Kadınlar nerede?

Yazmak zor. Az olunca daha da zor.

Az olan ne mi?

Kadın köşe yazarı.

soL gazetesindeki (düzenli yazan) köşe yazarlarından kaç tanesi kadın, biliyor musunuz? Ben söyleyeyim, bendeniz de dahil olmak üzere dokuz. Peki kaç erkek köşe yazarı var? Vallahi ben kırktan sonra saymayı bıraktım, elliyi bulduğuna dair rivayetler var.

Gelelim bilimsoL’a... Haftada 5 gün yayınlanan sayfamızda iki haftalık bir döngümüz var, bazılarımız iki haftada bir, bazılarımız haftalık olarak yazıyoruz ama toplamda, 7 erkek 1 kadın köşe yazarımız var. Bu sayılara bakınca, kadın köşe yazarlarımızın sayısının neden bu kadar az olduğunu merak etmemek elde değil.

Öncelikle, erkeklerin yazdıkları köşelerde iyi iş çıkarmadıkları, bu köşeleri kadınlara vermemek pahasına işgal ettikleri kanaatinde değilim. Derdim sayı yarıştırmak da değil, ama ortada işaret edilmesi gereken bir tablo var.

Altını çizmek istediğim bir diğer husus da, gazeteden sayılar vererek başlasam da bu durumun bir tek soL için geçerli olmadığı. Sadece, hal böyleyken, başka yerden örnek vermenin gereksiz olduğunu düşündüğümden, ayrıca bu durumun gazete yönetimi tarafından da tespit edildiğini bildiğimden yazıyı soL ve bilimsoL üzerinden devam ettireceğim.

Aslında bu duruma, yine soL gazetesi özelinde, soL dışından bir başka köşe yazarı daha önce dikkat çekmiş, kadın yazarların azlığına işaret edip “Biraz da neşe, biraz da hayat! Çok ciddisiniz kardeşim!” demişti. Erkeklerin az neşeli, gazetenin de gereğinden fazla ciddi olduğunu düşünmüyorum. Diyelim öyle... Kadınlar da ciddi olamaz mı yani?

İlginçtir ki, köşe yazarlarındaki bu orantısızlık, gazetenin çıkmasında emeği geçen muhabirler, editörler ve teknik ekip söz konusu olunca ortadan kalkıyor. Örneğin bilimsoL’da kadın haber yazarlarımızın sayısı erkek yazarlarımızdan daha fazlayken, editörlerimiz arasındaki oran yarı yarıya. Bu açıdan bilimsoL’daki tablonun, bilim haberciliği/yayıncılığı yapan birçok oluşumdan daha iyi durumda olduğundan şüphem yok.

Acaba iş köşe yazarlığına gelince niye değişiyor?

Biraz kendimden örnek vermeye çalışayım. Dürüst olmak gerekirse köşe yazısı yazmaya hiç isteyerek başlamadım (hâlâ da zor gelir). Gazetenin, daha doğrusu yayın yönetmenimizin teşviki olmasaydı, ben de köşe yazmayacaktım. Şahsen bir bilimsel gelişmeyi, haber diliyle aktarmayı daha çok seviyorum. Ayrıca haber yapacak bilimsel çalışma/konu bulmak kolay gelirken, köşe konusu bulmak, bulsam da bir çırpıda yazıvermek o kadar da kolay değil benim için. Akışı oluşturabildim mi, açıyı tutturabildim mi, doğru ifade edebildim mi derken haliyle bir de vakit alıyor.

Muhtemelen bu sebepleri genelleyip çeşitlendirebiliriz hata yapma ve eleştirilme korkusu, açık ve anlaşılır olma kaygısı, vakitsizlik, isteksizlik... Peki, erkeklerin çok mu vakti var, ya da söyleyecek daha fazla sözleri? Sanmıyorum. Tüm bu zorluklar erkekler için de geçerli sebepler değil mi? Öyle. Acaba kadınlar, bu zorluklar karşısında daha mı gönülsüz oluyor?

Velhasıl, kadınlar ve erkekler için aynıymış gibi görünen koşulları, hali hazırda eşitsizliğe dayanan bir toplumsal düzenden bağımsız değerlendirmek sonuç vermiyor. Ama bu durum, bu eşitsizliği yeniden üretmek için bahanemiz olmamalı.

Kadınlar nerede sorusunun tek bir cevabı var: Kadınlar burada!

Kadınlar muhabir, kadınlar editör, kadınlar bu ekibin bir parçası... Kadınlar aynı zamanda daha çok köşe de yazmalı.

“Kadın oldukları için” değil, insan olarak bu eşitsizliğin üzerine gitmek gerektiği için...