyor" çıkışının ardından derinleştirilmiş, polis müdürleri gözaltına alınmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Saray'da MİT Başkanı ve Adalet Bakanı ile görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıya İçişleri Bakanı'nı çağırmadı. Erdoğan konuya ilişkin taraf belirten bir yorumda bulunmaktan da kaçındı.

"Bürokratik vesayete izin vermeyiz" diyen Erdoğan, “Kanunun dışına çıkan, hatası olan kim varsa hukuk zemininde hesabını mutlaka soruyoruz” şeklinde konuştu.

Soruşturmayı "kumpas" olarak gördüğünü belli eden isim CHP Genel Başkanı Özgür Özel oldu. Özel, gözaltına alınan polis müdürlerine ilişkin eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu işaret etti.

Soylu'nun "gizli özne" olduğunu vurgulayan Özel, "Eğer bu soruşturma gerçekten dört başı mahmur yürüyecekse Soylu yargı önünde bildiklerini, sorulan soruları cevaplayacak ki bu olay gerçekten çözülebilsin. Yüce Divan'ın önüne çıkarmazsanız bu olayın zaten en önemli kısımlarından bir tanesinin üstü kapalı kalır" ifadelerini kullandı.

Yandaşlar üçe bölündü: 'Darbe', 'kumpas', 'itidal'

Sıklıkla aynı manşetle yayına çıkan iktidara yakın gazeteler arasında konuya ilişkin bir fikir birliği olmadığı görünüyor. İktidar içerisindeki iki farkı tez yandaş medyayı da bölmüş durumda.

Türkiye yazarı Cem Küçük, gözaltındaki polis müdürlerinin Ayhan Bora Kaplan hakkındaki haberleri "muhalif ve FETÖ’cü gazetecilere servis ettiğini" savundu. Soylu'yu hedef alan isimlerin özellikle desteklendiğini öne süren Küçük, "Hükûmeti zor durumda bırakmak isteyenlerin planları ellerinde patladı" dedi.

"İktidara darbe yapılacaktı" tezini destekleyen Hürriyet yazarı Nedim Şener, bu grubu şöyle tanımladı: "Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Emniyet Müdürlüğü içinde FETÖ’den boşalan yerleri dolduran Nurcu-Okuyucu, Kurtoğlu grubu, Süleymancı, Menzilci veya başka isimler taşıyan yapılar."

Ali Yerlikaya'nın "samimiyetine" inandığını belirten Şener, soruşturmanın Emniyet'te ve bürokraside çok daha fazla isme uzanması gerektiğini söyledi, soruşmanın ardından Fethullahçıların çıkacağını ima etti.

Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan ve Erdoğan'a yakın yazarı Abdulkadir Selvi ise "itidal" çağrısında bulundu.

Hakan, "Olaya bir teşhis koymak için acele etmeyelim. En azından olaya 'darbe girişimi değildir' ya da 'kesinlikle darbe girişimidir' tarzı ön kabullerle yaklaşmayalım" derken, Selvi ise "Mafyaya operasyon mu mafyanın siyasete kurduğu kumpas mı" sorusunu yöneltti.

Bugüne nasıl gelindi?

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göreve gelmesinin ardından suç örgütlerinden Ayhan Bora Kaplan ve çetesi hedefe konuldu.

Kaplan’ın eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla yakın olduğu iddia ediliyordu. Bu iddia çok konuşulunca MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Soylu’ya sahip çıkmıştı.

Kaplan ve ekibi 7 Eylül’de Ankara Esenboğa Havalimanı’nda yurtdışına kaçmak üzereyken gözaltına alındı. Kaplan, hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "kasten yaralama" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından yakalama kararı bulunuyordu.

Gözaltına alınan Kaplan, 12 Eylül’de çıkarıldığı Ankara Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı. Operasyonda gözaltına alınan diğer 28 kişiden 13’ü tutuklanırken, 15 şüpheli hakkındaysa adli kontrol kararı verildi. Genişletilen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 2’nci sınıf Emniyet Müdürü N.A.Ç de adli kontrolle serbest bırakıldı.

Soruşturma kapsamında Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’ın da adı çok konuşuldu. Kaplan’ın, Kocaman’a lüks bir villa ile otomobil hediye ettiği iddia edildi. Kocaman, Kaplan’la görüştüğünü doğruladı ama hediyeleri yalanladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın soruşturmayla ilgili MİT’ten özel rapor istediği de kulislere yansıdı. Erdoğan’ın, Kaplan ile görüştüğü ortaya çıkan Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’a da randevu vermediği söylendi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik soruşturmayı tamamladı. 28’i tutuklu 61 şüphelinin yargılandığı davanın sanıklarını, Kaplan ve ona bağlı çalışan adamları oluşturdu. Kaplan hakkında, iki cinayet suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile 169 yıl 6 aya kadar hapis cezası istendi. Kaplan, tüm suçlamaları reddetti. Duruşmalar sonucunda 8 şüpheli tahliye edildi. Duruşma 20 Mayıs’a ertelendi.

Bu sırada Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli üç polis müdürü Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında gizli tanığı, bakanları suçlamaya zorladığı gerekçesiyle gözaltına alındı. İktidar yanlısı gazeteler hükümete "darbe" hazırlığı yapıldığı yorumlarını yaptı. 

Üç müdürü göreve getiren İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise yaşananları "darbe girişimi" olarak değil, Cumhurbaşkanına "oyun ve tuzak kurma" olarak nitelendirdi. Yerlikaya, "Kimler, terör örgütleri ve onların uzantılarıyla, organize suç örgütleriyle bir olup, FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize, sosyal medya destekli ‘oyun kurmaya' çalışıyorsa; onların oyunlarını da kurdukları tuzakları da yerle bir edeceğiz" dedi.

İçişleri Bakanlığı, idari soruşturmayı tamamlayarak polisler hakkında son kararı verecek. Diğer yandan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada gözaltına alınan polislerin vereceği ifade ve el konulan dijital materyallerin incelenmesiyle soruşturmanın genişleyip genişlemeyeceği belli olacak.