70. Yıldönümünde 1938 Münih İhaneti KIVILCIM ÇAĞLA (Rusya)

Bugün Avrupa'da özellikle Baltık ülkeleri, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya gibi eski sosyalist ülkelerde sağcı hükümetler tarafından yürütülen sosyalizmi karalama kampanyasının önemli bir ayağı da tarihi revize etmek ve özellikle 2. Dünya Savaşı'nın tarihini çarpıtmak üzerine kuruludur. Bu ideologların en sevdiği uğraş Hitler katilini Stalin'le özdeşleştirmeye çalışmak ve Stalin'in 23 Ağustos 1939'da Hitler'le imzalamak zorunda kaldığı saldırmazlık antlaşmasını (Molotov-Ribbentrop paktını) bağlamından kopararak güya SSCB'nin Almanya ile işbirliği yaparak Polonya'yı bölüştüğü yalanını yaymaktır. Buna göre savaşın suçu sadece Hitler'de değil, aynı zamanda onunla sözde işbirliği yapmış olan Stalin'dedir. Bu amaçla okullarda verilen tarih derslerinin içeriği değiştirilmekte, yeni kuşakların bilincinde SSCB ile Nazi Almanya'sı eşitlenmek istenmektedir. Öte yandan ilköğretim sisteminin bozukluğu ve öğrencilerinin ve genelde halkının cehaleti zaten dünyaca meşhur olan ABD'de çoğu öğrencinin 2. Dünya Savaşı'nda SSCB'nin ABD'nin müttefiki olduğunu bilmemesine şaşırmıyoruz. Aynı şekilde Japonya'da okullarda ABD'nin saldırganlığı geçiştirilmektedir.

Oysa SSCB'nin Almanya ile saldırmazlık antlaşmasından önce Batılı emperyalistler Hitler'in nihai hedefinin SSCB olduğunu düşündükleri için onun saldırgan politikalarına göz yumuyorlardı. Nitekim 29-30 Eylül 1938'de Münih'te Nazi Almanya (Adolf Hitler), Faşist İtalya (Benito Mussolini), İngiltere (başbakan Neville Chamberlain) ve Fransa (başbakan Edouard Daladier) arasında bir antlaşma imzalandı. Antlaşmanın konusu Çekoslovakya topraklarının paylaşılması idi ve Çekoslovakya görüşmelere çağrılmamıştı. SSCB de çağrılmamıştı. Bu utanç verici antlaşma burjuva Avrupa'sının ve ABD'nin 2. Dünya Savaşı öncesindeki Hitler faşizmiyle suç ortaklığının en önemli belgelerinden biri ve o yıllarda izledikleri "yatıştırma" politikasının en bariz örneği idi. İngiliz ve Fransız emperyalistleri Münih öncesinde de daha 1936'da Hitler'in eski antlaşmaları ihlal ederek Almanya'yı yeniden militarize etmesine ve Rheinland'a asker sokmasına göz yummuşlardı. Halbuki faşist Almanya'nın askeri gücü örneğin sadece Fransa karşısında bile kesinlikle yeterli değildi. O sırada yapılacak bir müdahale Almanya'nın yayılmacı emellerine engel olabilirdi. Ancak Fransız emperyalistleri bunu yapmadılar. İngiliz emperyalistleri de o sırada Hitler'e karşı Fransa'ya destek vermediler. Hitler bu arada Fransa sınırında güçlü bir savunma hattı inşa etti. Fransa'nın kendileriyle kolektif güvenlik antlaşmaları imzalamış olduğu doğulu müttefikleri, Çekoslovakya, Yugoslavya ve Romanya, Fransa'nın Almanya'ya karşı savaşmayacağını anladılar. Emperyalistler bu arada İspanya'da çıkan iş savaşta da karışmama politikası izleyerek faşistlere destek oldular.

Böylece emperyalistlerin karışmama politikası 1938'e gelindiğinde Hitler'in iştahını yatıştırma politikasına dönüştü. Hitler Mart 1938'de Avusturya ile birleşmeyi (Anschluss) kolayca gerçekleştirdi, sonra da Münih Antlaşması ile Çekoslovakya'dan önce 3.5 milyon Almanın yaşadığı Südet bölgesini kopardı. Çekoslovakya'ya ise çaresiz boyun eğmek düştü. Hitler Çekoslovakya'dan yalnızca insan kaynakları değil aynı zamanda çok güçlü bir sanayi kompleksini de kopardı. Bu sanayinin temelinde Avrupa'da rakipsiz olan Skoda demir çelik fabrikaları ve silah fabrikaları vardı. Bu arada Polonya ve Macaristan da Çekoslovakya'dan bazı bölgeleri kopardılar. Bu süreçte Çekoslovakya'ya aktif destek sunmaya ve onunla birlikte saldırgana karşı savaşmaya hazır olduğunu resmi olarak bildiren tek ülke SSCB idi. Ancak SSCB'nin Çekoslovakya ile ortak sınırı yoktu, arada Polonya ve Romanya vardı ve bu iki ülkenin burjuva siyasetçileri de Sovyet ordularının Çekoslovakya'ya yardım için topraklarından geçmelerine kesinlikle izin vermiyorlardı. Ayrıca Fransa antlaşma hükümlerine rağmen Çekoslovakya'ya yardım etmeye yanaşmıyordu. SSCB ise Mayıs 1935'te Çekoslovakya ve Fransa ile imzalamış olduğu kolektif güvenlik antlaşmaları gereği ancak Fransa'nın kendisi Çekoslovakya'ya yardım ederse Çekoslovakya'ya yardım edebiliyordu. Bütün bunlara karşın SSCB hükümeti Çekoslovakya'ya Alman saldırısına karşı yardım edeceğini bildirdi. Fakat Prag'daki İngiliz ve Fransız elçileri devlet başkanı Beneş'e baskı yaparak Hitler'in taleplerinin kabul edilmesini sağladılar. İngiliz ve Fransız emperyalistleri böylece tüm dünyaya Hitler'e karşı savaşmayacaklarını ve SSCB ile işbirliği yapmayacaklarını ve SSCB'yi Avrupa'nın güvenlik sorunlarına karıştırmaya niyetleri olmadığını gösterdiler. Bu emperyalistler Hitler'in sıradaki hedefinin Sovyet Ukrayna olacağını görüyorlardı. O nedenle bırakalım Hitler komünistleri ezsin diye düşünüyorlardı. Polonya ise Hitler'le ittifak sayesinde SSCB'den ve Baltık ülkelerinden toprak koparma hayalleri içine girmişti. (Fakat çok geçmeden kendisi kurban oldu). Nitekim Polonya Litvanya'dan başkenti Vilno'yu istedi. Ancak SSCB'nin Litvanya'ya aktif destek vereceğini açıklaması bunu önledi. Öte yandan Südet'i kurşun atmadan alan Hitler'in popülaritesi arttı. Hitler Çekoslovakya içindeki Alman yanlısı Slovakya ayrımcılığını destekledi ve sonunda tüm ülkeyi işgal etti. Bundan sonra da İngiltere ve Fransa'daki faşist uşağı hükümetler bu kez de Münih antlaşmasına ihanet ettiler ve Çekoslovakya'nın tümden yok olmasına seyirci kaldılar.

1939 yılında gelindiğinde Avrupa'da bütün kolektif güvenlik sistemi çökmüştü. SSCB'nin Hitler'e karşı pakt kurma çabaları bütün Avrupa'nın burjuva dünyasında düşmanlıkla ya da umursamazlıkla karşılanıyordu. Japon emperyalizmi ise SSCB ile savaşa başlamıştı bile. Nisan 1939'da SSCB dış ileri bakanı Litvinov son bir kez daha Fransa ve İngiltere'yle anlaşmaya çalıştı. Ancak bu emperyalistler bir kez daha SSCB'yi Avrupa işlerine karıştırmak istemediklerini belli ettiler. Böylece Avrupalı sözde demokrasilerin ihanetine uğrayan Çekoslovakya ve ardından kendi emperyalist hayallerinin kurbanı olan Polonya'yı işgal eden Hitler SSCB sınırlarına dayandığında Stalin'in zaman kazanmak için Hitler ile saldırmazlık antlaşması imzalamaktan başka çaresi kalmamıştı. Çünkü Almanya'ya karşı SSCB'nin o sırada hiçbir müttefiki yok idi. Almanya ise bütün Avrupa'da çok büyük maddi kaynaklara ve askeri güce hükmeder hale gelmişti.

"Chamberlain, Daladier, Hitler ve Mussolini Münih Antlaşmasını imzaladıktan sonra".

Batılı emperyalistlerin ve onların müttefikleri yeni gericilerin tarihi çarpıtma çabalarından söz ederken elbette bugünkü kapitalist Rusya'yı da unutmamak gerekiyor. Antikomünizm ve anti-Stalinizmde bunlarla büyük ölçüde aynı kulvarda olan Rusya'daki mevcut rejim tarihi çarpıtmakta bunlardan geri kalmıyor hatta daha ileride olduğu rahatça söylenebilir. Ancak yine de bu çarpıtmaların bazılarına karşı durmaktadır. Çünkü burada söz konusu olan artık sadece komünizm düşmanlığı değil aynı zamanda Rus düşmanlığıdır. Dolayısıyla bir noktada onlar da kendilerini savunmak zorunda kalmaktadır. Nitekim geçen 29 Eylül günü (FSB ile birlikte eski KGB'den ayrılan) Rusya Dış İstihbarat Servisi Münih Antlaşması'na ilişkin bazı Sovyet belgelerinin gizliliğini kaldırdığını açıkladı. Bu belgelerde Sovyet istihbaratının bu konuda verdiği raporlar ve ele geçirdiği yabancı diplomatik yazışmalar yer alıyor. Bu belgeler aynı zamanda o zamanki SSCB'nin dış istihbaratının iyi çalıştığını da gösteriyor. Belgelerden birinde 19 Eylül 1938'de Prag'daki İngiliz ve Fransız elçilerinin Çekoslovak başbakanı Milan Hodza'ya hükümetlerinin kararını ilettiği bildiriliyor. Buna göre Çekoslovakya'dan Avrupa barışı için Südet bölgesini Almanya'ya vermesi ve imzalamış olduğu kolektif güvenlik antlaşmalarından vazgeçmesi isteniyor. Başka bir belgede Varşova'daki İngiliz elçisinin Londra'ya raporunda, Almanya'nın Çekoslovakya'ya saldırması durumunda Polonya'nın Zaolzie bölgesini işgal edeceği yazdığı bildiriliyor. Nitekim sonradan bu olay gerçekleşiyor. Londra'daki Finlandiya elçisinin ele geçen raporunda da İngiltere ve Fransa'nın Almanya'nın doğuya doğru genişlemesine karşı çıkmayacakları bildiriliyor. 21 Aralık 1938'de KGB başkanı Lavrentiy Beriya Stalin'e sunduğu raporda Avrupa'daki durumu özetliyor.

İkinci Dünya Savaşı'nın sorumluları en az Hitler faşizmi kadar ona göz yuman İngiliz ve Fransız emperyalizmidir. Bugün emperyalistler ve uşakları 1938 Münih Antlaşması'nı gizlemeye, dikkatlerden kaçırmaya ve içeriğini boşaltmaya çalışıyorlar. Ancak tarihsel gerçeklerin üstü ne kadar örtülmeye çalışılsa da olgular inatçıdır ve er ya da geç kendini kabul ettirecektir.