Devam ederken seni de sık sık anacağımızı biliyoruz. Geçmiş emeğin var. Yoldaşlık hukukumuz var. Hepsiyle birlikte, ne çok söylemişizdir, önce insanız.

Ömrün ortası ile sonu

Bir ara diline dolamıştı. Günlerce söyleyip durdu. Doğduğu günün yıldönümünde, biraz önce, biraz sonra… Keyiflenerek, dalgasını geçerek, az biraz da kızdığı birileriyle inatlaşarak sanki…

Cahit Sıtkı’nın çok bilinen, çok yinelenen dizelerine nazire yapıyordu. Bilen çoktur. Herkes bilir, dersek abartmış olmayız. 

“Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder./ Dante gibi ortasındayız ömrün.” demişti üstad. Buna karşılık, onunki epey farklıydı: “Yaş altmış üç, yolun yarısı eder./ İlhan gibi ortasındayız ömrün.” Böyle diyordu. Böyle diye diye kutlamıştı altmışlarının ortasına doğru ilerleyen yaşını.

Doğum tarihini bildiğim için bugünden yirmi yıl önce olduğunu çıkarabiliyorum. Doğum tarihini biliyordum, çünkü ta o zaman çeyrek yüzyıllık arkadaşım, dostum, yoldaşımdı İlhan Akalın.

Aynı günlerde, Tarancı’nın dizelerine öykünme olarak söylediklerinden esinlenen bir şiire başlamıştım. Şiir öyledir, bir yerden başlar, sonra nereye doğru gittiği yazandan az çok bağımsız ilerler, başka yerlere de varabilir. O şiir de öyle olmuştu. Tamamlamam aylar sürmüştü. Yayımlanması içinse yıllar geçmesi, 2019 yılına gelmemiz gerekti.

“Sözüm Söz” başlığını taşıyan o şiirin büyük bir bölümünü aktarmak istiyorum buraya.

***

ömrünün neresindesin şair ikizim benim
yaş altmışüç yolun yarısı eder diyebilen
şu başı dumanlı ihtiyarın bulunduğu yerde misin
yoksa parmakla sayılan yılların tasasında
kemirgen miskinliğinin içinde mi

bana bak oysa nerelerdeyim
kaç yüzbin satır yazarım daha
kaç bin delikanlıya anlatırım
neden olmasın arada üç beş yaşını başını almışa da
niye biriktiğini tertemiz kinimizin
ve nasıl silip süpüreceğini 
her yanımıza bulaşan kirini pasını
murdar edilmiş yaşadığımız yerlerin

yetinmem de ayrıca
koşar giderim uzak yakın bir çağrı varsa
her katkının değeri bilinir bu kavgada
bilinmese de varsın kalıversin
ıssızda unutulmuş bir inadın defterinde
ya da coşkun ırmağın bir damlasında
bir de şu azgın kanım vurmasa
beynime mi damarlarıma mı her neyse
hiçbir şikâyetim olmazdı doğrusu

...

***

Şimdi ekliyorum:

Olmadı be ihtiyar! Hani yolun yarısı demiştin yirmi yıl önce, öteki yarı dolmamıştı ki daha!

Ama boş ver, aldırma. Bırakıp gittiğin dünya pek de yaşanmaya değer sayılmaz şimdilik. Sen de biliyordun ve hayatının çoğu bunu değiştirmek için uğraşmakla geçti.

Devam edebilseydin ne iyi olurdu da, her birimizin kavgada yer alabilme süresinin bir sınırı var, ne yazık!

Sensiz devam edeceğiz, oluyor böyle ayrılıklar, daha da iç burkanlar, çaresi yok.

Devam ederken seni de sık sık anacağımızı biliyoruz. Geçmiş emeğin var. Yoldaşlık hukukumuz var. Hepsiyle birlikte, ne çok söylemişizdir, önce insanız.