Kuruluşundan bu yana savaşan, Ortadoğu'daki çatışmaların ve hesapların sürekli içinde olan İsrail bölgedeki komşularıyla ilginç ilişkilere sahip. Bu yazı dizisinde İsrail'in pek göz önüne çıkmayan dış ilişkilerine odaklanacağız.
HAMAS öncülüğünde başlatılan Filistin saldırılarıyla yeniden gündeme gelen İsrail bölgedeki komşularıyla ilginç ilişkilere sahip. Sürmekte olan kanlı savaşın sıcaklığı devam ederken İsrail'in bu çokca işlenmeyen yönünü aydınlatmaya çalışacağız.
İsrail’in bölgedeki ilişkileri 1: Azerbaycan’la ‘iki millet tek ordu’
Sürpriz aktörlerin ikincisi: Kürdistan Bölgesel yönetimi
Karmaşık ilişkiler ve dengelerin cisimleştiği bölgelerden biri.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY), yakın coğrafyamızdaki karmaşık ilişkiler ve dengelerin cisimleştiği bölgelerden biri. Yasal olarak Irak Cumhuriyeti içinde özerk bir bölge olsa da, fiiliyatta bu özerkliğin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği hem belirsiz hem de sürekli değişiyor. Bölge belli bakımlardan bağımsız bir devlet gibi ayrı bir idari yönetim mekanizmasına, parlamentoya sahip, uluslararası alanda diplomatik temsilcilikler açmakta ve topraklarında farklı ülkelere dair temsilcilikler bulunuyor. Erbil, Süleymaniye, Dohuk ve Halepçe eyaletlerinden oluşan bölgenin ilan edilen başkenti Kerkük olsa da bu kent Irak merkezi devletine bağlı topraklar içinde.
Irak Kürdistanı, ham petrol ve doğal kaynaklar yönünden oldukça zengin. Verimli petrol kuyularını işleten firmalar burada emperyalizmin nasıl yatırım yaptığını gözler önüne seriyor. Bu firmalar arasında Exxon (ABD), Total (Fransa), Chevron (ABD), Talisman (Kanada), DNO (Norveç), Genel Enerji (Türkiye), Hunt Oil (ABD), Gulf Keystone (İngiltere) ve Marathon (ABD) dikkat çekmekte. Bunun dışında bölgede zengin kömür, bakır, altın, mermer ve çinko yatakları da bulunuyor. Kürdistan Bölgesel yönetiminden çıkarılan ham petrolün bir numaralı müşterisi İsrail. İsrail’i İtalya, Fransa ve Yunanistan izliyor.
İsrail’in Kürdistan Bölgesel yönetiminin bugün hakim bulunduğu coğrafyaya ilgisi İsrail devletinin kuruluşundan da eskiye gidiyor. İsrail devletinin kuruluşundan önceki dönemde bölgedeki Arap olmayan unsurlarla yakın ilişki kurulmaya ve olası ittifaklar oluşturulmaya çalışılıyor. İsrail devletinin kurulduğu 1947 Arap-İsrail Savaşı sırasında Kürt coğrafyasındaki Yahudi Kürtler çeşitli baskılarla karşılaşınca çareyi İsrail’e göçmekte buluyor. Bugün İsrail’deki 200 bin ila 500 bin arasında olduğu tahmin edilen Kürt nüfusun kökleri bu topluluğa dayanıyor.
1961-1970 arasındaki Irak-Kürt Savaşı veya Eylül Ayaklanması adı verilen ilk büyük savaş sırasında İsrail, 1958 yılında Haşimi Hanedanlığı devrilerek cumhuriyet ilan edilen Irak Cumhuriyeti’ne karşı savaşan Mustafa Barzani güçlerine destek vermişti. Bu ayaklanmaya Şah rejimi altındaki İran ve ABD’nin de destek verdiğini hatırlatalım. İsrail bu dönemde Peşmergelere hem silah hem de askeri eğitim vermiş, Barzani en az iki kez İsrail’i ziyaret etmişti.
Irak’ın ABD tarafından 2003 yılında işgal edilerek Saddam rejiminin devrilmesinin ardından İsrail, Kürt bölgesiyle temaslarını daha da derinleştirme kararı aldı. Irak devleti parçalandıktan sonra bölgenin “parlak günleri” başlamış oldu.
Emperyalizmin şemsiyesi altında yetki sınırları oldukça geniş bir devletçik şeklinde inşa edilen bölgesel yönetim, askeri alanın dışında altyapı ve ekonomi alanında da oldukça büyük bir İsrail yardımı aldı.
Bugün Kürt bölgelerinden çıkarılan ham petrolün yarısı İsrail’e satılmakta. 2005-2017 arasında bölgenin başkanı olan Mesut Barzani, İsrail ile iyi ilişkiler içinde olmalarını hep savundu. Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Irak Kürdistanı’nın bağımsız olması gerektiğini söyleyerek IKBY yönetimine övgüler düzdü.
Bugün Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı olan Neçirvan Barzani iktidarında İsrail’le ilişkiler giderek derinleşmektedir. Irak’ta etkili olan İran İslam Devrimi Muhafızları Ordusu ve ona bağlı güçler ülkenin çeşitli bölgelerinde açıklanmayan İsrail Gizli Servisi Mossad üsleri bulunduğunu iddia etmekte. Ayrıca 2017 yılında bölgesel parlamento tarafından alınan ve Irak merkezi hükümeti tarafından tanınmayan bağımsızlık yolundaki kararı ilk destekleyen de İsrail’di.