Dinlemenin ve İzlemenin Ritmi | Rus Oryantalizmi - Mily Balakirev: İslamey & Tamara

Bu haftaki köşemizde Mily Balakirev’in ‘İslamey’ adlı oryantal fantezisi ve ‘Tamara’ adlı senfonik şiirine değineceğiz.

Haber Merkezi

Bu haftaki köşemizde Rus oryantalizmine1 değindiğimiz yazı dizisinin devamı olarak Mily Balakirev’in ‘İslamey’ adlı oryantal fantezisi ve ‘Tamara’ adlı senfonik şiirine değineceğiz.

Mily Balakirev (1836-1910) 19. yy. Rus klasik müziğinin Alman tarzına öykünmekten kaçınılması ve müziğin Ruslaştırılmasını savunmada temel bir yere sahiptir. Rus halk masallarının ve edebiyatının Rus besteciler için ilham kaynağı olarak kullanılmasını ve ülkenin uçsuz bucaksız genişliğinden ve içerdiği tüm farklı kültürlerden kaynaklanan bir tür oryantalizmi desteklemiştir.

Ilya Repin (1844-1930) Slav Besteciler (1872)

Müzikte Ruslaşma çabaları aslında Balakirev’in erken bir çağdaşı olan Mikhail Glinka'nın müziğiyle başlamıştı ve Balakirev ile Vladimir Stasov'un yeni Rus müziğinin çekirdeğini oluşturmak üzere, Aleksandr Borodin, César Cui, Modest Mussorgski ve Nikolay Rimski-Korsakov'dan oluşan Rus Beşleri’ni bir araya getirmesiyle devam etti. Bu bestecilerden Balakirev dışında hepsi henüz kariyerlerinin başlarındaydı ve Balakirev belli başlı besteciler olmalarına büyük destek verdi. 

Rus beşlerinin milliyetçi yaklaşımlarının bir uzantısı, oryantalizm üzerine yaptıkları çalışmaydı. Bu, iki farklı müzik türünün bir karışımıydı; birincisi, temelde yavaş hareket eden armonilerin üstüne süslemeli ve kıvrımlı bir ezgi modeli ve ikincisi ise hızlı bir tempoda, ritmik, dans karakterli bir müzik biçimidir. Oryantalist tarzda yazılmış müziğin çoğunda besteciler uzak ve egzotik olduğu düşünülen doğunun gizemini çağrıştırıyor gibi görünürler.

İslamey Op. 18 (Oryantal Fantezi) 

Orijinali solo piyano için yazılmış olan İslamey’in kökeni ustalıklı zorluklarla dolu, gösterişli bir konser parçası yazmak bir yana aslında bestecinin 1860'larda Kafkasya’ya yaptığı bir dizi geziden aldığı izlenimleri müzikal bir eserde ortaya koymaktı. Karadeniz ve Hazar denizleri arasında yer alan bu engebeli ve yabanıl bölge, olağanüstü dilsel ve kültürel çeşitliliği ile tanınan elliden fazla etnik gruba ve bölgeye özgü en az üç dil ailesi barındırır. Balakirev, gezilerinde bu bölgenin zengin halk müziği gelenekleriyle motive olmuş ve yerli halklar tarafından sözlü olarak aktarılan ezgileri toplamış, daha sonra en iyi bilinen eseri İslamey'in ilk temasının temelini oluşturacak bir müziğe rastlamıştır. 

Kompozisyonun kendine has özelliğini kazandıran ilk temanın özgünlüğü Kafkasya’nın doğal güzelliği ve halk müziğinin birleşimi ve duyduğu dans ezgilerinden birinin adı, İslamey'e ilham kaynağı olmuştur. İkinci tema ise Kırım Tatarlarının bir aşk şarkısına dayanır ve böylelikle klasik olarak eğitilmiş kulaklarda nispeten 'egzotik' bir izlenim bırakır. Eser kendisine ithaf edilen ünlü piyanist Nikolay Rubinstein tarafından ilk kez 1869'da St. Petersburg’da seslendirildi. Yaklaşık kırk yıl sonra, 1902'de piyano çalım tekniği açısından içerdiği sıra dışı teknik zorlukları revize etti. Bu parça ile Balakirev, ulusal Rus müziğinin filizlenişine ve uyanışına katkıda bulunan kalıcı bir müzikal belge yaratmış oldu.

Eserin bir orkestra parçası olmasını planladığına dair bazı kanıtlar da mevcut olmasına dayanarak sonradan İtalyan besteci Alfredo Casella (1908) ve Sergey Lyapunov (1912) tarafından orkestraya uyarlandı ve her iki şekilde de sevilen bir orkestra parçası olarak senfonik repertuvarda da yerini aldı.

Şimdi eserin Lyapunov’a ait orkestrasyonu ile Yuri Simonov yönetimindeki Moskova Filarmoni Orkestrası’nın bir konser kaydından izliyoruz.

Tamara (Mikhail Lermontov üzerine Senfonik Şiir) 

Konusunu Mikhail Lermontov’un Tamara adlı şiirinden alan eser, Kafkas Dağları'nın dar ve engebeli boğazlarının gizemli ortamında, Terek Nehri üzerindeki kalesinde, gezginleri yoldan çıkaran ve onları öldürmeden ve bedenlerini Terek Nehri'ne fırlatmadan önce şehvetli bir gecenin tadını çıkarmalarına izin veren baştan çıkarıcı kraliçe Tamara hakkındadır.

Lermontov 1839'da tamamladığı ‘Demon’ (Şeytan ya da İblis) adlı şiirinde, Tamara’nın cinsel tutkuların kutlanması konusunu öylesine bir şekilde ifade etmişti ki, yetkililer tarafından hemen yasaklandı. Fakat sansür, şiirin kopyalar halinde dağılmasına ve 19. yy. ortalarında yayınlanmamış en popüler Rus şiiri olmasına engel olamadı. 

Şota Rustaveli Kraliçe Tamara'ya bir şiir sunarken (ca. 1880)

Mikhail Lermontov’un bir Portresi (1837)

Balakirev 1882’de tamamladığı müzikte Lermontov’un Tamara'yı erkeklerin şeytani cazibesi haline getirdiği şiirinden yola çıktı. Metin hem Kafkasya'nın yabanıl doğasını betimliyor hem de başkarakterin meleksi ve şeytani baştan çıkarıcı gücünü yansıtıyor. Konusu ne şekilde eğilip bükülmüş olursa olsun, Tamara Balakirev’in en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.

Daryal Geçidi, eski bir baskı (1877)

‘’Darial boğazının derinliklerinde
Terek nehrinin yoğun sisiyle örtülü,
Zamanla yıpranmış eski bir kale yükselmekte:
Sarp kayalıklar arasında, karanlık bir kütle.’’ 

[Mikhail Lermontov, Tamara (ilk dörtlük)]

Müzik yoğun sisin içindeki dar geçit ve Terek nehri ile Tamara'nın kalesini betimleyen bir havada başlıyor. Tamara’nın sesi tahta üflemeli çalgılardan duyuluyor. Besteci, uçurumları ve sel gibi akan nehirleri bir tür şeytani doğa resmi olarak tanımlamaya devam ediyor. Daryal’dan geçen bir gezgin bu zor coğrafyada yalnızca kendi sonunu göreceği bir dünyadadır. Müziğin ana gövdesi, Tamara'nın baştan çıkarıcılığını temsil eden iki aşk temasına odaklanıyor. Balakirev bu iki temayı genişletiyor ve kraliçe Tamara şehvet dolu gecenin ardından misafir gezgini ölüme gönderirken müzik doruğa ulaşana kadar gelişiyor. Terek nehri baştaki gibi gezginin ölü bedenini dalgaları arasında taşırken müzik başladığı karanlık havada sona eriyor. Nikolay Rimski-Korsakov'un Şehrazat'ına2 da esin kaynağı olan Tamara, Rus oryantalizminin en iyi örneklerinden biridir.

Şimdi eseri şef Alexander Anissimov yönetimindeki Moskova Akademik Senfoni Orkestrası’ndan izliyoruz.