Yapay zeka kimilerinin zannettiği gibi işçi sınıfını ortadan kaldırmayacak, yarattığı işten fazlasını yok ederek bu süreci biraz daha ilerletecek, çelişki yüklü sisteme biraz daha çelişki ekleyecek.

Yapay Zeka işçi sınıfını ortadan mı kaldıracak?

Siyasi anlamda kendimi bildim bileli, birileri şu ya da bu değişim sonucunda işçi sınıfının ya artık ortadan kalktığını üfürür ya da yakın gelecekte ortadan kalkacağını kehanet eder (bir de “hiç yoktu” diyenler var). Bu sadece benim, yarıdan fazlasını geride bıraktığım kuvvetle muhtemel ömrümle de sınırlı değil. Örneğin 1960’larda robotlar endüstriyel üretimde yaygınlaşmaya başladığında da aynı şey söylenmişti; kelime kökeni itibariyle aşağı yukarı “ırgat” demek olan robot, işçi sınıfını ortadan kaldıracaktı. 

Temel argüman hep şu: Bilim ve teknolojideki gelişmeler, patronların işçi çalıştırmasını gereksiz hale getiriyor, dolayısıyla işçi sınıfı da bir gereksizler yığınına dönüşüp, tarih sahnesinden silinecek.

Defalarca tekrarlanan bu kehanetin gerçekleşirse nasıl sonuçlanacağına birazdan geleceğiz, ama önce tartışmanın güncel ve yapay zekayla ilgili kısmına bakalım.

***

“İşçi sınıfı kalmadı” diyenlerin önemli bir bölümü, ancak 1970’ler afişlerinden fırlamış tulumlu, baretli, kaslı ve tercihen bıyıklı bir sanayi işçisi gördüğünde “işte işçi” diyecek derecede sığ tipler. “İş”i fiziksel çalışmadan ibaret zanneden bu öbeği çok da ciddiye almamıza gerek yok; zira aklı başında herkes, bir çağrı merkezi çalışanı ya da banka veznedarının (da) işçi olduğunu biliyor. 

Dahası, tüm robotlaşma ve otomasyona rağmen geçtiğimiz on yıllar boyunca sanayi işçiliği ortadan kalkmadı, hatta dünya çapında istihdamdaki payı büyüdü. Asıl köklü değişiklik tarımdaki istihdamın azalması ve hizmet sektörlerinde işçiliğin artması oldu.1 Dolayısıyla işçi sınıfı hem daha kentlileşti hem de onun diplomalı kesimi olan beyaz yakalılık genişledi.

Bir diğer önemli değişiklik ise şu: Sanayi istihdamı zengin ülkelerde oransal olarak biraz azaldı ancak Çin ve Hindistan gibi düşük ücretlerle yabancı yatırım çeken ülkelerde çok arttı.2 Zaten etrafta tulumlu işçi görmeyince hevesle “Elveda Proletarya” şarkıları söylemeye başlayanlar esasen emperyalist batı ülkelerinin liberal entelijansiyasıydı. Bazıları iki yaşından küçük çocuk gibi, gözlerinin önünden giden şeyin artık yok olduğunu zannediyor; çoğu ise angajmanları doğrultusunda kitlelere bu yalanı söylüyordu. 

Bizim gibi ülkelerde ise aynı yalanı, yine çoğunlukla benzer angajmanlarla liberal batı düşüncesinin papağanlığını yapan, entelektüel düzeyleri zannedilenden çok daha sefil olan yerli liberaller söyledi. Verilere bakmaya gerek bile duymadılar, zira baksalar 1991’den bu yana sanayinin istihdamdaki payının yüzde 7’den fazla yükseldiğini göreceklerdi.3 Batı için nasıl dünya kendisinden ibaretse, onlar için de Türkiye büyük ölçüde İstanbul’dan ibaretti. Mavi yakalı işçi sınıfı Anadolu kentlerinin organize sanayi bölgelerine itildikçe, “ortadan kalktı” dediler.    

Biraz daha kafası çalışanlar ise, metropollerden mavi yakalı işçilerin dışlanıyor ama beyaz yakalı işçilerin dışlanamıyor olduğunun farkındaydı. Önce bu kesime “Yeni Orta Sınıf” demeye çalıştılar. Ne var ki, her ekonomik krizde ücretler budandıkça bu uydurma tutmadı. Bu kez de (yine ithal olan) “prekarya” kavramına sarıldılar.4

İşte işçi sınıfını ideoloji dünyasından kovmaya, ama bunu incelikli, ikna gücü yüksek biçimde yapmaya çalışan bu okumuş karanlık, şimdi yapay zekada aradığı Mesihi buldu. Sonunda on yıllardır bilimkurgu öykülerine konu olan, insan yerine düşünen makine zuhur etmişti. İşçi sınıfının düşünerek çalışan kesiminin yerini de artık makineler alabilirdi. Böylelikle metropollerden banliyölere, taşra kentlerine ya da Güney Asya’ya sürülmüş mavi yakalı emeğin peşinden beyaz yakalı emek de gönderilebilir; metropol yalnızca merkezinde zenginlerin ve ona bitişik orta sınıfın, çeperinde ise bunlara hizmet edenlerin yaşadığı soylulaştırılmış bir ütopyaya dönüştürülebilirdi.  

Ne var ki hayat, liberallerin hayallerindeki gibi işlemiyor. Her makine canlı işçinin emeğini önemsizleştirmek için tasarlanıyor, ama her makine aynı zamanda kendi işçisini yaratıyor. Sanayi devriminin kendisi de bir makineleşme süreciydi ve ustaları, kalfaları yok edip modern işçi sınıfını ortaya çıkartmıştı. Yapay zeka geliştikçe de benzer bir süreç işleyecek. Görünüşe göre beyaz yakalı işlerin bilhassa görece vasıfsız olanları ciddi ölçüde ortadan kalkacak; ama diğer yandan yapay zekayı programlayacak ve kullanacak yeni işçilere ihtiyaç doğacak. Makineleşmenin doğası gereği toplamda yok olan istihdam yaratılandan fazla olacak, ama işçi sınıfı öyle toptan ortadan falan kalkmayacak.

Ama gelin bir bakalım, liberallerin “her işi makineler yapacak” ütopyası gerçek olursa, neye benzer.

***

Bu iddiayı savunanlara göre, teknolojik ilerlemede öyle bir nokta gelecek ki, artık mallar tek bir insanın emeğine gerek kalmadan üretilecek. İşçi sınıfının böyle ortadan kalkacağını düşünüyorlar.

Ne var ki, bunu savunanlar içerisinde şu soruya cevap verebilene hiç rastlamadım: Peki, o zaman üretilen mallar kime satılacak?

Kendisinden önceki üretim biçimlerinden farklı olarak kapitalizmde sorun hiçbir zaman üretememek olmadı. Sorun her zaman satamamak, mallar için pazar bulamamak oldu. Bu yüzden korkunç savaşlar yaşandı. Çünkü kapitalizm, bir yanda emeğin üretkenliğini artırıyor ama diğer yanda onun fiyatını, yani ücretini, dolayısıyla ürettiği malları satın alma becerisini asla aynı hızla artırmıyor.5 Tüm ekonomik krizlerin kökeninde bu aşırı üretim eğilimi yatıyor.

Örneğin bu yüzden dünyanın her yerinde, bilhassa da görece zengin ülkelerde hane halkı borcunun toplam borç içindeki payı görülmemiş boyutlara ulaştı. Finans sektörü sürekli sıradan insanlara borç veriyor ve bu borçlar dağıtılmasa, üretilen onca malın müşteri bulması mümkün değil.

Şimdi, diyelim ki üretim tamamen insansız hale geldi. Makineler düşünüyor, makineler hem tüm malları hem de yeni makineleri üretiyor. Patronlar artık işçi çalıştırmıyor ve kimseye de ücret vermiyor. Üretimin böylesine antisosyalleşmesinden sonra, üretilen mallar hangi pazara sürülecek?

Bu soruya çelişkisiz bir yanıt verilmesinin imkânı yok.

Ama soru teorik değil, alabildiğine pratik. Zira eğilim, liberallerin hayal ettiği hızda olmasa da gerçekten bu yönde. Üretimin teknik ilerlemesi işçi sınıfını değil ama onun istihdam edilen kesiminin (zira sadece istihdam edilenler değil, mülksüz ama istihdam edilmeyen kişiler de işçi sınıfına mensuptur) nüfusa oranını azaltıyor. Bunu ölçen bir değişken var: 15 yaş üstü (yani çalışma yaşına gelmiş) nüfus içerisinde istihdam edilenlerin oranı. Bu oran dünya çapında yavaş olmakla beraber sürekli düşüyor, yani giderek nüfusun daha büyük bir bölümü hiçbir geliri olmaksızın yaşıyor ve geçinebilmek için başkalarına bağımlı hale geliyor.6

Yapay zeka kimilerinin zannettiği gibi işçi sınıfını ortadan kaldırmayacak, ama yarattığı işten fazlasını yok ederek bu süreci biraz daha ilerletecek, çelişki yüklü sisteme biraz daha çelişki ekleyecek.

Bu yüzden, işçisiz bir kapitalizm arzulayan, yani ağacı değil sadece meyvelerini isteyenlerin inşa ettiği gelecekte, sadece kriz var.