Ege’de sermaye uzlaşısında ikinci perde

Atina Bildirisi’nden aylar sonra Miçotakis Ankara’ya geliyor. Görüşme öncesi iki taraf da gerilim başlıklarında kısa vadeli bir çözüm öngörmezken sermaye için “kazan-kazan” mesajı veriyor.

Haber Merkezi

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Aralık ayında yaptığı Yunanistan ziyaretinde imzalanan "Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi"nin ardından Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ilk kez Ankara’ya gelecek.

Görüşme öncesi Erdoğan Yunanistan gazetesi Kathimerini’ye, Miçotakis ise Milliyet gazetesine konuştu.

İkisi de sermaye sınıfları açısından “kazan-kazan” anlayışıyla hareket ettiklerini ortaya koydu, “ılımlı” mesajlar verdi.

Kıta sahanlığı, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları, Ege adalarında deniz parkları gibi gerilim başlıklarına ilişkin sorulara Erdoğan’ın yanıtı, bu konuların gündeme gelmesinin diyalog zeminine zarar vermeyeceği, “oldubittilerden uzak durulduğu” sürece mevcut sakinliğin devam edeceği yönünde oldu.

Miçotakis de iki ülkenin “lezzetli yemekler ve lezzetlere aşinalığı”ndan dem vurdu, Erdoğan’la iki ülkenin “iş dünyaları”nı bir araya getirecek bir araç olarak Yunan-Türk İş Konseyi’ni kurma kararlarına önem atfetti. Miçotakis ikili ilişkilerde 10 yıl sonrasına ilişkin dileğinin “yeni ve kalıcı bir sayfa açmış olmak” olduğunu söyledi.

Kathimerini’nin Erdoğan’la söyleşisinin ardından yayımladığı görüş yazısındaysa iki ülke arasında 50 yıldır biriktiği belirtilen “büyük sorunlar”a ilişkin yarınki görüşmede kimsenin herhangi bir ilerleme kaydedilmesini beklemediği yorumu yapıldı. Son 18 aydır Ege Denizi’nde bir askeri hareketliliğin yaşanmamasının “en büyük kazanım” diye yorumlandığı yazıda, bunun Yunanistan’ın askeri açıdan kendisini güçlendirmek için zaman kazanmasına olanak tanıdığı, Türkiye’ninse ABD Kongresi’ni F16’lar konusunda ikna etmek ve ABD ile ilişkileri düzeltmek için barışçıl yüzünü gösterdiği öne sürüldü.

Erdoğan'a ABD ziyareti sorusu

Öte yandan Kathimerini, Erdoğan’a ABD ziyaretinin neden aniden ertelendiğini ve ABD’nin Yunanistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerde arabulucu rolü oynayacağına inanıp inanmadığını sordu.

Erdoğan, ABD ziyaretinin ertelenmesinin nedenini Biden'ın ve kendisinin programlarının yoğunluğuna bağladı.

ABD ziyaretinin ertelenmesinin nedeninin karşılıklı programların uyuşmaması olduğunu belirten Erdoğan "Biliyorsunuz Amerika Birleşik Devletleri bir seçim arifesinde ve Sayın Biden'ın programları daha da yoğunlaştı. Bizim de programlarımız hem yurt içinde hem yurt dışında yoğun bir şekilde seyrediyor. Bu tip ziyaretler her iki tarafa da uygun zamanlarda gerçekleşir. Arkadaşlarımız muhatapları ile görüşmeler yapıyor ve uygun tarih belirleme çalışmaları devam ediyor.” dedi.

'Yunanistan ile aracısız temas zeminimiz var'

Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerde ABD’nin “denge politikasını muhafaza etmesi”nden yana olduklarını söyleyen Erdoğan “Biz, Yunanistan ve ABD, NATO'nun üyeleriyiz. Müttefiklik hukukuna uygun mesafede sürdürülecek ve yapıcı diyalog zeminini teşvik edici yaklaşımların yararlı olacağı kanaatindeyiz. Kaldı ki bizim Yunanistan ile aracısız doğrudan temas zeminimiz vardır. Bunu korumak ve geliştirmek ilişkilerimize daha fazla olumlu katkı sağlar” diye belirtti.

Kariye Müzesi de gündeme gelebilir

Dün Yunanistan televizyonu Alpha TV’ye konuşan Miçotakis Kariye Müzesi’nin camiye dönüştürülmesini “provokasyon” olarak nitelemişti. Miçotakis'in Ankara ziyaretinin gündem başlıklarından birinin de Kariye olması bekleniyor.

Aynı söyleşide Miçotakis Türkiye ile “zorluklara karşın” işbirliği yapabileceklerini kaydederken “Bir gecede tüm sorunlar çözülmeyecek olsa da sürekli parmağımızın tetikte olmasındansa konuşmak daha iyidir” ifadelerini kullanmıştı.

Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir’e verdiği mülakatta da Miçotakis "Birbirimiz hakkında konuşmak yerine birbirimizle daha fazla konuşmalıyız diye düşünüyorum” dedi.

Erdoğan da Kathimerini’ye verdiği mülakatta "Tabii ki aynı düşünmediğimiz konular bulunuyor, fakat uzlaşabileceğimiz başlıkların da sayısı az değil. Açık yüreklilikle tüm konuları bir arada konuşup çözüm yolunda adımlar atabiliriz" dedi.

Yunanistan'ın deniz parkları girişimi 

Erdoğan’ın Atina ziyaretinde imzalanan bildirgenin ardından “yumuşama dönemi”ndeki ilk gerilim başlığı Miçotakis’in geçtiğimiz ay Ege ve İyon denizlerinde iki deniz parkı ilan edeceklerini açıklaması olmuştu. Dışişleri Bakanlığı adalardaki egemenlik haklarını gündeme getirirken, Milli Savunma Bakanlığı da “Yunanistan’ın tek taraflı statü oluşturma çabalarını engellemek maksadıyla teyakkuz halinde bulunmaktayız” açıklamasını yapmıştı. Miçotakis ise deniz parklarını "çevreci bir girişim" olarak niteleyerek Türkiye’den gelen tepkiye şaşırdığını belirtmişti.

Yunanistan hükümeti Ege ve İyon denizlerinde iki deniz parkı projesini duyurmuştu.

Erdoğan Kathimerini’nin “Sadece denizdeki kullanım hakları değil, kara üzerindeki egemenlik konuları da gündeme geldiği zaman, diyalog ilerleyebilir mi?" şeklindeki sorusuna "Egemenlik konularının gündeme gelmesi diyalog zeminine zarar veren ve ilerlemesini engelleyen bir durum değil” diye yanıt verdi.

“Bizler bu zemini her koşulda koruyabilir ve ilerlemeyi sağlayabiliriz. Bu konular da zaten ele almamız gerekenler listesinde müstesna bir yere sahip” diyen Erdoğan “Oldubittilerden uzak bir perspektifle ve çözüme inanmış bir yaklaşımı benimseyerek bu meseleleri konuşabiliriz. Ancak, bu zemine 'Ben yaptım oldu' anlayışı en büyük zararı verir. Türkiye olarak çevre konusunda ne kadar hassas olduğumuz herkesin malumudur. Fakat bunun kullanışlı bir paravan olarak görülmesi ve başka tartışmalı durumların onun arkasında bir şekilde gizlenmeye çalışılması doğru olmaz” ifadelerini kullandı.

Deniz yetki alanları ve Doğu Akdeniz

Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusundaki anlaşmazlığa ilişkinse Erdoğan “Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını yok sayan adımlar, maalesef bugüne kadar bu mesele ile ilgili atmosferi zehirledi. Bundan vazgeçip arzu ettiğimiz diyalog zemininin oluşması halinde biz kalıcı çözüm için elimizi taşın altına koymaya hazırız” dedi.

Erdoğan: BM Şartı'na kayıtlı çözümleri dışlamıyoruz

Ege kıta sahanlığı konusundaki anlaşmazlığın çözümü için Lahey'deki uluslararası mahkeme gibi bir kurumun arabuluculuğunu kabul edip etmeyecekleri sorusuna yanıt veren Erdoğan “Biliyorsunuz, biz sorunların paket halinde çözülmesi gerektiğini savunuyoruz. Tek bir ihtilafa odaklanarak diğer ihtilaflı noktaları göz ardı etmemeliyiz” dedi.

Erdoğan daha sonra “Bizler BM Şartı'na kayıtlı çözümleri gerek duyulması halinde dışlamıyoruz. Bunu da açık bir şekilde her vesileyle dile getiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın “gerek duyulması halinde dışlamıyoruz” dediği BM Şartı’na kayıtlı çözümlere Atina Bildirgesi’nde de atıf yapılmıştı.

soL yazarı, emekli diplomat Engin Solakoğlu bildirgeyi değerlendirirken “Bildirge bağlayıcı değil ama ‘uluslararası hukuk ve BM Şartı’na atıf otomatik olarak ikili sorunlara dair geleneksel Yunan yaklaşımına işaret ediyor. Bağlayıcı olmadığının belirtilmesi bunun sakıncasını ortadan kaldırmıyor zira diplomaside her yazılı belge zamanı geldiğinde önünüze koyulabilir” diye not düşmüştü.

Heybeliada Ruhban Okulu

Kathimerini’nin sorusu üzerine Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için çalışmalar yaptıklarını belirten Erdoğan “Yunanistan'daki Türk azınlığın eğitim alanında karşılaştığı sorunlarla ilgili de komşumuzdan aynı yapıcı yaklaşımı bekliyoruz" dedi.

Ege’de askeri açıdan gerilimsiz bir sürecin sürdürülebileceğine inanıp inanmadığı sorulan Erdoğan “Biz gerginlikten yana değiliz” dedi ve “Biz dostluk elimizi karşılık bulduğumuz müddetçe uzatmaktan çekinmeyiz. Dostluğa ve iyi komşuluk ilişkilerine önem veririz. Buna zarar verecek adımlar atılmadığı müddetçe de bu yaklaşımımız sürer” ifadelerini kullandı.

Göç konusu: 'Çalışmaya çok taraflı devam etmek gerekir'

Erdoğan göç konusunda iki ülke kurumları arasında temasların somut sonuç verdiğini söyledi.

Göç konusundaysa Erdoğan Yunanistan ile Türkiye arasında kurumlar arasındaki temasların somut sonuçlar verdiğini ve devam ettiğini söylerken “Düzensiz göçle mücadele konusunda uluslararası alanda işbirliği, eşit yük ve sorumluluk paylaşımı gereklidir. Kalıcı çözümler için çalışmaya çok taraflı bir biçimde devam etmenin gerektiği de ortada. Konuyla ilgili tüm tarafların işbirliği yapması, meseleyi hızlı ve etkin biçimde sağlıklı bir zeminde ilerletmenin yolunu açacaktır” diye de ekledi.

İlişkilerde 'dip nokta' 15 Temmuz sonrası

Yunanistan ile ilişkilerde iktidarda olduğu 20 yılı aşkın sürede en iyi ve en kötü anlara ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan 15 Temmuz sonrası Atina’nın Yunanistan’a kaçan “FETÖ”cü askerleri “koruyup kollaması”nın ilişkilerde “en dip noktalardan biri” olduğu değerlendirmesini yaptı. Erdoğan ilişkilerdeki en iyi seviye olaraksa Aralık ayında imzalanan Atina Bildirgesi’ni örnek gösterdi.

Miçotakis'in önceliği inşaat, altyapı, dijitalleşme ve tarım ürünlerine doğrudan yatırım

Milliyet’e verdiği mülakatta Miçotakis de Erdoğan’ın Atina ziyaretinde kurulması kararlaştırılan Yunan-Türk İş Konseyi’ne yönelik konuşurken, önceliğinin "İnşaat, altyapı, dijitalleşme ve tarım ürünlerine doğrudan yatırımların artırılması" olduğunu söyledi. Miçotakis “Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iş dünyalarımızı bir araya getirecek bir araç olarak Yunan-Türk İş Konseyi kurma kararımızın ikili ekonomik ilişkilerimizin tüm potansiyelini ortaya çıkarabileceğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.

10 ada için ekspres vizeye 'genişletilemez' yorumu

“Yunanistan kimseyi tehdit etmiyor ve şunu bir kez daha vurgulamak isterim ki; biz düşman değil, komşuyuz" diyen Miçotakis, Yunanistan’ın, 10 ada için Türk vatandaşlarına yönelik ekspres vize uygulaması başlatmasının “Schengen kurallarından bir muafiyet olduğunu” vurguladı.

Miçotakis Avrupa Komisyonu ile Yunan hükümetinin müzakere ettiği bu muafiyetin açıkça tanımlandığını söyledi ve “genişletilemez” diyerek kesin konuştu. 

Erdoğan ise konuya ilişkin Kathimerini’ye yaptığı açıklamada Yunan adalarına kapıda vize uygulamasıyla Türk vatandaşlarının kolay seyahat imkanına kavuştuğunu söylerken “Aslında tüm bunlara lüzum kalmaması ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye vize serbestisini tanıması gerekir. Biz bu konuda ilerleme sağlamak istiyoruz” dedi.

Miçotakis'ten 10 yıl sonrasına projeksiyon

Miçotakis Miliyet’e verdiği mülakatta 10 yıl sonrasına dair beklentisini şöyle ifade etti: “Ege ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması meselesiyle ilgili farklılığımızı halledeceğimizi umuyorum. Ama o noktaya ulaşamasak bile, dileğim şu ki, bundan on yıl sonra ilişkilerimizde yeni ve kalıcı bir sayfa açmış olacağız: Gerginlik ve kriz olmadan, dürüstlüğe, karşılıklı saygıya ve anlayışa dayalı bir sayfa."