Bir Şiir

Bundan on yıl kadar önceydi, hatta biraz daha eski. İşçilere iktisat anlatıyordum. Düzenleyicilerin politik bir amaçları yoktu. Benim de ekmek parası için yaptığım bir işti. Bir yıldan daha uzun bir zaman sürdü. Hepsi sendikalı ve çoğunluğu işyeri temsilcisi olan işçiler katılıyorlardı. Kuşkusuz, işçilerin kafasını abuk sabuk iktisat kuramlarıyla doldurmadan, birtakım kavramları güncel konular çerçevesinde açıklamaya çalışıyordum. Ama, kendi anlattıklarımdan çok önem verdiğim, sorulan sorular ve çay kahve molalarında yaptığımız sohbetlerdi. Çay kahve molalarında, kahve makinasından benim için de bir kahve alırlar ve “Buyur, hocam, burada içelim!” diye üçü beşi bir araya gelip toplandıkları bir köşeye çağırırlardı. Her molada bir başka grubun davetini kabul ederdim.

O sohbetlerin izdüşümü olarak bir şiir ortaya çıkmıştı sonradan. Altına Haziran 2001 diye tarih düşmüşüm. Herhangi bir yerde yayımlanmış değildir. Kendi kendime, bu hafta da yazı yerine bir şiir olsun, deyince, gün ışığına çıkmış oldu.

HOŞBEŞ

unutma sen işçisin kardeşim
bu oteller moteller sen kalasın diye değildir
kendi içinizden çıkardıklarınız öyle deseler de
getirir üç beş gün yatırırlar seni
buralar bizim sanırsın
benim sanasın ister onlar
ne senindir ne de sizin
el kadar çocuğun kanmaz
sen nasıl inanırsın

inanırsan böyle sürünürsün kardeşim
kimseye kızma hakkın da olmaz ayrıca
kızsan bile küfredersin olsa olsa
aklın başına gelir gibi olursa
bir de atabilirsen iki tek
çalabilirsin de belki gariban karına
o da oturursa ancak
kendi anası kadar ıssız
senin anan kadar umarsızca

sizin geminiz ayrıdır kardeşim
bu gemide hepiniz birer sığıntısınız
kürek mahkumu diyelim istersen
hatırlarsın bir zaman gördüğün filmlerden
her fırtınada dökerler denize
ne olduk diyemeden üçünüzü beşinizi
bu söylediğimiz sözün gelişi
üç beş yüzünüzü üç beş yüzbininizi demeliydik
gemileri yüzer gider sonunda
siz kalırsınız boğulduğunuzla

boşuna ağlaşma kardeşim
belki ben kurtulurum diyebilirsin
ne bileyim bir piyango vurabilir
açarım bir dükkan
okuturum çocukları
cukkalarlar paraları
olabilir olmaz değil de
öteki okumuşlara bir bak
ne haldeler çoğu nasıl sürünürler
sonra dükkan açanları geçir gözünün önünden
bir de düşün güzelce
kaç arkadaşın var çevrende
öyle sıyırtıvermiş kendince

kimse sıyrılamaz kendi başına kardeşim
bu pislikten rezillikten
gelip geçmişiyle sürünmekten
kazandığın bir özgürlük vardır gerçi
ya atarsın zarını oynarsın kumarını
ya da toplarsın başına aklını
gider bulursun yoldaşını
birinde gelir zarın yırtarsın
ana avrat sövdüklerinin arasına katılırsın
öbürü biraz zahmetlidir
ama hem onurlu hem de kesindir
yırtar geçersin karanlığı

seçim senindir kardeşim
ister bakarsın onlara
koyarak kendini ciğer düşleyen sokak kedisinin yerine
ister itersin elinin tersiyle
murdar edilmiş nimetlerini bu alemin
kalkarak ayağa seninkilerle

buyur ver kararını