Hak gaspı, iş cinayetleri, yandaşlara giden ihaleler: Deprem konutları gelecek yılın sonuna kaldı

Deprem konutları, skandal kuralar ve işçilerin ölüm haberleriyle gündeme gelirken, iktidar yapacağına söz verdiği konutlarsa sayı olarak vaat edilenin epey bir gerisinde kaldı.

Haber Merkezi

6 Şubat 2023'te Maraş merkezli meydana gelen ve on binlerce kişinin ölümüne sebep olan depremlerin ardından yaralanan evsiz kalan depremzedelerin barınma sorunu başlamıştı. 

Cumhurbaşkanlığı raporuna göre 6 Şubat depremlerinde 11 ilde toplam 518 bin konut yıkıldı veya ağır hasar aldı. On binlerce eve de orta hasarlı raporu verildi.

Başlayan konut sorununun üzerine depremlerden 2 gün sonra konuşan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yıl içerisinde konutların yapılacağını söyledi.

Üzerinden neredeyse 1,5 yıl geçmesine, verilen sözlere rağmen depremzedeler çadırlara ve konteynerlere mahkum edildi.

En son Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki Şubat ayında yaptığı açıklamada evlerin 1,5 sene içerisinde teslim edileceğini iddia etti.

Özhaseki dün Adıyaman'daydı.

76 binini teslim ettiklerini, yıl sonuna kadar 200 bin kadar konutun teslim edilmiş olacağını söyleyen Bakan, "Gelecek senenin sonuna doğru bütün hak sahiplerinin haklarını vermiş olacağız" diye konuştu.

Bakan Özhaseki, daha önce yaptığı açıklamada bir yıl içerisinde 300 binin üzerinde konutun teslim edileceğini duyurmuştu.

Konutlarla ilgili tek tartışma, evlerin tamamlanmaması da değil.

İhalelerin "davet" usulüyle yandaş firmalara verilmesi, tamamlanan evlerin kuralarının "tanıdıklara", cemaatçilere ve hatta vekillere çıkması büyük tepki çekmiş; TOKİ inşaatlarında çalışan işçilerin ödenmeyen maaşları ve inşaat sırasındaki iş cinayetleri de gündem olmuştu.

İhaleler yandaşlara verildi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve TOKİ ile birlikte Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER), depremin 18. gününde “Afet Bölgesi Tasarım Alanları Rehberi” hazırlamıştı. Rehbere göre; 5 ilde toplamda 23 milyon 426 bin metrekare alan yeni proje alanı olarak belirlenmiş, bu alanların üzerinde toplamda 85 bin 250 yeni daire üretilmesi planlanmıştı. 

Projelerin 9 yüklenici şirket ve 7 müellif şirket eliyle yürütülmesi planlanmıştı. Kalyon, Kuzu Grup, Ege Yapı, Nef, Tahincioğlu, Optimal, Dome, NKY ve ANT Yapı şirketleri yüklenici olarak belirlendi.

Projeleri yapan iktidara yakın şirketler, kentleri şöyle paylaşmıştı: 

  • Maraş: KALYON, NKY VE ANT YAPI
  • Malatya: KUZU GRUP, EGE YAPI ve DOME
  • Hatay: KALYON’un da aralarında olduğu 5 şirket
  • Osmaniye: EGE YAPI
  • Adana: Optimal

Adıyaman'da da deprem konutu ihalesi kapsamında 16 şirkete, 8 milyar 6 milyon lira değerinde ihale verilmesi gündem olmuştu. 

Hatay'da 370 kişinin hayatını kaybettiği Emlak Bank Konutları'nı inşa eden şirketin beş ortağından, AKP'ye yakın olan ikisine deprem bölgesinde konut ihalesi verildiği ortaya çıkmıştı.

TOKİ’nin deprem bölgesi için ‘davet' usulüyle düzenlediği gizli ihalelerse iktidara yakın isimlere verilmeye devam etti.

Daha enkazlar kaldırılmadan, planlama yapılmadan alan belirlenip ihale yapılmıştı

Yeterli planlama ve zemin etüdü yapılmadan konutların ihale edilmesi de tepki çekmişti. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, kentlerin konutlarıyla, ticaret merkezleriyle, tarım alanlarıyla, kır kent ilişkileriyle, altyapı tesisleriyle, kültürel sportif donatılarıyla bir bütün olduğuna dikkat çekmişti. "Tamamen yok olan ve yeniden kurulması gereken kentlerde konut çalışmalarına başlamadan önce birçok etüdün yapılması gerekir" diyen Koramaz, doğrudan kalıcı konutların yapılmasının yanlış olduğunu vurgulamış ve şöyle demişti:

"Kentlerin imar planları yenilenmeden, kent planları yapılmadan konut çalışmalarına başlamak hele hele bu konutların nerelere kurulacağına yönelik gerekli jeolojik, jeofizik etütlerini yapmadan bunların altyapıya olan etkileri değerlendirilmeden, bütünlüklü bir kent planlaması yapılmadan alelacele başlanması yanlış. İleride bu tür felaketlere yol açacak gelişmelere şimdiden zemin hazırlamak demektir.

Bu konutların nerelere yapılacağını bilmiyoruz, bu konutların yer seçimlerin hangi ölçütlerin alındığını bilmiyoruz, yer tespitlerinde bunların depreme ve diğer afetler dayanıklı olup olmadığı hiçbir bilimsel süzgeçten geçirilmedi. Ben yaptım oldu anlayışıyla ülke kaynakları yeniden yeni felaketlere zemin hazırlamak için belirli kesimlere aktarılıyor."

İnşaat Mühendisleri Odası'nın 6 Şubat 2024 tarihli depremlere ilişkin raporuna göre, iktidar 650 bin konut sözünün yüzde 8'ini gerçekleştirdi.

Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan da bölgede depremden sonra oluşan yüzey kırıklıklarının henüz doğru düzgün haritalandırılmadığına dikkat çekmişti.

Alan, "Sadece faylardan uzak alanların seçilmesi o alanların güvende olduğu anlamına gelmez. Hele TOKİ’nin seçeceği yerlere ilişkin biraz kaygılarımız var. Geçmişte bazı yerlerde fay zonları üzerine bina yapan bir kurumun yer seçimine de pek güvenmediğimizi özellikle ifade edeyim" demişti.

Deprem konutu kurasında Menzil şeyhlerine ev çıktı

AKP'li patron ve Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı ile eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar’a deprem konutu “çıkmasının” ardından tartışmalara neden olacak yeni bir skandala imza atılmıştı.

Menzil Cemaati’nin de merkezi olan Kahta ilçesine bağlı Göçeri Mahallesi için düzenlenen kurada sadece 13 kişiye deprem konutu çıkmıştı. Ancak bu 13 kişiden 7’sinin kamuda hızla örgütlendiği bilinen Menzil Cemaati’ni yöneten Elhüseyni ailesi olduğu anlaşılmıştı.

Konutların yükü inşaat işçilerinin omzunda: İş cinayetleri, ödenmeyen maaşlar

Deprem bölgesindeki TOKİ inşaatlarında gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, ağır çalışma koşulları nedeniyle yaşanan iş cinayetleri de dikkat çekmişti. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG Meclisi) raporuna göre depremin etkilediği 11 ildeki inşaatlarda Ocak ayında 17 ve Şubat ayında 12 olmak üzere bu yılın ilk iki ayında en az 29 inşaat işçisi yaşamını yitirdi.

TOKİ’nin taşeronlara yaptırdığı inşaatlarda en az 13 işçi yaşamını yitirdi. Çoğu ölüm basına yansımazken soL’a konuşan bir işçi “Şantiye alanları kapalı kutu gibi” demişti.

Deprem bölgesinde inşaat işçileri canları pahasına çalışmaya devam ederken, bir yandan da maaşlarını alamıyor. Pek çok kentte sürekli geriden gelecek şekilde ödeme alan işçiler eylem yapıyor.