Şair kapıları

Dursaliye Şahan

Blog: Serbest Kürsü

Derler ki, Nazi Almanya’sında Adolf Hitler’in emriyle kapıların boyu küçültülmüştür.

Böylece kapılardan geçmek için eğilen mekan sakinleri farkında olmadan biat kültürüne alıştırılmış oluyorlardı.

Hitler gibi kapılar benim de hep ilgimi çekmiştir.

Özellikle üzerinde tarih kokan kendine has estetiği ile karşı karşıya kaldığı insanı eğip bükmeden içeri davet eden, sıcak anıların izlerini taşıyan kapıları hep sevmişimdir.

Son yılların gudubet yapılarındaki, gireni dipsiz bir kuyuya hapsedecekmiş hissi veren ruhsuz kapılar ise çoğu insan gibi beni de itmiştir.

O güzel kapıların yerini alan ‘hapishane’ kapıları Hitler’in kapılarından bile daha kötü.

Ancak halen ülkemizde ve dünyanın bir çok köşesinde, bir zanaatçı elinden çıksa da sanat harikası öyle güzel kapılar var ki, onlardan birini ne zaman görsem arkalarındaki yaşamları düşünürüm. Onların öykülerini yazmak isterim.

Geçmişin mirasını geleceğe taşıyan, göğsünün tam ortasında bir nişane gibi ona uzanacak elleri bekleyen kapı tokmakları ne çok şey anlatır.

Çivit mavisine boyanmış bir kapı gördüğünüzde bilin ki o kapıyı geçtikten sonra içerde bir sehpanın üzerinde kanaviçe işlemeli bir örtü göreceksiniz. Ev sahibi de mutlaka size kakulali bir kahve ikram edecektir.

Yüzünüze gülümseyen, size her defasında içeri davet eden o kapılar şairlere de ilham kaynağı olmuştur.

ve ben sana geliyordum
incelerek gecenin içinden
yolun solunda yalnız bir ev uykudaydı
kapısı sicimle kapalı

(Nevin Koçoğlu)

Bazen de Şair Sezai Sarıoğlu’nun söylediği gibi isyanın simgesi olmuş kapılar çıkar karşımıza.

kapılar ermese muradına,
devrim rüyası gören Kobane’ye kapısız gitsek.
birlikte kapısız bir şiiri ağırlasak…
anahtar size söylemez;
biz dünyaya kapısız olalım diye geldik.

Şimdi bu kapı muhabbeti nereden çıktı diyeceksiniz.

Adil Okay’ın Ütopya Yayınları’ndan çıkan kitabı “ŞAİR KAPILARI” elime geçince ilk aklıma gelen Naziler oldu.

Buraya kadar olan şiirler kitaptan zaten.

Nazım Hikmet’in Kız Çocuğu isimli şiiri de kitaba çok yakışırdı aslında.

Kapıları çalan benim 
kapıları birer birer. 
Gözünüze görünemem 
göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli 
oluyor bir on yıl kadar. 
Yedi yaşında bir kızım, 
büyümez ölü çocuklar.

Ancak bu ölümsüz şiirin yanına nasıl bir kapı yakışırdı bilemiyorum.

Şair Adil Okay’ın gezdiği ülkelerden derlediği o güzel kapıların fotoğraflarından ve her biri anlamlı şiirlerden oluşan kitabı Şair Kapıları, hemen her kütüphanede bulunması gereken değerli bir eser.

Kitaba şiirleri ile katkı sunan aşağıda isimleri yazılı şairleri de ayrıca kutluyorum.

A.Rahim Kılıç, Âba Müslim Çelik, Ahmet Ada, Ahmet Çakmak, Ahmet Günbaş, Ahmet Telli, Arife Kalender, Arzu Demir, Ayten Mutlu, Berivan Kaya, Cafer Demirtaş, Celal Soycan Cevahir Bedel, Enis Akın, Fatma Aras, Gökçenur Ç., Halide Yıldırım, Hayati Baki, Hüseyin Peker, İlker İşgören, Kenan Yücel, küçük İskender, Levent Karataş, Metin Cengiz, Metin Kaya, Metin Kaygalak, Mitat Çelik, Murathan Çarboğa, Mustafa Güçlü, Mustafa Köz, Muzaffer Kale, Müesser Yeniay, Nalan Çelik, Nevin Koçoğlu, Nilay Özer, Nisa Leyla, Nurettin Taşçı, Ogün Kaymak , Perihan Baykal, Sabahattin Yalkın , Selim Temo, Sema Güler ,Sennur Sezer Sezai Sarıoğlu, Sina Akyol, Şaban Akbaba, Şükrü Erbaş, Tuğrul Keskin, Turgay Fişekçi, Türker Özşekerli, Yaprak Öz, Yavuz Özdem, Yılmaz Odabaşı, Zehra Betül , Zeynel Çok, Zeynep Köylü.