Notre Dame: Paris’in Arap mimarisi etkileri taşıyan ikonik katedrali

Eğer Suriyeli ustalardan oluşan bir grup da katedralin restorasyonunda yer alsaydı, tarih tam anlamıyla tekerrür etmiş olurdu.

Diana Darke

2019 yılında çıkan yangın sonucu büyük hasar gören Paris'teki Notre Dame katedralinin restorasyon süreci neredeyse tamamlandı.

Avrupalılar, Ortaçağ'da hem Haçlı Seferleri hem de Endülüs Emevilerle kültürel etkileşimler vesilesiyle Arap mimarisinden oldukça etkilenmişti.

Al Majalla dergisinde yayımlanan makalede, inşaatı 1163 yılında başlayan ve 1345 yılında tamamlanan katedralin Arap mimarisinden nasıl ilham aldığı ele alınıyor.

Çeviri: Oğulcan Kutay Kıvanç

Fransa’nın en ünlü Gotik katedrali Notre Dame de Paris’in restorasyonu pandeminin neden olduğu gecikmelere rağmen tamamlanmak üzere. 

26 Temmuz - 11 Ağustos tarihleri arasında Paris Olimpiyatlarına gelecek ziyaretçiler için dış iskele yaza kadar kaldırılacak. İç yenileme ise 8 Aralık’ta gerçekleşecek olan Pazar Ayini’ne kadar hazır olacak.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Nisan 2019’da yangın sırasında yaptığı bir konuşmada Fransız halkına “beş yıl içinde onu hep birlikte yeniden inşa edeceğiz” dediğinde bu iş imkânsız gibi gözüküyordu.

Peki Fransa bu başarıya nasıl ulaştı? Cevabı üç kelimeyle özetlenebilir: liderlik, para ve işgücü. Restorasyonun başına atanan Fransız generali geçtiğimiz sene bir dağ yürüyüşünde trajik bir kaza sonucu hayatını kaybetmiş olsa da yerine yine Savunma Bakanlığı geçmişi olan bir isim hızla bulundu.

11 Nisan 2024'te çekilen bir AFP videosundan oluşturulan bu kesit, Paris'teki Notre Dame Katedrali'nin içindeki iskeleleri gösteriyor. Katedral, 15 Nisan 2019'da yıkıcı yangınla harap olmasının ardından restore edildi.

Bağışlar ile o kadar çok para toplandı ki muhtemelen gelecekteki bakımlar için bile bol miktarda para kalacak. Son olarak, alanlarında en iyi mimar ve mühendisleri çalıştırmak için büyük çaba sarf edildi. 

Alanlarında en iyisi olan insanların hızlı çalıştığı bir gerçek. Sicilya’da Normanlar, Arap başkenti Palermo’yu ele geçirip caminin yerine Palermo Katedrali’nin inşa edilmesini emrettiklerinde katedralin inşası aynı nedenlerle bir yıl içinde tamamlanmıştı. 

Normanların parası vardı. İnşa etmek istedikleri şeyin boyutunu biliyorlardı ve alanlarında usta olan Arap mühendis, marangoz ve duvarcıları çalıştırmışlardı. 

Yaklaşık bin yıl önce Notre Dame de Paris’in inşaat çalışmaları başladığında da durum aynı olacaktı. Haçlı Seferlerinden getirilen ganimetler ve Endülüs’te fethedilen topraklardan alınan vergilerle zengin olan Norman şövalyeleri ve piskoposları, paranın satın alabileceği en iyi zanaatkarları toplamış ve bu sayede katedralin inşaatı dönemin şartlarına göre çok hızlı bir şekilde bir tamamlanmıştı.

Suriye ve Filistin topraklarında savaşarak geçirdikleri yıllar boyunca Haçlılar, erken Hıristiyan mimarisinin pek çok tarzından etkilenmişlerdi. Geri getirdikleri ana tasarım özelliği, bunları inşa edecek en iyi Suriyeli taş ustalarıyla birlikte, anıtsal cephenin iki yanında yer alan ikiz kulelerdi. 

Gördükleri en ünlü hac yeri, eski Antioch (Antakya) limanından başlayan hac yolu boyunca, yerel kireçtaşından işlenmiş bloklarla inşa edilmiş bir dizi kilise ile birlikte, Halep’in kuzeybatısında bulunan bir tepenin üzerinde yer alan Aziz Simeon Bazilikasıydı.  

Bu kiliselerin amacı hacıları karşılamak ve onlara önemli bir yere geldiklerini hissettirmekti. Bu yüzden anıtsal cepheler güzel heykellerle oyulmaya başlandı. Suriye’deki bu hac kiliselerinin en iyi korunanlarından biri olan Qalb Lozeh (Arapça 'Bademin Kalbi') bugün hala Suriye’nin kuzeybatısında aynı adı taşıyan bir Dürzi köyünde yüksek bir yerde bulunmaktadır. 

Qalb Loze, Suriye'nin kuzeybatısındaki bir Dürzi köyüdür. Köy, 5. yüzyıldan kalma kilisesi ve diğer Bizans dönemi kalıntılarıyla ünlüdür.

Üç katlı kuleleri, batıya bakan anıtsal girişi ve yan koridorlarla çevrili dikdörtgen bir nefe1 açılmasıyla tıpkı minyatür bir Notre Dame gibidir. Bunun yanı sıra, yüzyıllar süren denemeler sonucu yerel kireçtaşının, en bol ve dayanıklı yapı malzemesi olarak kullanılmasıyla elden edilen üstün kaliteli Suriye taş işçiliği, hala Qalb Lozeh’in oldukça süslü güney kapısında ve taş ustasının sanki rüzgârda uçuşuyormuş gibi görünen akantus yapraklarını oyduğu Aziz Simeon Bazilikası'nın taş sütun başlığında görülebilmektedir.  

Notre Dame’ın güney kapısının da böyle ayrıntılı ve nefinin de tam olarak böyle bir başlığa sahip olması bize Notre Dame’da Suriyeli bir taş ustasının çalışmış olabileceğini düşündürmektedir. 12. yüzyıldan kalma orijinal Notre Dame’ın sütun başlıklarının birçoğunun alçı dökümleri, 19. Yüzyılda Gotik Canlanma döneminde yapılmış ve Londra’daki V&A Müzesi’nde sergilenmeye konulmuştur.

Seine Nehri'nin ortasındaki bir adada, Fransa'nın başkentinin kalbinde yükselen Notre Dame katedrali, inşa edildiği dönemde son teknolojiyi temsil ediyordu. Nefi kaplamak için kullanılan taş tonoz2 teknikleri, İslam dünyası aracılığıyla tanıtılan devrim niteliğinde yeniliklerdi.

Avrupa topraklarında 11. ve 12. yüzyıllara kadar gelişen ve kültürleri herhangi bir Latin Hıristiyan rakibinden çok daha gelişmiş ve bilimsel açıdan ileride olan iki Arap başkentinde, nervürlü3 tonoz örnekleri halihazırda mevcuttu.

Cordoba Mezquita'nın 10. yüzyıldan kalma üç adet nervürlü kubbesi hala bulunmaktadır ve 1000 yıllık varlığı boyunca yapısal onarım gerektirmemiştir. 2015 yılında İspanyol akademisyenler tarafından incelendiğinde kullanılan geometrinin o kadar ileri düzeyde olduğu görülmüştür ki bunu bir başyapıt olarak nitelendirmişlerdir. 

Cordoba Emevîleri, 750 yılında Abbasiler tarafından Bağdat'tan sürgün edildikten sonra, taş işçiliği becerilerini ilk olarak Suriye'den ve başkentleri Şam'dan getirdiler. O zamanlar hiçbir Avrupalı ​​duvarcı bu bilgiye sahip değildi, sadece yavaş yavaş Arap duvar ustalarından öğreniyorlardı. Bu aynı zamanda, daha önce “anonim” olan mimar ve taş ustalarının isimlerinin Hıristiyan arşivlerinde görünmeye başladığı döneme denk gelmektedir. 

Bugün bile Arapçadan türemiş ve İspanyolcada inşaat alanında kullanılmakta olan mimar için kullanılan "alarife," duvarcı anlamına gelen "albañil," tuğla için "ataba," kaldırım taşı için "adoquín" ve iskele anlamına gelen "andamio" kelimeleri, orta çağ inşaat dünyasındaki Arap hakimiyetini göstermektedir.

Notre Dame’ın yeniden inşa edilen taş tonozları, yangın sırasında ağır kurşunla kaplı ikonik kulenin yıkılmasıyla ağır hasar aldı ancak neyse ki batı cephesindeki oymalar zarar görmedi. Bu oyma süslemeler de tarihi Suriye ve Filistin'den türeyen hassas dekoratif tasarımlara tanıklık etmektedir. Sivri ve üç loblu kemerleri ise ilk olarak, 690 yılında Kudüs'te inşa edilen ve Haçlı Tapınak Şövalyeleri tarafından sembol olarak benimsenen Kubbetü's-Sahra’da görülmüştür.

Tüm bu tarz ve teknikler hem Hristiyan hem de İslam dünyası için kutsal kabul edilen Ortadoğu modellerinden kopyalanarak, kuzeybatı İspanya'daki Santiago de Compostela hac yolu boyunca bulunan kiliseler aracılığıyla Avrupa'ya yayılmıştır.

Bu tarz ve teknikler daha sonra Avrupa'nın Gotik katedrallerinde daha da geliştirildi. Bu gelişmeyi, hem bu dünyada hem de ahirette prestijli yapı mirasları aracılığıyla ölümsüzleşmek isteyen piskoposlar, başrahipler ve krallar arasındaki yoğun rekabet teşvik etti. Kendilerini gelecek nesillere aktarmak için genellikle vitray pencerelerde, Gotik mimarinin 'doğum yeri' olarak kabul edilen Saint-Denis'teki Başrahip Suger gibi, ya da kimi zaman azizler ve peygamberlerin yanında katedral cephelerindeki heykellerde yer alıyorlardı.

Bugün, 21. yüzyılda Notre Dame'ın restorasyonunda aynı rekabetçi ruh görülmektedir. Dünyanın dört bir yanından zanaatkarlar, dünyaca ünlü bu anıtı restore etme fırsatının bir parçası olmak için bir araya geldi. En az 100 taş ustası, 150 marangoz ve 200 çatı ustasına ihtiyaç duyulan bu projeye, bazıları sahada, bazıları ise Normandiya'nın çeşitli yerlerinde bulunan atölyelerde olmak üzere bine yakın kişi katılıyor.

Restorasyon sürecini takip eden belgeseller, projenin öncüleri olan gururlu Fransız mimar ve uzmanlara odaklanmakta. Laikliğiyle bilinen Fransa, en değerli dini binasının restorasyonunu Fransız ulusal kimliğinin bir zaferi olarak resmetmek istese de gerçek şu ki, en iyi zanaatkarları ne Fransız ne de Hıristiyan.

Örneğin, ABD medyasında, nefin meşe çatı kirişlerini yapmak için uzmanlıklarından yararlanılan, Yahudi kökenli bazı üyelerin de bulunduğu küçük bir Amerikalı marangoz ekibinin hikayeleri ortaya çıktı. Bu marangozlar, üyeleri 25 farklı milletten oluşan Fransa merkezli Sınır Tanımayan Marangozlar adlı bir sivil toplum kuruluşuna bağlı.

Fransa ve Bosna'dan Müslüman marangozlar, Hindistan'dan bir Hindu ve geleneksel el işçiliği yöntemlerinde uzmanlaşmış diğer pek çok kişi ile birlikte Notre Dame'ın nefinin ahşap kirişlerinde çalıştılar. Hepsi, Fransız bir Müslüman tarafından kurulan Atelier de La Grande Oye’nin çalışanlarıydı.

Eğer Suriyeli ustalardan oluşan bir grup da bu muhteşem katedralin restorasyonunda yer alsaydı, tarih tam anlamıyla tekerrür etmiş olurdu.

  • 1. Çevirmen notu: Nef, bir Roma bazilikasının veya bir Hıristiyan kilisesinin uzun ve dar orta alanına verilen isimdir.
  • 2. Çevirmen notu: Tonoz; mimarlıkta kemerlerin bir araya gelmesiyle oluşturulan, genellikle tavan örtüsü olarak işlev gören yapı parçasıdır. Çoğunlukla tuğla ve harçla örülür ve alttan obruk, yarım silindir biçiminde görünür.
  • 3. Çevirmen notu: Nervür, yüzeylerin taşıma gücünü ve dayanıklılığı arttıran çıkıntıdır.