"İşçilerden biri yemekte 'bize nankör diyen kendi zenginliğine baksın' demişti. İşte bu ses örgütlü çıktığında patronların eli ayağı birbirine dolanıyor. O sesi daha da büyüteceğiz."

Kuryelerle bir arada

Geçtiğimiz hafta Patronların Ensesindeyiz Ağı ile kurye emekçileri akşam yemeğinde bir araya geldi. Şubat ayının başında düşük zamlara karşı kontak kapatarak önemli bir direniş gerçekleştiren kuryeler, çalıştıkları koca firmalara karşı verdikleri kavgayı kutladılar.

Trendyol, Yemeksepeti, Getir, Yurtiçi Kargo, A-kurye gibi firmalarda çalışan kuryelerin bir araya gelerek sorunlarını konuşması, tanışması ve mücadele deneyimlerini ortaklaştırmaları açısından önemli bir buluşma olduğunu söyleyebiliriz. Çalıştığı şirketlerin elbiseleriyle, pembe montlarıyla, motorlarıyla geldiler.

Aynı şubeden gelen işçiler dışında kimse birbirini tanımıyordu. Birbirini tanımıyorlar ama sanki yıllardır aynı şubede çalışıyormuş gibi sohbet ediliyordu. Hepsi aynı dili konuşuyor.

"Daha şimdiden ücretlere yapılan zamlar bitti", "yakıta gelen zamlar bel büktü", "esnaf kuryelik köleliktir", "Nevzat Aydın işçilere nankör dedi" gibi cümleler çalıştığı şirket fark etmeksizin her kuryenin ağzındaydı. Ne de olsa mücadele işçileri ortaklaştırıyor.

Pek çoğu kurye olmaya aynı nedenden karar vermiş. İşsizlik ve genel olarak ücretlerin düşük olması kurye olmalarında etkili olmuş. İşçilerden biri “kendi motorum olur ve bir süre yoğun çalışırım, biraz birikim elde ederim” diyerek bu işe başladığını anlatıyor. 21 yaşında ve 3 yıldır kuryelik yaptığını söylüyor.

Bir başka kuryenin asıl mesleği ise aşçılık... Çeşitli yerlerde aşçılık yapmış ama ücretler yetmediği için, kuryeliğe başlamış. Şu an Yemeksepeti'nde çalışıyor. Şubede eylemlere öncülük ettiğini, en başta tek olduğunu daha sonra diğer arkadaşlarının da katıldığını söylüyor. Küçük kızıyla birlikte ilk günden beri Genel Merkez önünde yer aldığını övünerek anlatıyordu masadakilere. Telefonundan fotoğraf arıyor bize göstermek için. Kızına bu direnişlerle hakkını aramasını öğrettiğini söylüyor. Diğer taraftan direnişe katılan işçilerin moralini enerjisini yükseltmek istediği için böyle yaptığını da ifade ediyor. Mücadeleyi büyütmeye çalışıyor. Baba kız mücadelenin önünde sıkılı yumruklarıyla yer alıyorlar.

PE’nin çağrısıyla buluşan kuryeler örgütlü olmalıyız, birlikte hareket etmeliyiz diyorlar. Buluşma sona ererken kimileri mücadeleyi daha ileriye taşıyarak TKP gönüllüsü oluyor.

Mutlular, umutlular... Hatta bir tanesi yolda gelirken trafik cezası yiyor ama ona rağmen yüzü gülüyor. Gelenlere gülerek anlatıyor kesilen cezayı, diğerleri de şakasını yapıyor.

İşçi olmanın, çalışmanın, hak aramanın ne kadar değerli olduğunu anlatıyorlar. Yurtiçi Kargo'nun birkaç yıl önce esnaf kurye modelini pazarlamak için kullandığı bir slogan vardı. "Kendi işinin patronu ol" diyerek esnaf kuryeliği pazarlıyorlardı. Yaşanan kurye direnişleri bunun bir palavra olduğunu herkese gösterdi.

***

Özellikle pandemi döneminde kurye sayıları hızla artarken, çalışma yaşamında da değişikler oldu. Evden çalışma, parça başı iş yapma gibi esnaf kuryelik de bu dönemde hızla yaygınlaştı. Zaten güvencesizlik, işsizlik, iş cinayeti, ücret alamama gibi dertlerle boğuşan kuryelerin sorunları katmerlendi.

Yeni yılla yapılan ücret zamları şimdiden bitti. Yakıtlara gelen zamlarsa maliyetlerin nasıl karşılanacağını düşündürtüyor.

Kuryeler için geçim derdiyle kaza korkusu tümüyle bir araya geldiği günlerdeyiz örneğin. Kar bastırıyor ve kuryeler için doğru düzgün tek bir tedbir alınmıyor. İstanbul Valiliği'nin yaptığı açıklamada motokuryelerin çalışıp çalışmayacağı hakkında net bir şey söylenmedi. Ancak çalışsa bir dert çalışmasa başka dert... Çalışırsa iş kazası riski var, çalışmazsa o gün evine ekmek girmeyecek.

Tüm bunlar esnaf kuryeliği kölelik olarak tanımlayan işçilerin söylediğini doğrulamıyor mu? Bir yanda kaza riski var diğer yanda evinin ekmek derdi. Ölümle yaşam arasında ince bir çizgide iki teker üzerinde yaşam... Kapitalizm tam da budur.

Patronlar salgın fırsatçılığıyla esnaf kuryeliğe hız verdiler, dayattılar. Kuryeler ne kadar paket o kadar ücret mantığıyla, saat baskısıyla çalıştırılıyorlar.

Şubat ayında yaşananlar haklarını birlikte talep etmenin ne kadar önemli olduğuna dair iyi bir örnek yarattı. Ücretler daha ilk ayda eridi buna ek olarak yakıtlara yapılan zamlar sürekli artmaya devam ediyor. Patronlar ve işçiler arasındaki mücadele keskinleşirken, işçilerin örgütlü sesini yükseltmesi gerekiyor.

İşçilerden biri yemekte "bize nankör diyen kendi zenginliğine baksın" demişti. İşte bu ses örgütlü çıktığında patronların eli ayağı birbirine dolanıyor. O sesi daha da büyüteceğiz.