İncirlik'e yürüyecekler: 'Mücadelemiz Denizlerle aynı saflarda, emperyalizme ve NATO’ya karşı'

Gençlik neden NATO'ya karşı olduğunu, NATO karşıtı olmanın ne anlama geldiğini anlattı: 'Mücadelemiz Denizlerle aynı saflarda, emperyalizme ve NATO’ya karşı eşitlik ve özgürlük için.'

Haber Merkezi

Türkiye Komünist Gençliği (TKG), Denizlerin idamının 50. yılında İncirlik'e yürüyüş başlatacaklarını ilan etmişti.

TKG tarafından yapılan açıklamada, "NATO, karşısında her zaman gençliği buldu. Deniz, Yusuf ve Hüseyin 1972’de memleketlerini bu tehdide karşı savundukları, emekçilerin bağımsız Türkiye özlemine yanıt oldukları için düzen siyasetinin kirli elleriyle ölüme gönderilmiş ancak hafızalardan silinememişlerdir" denilirken, "Gençliğin Denizlerle çıktığı yolu daha ileriye taşıyarak adımlamaya devam ediyoruz: 15 Mayıs’ta İncirlik’te NATO üssüne yürüyoruz!" ifadesi kullanılmıştı.

Gençlik neden NATO'ya karşı olduğunu, NATO karşıtı olmanın ne anlama geldiğini soL'a anlattı.

'NATO Amerikan emperyalizminin silahlı terör örgütüdür'

NATO nedir, neden NATO karşıtı olunur?

Eda – İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü: NATO, soğuk savaş döneminde, dünya üzerinde emperyalizmin baskı ve zor aygıtı olarak, işçi sınıfına karşı örgütlenmiş askeri bir karşıdevrim örgütüdür. Her ne kadar NATO'nun dünya halklarına barış ve demokrasi taşıma misyonuyla hareket eden bir örgüt olduğu salık verilse de, biz biliyoruz ki NATO Amerikan emperyalizminin silahlı terör örgütüdür. Bundan 73 yıl önce İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra faşizmi ve emperyalizmi yenilgiye uğratarak savaştan muzaffer çıkan, bu sayede emekçi halklara barışı getiren Sovyetler Birliği'ne ve komünizme karşı kurulmuş; komünizmle mücadeleyi ve işçi sınıfı düşmanlığını ilke edinmiştir. NATO'nun saldırısı üye yaptığı devletlerin halkına karşıdır ve bir avuç asalak sınıfın varlığını korumak için vardır. Türkiye'de 12 Eylül'e giden yolda aydınların öldürülmesi, Alevilere dönük katliamlar, 1 Mayıs 1977 katliamı, Maraş ve Çorum katliamları, üniversite öğrencilerinin öldürüldüğü 16 Mart Beyazıt katliamı NATO'nun kanlı icraatlerinden sadece birkaçı. İşçi sınıfından, bağımsızlıktan, antiemperyalizmden yana olan tüm yurttaşların NATO'ya karşı olması ve ona karşı mücadele etmesi gerekmektedir.

'NATO’nun dünya halklarına yıkım yaşatıyor'

Kuzeyde ve güneyde aktif savaş hâli varken NATO karşıtı olmak neyi ifade ediyor?

Bora – Marmara Üniversitesi: NATO, Ukrayna savaşı ile yayılmacılığını ve silahlanma hızını artırarak meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Emekçi halklar, Putin’in Rusya’sı ile NATO arasında taraf tutmaya zorlanmış; savaşa neden olan emperyalist sıkışmanın üstü örtülmüştür. Kapitalizmin saklamaya çalıştığı kanlı gerçek, NATO-AB destekli faşist bir çetenin yönetimindeki Ukrayna ile Rus oligarkların savaşıdır. Bölge halkları bir avuç asalak için birbirine kırdırılmakta, AB ülkelerinin sınırlarında ırkçılığa, tacize ve yoksulluğa mahkum edilmektedir. Tüm bunlar yaşanırken emperyalistler kâr oranlarını arttırmak ve daha fazla silah satmak için savaşı fırsata çevirmeye çalışmaktadır. Bugün Ukrayna dışında Kuzey Afrika, Karadeniz, Balkanlar ve Doğu Avrupa’da ölüm saçan NATO; operasyonlarını üye devletler dahil olmak üzere ülkelerin içerisine dönük ekonomik, ideolojik ve askeri olarak da gerçekleştirmektedir. Darbeler, faili meçhuller ve kontrgerilla faaliyetleriyle savaş, işçi sınıfına karşı topyekün verilmektedir. Tüm dünyada hal böyleyken Türkiye’de sermayeye boyun eğerek yaranmaya çalışan düzen muhalefeti ve iktidar bu görevi büyük bir iştahla yerine getirmektedir. 

Ukrayna’da savaş devam ederken, Türkiye’de ve dünyada savaş makinesi NATO’yu destekleyen tüm aktörler ağız birliği içerisinde savaş karşıtı açıklamalarda bulunmaktadır. Peki nedir tam olarak karşı olunan? Yugoslavya’yı bombalayan, Ortadoğu’yu ve Afganistan’ı karanlığa mahkum ederek kan gölüne çeviren NATO destekçilerine bu soruyu sormak manasız olacaktır. Soruyu tersinden sormak gerekir. Barışarak korunmak istenen nedir? Cevabın demokrasi veya özgürlük olmadığı Ortadoğu’daki katliamlarla tartışmaya kapanmıştır. Cevap çok nettir. Korunmak istenen sermaye düzeni ve onun üzerinde yükselen emperyalist hiyerarşinin devamlılığıdır. NATO’nun dünya halklarına yaşattığı yıkım ve emperyalizm görmezden gelinerek öne sürülen içi boş soyut barış talepleri; ancak sermayenin elindeki kanı örtmeye hizmet etmektedir.  

Tüm bu nedenlerle NATO karşıtı olmak komünistler için ideolojik bir tercihten ziyade, dünya barışı için bir zorunluluktur. Liberallerin, siyasal-islamcıların ve faşistlerin aksine barış, emperyalist hesaplaşmalarla gelmeyecek, işçi sınıfının ellerinde anti-emperyalist karakterli, enternasyonalist bir mücadeleyle yükselecektir.

'İncirlik Üssü antikomünizmin sembolüdür'

İncirlik Üssü'nün önemi nedir, NATO'nun diğer üslerine kıyasla özel bir önemi var mı?

Eylül – Çukurova Üniversitesi: İncirlik Üssü Türkiye'de antikomünizmin sembolü durumundadır. Tüm Ortadoğu halkları için ABD hegemonyasının ve emperyalizmin kalesidir. Soğuk Savaş yıllarında Türkiye'nin ABD'ye yanaşmasının siyasi tarihinin en net başlangıcıdır. Menderes Hükümeti'nin emek düşmanı liberal politikalarını hayata geçirmek için ülkedeki uyanışı bastırması gerekiyordu ve bu politikalar doğrultusunda ABD’ye ait nükleer silahlar ülkeye getirilmeye başlandı. Böylelikle ABD bir Sovyet işgali tehdidi durumunda bu silahları kullanabilecekti. Öte yandan bölgede bulunan füzelerin bir kısmının menzil uzunluğunun Türkiye sınırları içerisinde kalması da ülkedeki devrimci ayaklanma durumunda emekçi halka karşı kullanılabileceği anlamına geliyordu. Günümüzde ise NATO saldırganlığının yoğunlaştığı, Ukrayna-Rusya arasındaki gerilimin tırmandığı bir dönemde İncirlik Üssü içinde barındırdığı 50 tane B61 hidrojen bombası ile de ülkemiz için büyük bir tehdit oluşturmaya devam etmektedir.  

Öte yandan Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesinde, birinci ve ikinci Körfez Savaşı hatta Libya ve Suriye’de İncirlik Üssü NATO’nun karakol görevini görmüş ve hepsinde işlevsel olarak kullanılmıştır. Bu da İncirlik Üssü'nün bölge halkları için de bir tehdit olduğunun açık bir göstergesidir. Dolayısıyla Türkiye’nin NATO’dan çıkması ve İncirlik Üssü'nün kapatılması Türkiye emekçi sınıfı için olduğu kadar bölge halkları için de elzemdir. Bu da mücadelemizin enternasyonal yanını göstermektedir.
Bizler de tüm emekçi halklar için böylesi büyük bir tehdit anlamına gelen NATO’nun varlığını kabul etmiyoruz ve 15 Mayıs'ta daha önce de birçok kez devrimcilerin, gençliğin protestolarına sahne olan İncirlik Üssü’nde buluşuyoruz .Türkiye Komünist Gençliği olarak 15 Mayıs’ta İncirlik’te NATO üssüne yürüyoruz!

'Mücadelemiz Denizlerle aynı saflarda, emperyalizme ve NATO’ya karşı'

Türkiye'de geçmişten günümüze anti-emperyalizm mücadelesinde gençliğin yerini nasıl görüyorsunuz?

Zekican – Ankara Üniversitesi: Sermaye düzeninin yani kapitalizmin tarihi boyunca, ülkelerdeki öğrenci ve gençlik hareketleri, sınıf mücadelesinde emekçilerin saflarında defalarca önemli bir güç olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Türkiye’de ise gençlik hareketinin 1960’lardaki yükselişi, 68 yılını önceliyor. 

27 Mayıs 1960 darbesi ve 1961 yılında Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) kurulmasıyla başlatılabilecek olan ve 60’ların ortalarına doğru da, anti-emperyalist ve yurtsever gençliğin daha fazla sorumluluk üstlenmeye, ülkemizdeki siyasi gelişmelere sözünü daha çok söylediği bir dönemde TİP 1965 seçimlerinde 15 milletvekili ile Meclis’e girmişti. Türkiye’de o dönemde büyük işçi grevleri gerçekleştiriliyor, köylülüğün hareketliliği gündeme geliyordu… Gençlik hareketinin ise aynı dönemde anti-emperyalist mücadeleye ve ülkemizin geniş kesimlerine mal olan iki olaydan biri, İstanbul Dolmabahçe’ye demirleyen Amerikan 6. filosunun piyadelerini denize dökmeleriyken 1969 yılında Türkiye’ye, ABD büyükelçisi olarak atanan "Vietnam Kasabı" adıyla tanınmış Robert Commer Türkiye’ye ayak bastığı günlerden itibaren başlayan eylemlerdi. 6. Filo eylemlerinden yaklaşık bir sene sonra 6 Ocak 1969’da ODTÜ’ye gelen Kommer’in arabasının yakılması ve büyükelçinin protesto edilmesi gittiği her yere savaş, açlık ve yıkım götüren emperyalizme ve onun eli kanlı terör örgütü olan NATO’ya karşı eylemlere imza atan anti-emperyalist, bağımsızlıkçı, yurtsever eylemleriyle hem öğrenci gençlik arasında hem de toplumda geniş bir kabul gören bir mücadelenin o dönemlerde yükseldiği söyleyebiliriz.  

O dönemin devrimci hareketinin bizlere bıraktığı değerler için mücadele etmeye devam ediyoruz. 
2001 yılında ODTÜ Mc Donald's eylemleriyle, 1996 yılında 29 Şubat İstanbul Üniversitesi işgali, 1997 yılında "Türban Neyi Örtüyor?" broşürü ve eylemleriyle, 1999 yılında dönemin ABD başkanı Clinton, bölgemize ve Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmek istiyor ve ülkemizden önce Yunanistan’a da uğrayan ancak burada kitlesel eylemlerle karşılanan Clinton Türkiye’de Ankara ve İstanbul başta olmak üzere çeşitli şehirlerde gerçekleştirilen eylemlerde partili öğrenciler en ön saflarda yer alıyordu. Tüm dünyada emperyalizmin simgelerinden biri olarak görülen Mc Donald’s‘ın ODTÜ’den kovulması eylemleriyle, 2004 Haziranı’ndaki NATO’nun İstanbul Zirvesi’ni partili öğrenciler de “İstanbul NATO’ya Kapılarını Kapatıyor” sloganıyla karşılamıştı ve 6 Mayıs 2005’te Denizler’in 6. Filo eylemlerinde yükselttiği bayrak Adana İncirlik’teki ABD Üssü’ne taşıdı. TKP’li Öğrenciler memleketin dört bir yanından yola çıkıp İncirlik’te buluşmuştu… 

Mücadelemiz Denizlerle aynı saflarda, emperyalizme ve onun eli kanlı terör örgütü olan NATO’ya karşı eşitlik ve özgürlük için mücadele etmektir. Bu nedenle bugün yaşadığımız hayat pahalılığın, gericiliğin karanlığının ve artan sömürünün içinde bulunduğumuz emperyalist düzen siyasetine ait olduğunu bilerek, Bu düzeni değiştirmek isteyen gençler olarak mücadele ediyoruz. Eşit ve özgür bir ülke kurana kadar da mücadele etmeye devam edeceğiz.

'Dünyanın neresinde olursa olsun her türlü işgalin karşısında'

Emperyalizmin panzehiri olarak yurtseverlik neden savunulmalıdır?

Hazal – Akdeniz Üniversitesi: Bence bu soruya, birbiriyle sıkça karıştırılan, aynı anlama geldiğini düşünülen bir kavram olan milliyetçilik kavramıyla yurtseverlik kavramını karşılaştırarak cevap vermek sanıyorum manalı olur. 

Milliyetçilik kendi çıkarları için bir başka ulusun, sömürülmesini savunmaktır. Yeri geldiği zaman hırsızı, katili farketmeksizin onları 'bunlar bizim' deyip, savunmaktır.

Milliyetçilik NATO'yu, ABD'yi, emperyalizmi, özelleştirmeleri, yağmayı, gericiliği karşısına alıp bunlarla mücadele etmemektir. Aksine, düzenin o ülkede yaşayan tüm etnik kökenlerin, kültürlerin ve bölge halklarının  yaşamalarını tehdit eden bu düzeni korumak, ömrünü uzatmak gibi bir misyonla varlığını devam ettiriyor. Komünist gençler 'NATO defol, bu memleket bizim!' bildirileri dağıtırken onlara saldıranlar 'vatanseverler', milliyetçilerdir.

Biz yurtseveriz. Bizler eşitlik, bağımsızlık için özelleştirmelere, kapitalizme, emperyalizme karşı mücadele ederiz. NATO üslerinin kapatılması gerektiğini savunuruz. Dünyanın neresinde olursa olsun her türlü işgalin karşısında dururuz.

Antiemperyalizm, antikapitalizmi içinde barındırmak zorundaysa patronlara, uluslararası tekellere, özelleştirmelere ve gericilere karşı, aydınlanmayı, laikliği, kamulaştırmayı başa yazmak zorunludur. Gericiliğe, faşizme, sömürüye, piyasacılığa, Amerikancılığa, yayılmacılığa boyun eğmemek yurtseverlerin işidir. 

Bizler büyük bir birikimle ve kazanımlarımızla gericiliğin, emperyalizmin, halk düşmanlığının üzerine üzerine gidiyoruz. Çünkü biliyoruz ki aydınlanmacılık ve yurtseverlik bizi asıl kurtuluşa, sosyalizme götürecek biricik olgudur. Ve unutulmasın ki yurtseverlik olmaksızın gericilerle, işbirlikçilerle, işçi ve emekçi düşmanlarıyla gerçek anlamda hesaplaşamayız. Emperyalizm, kapitalizmin ulaştığı en ileri aşama olarak, karşısında ancak yurtseverlerin alaşağı edebileceği bir düzen olarak varlığını sürdürüyor bugün. Ve yapılması gereken, emperyalistlerle uzlaşmak, arayı bulmak, biraz daha azına razı olmak değil bu düzenle ve onu besleyen her yapıyla ilkeli, onurlu bir mücadeleyi örmektir.