Eğitimde tasarruf: Patrona kâr

Kamusal eğitimden kısılan kaynaklar bugün özel okul patronlarına altın tepsiyle sunulmaktadır. AKP döneminde özel okullara destek arttı, on binlerce öğretmen özel eğitim kurumlarına mecbur bırakıldı.

Beyza Çelik*

Türkiye’de kamusal eğitimden uzaklaşılmasının, eğitimin özelleştirilmenin, eğitimin ticaretin konusu haline gelmesinin sonucu olarak özel eğitim kurumlarının sayısında artış görülmektedir. AKP iktidarı dönemi boyunca ülkemizde eğitimde özelleştirme politikalarının derinleştiği bir dönem olmuştur. 

Özel okullarda çalışan öğretmenlerin sayısı ise her geçen yıl artış göstermektedir. MEB’in verilerine göre 2021-2022 eğitim öğretim yılında özel okullarda çalışan öğretmen sayısı 163 bin 975 iken, bu sayının 2023-2024 eğitim öğretim yılında 200 bine ulaştığı söyleniyor. 

Eğitimden tasarruf ediliyor

Eğitim yatırımlarına ayrılan kamusal kaynaklarda tasarrufa gidilmesiyle, her alanda gericiliğin eğitim programlarına empoze edilmesiyle, okullarda sayıca fazla öğretmen açığı varken sayıları milyona yaklaşan işsiz öğretmen ordusu yaratarak eğitimin niteliğini de düşürdüler. 

Kamusal eğitim yükü devletin üstünden alınsın denilerek yıllardır özel okulların önü açıldı ve başardılar. 

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinden eğitimin niteliğinin artırılması için gerekli eğitim yatırımlarına ayrılan kaynakların oranı, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında yüzde 17’ler düzeyinde iken 2023’te yüzde 9,18’e kadar düştü. 2024 ise yüzde 9,16’ya gerilemiş ve 22 yıl öncesinin çok gerisinde kalmıştır.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bütçede en büyük payın eğitime ayrıldığını söylese de bütçedeki gerileme bizlere eğitimde ticarileşmenin artarak devam edeceğini, öğretmenlerin ve velilerin üzerindeki maddi yükün artacağını göstermektedir. 

Kamusal eğitimden kısılan kaynaklar bugün özel okul patronlarına altın tepsi ile sunulmaktadır. AKP döneminde özel okullara destek arttı, ataması yapılmayan on binlerce işsiz öğretmen yoğun sömürü koşullarında özel eğitim kurumlarında çalışmaya mecbur bırakıldı. Bugün de durum değişmedi.

Piyasacı ve gerici eğitim anlayışının ürünü kanun: Öğretmenlere akademi dayatması

2022 yılında "devrim niteliğinde" olarak adlandırılan Meslek Kanunu’nu öğretmenlerin karşısına çıkardılar. Yusuf Tekin Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu; "Kanun; öğretmenlerin ve yöneticilerin hak, ödev ve sorumlulukları, öğretmenlik mesleğinde kariyer, eğitim çalışanlarının şiddetten korunması, öğretmenlerin hizmet içi eğitimi gibi konuları kapsayacak" şeklinde açıklıyor.

2022 yılında yürürlüğe giren ancak 2023 yılında AYM tarafından bazı hükümleri iptal edilen bu kanunla öğretmenler başöğretmen, uzman öğretmen ve aday öğretmen unvanlarıyla çeşitli statülere ayrılmış ve öğretmenlerin önüne bu unvanları edinmek için geçirilmesi zorunlu süreçler ile yeni sınavlar veya mülakatlar konulmuştur. Yapılan düzenlemelerle yetinmeyen Yusuf Tekin, öğretmenlerin ve eğitim fakültelerinin itibarını zedeleyen bir yeniliği daha karşımıza çıkardı. Tekin, Milli Eğitim Akademisi’nin kurulacağını açıkladı. Akademinin kuruluşunun da eklendiği yeni Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağının önümüzdeki günlerde Meclis'e gelmesi bekleniyor.

Öğretmenlik mesleğini ayaklar altına aldıkları yetmezmiş gibi Meslek Kanunu ve akademi fikirleriyle öğretmenleri de kendi aralarında ayrıştırıyor. Kanun, kapsamı içine aldığı öğretmenlerin somut ve hayati sorunlarını yok saydığı gibi öğretmenliği kariyer yarışına indirgeyen, ihtiyacı karşılamaktan uzak bir içerik taşımaktadır. 

KPSS ve mülakata girmek artık öğretmenlerin atanması için yeterli olmayacak. Akademide öğretmen adayları mesleğe başlamadan önce 550 saatlik bir eğitime tabi tutulacak ve branş fark etmeksizin tüm adaylar eğitime girecek. Üniversite eğitimi yetersiz bulunan öğretmenler akademide meslektaşları ile yarışarak mesleğe atanmak için çaba sarf edecek. Eğitim boyunca devlet memuru olarak görülmeyecek adaylar akademiye de KPSS puanıyla alınacak. Adaylar akademide başarılı olursa sözleşmeli olarak atanacak ve 3 yıl çalıştıktan sonra kadroya geçecek.

Özel okul öğretmenlerinin sorunları derinleştiriliyor

Bu akademi birçok soruyu peşinde getiriyor. Sözleşmeli olarak atanacak öğretmenlerin maaşları neye göre belirlenecek? Milli Eğitim Akademisi özel okul öğretmenlerini de kapsayacak mı? Özel okul velileri Milli Eğitim Akademisi’nde eğitim almayan öğretmenlere karşı tepki gösterecek mi?  

Öğretmenlerin talep ve ihtiyaçlarını yok sayarak hazırlanan Meslek Kanunu piyasacı ve gerici anlayışın ürünüdür. Rekabeti ve kariyerizmi içererek öğretmenleri ayrıştırmayı hedeflemektedir. Özel okul öğretmenleri başta olmak üzere öğretmenlerin tamamının en büyük sorunu yoksulluk, güvencesizlik ve meslek onurunun zedelenmiş olmasıdır.  Kanun bu sorunların hiçbirine değinmediği gibi mevcut sorunları daha da derinleştirmekte, eğitimin tüm sorunlarını öğretmenlerin sorumluluğuna yüklemektedir.

Öğretmenlerin en az kamudaki öğretmenler kadar ücret alma hakkı elinden alındı

Özel öğretim kurumlarına ilişkin ilk kanun düzenlemesi ülkemizde emek hareketinin güçlü olduğu 1965 yılında yapıldı. “625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu” isimli özel öğretim kurumlarının kuruluş, çalışma, denetim ve personel yapısına dair düzenlemeleri içeren kanunda yer alan “Öğretmen ücret ve ek ödemelerinin kamuda çalışan öğretmenlerden daha az olamayacağı”, “geciktirilen ödemelerin gün başına yüzde 1 zamlı ödenmesi”, “öğretmenin haftalık ders saatinin 30’u geçemeyeceği” ve “personel kadrosunda ders saati ücretli öğretmen sayısının sınırlanması” gibi ücret ve çalışma hakkına ilişkin mali yükümlülükler özel öğretim kurumları patronlarının emekçilere yönelik saldırısını sınırlayan düzenlemelerdi. 

Özel okul patronlarının, değiştirilmesi için sürekli çalışmalar yürüttüğü 625 sayılı Kanun, AKP’nin eğitimin piyasalaştırılmasına dair çabasıyla 2007 yılında rafa kaldırıldı. AKP, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda baştan sona yeniden düzenlediği 2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ve buna ilişkin düzenlemeler ile öğretmenlerin en az kamudaki öğretmenler kadar ücret alma hakkını ve geciken ücret ödemelerinin zamlı ödenmesi zorunluluğu gibi önemli düzenlemeleri adım adım ortadan kaldırdı. Öte yandan, öğretmenlerin haftalık ders saat sınırını 40 saate çıkardı. Patronlar için kurum açılışlarını yani “özel okul yatırımlarını” kolaylaştırdı, buna karşılık denetimi azalttı. 

Öğretmenler özlük haklarını kaybediyor

Yapılan düzenlemeler özel okul patronlarının cebini doldururken öğretmenler adım adım özlük haklarını kaybediyor. 2014 yılında eğitim sisteminde başka önemli değişiklikleri de içeren 6528 sayılı Kanun ile özel okul öğretmenlerinin kamuda çalışan öğretmenlerden daha az ücret alamayacağına ilişkin düzenlemenin yürürlükten kaldırılması öğretmenleri doğrudan etkiledi. Yapılan değişiklik ile kamuda çalışan öğretmen ile özel okulda çalışan öğretmenin maaşı arasındaki fark artmaya başladı. Bugün çeşitli özel eğitim kurumlarında ücretlerin asgari ücret seviyesine, hatta kayıt dışı çalışmanın görüldüğü durumlarda asgari ücretin de altına kadar gerilediğini görmek mümkün. 

Öğretmenlerin hayat pahalılığı karşısındaki mücadelesi devam ediyor. Taban maaş uygulamasının geri gelmesini talep eden öğretmenler artık asgari ücret ya da asgari ücrete çok yakın ücretlerde çalışmak istemiyor. Emeklerinin karşılığını talep eden öğretmenlere ise cevap verilmiyor üstelik hakkı olanı talep ettiği için işten çıkarılmakla tehdit ediliyor.

Neyin tasarrufu

Yoksullaşmanın ve hayat pahalılığının artmasıyla ülke çapında hissedilen ekonomik kriz özel okul öğretmenlerinin koşullarını daha da ağırlaştırdı.

Enflasyonu düzenlemek için yapılan çalışmalarda açıklanan tasarruf paketi öğretmenleri de etkiliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “kamuda tasarruf tedbirleri”nden biri olarak kamuya 3 yıl süreyle yalnızca emekli olanlar kadar personel alınacağını açıkladı. Öğretmen ihtiyacı Yusuf Tekin tarafından 68 bin olarak açıklanmasına rağmen bu yıl yalnızca 20 bin öğretmen atanacağı duyuruldu.  

Piyasacı eğitimin ürünü olan düzenlemelerin çıktısı olarak söyleyebiliriz ki, patronlar daha az ücretle öğretmen çalıştırma eğilimi karşısında özel okullarda çalışan kıdemli öğretmenleri işsizliğe sürükleyecektir. Sonu gelmez kariyer sınavları ve komisyon değerlendirmeleri ile öğretmenlerin yaşam alanları daralacaktır. 

Açıklanan atama sayısı gösteriyor ki önümüzdeki süreçte bir milyonun üstüne çıkan atanamayan öğretmen sayısı daha da artacaktır. Bu durumdan faydalanacak özel okul patronları, maaşlarda düzenlemeye gitmeyecek, atanamayan öğretmenler aday öğretmenlik statüsü ile özel okul patronları için ucuz iş gücü olmaya devam edecek. Önümüzdeki eğitim döneminde bu döneme kıyasla daha düşük maaşlarla karşı karşıya kalma olasılığımız daha yüksek.

Yapılan düzenlemelerle patronların daha az ücretle öğretmen çalıştırma eğilimi karşısında özel okullarda çalışan kıdemli öğretmenler işsizliğe sürüklenecektir. Sonu gelmez kariyer sınavları ve komisyon değerlendirmeleri ile öğretmenlerin yaşam alanları daralacaktır. 

* Birlik Sendikası Temsilcisi