Sermaye tanrıları yumuşama, Özgür Özel görüntüyü kurtarma derdinde

Uzun bir aradan sonra gelen büyük seçim başarısına rağmen CHP'nin mitinglerinin etkisizliği, esas politikalarının halkın talepleri değil yumuşama politikası olmasından kaynaklanıyor.

Haber Merkezi

Erdoğan-Özel ikilisinin ziyaret turuyla siyasette başlayan “yumuşama” adımları devam ediyor. Yumuşama emekçiler, emekliler yani halk için mi yoksa Şimşek programıyla daha da semirecek olan sermaye için mi? İşte bu sorunun yanıtı için adım adım “yumuşama” ya da “normalleşme”nin perde arkasına bakmalıyız.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e bugün 18 yıl sonra CHP Genel Merkezi'ne giderek iade-i ziyarette bulunacak.

İlk görüşmenin ardından Özel "Türkiye’nin ve Türk siyasetinin buna ihtiyacı var" diyerek, Erdoğan ise "Bu adımın atılmasıyla siyasetin ülkemizde çok daha yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz" ifadeleriyle müjdelemişti “yumuşamayı”. 31 Mart yerel seçimlerinden CHP’yi yıllar sonra birinci yaparak çıkmış olan yeni genel başkan Özgür Özel’e göre yeni bir dönem başlıyordu, siyasetin de buna ihtiyacı vardı. Görüşmenin ayrıntıları bilinmese de Erdoğan’ın yeni anayasa konusu açtığı, Özel’in Gezi tutukları, AİHM kararları gibi konuları gündeme getirdiği biliniyor.

Görüşmenin ardından bazı gelişmeler oldu. Mesela 28 Şubat tutuklusu askerlere af kararı geldi yıllar sonra. CHP kesimi bunu görüşmeye yordu, zira görüşmede açılan konulardan biri buydu. Görüşmeden bağımsız CHP’nin adımları da vardı tabii. “1 Mayıs Taksim Meydanı’ndayız” dediler ancak sendikalar ve CHP işbirliğiyle Saraçhane’ye toplanan tüm kitle, sanki Taksim’e dair bir şey söylenmemişcesine yapayalnız bırakıldı. Özel, Erdoğan görüşmesi öncesinde yaşanan bu rezalet, gözaltına alınan onlarca insan varken CHP Genel Başkanı’nın konuya ilişkin de adım atılması beklendi ama İstanbul Valisi Davut Gül “Devlet yarına bırakır ama yanına bırakmaz” derken de gözaltılar devam ederken de bir adım gelmedi. Emekçiler yalnız kalmıştı.

Yumuşama adımları 'bakanlarla' devam ediyor

Yeni dönemde "Fiili güçlü genel sekreter” ve "gölge kabine" gibi hamlelerde bulunan CHP’nin “gölge kabine üyeleri” yumuşama adımları için kolları sıvadı. Gölge içişleri bakanı olan genel başkan yardımcısı Murat Bakan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yla, İlhan Uzgel Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile, Gökan Zeybek de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ile görüştü.

Görüşmelerin içişleri ayağına ilişkin Murat Bakan’dan “Görüşmenin içeriğini şu an paylaşmayı doğru bulmuyorum” açıklaması geldi. Bakan, ülkenin menfaatleri doğrultusunda sorunları çözebiliyor olmaları gerektiğini bunun için de istişarelerin önemli olduğunu vurgularken, “Bu bizim muhalefet yapmamızı engellemez” dedi. İktidar ve muhalefetin kesişim noktası olarak ülkenin sorunlarını işaret etti. 

Hakan Fidan’la görüşen Uzgel görüşmenin amacını açıklarken şu ifadeleri kullandı T24’ten Cansu Çamlıbel'e yaptığı açıklamada:

“Seçimlerden birinci parti olarak çıkmış bir ana muhalefet partisi ile hükümetin dış politika alanında nasıl bir çalışma ilişkisi yürütebileceğine, yani daha çok yönteme dair bir görüşmeydi.”

İlk görüşmeden doğrudan içeriğe girmenin doğru olmayacağını belirten Uzgel yine de Avrupa ve vize konusu, mesela Filistin konusuyla ilgili konuştuklarını da dile getirdi. Görüşmelerin düzenli olması teklifinde bulunduklarını, Fidan’ın değerlendireceklerini söylediğini de ekledi sözlerine. Uzgel’e göre bu görüşmelerin ve fikir alışverişlerinin bir müttefiklik ya da peşe takılmayla ilintisi yok. Diyalog içinde olmanın yanlış politikaların parçası olmak anlamına gelmediğini belirten Uzgel, “Kamuoyu bunu zaman içinde görecek” diyor.

Erdoğan ile Özel görüşmelerinin ardından gölge bakanlar ile kabinedeki isimlerin görüşme sıklığının artması beklentisi var.

CHP Genel Başkanı Özel, Saraçhane'deki Büyük Eğitim Mitingi'nde konuştu: -  Öğretmenler Sitesi

Büyük Eğitim Mitingi-ANKA

Siyasetin yumuşama adımlarıyla ilerlemesi sokakta da öyle olduğu anlamına gelmiyor. Giderek yoksullaşan yurttaşların hâlâ büyük bir öfkesi var ve bunu soğurması gerek.

CHP, seçimin de rüzgarıyla halkla ilişkilenmek adına çok uzun zamandır unuttuğu sokakla kurulan ilişkiyi hatırlamak için olacak ki bir dizi miting düzenleyeceklerini açıkladı. Hatta Özel, “Artık CHP’nin tematik mitingleri olacak. Biz her derdi olan için, haksızlığa uğrayan için sokakta olacağız. Onların demokratik haklarını meydanda dile getireceğiz” ifadeleriyle duyurdu bu kararı. Büyük Eğitim Mitingi ve Büyük Emekli Mitingi düzenlendi. Akıllardaki soru gerçekten yeterince büyük müydü bu mitingler?

CHP'li belediyelerin milli gelire katkı yüzdesi yüzde 73,41

Grafik: Ekonomim-Hüseyin Gökçe

CHP yarım asır sonra en büyük seçim başarısını kazanmışken, kazandığı belediyelerin milli gelire katkısı yüzde 62,52’den yüzde 73,41’e çıkmışken yapılan mitinglerin etkisizliği, bunların göstermelik olduğu algısı yaratıyor. Düzenlenen her iki mitingde de ortak nokta yapılan işlerin ses getirmemesi. 

Grafik: Ekonomim-Hüseyin Gökçe

Başı sonu belli olmayan mitingler

18 Mayıs’ta Saraçhane Meydanı'nda "Büyük Eğitim Mitingi" düzenlendi. Mitinge, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP yöneticileri, milletvekilleri, atanmayan öğretmenler, mülakat ve müfredat mağdurları, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş sendikaları ve vatandaşlar katılım gösterdi. Eylemde “Öğretmenler atanmak istiyor”, “Çağdaş laik bilimsel eğitim”, “Eğitimde şiddete son”, “Mülakata son” istekleri dile getirildi.

CHP'nin Büyük Emekli Mitingi | Özgür Özel'den Mehmet Şimşek'e: “IMF'nin  hayaletini, bu gulyabanini al, Saray'a götür, emeklinin yakasından insin” -  Medyascope

Büyük Emekli Mitingi

26 Mayıs’ta da CHP Ankara’da Tandoğan Meydanı’nda Büyük Emekli Mitingi düzenledi. DİSK Emekli-Sen, Tüm Emeklilerin Sendikası, Bağımsız Emekliler Sendikası, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği ve birçok sivil toplum kuruluşunun üyelerinin katıldığı mitingde, kurumlar adına alınan sözlerin ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuştu. 10 bin lira olan en düşük emekli aylığının yükseltilmesi başta olmak üzere, farklı sorunlar ve talepler alana taşındı.

Mitinglere yenilerini eklemeye devam eden CHP bir karar daha aldı. Özel, 14 Haziran Cuma Günü Tekirdağ'da "Buğday Mitingi" düzenleyeceklerini açıkladı. Buğdaya verilen fiyat tepkiyle karşılanmıştı. Buğday fiyatı artan kalemlere rağmen sadece yüzde 12 arttı. 8 lira 25 kuruş olan buğday artık 9 lira 25 kuruş. Artık 11 lira maliyeti olan buğday 9 lira 25 kuruştan satılmak zorunda olunca buğday üreticisi perişan oldu.

CHP'nin kazandığı seçim uzun yıllar sonra belediyeler üzerinden elde ettiği bir ekonomik gücü de getirdi. Kendi yandaş medyasını da yaratmış olan CHP'nin mitingleri tüm bunlara rağmen heyecan yaratmıyor, emekçilerin derdine çözüm de sunmuyor. Mitinglerde yoksullaşan halkın talepleri güçlenmediği gibi AKP'yi de sıkıştırmıyor. Bunun nedeniyse ortada, CHP'nin esas politikası bu talepler değil yumuşama.

Kaynak bize değil sermayeye

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "kaynak yok" diyerek emekliye zam kapısını kapamıştı. Ancak Erdoğan "batarız" dese de emekliye ek zam mümkün. İktisatçılara göre kaynak, patronlardan alınmayan vergide, müteahhitlere giden kur farkında, tasarruf edilmeyen itibarda ve daha birçok yerde. Örneğin soL’a konuşan Aziz Konukman'ın hesabına göre, Erdoğan'ın "yok" dediği 1,4 trilyon liralık kaynak, patronlardan alınacakken vazgeçilen vergilerle yaratılabilir, hatta kalan 400 milyar lira da vergi havuzuna aktarılabilir. “Kaynak" söz konusu olduğunda siyasi tercihler öne çıkıyor. 

Tercihin yönü de burada karşımıza çıkıyor. Asgari ücrete zammı teke düşüren, emekliye kaynak yok diyen, ülkedeki ağır ekonomik krizi emekçilerin sırtına yükleyen, tüm sermaye kesiminin uzlaştığı Mehmet Şimşek programı aslında yumuşama eğiliminin ana nedeni. Siyasetteki sertliği 1 Mayıs tutuklamalarından, Kobane davasındaki kararlardan, bir türlü pazarlığı bitmeyen Yargıtay seçimlerinden görebiliriz. Siyasetteki etkisizliği görmek için de anayasa tartışmaları ya da CHP’nin mitinglerine bakmak yeterli olabilir. Tüm bunların arka planında işleyen tek çark sermayenin kurtulması için emekçilere karşı dönen çark.

Toplumun bu çarka ses çıkarması sermayenin, iktidarın ve muhalefet için risk. Yumuşamanın da normalleşmenin de etkisi olmayan mitinglerin de altında yatan sebep bu. Tüm bu tablo Özgür Özel'in de görüntüyü kurtarma derdinde olduğuna işaret ediyor.