Benim soyadım, 
benim kararım!

“Kadınınadı Kadınınevlendiktensonrakisoyadı”
veya “Kadınınadı Kadınınevlenmedenöncekisoyadı Kadınınevlendiktensonrakisoyadı”
veya “Kadınınadı Kadınınevlenmedenöncekisoyadı”...

Bunlar, eşinin soyadını almış evli bir kadın bilimcinin tüm çalışma geçmişine ulaşmak için yapmanız gereken muhtemel aramalar. Evlenip boşandıysa ve tekrar evlendiyse, diğer olasılıkları siz düşünebilirsiniz.

Kişisel sayfalara ve CV’lere ulaşılabiliyorsa ne ala. Buralarda hangi makalelerin evlenmeden önceki (E.Ö.) soyadıyla, hangilerinin evlendikten sonraki (E.S.) soyadıyla yayınlandığını belirtmek mümkün, dolayısıyla ilgili çalışmalara erişmeniz kolaylaşır. Keza E.Ö. kazandığınız ödülleri, katıldığınız toplantıları, yer aldığınız projeleri de CV’nizde belirtebilirsiniz. Veya E.Ö. yazdığınız ve önemli olduğunu düşündüğünüz makalelerinizin yayınlandığı dergilerin editörlerine durumu belirten bir mektup yazıp yayınlardaki soyadınızı değiştirmelerini rica etmek de bir seçenek.

Diplomalarda başka soyadlar, iş kartlarında başka... Bilimsel hayatınızda birini yasal yazışmalarınızda öbürünü kullansanız başka dertler, ikisini birden kullansanız başka... Velhasıl evlenen her kadın bilimci, profesyonel ve günlük hayatlarını bir şekilde idare etmeyi başarıyor ama erkeklerin yaşamak zorunda olmadığı bir dünya bürokratik, sosyal ve kültürel karışıklıkla cebelleşerek. Bu sadece kadının bireysel kariyerinde yaşadığı zorluklar(dan biri) olması açısından problemli değil, kadının bilimsel üretkenliğini baltalaması açısından da dert edinilmesi gereken bir durum. Elbette bu zorluklar sadece bilimci kadınlar için geçerli değil.

* * *
Türkiye’de kadına kendi soyadını kullanma hakkının verilmemesi, 4721 sayılı Medeni Kanun’un 187. maddesine dayandırılıyordu. Bu madde, kadının evlendiğinde kocasının soyadını alacağını hükme bağlarken, talep halinde kocasının soyadıyla birlikte kendi soyadını da kullanabilmesine imkan tanıyor.

Bu konudaki mücadeleler arasında en bilinen örnek Avukat Ayten Ünal’ınkiydi. Ünal, 2005 yılında yerel mahkemeye başvurarak kendi soyadını kullanmayı talep etti ancak başvurusu Medeni Kanun’da böyle bir hüküm olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Bunun üzerine davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyan Ünal, AİHM’in durumu ayrımcılık kapsamında değerlendirmesiyle haklı bulundu ve kendi soyadını kullanmaya başladı.

AİHM’in kararına rağmen Yargıtay’ın itirazı üzerine, Anayasa Mahkemesi, 187. maddenin Anayasa’ya uygun olduğunu bir kez daha kabul etti. Ancak AİHM’in kararı göz önünde bulundurularak, “genel kural kalmalı ancak kocasının soyadını istemeyenler başvuru yoluyla bunu değiştirebilir” kararı verildi. Böylelikle 9 yıldır uğraş veren Avukat Ayten Ünal’ın mücadelesi, geçtiğimiz hafta zaferle sonuçlanmış oldu. AİHM’den benzer bir karar da Avukat Gülizar Tuncer için çıkmıştı.

* * *

TC’nin 187. maddede bu kadar ısrarcı olmasının gerekçesi, kadına kendi soyadını kullanma hakkı verildiği durumda aile birliğinin korunamayacağı yönündeydi. Bu konuda devletçiğime katılıyorum. Kadının kimliğini yokederek, kadını erkeğin bir uzantısı olarak görerek inşa edilen bu düzenin, kadının özgürleşmesiyle çözüleceği muhakkak. Tam da bu yüzden, başvuru yoluyla da olsa, kadının evlenmeden önceki soyadını kullanmasının önünün açılmasını bir kazanım olarak görüyorum.

* * *

Geçtiğimiz hafta İsmail Arı’yı kaybettik. O, bir Evrim Çalışkanı ve daha fazlasıydı. İyi ki dokundu hayatlarımıza, unutulmayacak...