GÖRÜŞ | Ukrayna meselesi, Putin, Lenin ve diyalektik

'Bir anlamda, Sovyet emekçilerinin bütün kazanımlarını çalanlar bir de toprak hesabı yapmaktadır. Lenin’e yönelik eleştirileri diyalektikle değil ancak pişkinlikle açıklanabilir.'

Umut Bekcan

Rusya, Ukrayna’ya yönelik askeri müdahaleye girişince tartışmalar da başladı. Savaşın sorumlusu üzerine farklı görüşler ortaya atıldı. Rusya burada saldıran taraf olduğu için sorumluluk kendiliğinden üzerine yapıştı. NATO'cu Türkiye sağının Rusya’ya karşı Sovyetler’den kalma alışılagelmiş bir düşmanlığı olduğu için suçluyu aramak fazla zaman almadı. Olay, Rusya’nın yayılmacılığına indirgendi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise meseleyle ilgili NATO ve Ukrayna yönetimine ek bir sorumlu buldu. Lenin ve Sovyetler Birliği, Ukrayna’nın “mucidi” olmalarından dolayı bugünkü durumdan sorumluydu. Sosyal veya ana akım medyada özellikle ilk tartışmayla ilgili çok fazla analiz veya yorum üstümüze boca edildi. Peki, akıl sağlığımızı da koruyarak bu tartışmaları nasıl ele almalıyız? Öncelikle, kimin sorumlu olduğundan bağımsız, konuyu/sorunu anlamak gerekir. Bunun için de soruna diyalektik bakmak ve meselenin özünü kavramak bir zorunluluktur.

Diyalektik bakışa veya yönteme göre bir olay, tek başına, çevresindeki olayların, gelişmelerin dışında ele alınırsa anlaşılamaz. Bir olayın, çevresindeki olaylarla bağları olduğu, kendisini kuşatan olayların onu koşullandırdığı düşünülürse anlaşılabilir. İncelenen olgu, kendisini çevreleyen koşullardan ayrılırs diyalektiğin temel yasası bozulur (örneğin, bilimde buluşlar yapılamaz). Diyalektik, bütünselliği ve hareketi içerir. Yani olgulara, temsil ettikleri bütünsellikle birlikte ve hareket hâlinde bakmak gerekir. Hareketi, karşıtların savaşımı olarak açıklar. Karşıtların biri olmadan ötekinin de olamayacağını ve her hareketin, her değişikliğin, her biçim değiştirmenin, karşıtların savaşımıyla açıklandığını ortaya koyar.

Diyalektik yöntem, bir olayı geniş ve çok boyutlu bir şekilde ele almamızı sağlar. Olayın, “ ya o, ya bu”, “evet mi hayır mı?” şeklinde kesinlik içeren cevaplarla geçiştirilmesine izin vermez. İlişkileri, olasılıkları içeren ek açıklamalara ihtiyaç duyar. Bir olay analiz edilirken karşımıza nedenler ve sonuçlar karışımı çıkar. Her neden başka bir nedenden ileri gelir, her sonuç sırasında neden oluşur. Sonuç nedene tepki gösterir veya neden sonuca tepki gösterir. Neden sonuçta sönmez, yok olmaz. Neden ve sonuç evrensel karşılıklı bağımlılığın hareketleridir. Bu diyalektik bakıştır, bilimseldir.

Diyalektik bakışın karşısında metafizik bakış vardır. Metafizikçi, şeyleri kesin/değişmez olarak tanımlar ve birbirlerinden özenle ayırır. İki karşıtın aynı zamanda olamayacağını düşünür. Örneğin bir varlığı ya canlı ya ölü olarak kabul eder. Bir varlığın hem canlı hem ölü olmasını, insan bedeninde yeni hücrelerin, ölmekte olan hücrelerin yerini aldığını kabul etmez. Değişmenin reddi, ayrılmaz olanın ayrılması, karşıtların sistemli olarak dışta bırakılması metafizik bakışın veya yöntemin ana unsurlarıdır. Metafizik yöntem, bir olayı kendisini doğuran ve açıklayan tarihsel koşulların bütününden soyutlar, tecrit eder. Metafizik, gerçeği parçalara böler ve bu yolla gerçeği olduğundan başka gösterir. İnsanın edilgenliğine, güçsüzlüğüne, her şeyi oluruna bırakmaya cevaz verir. Örneğin, “Böyle gelmiş, böyle gider…”, “Dünyanın kaidesi bu, bir tarafta ezen diğer tarafta ezilen…” “Savaşlar bitmez, savaşların sonu gelmez.” vb. ifadeler buram buram metafizik kokan cümlelerdir.

Meseleye dönersek, Rusya’nın Ukrayna müdahalesini Rus yayılmacılığına indirgemek, olayın sorumluluğunu tamamen Rusya’ya yüklemek, Putin’in ihtiraslarına bağlamak, “Ruslar zaten hep böyledir.” şeklinde toptancı yorumlar yapmak diyalektik yönteme terstir. Metafizik bakışı yansıtır. Söz konusu askeri müdahaleyi, son günlerde veya aylarda hatta son birkaç yılda NATO-Ukrayna-Rusya üçgeninde yaşanan gelişmeleri inceleyerek izah edemeyiz. Filmi biraz daha geriye sarıp askeri müdahalenin bir ihtimal olarak ilk kez ortaya çıktığı zamana/olaya yani temel sebebe ulaşmak meselenin özünü kavrama imkânı verir. Temel sebep ile askeri müdahale arasında yaşanan sebep-sonuç karışımı olaylar, temel sebebin ortaya çıkardığı “yeni gerçekliğin” ürünleridir. Dolayısıyla bir başlangıç noktası oluşturmazlar.

Kuşkusuz, hayat, filmler kadar basit değildir ama ünlü bir bilim-kurgu filminden örnek vererek konunun daha iyi anlaşılmasını (teşbihte hata olması pahasına) sağlayalım. 1989 yapımı Geleceğe Dönüş II filminde iki ana karakter Dr. Emmett L. Brown ve Marty McFly, 2015 yılından ait oldukları 1985 yılına döndüklerinde önce yanlış bir yıla geldiklerini sanırlar. Zira her şey değişmiştir. Kötü karakter Biff Tannen çok zengindir, adeta bir zenginlik imparatorluğu kurmuştur, her şeye sahiptir. Çok güçlüdür, polis ve yargı ona çalışmaktadır. Hatta 1973’te Marty’nin babasını öldürmüştür. Bilim adamı Dr. Brown, ait oldukları 1985’e tekrar dönebilmek için içine düştükleri yeni gerçekliğin (1985A-Alternatif 1985) ortaya çıkmasını sağlayan temel sebebe ulaşıp onu ortadan kaldırmayı önerir. Bunun için 1955’e gidip Biff’in elinden her şeye sahip olmasını sağlayan Almanac’ı almak gerekir. Burası temel sebeptir. Temel sebepten sonra oluşan yeni durum, yeni gerçekliğin ürünleridir yani ortaya çıkardığı sebep sonuç karışımıdır. Sorunun oralarda çözümü çok zordur. Örneğin Marty’nin babasını kurtarmak için 1973’e gidilirse varılan yer yine Biff’in çok güçlü olduğu 1973A olacaktır.

Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinde temel sebep Şubat 2014’te, Ukrayna’da, seçilmiş hükümetin NATO-AB destekli neofaşist bir darbeyle devrilmesidir. SSCB dağıldıktan sonra tabii ki iki ülke arasında başka sorunlar da yaşanmıştır. Fakat yaşanan savaş özelinde, (geçmişe gidip darbeyi önleyemeyeceğimize göre) savaşın sorumlusunu tartışmak için incelemeye buradan başlamak gerekir. Diyalektik açıdan bütünsellik ve hareketi buradan itibaren ele almakta sakınca yoktur.

2013 sonu 2014 başında Maidan devrimi olarak da anılan protestolara 45 milyonluk ülkede en fazla 300 bin kişi katıldı. Grevler veya işçi eylemleri de olmadı. Hareket, aşırı milliyetçi bir siyasi karaktere sahipti. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland ile ABD’nin Kiev Büyükelçisi Geoffrey Pyatt arasında Kasım 2013’te geçen telefon kaydı darbeye Batı desteğini tescilliyordu. Hükümetin başına milliyetçi Anavatan Partisi’nden Arseniy Yatsenyuk geçti. Yatsenyuk, Ukrayna Sosyal-Ulusal Partisi olarak kurulmuş neofaşist örgüt Svoboda’ya altı bakanlık verdi. Maidan hareketi içinde Batı’nın sempatiyle baktığı örgüt, 2012’de AB Parlamentosu tarafından ırkçılıkla suçlanmış, hükümette yer almaması istenmişti. Ama işler değişmiş, devrik hükümet AB ile anlaşma imzalamaktan vazgeçmişti.

Ülkede Ruslara yönelik baskılar başladı. Rusçanın statüsü düşürüldü. Darbe sonrası Putin, Ukrayna’nın NATO’ya alınabileceğinden endişe ederek Karadeniz’deki pozisyonunu kuvvetlendirmek adına Kırım’ı ilhak etti. Nisan ayında Rusların yoğun olarak yaşadığı Donetsk ve Lugansk’ta ayaklanma başladı. Mayıs 2014’te Odessa’da Ukrayna milliyetçileri yeni hükümete muhalif yaklaşık 50 kişiyi sendika binasında yaktı.

Bu yaşananlardan sonra süreç içerisinde aktörlerin (NATO, Ukrayna, Rusya) saldırgan veya barışçıl hamleleri artık yeni gerçekliğin ürünüdür. Minsk Anlaşmalarının yapılması, Normandiya Formatı toplantıları, Ukrayna’da ve ABD’de devlet başkanı değişiklikleri, Minsk Anlaşmalarının sekteye uğraması, silahlanmalar, tatbikatlar vs. gibi gelişmeler gündemi işgal etmiş, bazısı savaşa giden yolu kısaltmıştır. Ama bakılması gereken yer Maidan darbesi ve yeni neofaşist hükümetle NATO’nun yakın ilişkilerdir. Ukrayna hükümeti Suriye’den sonra emperyalist rekabetin yeni oyun alanı olmayı gönülden tercih etmiştir. Bölgedeki krizin, gerilimin, savaş riskinin başlangıcı burası olduğu için Rusya’nın müdahalesi, Maidan Darbesi ve sonrası gelişmelerden bağımsız ele alınamaz. Bu diyalektiği görmeden, güncel hamleleri yorumlamak, metafizik ezberleri tekrarlamak, ABD emperyalizmi, NATO müdahaleleri sahnedeyken akla gelmeyen egemen devletlerin iç işlerine karışmama, bağımsızlığa ve toprak bütünlüğüne dokunmama gibi uluslararası hukuk ilkelerini hatırlamak diyalektiğe aykırıdır. Bu tarz bir yaklaşım, olayın bütünselliğini, koşullamaları görmeyip bir parçasına bakarak yorum yapar. Örneğin NATO’nun yayılmacılığıyla bu müdahale arasında bağlantı kurmaz, dahası Ukrayna’yı savunmamasını NATO’nun genişlemek istemediğine delil olarak gösterir.

Bu noktada karşı durulması gereken şey, emperyalist askeri bloklar, savaş kışkırtıcılığı, yayılmacılık ve devletler arası güç mücadeleleridir. Yani bir bütün olarak kapitalist-emperyalist sistemin reddedilmesidir. Yaşanan savaş, emperyalist rekabetin/çelişkilerin çıktısıdır. Sorumluluğu bir tarafa yüklemek ve diğer(ler)ini aklamak, saflık değilse burjuva kurnazlığıdır.

Diğer tartışmaya gelirsek, Ukrayna meselesiyle ilgili Putin, ilginç bir şekilde Lenin ve Sovyetler Birliği’ne de sorumluluk yüklemiştir. Ona göre, Ukrayna’nın mimarı Lenin’di. Krizin kaynağını zamanında Lenin ve Bolşevikler inşa etmişti. Ukrayna topraklarının şimdi sorun olan önemli bir kısmını Rusya SSC’nin hediye ettiği topraklar oluşturuyordu. Sovyet cumhuriyetlerine ayrılma hakkı tanınmasını da eleştiriyordu. SSCB dağıldığında Ukrayna aldığı hediyeleri de yanında götürmüştü. Aslında Putin bunları ilk kez dile getirmiyordu. Aralık 2019’da bir basın toplantısında da Ukrayna’yı Lenin’in devlet inşasının mirası olarak nitelemiş ve “Şimdi bununla uğraşıyoruz.” demişti. Şu anki Donetsk ve Lugansk’tan daha geniş bir alanı kapsayan Donbass bölgesi 1918’de Ukrayna’ya verilmişti. Ona göre, kırsal bir bölge olan Ukrayna’da proleter nüfusun artması amaçlanmıştı.

Bir kere toprak/sınır değişimi tek taraflı değildi. Taganrog, Kamensk, Şahtı ve Rostov bölgesinin bir kısmı 1924’te Ukrayna’dan Rusya’ya geçti. Bu tarz sınır değişiklikleri, diğer Sovyet cumhuriyetleri arasında da gerçekleşti. Daha önemlisi, idari sınırların değişimi, sosyalist bir ülke içerisinde koşullar ve bağlam doğrultusunda (savaşlar, yerel ihtiyaçlar vb) yapılmış tasarruflardı. Eşit ve adil bir dünya kurup, sömürüyü yok etmek isteyenler için ülke içi idari sınırların nereden geçtiği görece tali bir husustu. Bu tasarruflar, Sovyet döneminde bir krize/soruna neden olmadığına göre, sorunun sebebi, Lenin değil sosyalizmin yerini kapitalizmin almasıdır. Kapitalizmin de milliyetçiliği ve şovenizmi körüklemesidir. Ayrıca 1991’de dağılan SSCB’den ayrılan devletler, ayrılma hakkının verdiği izinle bağımsızlığını ilan etmemişlerdir. Karşıdevrimle birliği terk edip, yıkıp gitmişlerdir. Ayrılma hakkının var olup olmamasının veya hukuka uygun hareket edip etmemenin bir önemi yoktur. Olsaydı, 17 Mart 1991’de Sovyetler Birliği’nin varlığını sürdürmesinin uygun olup olmadığının sorulduğu referandum sonucu dikkate alınırdı. %80 katılım oranının sağlandığı referandumda %77 oranında evet oyu çıkmıştı. Ukrayna’da evet oranı %71’di ve %83 oranında katılım sağlanmıştı.

SSCB’nin dağılmasında (Gorbaçov’la birlikte) başrol oynayan Yeltsin’in Rusya devlet başkanlığı makamına oturttuğu Putin, karşıdevrim sonrası kurulan yeni gerçekliğin şu anki lideridir. Sovyet eğitimi almış olsa da sınıfının sözcülüğünü yaparak gerçekliği kesip biçip, işine geldiği gibi yorumlamaktadır. Bir anlamda, Sovyet emekçilerinin bütün kazanımlarını çalanlar bir de toprak hesabı yapmaktadır. Lenin’e yönelik eleştirileri diyalektikle değil ancak pişkinlikle açıklanabilir.

Bu iki tartışmada da diyalektik bakış eksikliğine sahip özne aynıdır, burjuvazi. Batı perspektifli burjuvazi, Rusya’yı; Rusya burjuvazisi Sovyetler Birliği’ni eleştirmektedir.

Kaynaklar

Ergun, D. (1995). Sosyoloji ve Tarih, Sosyolojide Yöntem Sorunu, 3. Baskı, Ankara, İlke Kitabevi Yayınları.

Peters, A. (2016). “Kiev darbesinin ikinci yılı-I. Bölüm”, https://www.wsws.org/tr/articles/2016/03/07/ukra-m07.html

Politzer, G. (1996). Felsefenin Temel İlkeleri, Çev. M. Erdost, 12. Baskı, Ankara, Sol Yayınları.

“Putin Donbass'ı tanıdı, Rusya asker gönderiyor”, (2022). https://haber.sol.org.tr/haber/putin-donbassi-tanidi-rusya-asker-gonderiyor-326885

“Putin nazval strannım reşeniye Lenina po Ukraine”, (2019). https://lenta.ru/news/2019/12/19/ukrssr/

Şimov, Ya. (2020). “Podarki ot russkogo naroda. Kto i kak perekraival kartu SSSR”, https://www.svoboda.org/a/30686453.html

“1991 Sovyetler Birliği referandumu”, (2021). https://tr.wikipedia.org/wiki/1991_Sovyetler_Birli%C4%9Fi_referandumu#:~:text=Sovyetler%20Birli%C4%9Fi'nde%201991%20Referandumu,uygun%20g%C3%B6r%C3%BCyor%20musunuz%20sorusu%20y%C3%B6neltilmi%C5%9Ftir.