Birçokları köpürdü. Nasıl olurdu da iki bin yıllık geleneği olan koca Türk ordusu, böyle maskara edilirdi? Olayı kavramamışlardı: Gösteriyi organize edenler, gerçekten ne olduğuyla ilgilenmiyordu.

Jandarma Özel Animasyon

Ben Brody, 22 yaşında ABD ordusuna girdiğinde, “fotoğrafçı” olarak Irak’ta görevlendirildi. Kendisine bildirilen görev tanımı “savaşı, varlığını haklı gösterecek ve başarılarını yüceltecek şekilde fotoğraflamak”tı.

Henüz Brody kamerasının objektifini açmadan, işgalin gerçekliği, Brody’nin gözlerini açtı.

Elindeki “silahıyla” kaydettiği tanıklığı, savaşın haksızlığını, işgalin acımasızlığını yansıtıyordu.

ABD’ye döndüğünde, bulunduğu kışlanın yakınındaki Rotary Kulübü, Brody’yi fotoğraflarını sergilemesi için bir öğle yemeği buluşmasına davet etti. 

Brody, özel olarak hazırlandı. Sunumunda, kendi arkadaşlarının namlularından çıkan dost ateşiyle ölen bir ABD askerinin öyküsünü, Amerikan ordusunun gece baskınlarını ve Iraklı sivillere yönelik infazlarını anlattı.

“Mesleğimin ayrılmaz parçası olan kana susamışlığı, keyfekeder ölümleri, acımasız absürtlüğü gözlerine sokmak istiyordum. Olmadı. Konuşmam sırasında kimse yemek yemeyi bırakmadı, bitirdiğimde ufaktan alkışladılar.”

Brody, olayı kavramamıştı: Zengin kulübünün üyeleri, Irak’ta, sahada gerçekten ne olduğuyla ilgilenmiyordu. Ordu, zenginlerin hizmetindeydi. Zenginler için mesele, ordunun onların mekanında, yanlarında olduğuna, onların da ordunun hamisi olduğuna dair görüntü vermekti.

Zenginlerin umrunda değildi, onlar midelerini dolduruyordu.

* * *

Geçenlerde sosyal medyaya bir görüntü düştü.

Jandarma, Osmaniye’deki bir AVM’nin içinde gösteri yapıyordu. Onlarca asker, az önce çocuklarını niye istediklerini alamayacaklarına ikna etmekle veya konuyu geçiştirmekle uğraşmış anne babaların, bu sıcakta gidecek ve bedavaya gezecek başka yer bulamadıkları için o dükkan senin bu dükkan benim fink atan delikanlı ve genç kızların karşısında tam teçhizat, üniformalı, animasyon icra ediyordu.

Birçokları köpürdü. Nasıl olurdu da iki bin yıllık geleneği olan koca Türk ordusu, böyle maskara edilirdi?

Olayı kavramamışlardı: Gösteriyi organize edenler, orada gerçekten ne olduğuyla ilgilenmiyordu. Ordu, zenginlerin hizmetindeydi. Zenginler için mesele, ordunun onların mekanında, Park 328 AVM’de görüntü vermesiydi.

* * *

Osmaniye’deki Park 328 AVM, sürekli “onların devletin yanında, devletin de onların mekanında” olduğuna dair görüntü veriyordu. Osmaniye Valiliği’yle birlikte 15 Temmuz sergisi, Diyanet Vakfı standı, Osmaniye Belediyesi’yle birlikte savaş malzemeleri sergisi, Osmaniye Valisi’nin katılıp “garnizon komutanının emeğinin geçtiği” TSK tatbikatları sergisi

Park 328 AVM, zaten sürekli hamilik ediyordu. Geçen yıl da Jandarma, teşkilatın kuruluş yıldönümünde aynı AVM’deydi. Stant açmış, başında beklemişlerdi.

Sırf bu yıl Jandarma “biraz hareket kattı” diye köpürenler, esas noktayı atladı: Jandarma mekana geri geldi, de, mekanın sahibi kimdi?

* * *

Mekanın sahibi, Pekerler’di.

Pekerler İnşaat. Devletin gözbebeği. Uşak’a hastane mi yapılacak, ihale onlara verildi. Manisa’ya hastane? Onlara. Tokat Erbaa, Antalya Muratpaşa, Ordu Fatsa, İzmir Karşıyaka, Konya Çumra, Şırnak Cizre, Kırıkkale, Kırşehir…  Hastane inşaatları hep onlara. 

Marmara Üniversitesi’nin Recep Tayyip Erdoğan külliyesi mi yapılacak? Onlara…

İşlerini çok mu iyi yapıyorlardı? Devlete çok mu iyi hizmet ediyorlardı?

2019’da devlet, Erzincan’a Devlet Hastanesi yapılmasına karar verdi. Kendi yapacak hali yok ya, iş ihale edildi. Devlet, maliyeti 347 milyon olarak hesapladı. Pekerler “biz o fiyatın dörtte üçüne yaparız” dedi, 261 milyonluk teklif verdi, ihale onlara gitti. Hastane Aralık 2021’de bitirilecekti. 2022 oldu, ortada hastane yoktu. Devlet bu defa “kalan işin bitirilmesi” için ihaleye çıktı. Maliyet, 576 milyon 944 bin 203 lira 2 kuruş olarak hesaplandı. Ortada rakip de yoktu. Pekerler yine yüce gönüllülük gösterdi, indirime gitti. Küsuratları attı, “576 milyona yaparız, üstü kalsın” dedi, ihale onlara gitti. Tamamlamadığı iş için ilk teklifin neredeyse iki katı daha para aldı Pekerler.

İşlerini çok iyi yapmıyorlardı, işi çok iyi biliyorlardı. 

Nereden girdiler bu işe, nasıl öğrendiler?

Pekerler İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Peker, 2018 yılında Hürriyet’e verdiği röportajda anlatıyordu: “1990’lardan sonra Milli Savunma Bakanlığı projeleri başladı. Şirket için dönüm noktası 1998 yılında GATA Kardiyoloji Hastanesi’nin yapımı. O hastaneyi yaptık ve o hastaneyle birlikte hastane işinde ustalaştık.”

Ordu, zenginlerin hizmetindeydi.

* * *

Ağır olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Şöyle soralım: Jandarma niye kevgire dönmüş sınırlardan kaçak göçmen geçişini engellemek için görev yapmak yerine Pekerler’in AVM’sinde animasyon yapıyor, biliyor musunuz?

Daha bir ay olmadı… Antalya’da 300 yataklı Manavgat Devlet Hastanesi inşaatında çalışan 20 yaşındaki Faysal el Şammat, 21 Mayıs’ta elektrik akımına kapıldı, öldü. 

Antalya Manavgat’a hastane mi lazım? Tabii ki Pekerler İnşaat yapıyordu.

* * *

Geçen hafta bu halkın silah altındaki evlatları, Osmaniye’de Park 328 AVM’de animasyon icra ediyordu.

Anne babalar fiyatlar karşısında iç çekiyor, delikanlılar ve genç kızlar parasız fink atıyor, birçokları görüntüleri izlerken ordunun haline köpürüyordu.

Zenginler için mesele, ordunun onların mekanında, yanlarında olduğuna, onların da ordunun hamisi olduğuna dair görüntü vermekti.

Zenginlerin umrunda değildi, onlar midelerini dolduruyordu.