Mahkeme Cengiz'in talanına göz yumdu: 'Yürütmeyi durdurma' çıkmadı

Cengiz Holding'in gözünü diktiği Bayramiç'te 19 yıl çalıştırılacak olan bakır madeni projesine mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıkmadı. Köylüler 'Topraklarımızda yaşamak istiyoruz' diyor.

Haber Merkezi

Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde Cengiz Holding'e ait Truva Bakır Madencilik A.Ş. tarafından işletilen Halilağa Bakır Ocağı bölgede tahribat yaratmayı sürdürürken köylülerin mücadelesi de sürüyor.

Halilağa Bakır Madeni projesini Cengiz Holding, 2019’da Kanadalı Liberty Gold’dan 55 milyon dolara devralmıştı. Projenin işletme ruhsat alanı yaklaşık 51 bin 660 dönüm, yani 7 bin 380 futbol sahası büyüklüğünde.

Bölgenin tüm su kaynakları Cengiz'e tahsis edilecek

Halilağa, Hacıbekirler ve Muratlar köylerini haritadan silecek projeyle Cengiz Holding 55 köyün de içme suyuna göz dikmiş durumda. Projenin bulunduğu saha Bayramiç su havzası üzerinde yer alıyor.

Bölgede bir ölüm çukurunun meydana gelmesi beklenirken, patlatmalı faaliyet gösterecek ocağın hemen yakınında yüksek pasa yığınıyla çevrili kocaman bir atık barajının yapılacağı biliniyor. Proje için çok fazla miktarda da su kullanılacak. 

Projenin neredeyse tamamıysa ormanlık alanda. Tarım alanları ve meraların da bulunduğu maden, bölgede tarım ve hayvancılığı bitirecek.

Atık barajı Hacıbekirler köyüne yalnızca 730 metre mesafede. 19 yıl boyunca çalıştırılacak maden Kazdağları ekosistemini yok edecek. Bölgeyi ormansızlaştıracak.

DSİ gerçeği kamufle ediyor

ÇED raporunda yıllık öngörülen su 5,5 milyon metreküp. Bunun 1,5 milyon metreküpü göletten sağlanacak. Kalan 4 milyon metereküpünse Kocabaş çayından alınması planlanıyor.

DSİ "altı aylık kış suyu alınacağını, yaz suyunaysa dokunulmayacağını" savunuyor. 

Mahkeme bölgedeki talana gözünü kapadı

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği, Çan Çevre Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği ile 90 bireysel davacı, projeye Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu" kararının iptali talebiyle dava açmıştı.

Proje için 26 Temmuz 2021 tarihli "ÇED olumlu" kararı dava edilmiş ve dava kazanılmıştı. Ancak şirket, yeniden revize ÇED raporu hazırladı.

Dünkü duruşmada köylülerin lehine gelen bilirkişi raporuna rağmen mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıkmadı. Rapor Cengiz Holding'in bölgede ekosistemi tehlikeye sokacağını onaylıyordu:

"Bilirkişi raporunda; projede kamu yararı olmadığı, orman ekosistemine verilecek zararın değerlendirilmediği, kâr zarar hesaplarının yanlış yapıldığı, projeye proses suyu sağlayacak göletler ve derivasyon kanallarının ÇED dışında tutularak Entegre ÇED hazırlanması gerektiği koşuluna uyulmadığı, projenin yerleşim yerlerine çok yakın olduğu ve çevre ve insan sağlığı açısından risk oluşturduğu, yeraltı ve yüzey sularının rejiminin değişeceği ve kirleneceği, ormansızlaşma ve tarım alanlarının kaybının karbon salınımını arttırarak iklim değişikliğine etki edeceği gibi hususlara yer verilmiştir."

Rapora rağmen mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıkmadı. 

'Cengiz Holding'i istemiyoruz'

Duruşma sonrası dernekler ve köylüler ortak açıklama yaptı. 

"Biz topraklarımızda vatanımızda yaşamak, ölmek istiyoruz. Hakkımızı savunmaya geldik" diyen köylüler, "İliç'teki gibi olsun istemiyoruz. Bizi rahat bıraksınlar" dedi. "Cengiz Holding'i istemiyoruz, madene karşıyız" düşüncesinde olan yurttaşlar başka yere gitmek istemediklerini söyledi.

'Denetim yapılmıyor, her şey rivayet'

Söz konusu maden projesi "bakır madeni" olarak geçiyor. Toplam 90 milyon ton cevher üretimi planlanan projenin işletilmesi sırasında delme, patlatma yöntemlerinin de yapılacağı belirtiliyor. 

Metalik bakır elde edileceği duyurulan madende altın araması da yapılacağı söylenenler arasında.

Bölgeyi tanıyan ve 30 yıldır altın madenciliğinin çevresel etkileri üzerine çalışma yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünden emekli Dr. Enver Yaser Küçükgül'e altın araması yapılıp yapılamayacağını sorduk. Bölgede 8-9 çeşit maden işletildiğini söyleyen Küçükgül madencilik faaliyetlerine gözü kapalı izin verildiğine ancak yeterli denetim yapılmadığına dikkat çekti:

"1989'dan beri Türkiye'de her türlü madencilik faaliyetine izin veriliyor ama bu faaliyetler denetlenmiyor. Çalışma yapılan alanlara vatandaşlar alınmıyor. Hangi işletme ne yapıyor, ne çıkarıyor, nereye döküyor çoğunu bilmiyoruz. Hangi tekniği kullanıyorlar soran yok. Her şey rivayetten ibaret."

Küçükgül devletin denetim eksikliği yanında maden çıkaracak işletmelere maddi destek verdiğini hatırlattı:

"Devletin kurumları maden çıkarmak isteyenlere para veriyor, destek sağlıyor. Yabancılara topraklarımız peşkeş çekiliyor. Kimse sesini çıkarmıyor. Bu türden madenciliğe örneğin Avrupa'da izin verilmiyor. Pek çok konuda bilgilendirilmediğimiz için de denetleyemiyoruz."