Rantsal dönüşümün önündeki engeller kaldırıldı: 'Yoksullar kentin daha da çeperine itilecek'

Deprem riskini azaltacağı savunulan yasa değişikliğiyle müteahhitler zenginleşecek, konut hakkı ihlal edilen yoksullar kentlerin dışına itilecek.

EMRE ALIM

Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren kanun değişikliği Meclis'te kabul edildi. Yüz binlerce yurttaşın konut hakkını ilgilendiren değişiklik, Meclis'ten muhalefetin cılız itirazları arasında sessiz sedasız geçti.

6306 sayılı kanun 2012 yılında, Van depreminden sonra yürürlüğe girdi, bu tarihten sonra pek çok değişikliğe uğradı. Kanun mevcut haliyle dahi Anayasaya aykırı pek çok düzenleme içermekteydi. Kanunun kapsamı ''afet riski altındaki alanlar'' olarak tarif edilirken, yalnızca deprem riski bulunan bölgelere değil, ranta açılması planlanan alanlara uygulandı.

Çok sayıda bilim insanının uyarılarına karşın 6 Şubat öncesinde depremin etkilediği şehirlerde bu kanun kapsamında bir planlama yapılmadı. Buna karşılık, kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden yıllarda yoksulların yaşadığı pek çok mahalle riskli alan ilan edildi, bugüne dek bu mahallelerin bir kısmı tahliye edilerek yıkıldı. 

Aynı kanuna dair bugün kabul edilen değişikliğin gerekçesindeyse yaşanana dek herhangi bir önlemin alınmadığı 6 Şubat depremi işaret ediliyor. Ranta dayalı bir dönüşüm için hukuki her türlü "engel" bertaraf edililiyor.

Rantsal dönüşümün önündeki engeller kaldırıldı

Yasanın yeni halinin bu zamana kadar süren hukuksuzlukları derinleştireceğini ve yasalaştırılacağını belirten Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Esin Köymen, önümüzdeki dönemde daha çok mağduriyet yaşanabileceğini dile getiriyor: 

''Daha önce riskli ilan edilen alanlarda ve afetlerden sonra çok sık acele kamulaştırma işlemleri yapıldı. Burdaki durum acele kamulaştırmadan daha farklı. Yeni yasada ‘yeni yerleşim alanı’ bölümü kaldırıldığı için artık boş alanlara değil mevcut yapı stoklarının olduğu alanlar da rezerv alan ilan edilebilir.  Kentsel dönüşüm alanında daha önce 3’te 2 çoğunluğun kararıyla uygulamaya geçiliyordu şimdi salt çoğunluk yani yüzde 50+1 yeterli olacak. İnsanların ekonomik olarak gücü olmayabilir. Devletin burada sağladığı teşvikleri ve gerçek kira bedellerini de biliyoruz. Neredeyse 4’te 1’i oranında. Bu durumda varsıl grupların dar gelirler üzerindeki kentsel dönüşüm baskısı artacak. İnsanların başka bir yere gitmek dışında bir alternatifi kalmıyor.''

'Yoksullar kentin daha da çeperine itilecek'

Sürecin ilk adımı 16 Ekim tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın kuruluşunu düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile atıldı. Kurulan bu başkanlığa verilen yetkiler ve konuşulan değişiklikler, yeni örneklerin keyfi ve hukuksuz bir şekilde yürütülmesini sağlayacak.

Esin Köymen'e göre, yeni yasayla ranta dayalı kentsel dönüşüm herkesi mağdur edebilecek, bugüne dek belirli mahallelerde öne çıkan hukuksuz uygulamalar kentin geneline de yayılabilecek:  

''Daha önce 6306 sayılı kanunun uygulandığı gecekondu mahalleleri daha çok Hazine arazileri üzerindeydi. Bugün kendi mülkiyetlerinde de benzer bir durumu yaşayabilirler. Kentin varsıllar ve yoksullar arasında bir gerilimin mekanı haline gelmesidir bu. Bir avuç varsılın yanında geri kalan tüm yoksullar kentin daha çeperine doğru itilecek.''

Hukuki müdahale zorlaşacak

Kanunun yürürlükte haliyle hak kayıplarına neden olduğunu, rant odaklı uygulandığını hatırlatan Avukat Bade Başkan, yeni değişikliklerle olumsuz örneklere hukuki müdahalenin güçleşeceğine işaret ediyor:

''Süreler ve usullerde yapılan değişiklikler ile her türlü itiraz ve dava yolu oldubittiye getirilerek engellenecek, keyfiyetle binlerce insanın yaşadığı mahallelerin yıkımının ve tahliyesinin önü açılacak. Mahkemeye erişim, konut hakkı gibi pek çok temel hakkın ihlal edildiği bu düzenlemeler ile Kentsel Dönüşüm Başkanlığı isimli kurumun inisiyatifine bırakılıyoruz. Bu değişikliklerin deprem gerekçesiyle yapıldığı iddia edilse de, kanun değişikliğine bakıldığında amaçlananın deprem sebebiyle yurttaşların can ve mal güvenliğini korumak olmadığı anlaşılıyor. Daha önce, bu kanun kapsamında açılan davalardan yürütmenin durdurulması kararı alındığı, kimi davaların kabul edildiğini görmüştük. Yürütmenin durdurulmasının reddedildiği durumda bu karara itiraz mümkün olmayacak.''

Başta depremzedeler olmak üzere yoksulların haklarının zarar göreceğini belirten Bade Başkan, düzenlemenin 'sosyal devlet ilkesine' aykırılığına dikkat çekiyor:  

"Emekçiler ve mahalleleri kentlerden tamamen çıkartılacak. Bugün deprem riski altında, sağlıksız konutlarda oturan yüz binlerce vatandaşın evinin güçlendirilmesi, boş konutların değerlendirilmesi konuşulmazken dava ve yıkım süreçlerinin hızlandırılmasının hedeflenmesi önceliklerin ne olduğunu gösteriyor. Sonuçta, sosyal devlet ilkesine aykırı bu kanunların uygulanmasıyla Anayasal pek çok temel hak ve hürriyetin de ihlali söz konusu olacak."

Anayasa'nın 57. maddesi ne diyor?

Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.

Değişiklik yapılan maddeler özetle şöyle:

  • Riskli yapılara ilişkin olarak kiracı ve ev sahiplerine yapılan tebligatların “kolaylaştırılması” maksadıyla, riskli yapı tespit işlemi ile yapı tahliyesi ve yıktırılmasına ilişkin tutanağın yapıya asılması, muhtarlıklara ilanı ve e-devlet üzerinden yapılacak bildirimler ile ilerlenmesi yeterli kabul edilecek. Bu yolla pek çok yapının riskli yapı tespit işleminin ve tahliye ile yıkımın habersiz olarak gerçekleştirilmesinin önü açılacak ve dava sürelerinin kullanılması zorlaştırılacak. 
  • Riskli yapı tespiti ve yıkım için tahliye işlemi ev sahibi veya kiracıların bulunmaması halinde kapalı kapı ve alanların açılması suretiyle, zorla gerçekleştirilebilecek. 
  • Kentsel dönüşüm için gelir sağlamak maksadıyla, riskli yapıların belirli bir metrekaresinin veya değerinin Kentsel Dönüşüm Başkanlığına devri mümkün olacak. 
  • Riskli alan ilan edilen mahallelerde, mahallelilerin yıldırılması ve tahliyesi maksadıyla yürütülmekte olan elektrik, su ve doğalgaz gibi hizmetlerin durdurulması yetkisi Bakanlık’tan alınarak Kentsel Dönüşüm Başkanlığına verilecek. 
  • Uygulamada riskli yapıların yıktırılması için ev sahiplerine önce altmış günden, sonrasında otuz günden çok olmamak üzere belirlenen süreler, tek seferde doksan günden fazla olmamak üzere değiştirilerek zorlaştırılan tebliğ usulü ile hak kayıpları yaşanacak. 
  • Kanunda hak sahiplerinin kararı ile uygulanan tüm işlemlerde, çoğunluk üçte ikiden yarıya düşürülecek.
  • Satış bedellerinin eksik hesaplanması halinde karara katılmayan ev sahiplerinin başvuruları sonucunda satış işleminin iptali ortadan kaldırılacak, aradaki farkın satın alan hisse sahibi tarafından ödenerek ilerlenecek.
  • Rezerv yapı alanı olarak ilan edilecek alanların, yeni yerleşim alanı olarak belirlenmesi şartı kaldırılarak mevcut yerleşim alanlarında hukuksuz olarak rezerv alan ilan edilme yetkisi doğacak. 
  • Plan ilan, askı ve itiraz süreleri kısaltılacak. 
  • Karar alınması sürecinin uzaması ihtimaline karşı lisanslı kuruluşlar ortaya çıkacak.
  • "Yoksul veya dar gelirli" ev sahiplerinin hakları Kentsel Dönüşüm Başkanlığı ile paylı mülkiyet esaslarıyla tescil edilecek ve oturma hakkı verilebilecek. 

 Uygulamada ne değişecek?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin İstanbul'da 600 bin konutun dönüştürülmesi gerektiğini belirtmesi rantın büyüklüğünü gösteriyor. Gün geçtikçe yoksullaşan milyonlarca emekçinin dönüşüm maliyetlerine katlanamayarak yaşadığı mahallelerden tamamen çıkarılacağı tahmin ediliyor. Tüm bu değişikliklerin yanı sıra yapıların güçlendirilmesinin hiç değerlendirilmemesi de bunun kanıtı niteliğinde.

Fetihtepe örneğinde ne yaşandı?

6306 sayılı kanunun uygulandığı son mahallelerden biri, 2016 senesinde riskli alan ilan edilen İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki Fetihtepe Mahallesiydi. İstanbul’da deprem riski daha yüksek pek çok ilçe ve mahalle bulunmasına karşın, dönüşüm için şehir merkezine yakın bir gecekondu mahallesi olan Fetihtepe Mahallesi seçilmişti. Kiraların on binleri bulduğu İstanbul’da 5 bin 250 lira kira yardımı ile mahalleli yaşadıkları konutlardan çıkartıldı, uzak mahallelere ya da farklı şehirlere taşınmak zorunda bırakıldı. 

Deprem bölgesinde çok sayıda yıkım, güçlendirme, tahliye, abonelik iptali gibi işlemlerine karşı dava açılmıştı. Deprem bölgesinde depremden önce veya sonra herhangi bir önlem almayan iktidar, kanun değişikliği kapsamında iptal davalarının hızlandırılmasını amaçladığını açıkça belirtiyor. 

Savunmaya cevap ve cevaba cevap dilekçesinin ve yürütmenin durdurulması kararına itirazın kaldırılması, tebligatın seri yolla yapılması ve istinaf sürelerinin kısaltılması ile deprem bölgesindeki ev sahipleri başta olmak üzere, hak sahiplerinin mahkemeye erişim hakkı kısıtlanacak. Bu yolla, 6 Şubat depreminde yıkılan on bir ili depremden etkilenen yurttaşların aleyhine yeniden inşasının önü açılacak. 

Tek itiraz yolu AYM

Meclis'te kabul edilen yasa değişikliği için gözler Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yetkisi bulunan muhalefette. Esin Köymen, itirazın gerçekleştirilmesi için milletvekilleriyle görüştüklerini aktarıyor:

''Yasanın kendisine dava açma yetkimiz yok. Muhalefet partilerinin Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi gerekiyor. Raporlarımızı hazırlıyoruz, kamuoyu ve milletvekilleriyle paylaşıyoruz.''