"Ponzi sistemi"1, diğer adıyla piramit şeması, ülkemizde de son yıllarda çok sık kullanılan bir dolandırıcılık yöntemi. Sisteme göre yüksek kâr getiren bir üretim varmış gibi gösteriliyor ve ilk yatırım yapanlara ödeme, sisteme sonradan katılanların parasıyla yapılıyor. Ancak çoğunlukla ortada bir üretim dahi olmuyor.
Bunun son örneği, bir süredir üzerine yazdığımız enerji dolandırıcılığı.
Bu kez, "vaat", birçok ponzi türüne göre çok daha büyük ve albenili. Yurttaşlar yalnızca para kazanacaklarına değil, Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olan enerji alanında üretime katkıda bulunacaklarına da inanıyor.
Ve sonuçta büyük bir dolandırıcılığın kurbanı oluyor. Resmi kurumlardan "üretim izni" alarak bunları "yatırımcılara" güven vermek için kullanan küçük şirketler, basın ve medya kuruluşlarının denetimsiz reklam ağından da yararlanarak büyük bir yanılsama yaratıyor.
Kainat Holding vurgununda henüz adım atılamadı
Kainat Holding'in "enerji tarlası" sloganıyla yaptığı vurgunu geçtiğimiz haftalarda gündeme getirmiştik. Kainat Holding mağdurları imza kampanyası, CİMER'e şikayet, savcılığa suç duyurusu derken kaptırdıklarını geri almanın mücadelesinde ancak henüz bir sonuç alınabilmiş değil.
Konuştuğumuz mağdurlar resmi kurumların topu birbirine attığını belirterek artık bir an önce adım atılmasını, en azından şikayet ettikleri isimlerle ilgili adli kontrol kararı alınmasını istiyor:
"Ortada hiçbir şey yokmuş. Sonradan anladık. İş işten geçti artık, kayıplarımızın da peşinde değiliz. Yeter ki şu dolandırıcılar yakalansın. Ama onun için de pek bir şey yapılamıyor. Defalarca CİMER'e, EPDK'ye başvuru yaptım. Savcılığa gittim. Binlerce kişi mağdur, kimse bir şey yapamıyor. Elimiz kolumuz bağlı. Bizi dolandıranlar rahat rahat bu işi nasıl yapabiliyor, nasıl bu kadar her şeye izin veriliyor anlamak mümkün değil. Hepsinin ismini, elimizdeki bilgilerini verdik. Lütfen artık en azından yurtdışı yasağı çıkartsınlar da, kaçmasın bu insanlar."
İnsanları nasıl kandırıyorlar: 'Enerji üretip devlete satacağız' vaadi
Kainat Holding mağdurları yaklaşık 1 aydır aynı noktadayken, bu kez aynı sisteme sahip olan ve yine güneş panellerinden "enerji üretimi yapıp satmayı" vadeden başka şirketler üzerinden dolandırıcılık iddiaları gündemde.
Benzer sisteme sahip çok sayıda işletme var.
Sisteme göre, Türkiye'nin dört bir yanından arsa satın alan dolandırıcılar, binlerce kişiye bu arsaları daha pahalıya satıp, üzerine güneş panelleri kurup, ürettikleri elektrikleri devlete satacaklarını ve arsa sahiplerine de kira ödeyeceklerini söylüyor. Bunu yaparken de Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan (EPDK) aldıkları lisansları güvence olarak gösteriyorlar.
Elde edilen kârdan da "parselin büyüklüğü ölçüsünde pay vereceklerini" söylüyorlar. Ancak uzmanlardan edindiğimiz bilgiye göre bunu yapmak pek de mantıklı değil. Zira güneş santralini kurma, işin arsa almaktan daha zor ve maliyetli olan kısmı. Yani güneş santralini kuracak kişi aslında arsasını da alabilir. Arsa işin maliyetli kısmı değil.
Zaten dolandırıcılık da burada başlıyor. Taşlık, değersiz arsalar çok ucuza alınıp pahalıya yurttaşlara satılıyor. Ardından tarlaları parselleyip kooperatif kuruyorlar. Kooperatif şeklindeki bu tarlalardaki hisseler tapu yerine de geçmiyor. Aslında bir "el birliğiyle mülkiyet" oluşturuluyor. Ayrıca kanuna göre hangi yüzdenin sahibi olunduğu da belli olmuyor. Bu netlik olmayınca satış da pek mümkün olmuyor. Mağdurlar bir kördüğümün içerisine girmiş oluyor.
Enerji sağlayıcı güneş paneli olunca, tarlada göstermelik paneller konulsa dahi dışarıdan çalıştığını anlamak mümkün olmadığı için dolandırıcılığı fark etmek de çok zorlaşıyor.
Hayal satan 'holding'
Son günlerde artan şikayetler üzerine benzer sistemle aynı vaatlerde bulunan başka şirketlerle sözleşme imzalayanlarsa, bunların da dolandırıcı çıkmasından endişeli.
Onlardan biri İhya Holding. Yurttaşlar, bu şirketin gerçekten iş yapıp yapmayacağını henüz kestiremedi. Bu aşamada net bir şey söylemek zor. Ancak kimi ipuçları var.
8 Ocak 2024'te ticaret sicil gazetesinde unvan değişikliğiyle Lions Grup Medikal şirketinin adı değiştirilerek İhya Holding yapılıyor. Arkasından da İhya Enerji, İhya İnşaat, İhya Tekstil gibi çok sayıda alt şirketler kuruluyor. Tek hissedarlı bu şirketler İhya Holding'e ortak oluyor. Holdingin bu yapısı nedeniyle sorumluluk anonimleştirilmiş oluyor ve tek bir kişiye sorumluluk yüklenmiyor.
Ticaret sicile bakıldığında İhya Holding ve İhya Enerji'nin ödenmiş sermayesinin de çok az olduğu görülüyor. "Holding" denilen şeyin de aslında büyük bir balon olduğu anlaşılıyor. Alt şirketlerle yapılan makyaj sayesinde çok düşük sermayeli bu şirket büyük bir kuruluş gibi gösteriliyor.
EPDK'den üretim lisansları yok!
Türkiye'deki ticari bütün elektrik üretim faaliyetleri lisansa tabi. EPDK lisansı olmadan elektrik üretimi mümkün değil. Bunun istisnası, üretimi kendi tüketimiyle sınırlı olanlar.
Bir arazi bulup ön lisans başvurusu yapmak gerekiyor. Ön lisans almak da çok kolay değil. O bölgede yenilenebilir enerjiye ayrılmış kapasite olması lazım. Ön lisans aldıktan sonra üretim lisansı alabilmek için gerekli olan izinler, ruhsatlar alınıyor. Üretim lisansını aldıktan sonra özelleştirilen elektrik piyasasında faaliyet gösterilebiliyor. Yani üretim için lisans ve ön lisans olmak zorunlu. Bu yoksa ortada bir proje yok anlamına geliyor.
EPDK'nin kamuya açık sitesinde yapılan sorgulamalarda da İhya Holding'in sitesinde reklamlarını yaptığı kentlerde herhangi bir üretim lisansı ya da ön lisansı bulunmadığı görülüyor. Bu şartlarda üretim yapılıyor olması mümkün değil.
Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz ve sunduğumuz verileri inceleyen uzman, arsa seçilen Ankara, Eskişehir, Çorum gibi kentlerin enerji depolamak için uygun yerler olmadığına işaret ediyor. Ülkemizde bunun için Antalya, Mersin, Konya, Karaman gibi daha uygun alanlar bulunuyor. Yani gerçekten üretim yapmak isteyen şirketin bu bölgelerde santral kurması daha kârlı görünüyor.
Söz konusu işletmelerin böyle kentleri tercih etmelerinin nedeniyse arazilerin çok daha ucuz olması ve daha kolay satın alınabilmesi.
Dolandırıcılık kopyalandı şüphesi: Diğer şirketin adını silmeyi unutmuşlar
Daha önce Kainat Holding'in İsmailağa'ya ve "Cübbeli"ye uzanan ilişkilerine ve "helal kazanç" denilerek yapılan vurguna soL'da yer vermiştik. Söz konusu projenin reklamı çok sayıda kanalda ve sosyal medya platformunda da yayınlanmıştı.
İhya Holding de benzer bir yaygınlaşma yöntemi benimsiyor.
Şirketin reklamlarının Kainat Holding'in "enerji tarlası" projesine katılanlara yönlendirilmesiyle her iki yerden de arsası olan yurttaşlar panik halinde bekleyişini sürdürüyor. Bir yurttaş yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Kainat Holding'den sonra İhya Holding'den de arsa aldım. Sonra sözleşme gönderdiler. Bana verdikleri sözleşmenin bazı yerlerinde 'Kainat' yazıyordu. Ben söyledikten sonra düzeltip yenisini ulaştırdılar. O kadar aynı sistem yani. Onların Kainat Holding'i kuranlar olabileceğinden bile şüpheliyim."
soL'a konuşan başka bir yurttaşsa normalde 20 Nisan'da yapılması gereken ödemenin yapılmadığını ve çok tedirgin olduğunu anlatıyor.
Parsel al, umre kazan
İhya Holding de dini yöntemleri kullanarak daha çok kişiye ulaşıyor. En son ramazan kampanyası yapan şirket, "İhya Enerji olarak, manevi yolculuğunuzun enerjisini taşımanıza yardımcı olmaktan mutluluk duyuyoruz" diyerek "umre" hediye ediyor.
'Dolandırıcı değiliz'
İhya Holding hakkındaki şikayetler ve Sabah'ın haberine göre EPDK'nin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı'na (KOM) suç duyurusu üzerine yurttaşların bekleyişi sürerken, şirketin internet sitesinde bir açıklama yapıldı.
Şirketin avukatı Özge Demirel imzalı açıklamada, üretim ön lisansı ya da lisansı olmamasına rağmen hukuka uygun ticari faaliyet gösterdikleri belirtilirken, holding "tek bir vatandaşı bile mağdur etmeyen bir kuruluş" olarak nitelendirildi.
Daha önce yaptığımız haberde isimlerinin geçmesinden rahatsız olan ve telefonda görüştüğümüz şirketin avukatı olduğunu söyleyen kişi de "dolandırıcı olmadıklarını, 1 gün bile kimsenin ödemesinin gecikmediğini" iddia etti.
Bundan sonrası için İhya Holding'in EPDK'den lisans için başvuru yapıp yapmayacağı merak konusu.
- 1. Tarihte bilinen ilk ponzi şeması, bu sisteme adını veren Charles Ponzi tarafından 1920 yılında gerçekleştiriliyor. Ponzi, bu sistemi sayesinde kısa sürece 10 bin yatırımcıyı posta pulları üzerinden kâr elde ettiğine inandırıyor ancak aslında ortada olmayan bu kârlar nedeniyle sistem daha fazla sürdürülemeyip kısa sürede çöküyor.