AKP'ye geçen patron vekil, fabrikasında 'Ben kimim' dedi, tanımayan işçiyi dövdürtüp işten attı

Milletvekili seçildiği İYİP'ten 6 ay geçmeden AKP'ye katılan Nebi Hatipoğlu'nun fabrikasında çalışan işçilerin çizdiği tablo, mafyavari bir duruma işaret ediyor.

Yekta Armanc Hatipoğlu

Nebi Hatipoğlu... Son seçimde İYİP'ten Eskişehir vekili seçildi, daha üzerinden altı ay geçmeden İYİP'ten istifa edip AKP'ye katıldı.

TBMM'deki vekillerin çoğu gibi o da patron. PVC pencere üreten bir fabrikanın sahibi.

Nitekim, AKP'ye geçişinde de patronluğun izleri görülüyor. Nebi Hatipoğlu’nun büyük ortağı olduğu Europen Endüstri İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi’nin, AKP transferinin ardından Sanayi Bakanlığı’ndan 1,3 milyar liralık teşvik aldığı ortaya çıkmıştı.

Peki, Hatipoğlu nasıl bir patron?

Bu sorunun peşine düştük ve yanıtı, Hatipoğlu'nun işçilerinden aldık.

İşçiye dayak, sendikaya yasak

Ayşe*, 45 yaşında. Dört yıldır Eskişehir'deki Europen'de çalışıyor. 

Patronu Hatipoğlu'nun nasıl biri olduğunu, daha söyleşinin başında anlattığı anekdotla tüm çarpıcılığıyla ortaya koyuyor:

"Nebi Hatipoğlu bir gün fabrikada dolaşıyor. Biz işçilere tek tek ‘Ben kimim?’ diye soruyor. Bir arkadaşımız tanıyamadı kim olduğunu. Hatipoğlu, kendisini tanıyamayan işçiyi dövdürtüp işten çıkarttı. Mafya gibi dolaşıyor fabrikada."

"Mafya" benzetmesi, anlaşılan o ki, yalnızca Hatipoğlu'nun kişisel tavrıyla ilgili değil. Fabrikanın işleyişinde de benzetmenin gerçekliğinin izleri görülüyor.

Örneğin, sendika başlığı. Ayşe, fabrikaya sendika sokmak istediklerini ve kimi görüşmeler yaptıklarını aktarıyor. Yanıt, mafyavari: "Bize ‘Eğer Nebi Hatipoğlu’na bulaşırsanız, sendika konusunu açarsanız işten atılırsınız.’ denildi."

Patron ve adamları, fabrikadaki işçilerin birliğinin önüne geçmek için, işçiler arasında "patrona yakınlık" üzerinden ayrımlar yaratmaya çabalıyor. Misal, daha "makbul" sayılan işçiler, daha uzun mola süresine sahip. Ayşe, "Mesela operatörler ve işçiler var, operatörler daha fazla mola yapıyor. Operatörü daha yüksek mevkide görüyorlar" diyor.

Paran kadar itiraz et

Bu ayrım, yalnızca mola sürelerindeki imtiyazla sınırlı kalmamış. "Patrona yakınlık" yanılsaması, patronca davranışları da tetikliyor. Ayşe anlatıyor: "İşçiler arasında da bir bölünmüşlük var. Operatörler, kendi bakmaları gereken makineleri işçilere zimmetliyor. Üç makineye bakan işçi, iki makineye daha bakıyor. Onlar operatörlerin makinesi oluyor. Ama tabii ki işçi baktığı bu iki makine üzerinden herhangi bir ek ücret falan almıyor. Duruma tepki gösteriyoruz, bu sefer ücretimizi kesmekle tehdit ediyorlar."

İşçilerin aktardığına göre fabrikada sürekli bir tehdit ortamı var. "Sürekli bir tehdit var" diyor Ayşe, "Yok ‘maaşını keseriz,’ yok ‘sendika istemeyeceksiniz’ diyorlar".

Hatipoğlu'nun fabrikasında herkese eşit işleyen hukuk kuralları değil, biata göre değişen feodal yaklaşımlar hakim. Ayşe, fabrikadaki sömürü koşullarına tepki gösteren bir arkadaşına iki aydır zamlı ücretinin verilmediğini belirtiyor. "Ek mesai ücretlerini de elden veriyorlar, haliyle bu durum emekliliğimize de yansıyacak."

Ek mesai önemli, çünkü sürekli. Ayşe, neredeyse her gün günde 12 saat çalıştıklarını söylüyor. "İki hafta gece, iki hafta gündüz 12 saat çalışıyoruz. Hafta sonu tatil yapamıyoruz." En büyük şikayeti, ailesini doğru düzgün görememesi.

Milletvekili olmadan önce işçilere ‘yardım’ sözü vermiş

Nebi Hatipoğlu milletvekili olmadan önce işçilere yardım sözü vermiş. “Nebi Hatipoğlu milletvekili seçilmeden önce çocuklarımıza kırtasiye yardımı yapacağını söyledi” diyen Ayşe, Hatipoğlu’nun seçildikten sonra kendilerine herhangi bir yardım yapılmadığı gibi çalışma koşullarında da herhangi bir olumlu değişim yaşanmadığını belirtti.

Hatipoğlu’nun İYİP’ten istifa edip AKP’ye geçişi de işçilerin muhabbet konusu. Çalışanlar, Hatipoğlu'na atfedilen “Ben zaten ezelden beri AKP’liydim, Eskişehir’de AKP'den seçilemeyeceğim için İYİP’ten aday oldum” sözlerini sık sık tekrarlıyor.
 
*: İşçinin ismi, çalıştığı fabrikada sorun yaşamaması adına değiştirilmiştir.