Bir milyon yıllık kafatasını yeniden keşfetmek: 3 boyutlu yazılım ve 'ejderha adam'ın sırrı

Homo Longi yani popüler adı ile Ejderha Adamı ilk olarak 1930’lu yıllarda keşfedildi. Ancak yeni jeolojik tarihlendirme ve taksonomik çalışmalar bu fosilin yeni bir türe ait olduğunu iddia ediyor.

Ferhat Kaya*

Charles Darwin, Türlerin Kökeni eserinde bir canlının başarılı bir biçimde hayatta kalmasını iki koşula bağlar: “Bu konu ile yeterince ilgilendikten sonra yargılayabildiğim kadarıyla şunu belirtebilirim, yaşamın koşulları iki farklı değişkene bağlıdır: organizmanın doğası ve koşulların doğası” (Darwin, 1859).

Bu iki koşul o canlının değişen çevre şartları ile uyumlu ve başarılı bir biçimde hayatta kalabilmesinin temelidir. Eğer insanın evriminde en başarılı tür hangisi diye sorarsanız benim aklıma ilk Homo Erectus gelir. Bunun nedeni Homo Erectusların hem Eski Dünya’da geniş bir coğrafyaya yayılmış hem de uzun bir dönem hayatta kalmış olmalarıdır. Homo Erectus toplulukları Afrika ve Avrasya’da çok farklı iklim ve çevre koşulları ile baş ederek neredeyse 1.8 milyon yıl kadar uzun bir süre hayatta
kalmışlardır.

Bu yaklaşık olarak 300 bin yıldır hayatta olan, yarattığı teknoloji ve kültür ile insan evrimine damgasını vurmuş türümüz Homo Sapiens ile karşılaştırıldığında daha dikkate değer. Taş alet üreten mi yoksa akıllı telefon üreten mi daha başarılı olacak bunu zaman gösterecek.

Ejderha Adam'ın yeniden canlandırılmış hali

Homo cinsine ait türlerin ilk ortaya çıkışı bulunan taş aletlerden dolayı yaklaşık 2.5 milyon yıl öncesine atfedilse de önemli fosil kanıtlar 1.8-1.9 milyon yıl öncesi tarihlendirilen çökellerde bulunmuştur. Homo Habilis cinsin ilk üyesi olarak bilinir ve Australopithecus benzeri bir vücuda ancak görece biraz daha büyük kafatası hacmine sahiptir. Bu türün Australopithecus ya da Homo cinsinden birine dahil edilmesi konusunda halen kesin bir konsensus oluşmamıştır. Buna rağmen alet üretimini Homo cinsine atfeden tarihsel gelenek bu türü taksonomik olarak halen Homo cinsinin sınırları içerisinde tutmaktadır. Homo cinsinde büyük morfolojik değişiklik Homo Erectus türü ile karşımıza çıkar. Bu türün vücut iskeleti, Homo Habilis’ten ya da Australopithecus’tan daha çok bize yani modern insana (Homo Sapiens) benzer.

Fosil verilere dayalı demografik çalışmalar Homo Erectus topluluklarında gelişmenin yavaşladığı ve doğum aralıklarının azaldığını göstermektedir. 600 bin yıl önce Homo Heidelbergensis’in ortaya çıkışı ve 300 bin yıl öncesinde anatomik olarak modern vücut biçiminin kazanılması yani Homo Sapiens’in evrimleşmesi ile birlikte insanın evrim süreci biyolojik olarak bugün sahip olduğumuz mevcut durumunu kazanmıştır diyebiliriz. Homo Erectus’tan günümüze beyin hacminin evrimi ve kafatası morfolojisindeki küçük değişiklikler dışında büyük bir biyolojik evrimsel değişiklik görülmez iken kültürel alanda insanın devrimsel değişimler yarattığı aşikardır.

Kazı ekibinin gün yüzübe çıkardığı çeşitli kafatası fosilleri.

Sırasıyla (soldan sağa) Pekin Adamı (Homo Erectus), Maba (Homo Heidelbergensis) ve Jinniushan, Dali ve şu anda ‘Ejderha Adam’ olarak bilinen Harbin kafatası dahil ile birlikte tartışılan Ejderha Adam'ın kafatası fosilleri. 

Afrika dışında bulunan ilk Homo türü ise Gürcistan’da bulunan Homo Erectus kafataslarıdır. Bu fosillerin bulunduğu tabaka 1.85-1.75 milyon yıllar arasında tarihlendirilmiştir. Bu tarih bize Homo Erectus'un Afrika dışına bu tarihlerde çıktığını gösterir. Bunu Çin’de Yuanmou ve Nihewan havzalarında bulunmuş ve 1.7-1.66 milyon yıl öncesine tarihlendirilmiş Homo Erectus bulguları takip eder. Homo Erectus toplulukları Asya’da yaklaşık 1 milyon gibi uzunca bir süre Homo Sapiens bu bölgelere gelene kadar varlığını sürdürmüştür. Doğu Asya’da yaklaşık 1920’li yıllarda günümüze süren insan evrimi çalışmaları sonucunda birçok
lokalite keşfedilmiştir. Özellikle Çin’de Dünya’ca ünlü Zhoukoudian, Hexian, Yunxi, Harbin, Yunxian, Lantian, ve Yuanmou lokalitelerinden 350 bin ile 1.7 milyon yıl arasında kalanmdönemlere ait Homo Erectus fosilleri keşfedilmiştir. Homo Erectusun Afrika’dan Doğu Asya’ya kadar olan geniş coğrafik dağılımı beraberinde bu türün zengin bir anatomik tür içi çeşitliliğe sahip olmasına neden olmuştur.

Homo Erectusların tür içi anatomik ve morfolojik çeşitliliği günümüz modern insanın sahip olduğuna yakındı. Bunu şu şekilde düşünebiliriz: Eskimo ve Aborjin topluluklarının bireyleri arasındaki anatomik ve morfolojik farklılık ne ise Homo Erectus topluluklarında da benzer bir çeşitlilik gözlemleniyor.

Homo Erectuslar hakkında ve genel olarak insan evriminde önemli tartışmalarda biri Homo Habilis, Homo Erectus, Homo Heidelbergensis, Homo Neanderthalensis, ve Homo Sapiens türlerinin tedrici bir evrimsel değişimi mi ifade ettikleri yoksa Homo Sapiens ile sonlanan farklı evrimsel çizgilerin temsilcileri mi olduğu üzerinedir.

Ejderha Adam'ın kendi yaşam alanında yeniden canlandırılmış hali

Doğu Asya buluntuları bu sorunun irdelenebilmesi için önemli veriler sunuyor.

Özellikle Yunxian bölgesinde bulunan Homo Erectus kafatası fosili üzerinde yapılan yeni çalışmalar farklı savlar sunuyor. Feng ve dig. 2024 tarafından yapılan bu çalışma fosilleşme sürecinde anatomik biçimi bozulmuş olan Yunxian 2 kafatasının dijital ortamda manipüle edilmesi ile bu fosilin evrimsel pozisyonunu yeniden değerlendiriyor. Yunxian 2 kafatası yaklaşık olarak 1 milyon yıl öncesine tarihlendiriliyor, ayrıca Homo Sapiens ve Dragon insanı (Homo Longi) ile son ortak atayı temsil ettiği iddia ediliyor.

Homo Longi yani popüler adı ile Ejderha Adamı aslında ilk olarak 1930’lu yıllarda keşfedilmiş, ancak yeni jeolojik tarihlendirme ve taksonomik çalışmalar bu fosilin Denisova insanı ile akraba olduğu ve yeni bir türe ait olduğunu iddia ediyor. Denisova
insanına ait sadece küçük bir parmak kemiği parçasının fosili var, ancak bu fosilden elde edilen genetik materyal bu türün yok olmuş yeni bir türe ait olduğu iddia etti ve adı Denisova insanı olarak kaldı. Harbin’de bulunan Ejderha adamı üzerinde yapılan çalışmalar ise bu türün Denisovalılar ile yakın akraba olduğunu ve yeni bir türe ait olduğunu iddia etti ve Homo Longi bilimsel adı verildi.

Yunxian 2 kafatası üzerinde yapılan çalışma ise bu insan türünün Homo Longi ve Denisova çizgisi ile Homo Sapiensin son ortak atası olduğunu iddia ediyor. Bu çalışmanın metodolojisi ise fosilleşme sürecinde anatomik biçimini kaybetmiş olan Yunxian 2 kafatasının 3 boyutlu yazılımlar sayesinde araştırmacılar tarafından yeniden biçimlendirilmesi ve bu biçimlendirmeye bağlı yeniden evrimsel ilişkilerin kurulmasından ibaret.

Bu tür çalışmaların artık vazgeçilmez olduğunu kabul ederek aynı zamanda ‘araştırmacı’ hassasiyetlerine (karşılaştırma karakterlerinin seçilmesi bağlamında) çok açık olduğu düşünüyorum. Ayrıca Homo Erectus türünün anatomik çeşitliliğini hesaba katarsak keskin ayrımların yapılması çok güç. Daha önce keşfedilmiş ve anatomik biçimi bozuk olan kafatasını 3 boyutlu yazılımlar ile yeniden değerlendiren bu çalışma bizlere Doğu Asya Homo Erectus topluluklarının insan evriminde önemini vurguluyor.

*Ferhat Kaya, Paleontolog, Oulu Üniversitesi, Arkeoloji Bolumu, Finlandiya