Milli Eğitim Bakanı öğretmen düşmanlığında boyut atladı: ‘Kamudan fonlandırılıyorlar’

Milli Eğitim Bakanı Tekin’in öğretmenlerin aldıkları ücret için “kamudan fonlandırılıyorlar” ifadesini kullanması tepki çekerken, özelleştirme sırası devlet okullarında mı sorusu akla geliyor.

Burcu Günüşen

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin dün AKP Erzurum İl Başkanlığı’nın Yakutiye Kent Meydanı'nda düzenlediği bayramlaşma törenindeki konuşmasında öğretmenleri hedef aldı, "Dünyanın hiçbir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi, kamu tarafından fonlandırılmıyor” dedi.

Bakanlığa bağlı devlet okullarındaki kamu emekçilerinin aldıkları ücret için Tekin’in “kamudan fonlandırılma” ifadelerini kullanması tepkilere yol açtı.

Eğitim-Sen, Tekin’in sözlerine “Dünyanın hiçbir yerinde eğitim emekçileri bizzat Milli Eğitim Bakanı tarafından bu kadar itibarsızlaştırılmıyor” diyerek tepki gösterdi, kamu kaynaklarından fonlanan dinci, gerici cemaat ve vakıflar, özel okul patronlarını hatırlattı.

soL’a konuşan farklı kentlerden öğretmenler de Tekin’in “fon” tabirini kullanmasının özelleştirmeye dönük adımlarının bir itirafı olduğunu vurgularken, öğretmenlere emeklerinin karşılığı verilen düşük ücretlerinse “devlete bir yük” gibi gösterilmesine tepki gösterdi. Konuştuğumuz öğretmenler, Tekin'in öğretmen başına 13-14 öğrenci düştüğü sözleriniyse kendi sınıf mevcudiyetlerinden verdikleri örneklerle yalanladı.

Bakan Tekin’in sözlerine ilişkin haberi sosyal medya hesabından alıntılayan Eğitim-Sen şu ifadelerle tepki gösterdi:

Dünyanın hiçbir yerinde eğitim emekçileri bizzat Milli Eğitim Bakanı tarafından bu kadar itibarsızlaştırılmıyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e hatırlatmak isteriz. Öğretmenler kamu tarafından fonlanmıyorlar. Yaptıkları işin, verdikleri emeğin karşılığını alıyorlar. Üstelik yoksulluk sınırının çok çok altında bir ücret karşılığı çalışıyorlar.

Bakan kamu kaynaklarıyla fonlananları görmek istiyorsa proje adı altında dinci gerici cemaat ve vakıflara, teşvik adı altında özel okul patronlarına, geçiş garantili köprülere, havalimanlarına, otoyollara aktarılan kamu kaynaklarına, 5’li çetenin silinen vergi borçlarına, sarayın harcamalarına ayrılan milyarlara baksın."

Tekin öğretmenin maaşına gözünü dikti

Tekin dün Erzurum’da yaptığı konuşmada şu anki öğretmen sayısının 1 milyon 100 bin olduğunu belirterek “Sokakta gördüğünüz 80 kişiden 1 tanesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından maaşı ödenen öğretmen statüsünde” dedi.

Bakan Tekin sözlerine “Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 30'lu 40'lı rakamlardan şu an 13-14'lere düşmüş durumda. Dünyanın hiçbir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi, kamu tarafından fonlandırılmıyor” diye devam etti.

Tekin’in bu açıklaması aslında başında olduğu bakanlığın eğitimde gericileşmenin yanısıra özelleştirme politikalarına da hız vermesinin bir yansıması olarak yorumlanıyor.

68 bin öğretmen açığı olduğunu söylemişti, seçimden sonra çark etti

Eylül ayında kamuda 68 bin öğretmen açığı olduğunu söyleyen Tekin, seçimlerin ardından Mehmet Şimşek’in kemer sıkma politikalarının bir sonucu olarak bu sözlerinden çark etmiş ve bu yıl yalnızca emekli olanların yerine 20 bin öğretmen ataması yapılacağını duyurmuştu. Ancak 20 bin atama sayısının emeklilik, ölüm vb. nedenlerle devlet okullarından ayrılan öğretmen sayısını bile karşılamadığı ortaya çıkmıştı.

Geçen haftalarda ortaya çıkan Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Milli Eğitim Akademisi Kanunu taslağında da kamu emekçilerinin sayısının azaltılmasına başlanacağına dair emareler ortaya çıkmıştı.

Öğretmenlikten ihraç kanun taslağına girdi

Sözkonusu taslakta kamuya öğretmen atamalarında yeni bir engel olarak MEB’e bağlı kurulacak 2 yıllık Akademi’nin de eğitiminden geçme şartı getirilmişti.

Aynı taslakta dikkat çeken bir diğer düzenlemeyse “görevini yerine getirmede yetersizliği tespit edilen” kadrolu öğretmenlerin Milli Eğitim Akademisi tarafından eğitime alınması, bu eğitimde başarılı olmazlarsa öğretmenlik mesleğinden ihraç edilmelerini öngören maddeydi. Kamuda çalışan öğretmenlerin iş güvencesini de ortadan kaldıracak bir taslakla karşı karşıya olduğumuzu haberleştirmiştik.

Öğretmenler tepkili: Utanmazlığın boyut atlaması

Bakan Tekin’in dün Erzurum’da yaptığı açıklamayı öğretmenler nasıl değerlendiriyor? Gerçekten sınıf mevcudiyetleri Tekin’in ifade ettiği gibi düşük mü?

Farklı kentlerde devlet okullarında görev yapan öğretmenler isimlerinin yayımlanmaması şartıyla sorularımıza yanıt verdi.

Adana’dan bir meslek lisesi öğretmeni Milli Eğitim Bakanı’nın göreve geldiğinden beri eğitimcilere düşman bir şekilde bakanlık görevini sürdürdüğünü söyledi, “Açıkçası öğretmene şiddet eylemlerini kullanarak ÖMK’da (Öğretmenlik Meslek Kanunu) öğretmen aleyhine değişiklikler yaptıktan sonra bu açıklamasına şaşırmadım” dedi.

Ona göre Tekin’in öğretmenlerle ilgili "fon" tabirini kullanması da “eğitimde uzun yıllardır planladıkları özelleştirme adımlarının itirafı niteliğinde”… 

Aynı öğretmen çalıştığı okul meslek lisesi olduğu için sınıfların ortalama 15-20 kişiden oluştuğunu dile getirdi.

Antalya’dan bir ortaokul öğretmeni de Tekin’in “fonlama” ifadesini kullanmasının kendisine ne hissettirdiğini şu sözlerle anlattı:

“Emeğimin karşılığı olarak maaş almıyormuşum da bana yekten aylık ödeme yapan bir devlet varmış gibi hissettiriyor. Aynı zamanda devletin sırtına yükmüşüm hissiyatı oluşturuyor." Aynı öğretmen 10 yıldır 35 kişinin altında bir sınıfta derse girmediğini de belirtti.

İstanbul’dan bir ortaokul öğretmeni ise Tekin’in yaptığı bu açıklama için "Bir Milli Eğitim Bakanının yapabileceği bir açıklama değil" dedi.

Milli Eğitim Bakanının kendi personelini “fonlanlanıyorlar” olarak ifade etmesinin "kendisi açısından utanılacak bir durum" olduğunu kaydeden öğretmen “Öğretmenler mesleklerini konut sorunu, hayat pahalılığı içinde icra etmeye çalışırken Bakanın böyle bir açıklama yapması utanmazlığın boyut atlamasıdır” tepkisini gösterdi.

Öğretmenlerin atanabilmek için üniversiteden sonra KPSS’den yeterli puanı alabilmek için belki yıllar boyunca sınavlara hazırlanmak ve sonunda atandıktan sonra da yaşam mücadelesi vermek zorunda kaldığını dile getiren öğretmen “Yeni atanan bir öğretmen 35 bin lira civarı bir ücret alırken İstanbul'da kiralar 20 bin liraya yaklaşmıştır” dedi.

Aynı öğretmen 35-40 kişilik sınıflarda görev yaptıklarını dile getirdi ve Tekin’in sözlerini “Nereden baksanız tutarsızlık” diye yorumladı.

'Makam araçlarının gideri kaç öğretmen maaşı ediyor, sormak gerekir'

Ankara’dan bir okul öncesi öğretmeni ise Tekin’in bu açıklamasıyla piyasacılığını ve öğretmen düşmanlığını açıkça ilan etmiş olduğunu söyledi ve Tekin’e protokol yaptığı gerici vakıfları ve makam araçlarının giderlerini hatırlattı:

‘Öğretmenler olmasa bakanlığın gideri daha az olur’ diyen bakanın geleneğini daha açıktan devam ettirerek, piyasacılığını ve öğretmen düşmanlığını açıkça ilan etmiş diye düşünüyorum.

Bakan Yusuf Tekin nasıl bir istatistikle sokakta gezen 80 kişiden 1 kişinin öğretmen olduğunu iddia etmiş bilemiyoruz ama ufak bir istatistikle MEB’in protokol yaptığı vakıfların 80 tanesinden en az 70’inin tarikatçı, piyasacı vakıflar olduğunu ispatlayabiliriz. Gittiği her ilde ayrı makam aracı olan bir bakana bu makam araçlarının giderinin  kaç öğretmen maaşı ettiğini sormak gerekir.