Karacasöğüt Limanı 1. derece arkeolojik sit alanı tescil edildi

1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilen Karacasöğüt Limanı'nında bölgenin dalışa da yasaklanması bekleniyor.

soL - Muğla

15 Haziran itibariyle Muğla Gökova Körfezinde bulunan Marmaris Karacasöğüt Limanı'nın büyük bölümü Muğla Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edildi. 

Daha önce yapılan su altı arkeoloji dalışları sonucunda önemli arkeolojik kalıntılara rastlanması nedeniyle bölgenin dalışlara yasaklanması ve arkeolojik sit alanı ilan edilmesi gerektiği belirtilmesine ve bu yöndeki mevcut girişimlere ve tüm itirazlara rağmen bakanlık tarafından tescil süreci beklenmeden seçimlerin hemen öncesine rastlayan bir tarihte ÇED olumlu kararı verilmişti. Seçim öncesi yangından mal kaçırır gibi alınan karar seçim sonuçlarıyla birlikte daha bir korunaklı hale gelse de kurulun aldığı bu kararın ardından bölgenin dalışa da yasaklanması bekleniyor.

Kararla birlikte seçim öncesi apar topar alınan ÇED olumlu kararının meşruiyeti de iyiden iyiye sorgulanır hale gelmekle birlikte sürece müdahil olan yerel inisiyatifler ve çevre örgütleri konunun üzerine gitmeye hazırlanıyor. 

ÇED süreçleri tabiat ve kültür varlıklarını korumaktan çok sermayenin insafına terk ediyor. ÇED raporlarında verilen taahhütler iyimser bir çerçeve sunsa da pratikte bu taahhütler işletmelerin doğasına aykırı ve tüm süreçler bu taahhütler üzerinden yürüyor. Üstelik yeterli personel istihdam edilmemesi nedeniyle kurumların denetim mekanizması neredeyse yok denecek kadar kısıtlı. 

Ne olmuştu?

Hali hazırda MUÇEV tarafından işletilen Marmaris Karaca Mahallesi, Söğüt mevkiinde gerçekleştirilmesi planlanan 187 tekne-yat yanaşma yeri kapasiteli ‘‘Yat Yanaşma Yeri Kapasite Artırımı” projesiyle ilgili olarak Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 09 Eylül 2020 tarihinde "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı verilmişti. Bu karara karşı Marmaris Belediyesi tarafından 22 Ekim 2020 tarihinde Muğla İdare Mahkemesi'ne kararın iptali ve yürütmenin durdurulması talepli dava açılmış, bu kapsamda 28 Mayıs 2021 tarihinde Karacasöğüt iskelesinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştı. Marmaris Belediyesi dava dilekçesinde 60 yat bağlama kapasitesine sahip olan iskelenin 187 yat kapasitesine çıkarılmasının ÇED sürecine tabi yat limanları kapsamında incelenmesi gerektiğini belirtmiş, bilirkişi raporu da belediyenin iddialarını teyit eder nitelikte olmuştu. 

Çevre Şehircilik Bakanlığı ile davaya müdahil olan MUÇEV ise dava süreci devam ederken Marmaris Belediyesi'ne inşaat ruhsatı için başvurmuş, Belediye de "evrakların tam olduğu" gerekçesiyle söz konusu ruhsatı verdiğini açıklamıştı. Dava süreci sonunda "ÇED gerekli değildir" kararı iptal edilince ruhsat da yine belediye tarafından iptal edilmişti.

Karacasöğüt’de yaşayan yurttaşlarla Marmaris kent konseyi çevre grubu ve Muğla Çevre Platformu'nun (MUÇEP) takipçisi oldukları konuya dair 30 Mart 2023’te İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı yapılacağı duyurulmuştu. 

25 Nisan 2023 tarihinde gerçekleştirilen İDK toplantısında ise ÇED Raporu'na ilişkin alanın arkeolojik tescil sürecinde olduğu, marina kapasite artışının uygun olmadığı yönündeki itirazlara rağmen ÇED süreci ÇED olumlu kararı verilerek sonlandırılmış, söz konusu karara karşı da çevre örgütleri, vatandaşlar ve Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından iptal davası açılmıştı. 

İnceleme ve değerlendirmeyi yapan işletmeci şirket

İDK toplantısının ilginç olan yanı ise MUÇEV’in, Valilik ve Çevre Şehircilik Bakanlığı temsilcileri ile yönetilen bir şirket olması. Dolayısıyla inceleme ve değerlendirmeyi yapan da işletmeci şirketin kendisi. Türkiye Çevre Koruma Vakfı ile Muğla Valiliği’ne bağlı Muğla’ya Hizmet Vakfı ortaklığında kurulan MUÇEV’e daha önce de sahiller, plajlar, ormanlık alanlar ihalesiz olarak verilmiş, hatta Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından MUÇEV’e devredilen alanlarla ilgili en az 20 dava açılmış, bu konudaki hukuksuzluklar Sayıştay raporlarına yansımıştı. 

Yine aynı alanın yanında Global Marin Sportif Denizcilik Turizm Ve Ticaret Anonim Şirketi adına bir başka proje girişimi daha olmuştu. Söz konusu bölgede yaklaşık 11 dönüm büyüklüğündeki 380 parsel üzerinde global sailing Academy adıyla yelken okulu, 1,5 dönüm büyüklüğündeki 373 parsel üzerinde ise global sailing resort adıyla konaklama faaliyeti yürüten şirketinde kapasite artırımı doğrultusunda başvuru yaptığı haberleri basına yansımıştı.

09 Temmuz 2019 tarihinde geçici ruhsat ile girişilen ve göz yumulan hukuksuz yapılaşma sırasında yelken okulu olarak bildirimde bulunduğu halde yat çekek yeri ve restaurant konaklama hizmeti veren bu işletme, kapasite artışı talebiyle ÇED sürecine başvurmuş ancak önüne 1. derece doğal SİT engeli çıkmıştı. 2016 yılında bölgeye yönelik sit alanı değişikliği önerileri kapsamında bölge "nitelikli doğal koruma alanı" statüsüne düşürülmüş, bu statü bilimsel bir raporla da desteklenmişti. Ancak Global Marin bakanlığa açtığı davayla bilimsel raporla da desteklenen bu statüyü de değiştirmeyi başardı. 

28 Eylül 2022’de Bakanlık sitesinde bu değişim şu şekilde duyurulmuştu:

"1 No.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 109/2 Maddesine göre Muğla İli, Marmaris İlçesi, Karaca Mahallesi, Okluk Mevkii-1 Doğal Sit Alanının, Muğla 3. İdare Mahkemesinin E.2020/27-K.2021/897 sayılı kararı doğrultusunda revize tescil işlemi, Bakanlık Makamının 08/09/2022 tarihli ve 4518568 sayılı Olur’u ile 'Doğal Sit-Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve Doğal Sit- Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı' olarak onaylanmış olup 18/09/2022 tarih ve 31957 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak ilan edilmiştir."

Bu değişikliğe paralel olarak şirket tarafından 31 Mart 2021 tarihinde yeni bir ÇED süreci başlatılmış, 03 Şubat 2023 tarihinde ise "ÇED gerekli değildir" kararı verilmişti.

Adrese özel sit değişikliği çevreye duyarlı vatandaşlar tarafından hukuksal bir zemine taşınarak yürütmenin durdurulası ve kararın iptali istenmişti. Hukuki süreç ise halen devam ediyor. 

Yelken okulundan yat yanaşma iskelesine: Kaçak yapılaşmanın ÇED süreci ile aklanması

Proje alanı olan Muğla İli, Marmaris İlçesi, Karaca Mahallesi, Kaleönü Mevkii’nde, Global Marin Sportif Denizcilik Turizm Ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından “Yat Yanaşma İskelesi ve Turizm Konaklama Tesisi projesi” olarak planlanan ÇED alanı içerisindeki güneşlenme ve sportif amaçlı iskeleler için 630 m2 beyanlı yapı kayıt belgesi başvurusu yapılmış. Yapılan başvuruya istinaden de 26 Eylül 2018 tarihli Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiş. Proje ile 870 m2’ye çıkartılan iskelede 48 adet tekneye (tekne boyu 24 m'ye kadar) hizmet verilmesi planlanıyor. ÇED olumlu kararı sonrası imar planı teklif çalışmaları yapılacağı, plan teklifi ile birlikte onaya sunulacağı belirtilen proje tanıtım dosyasındaki tesisin kapasitesini belirten bölümde ise yapılan hesap kitabın boyutu daha iyi anlaşılabiliyor. 

Proje alanının henüz 1.Derece Doğal sit alanı olduğu bir dönemde bile 3 bin 567 m2'lik kaçak yapı alanına göz yumulmuş.

Proje başvurusunda tekne kapasitesini 30’dan 48’e çıkarmayı hedefleyen firmaya verilen izinlerde ise iskelenin sadece yelken okulu faaliyeti kapsamında kullanılabileceği belirtilmiş.

Normal şartlarda kadastral yolu olmayan her hangi bir taşınmaza mümkün değil yapı izni vermeyen bir mevzuat bile konu sermaye ve serbest girişim olunca devlet bürokrasisi elinde adeta izin belgesi olabiliyor. 
Gelinen noktada, ticari işletmelerin doğal ve arkeolojik sit alanlarında yapılaşma ve tahribatının önünü açan izin süreçleri halk ve STK’lar tarafından sorgulansa da bürokrasideki keyfilik ve yasa tanımazlık çivisi çıkmış bu düzenin normali olmaya devam ediyor.

Acil tedbirler alınması gerekiyor

MUÇEV ve Global Sailing tarafından yapılmak istenen kapasite artırımlı marina projelerine ilişkin fiili ve keyfi idari uygulamalar karşısında kurulun aldığı bu kararın bir etkisi olacak mı sorusu gündeme geliyor.

Sezonun henüz başladığı şu günlerde koyda tespit yapılan alanlarda atılacak çapaların deniz dibi tarihi eserlere zarar verme tehlikesi nedeniyle buna dönük acil tedbirlerin yanı sıra dalış yasağı ile ilgili de ivedi bir karar alınması gerekiyor. 

Doğal ve arkeolojik sit değerlerinin zarar görmesinden endişe eden halk ve sivil toplum örgütleri, tescil kararının bir an önce kamuya açıklanmasını ve talep edilen kapasite artırımları ile ilgili süreçlerin de durdurulması ve iptal edilmesini istiyor.