Ucuz işgücü ihtiyacının doğal sonucu olarak çocuk işçilik

Türkiye’de bugüne kadar belirli aralıklarla çocuk işçi çalıştırmakla gündeme gelen markaların Afrika ve Asya’da da tedarik zincirleri mevcut ve çocuk işçilik buralardaki ülkelerde de Türkiye’deki gibi ciddi boyutlara ulaşmış durumda.

Gülçin Yamaç

​İçlerinde Zara, Mango, Marks&Spencer’ın da olduğu ünlü bazı markaların Türkiye’deki tedarik zincirlerinde Suriyeli çocukların çalıştırıldıklarına ilişkin bir haber basında yer aldı geçtiğimiz günlerde. BBC yaklaşık bir hafta önce tarih vererek bir televizyon programında Türkiye’deki üreticilerinde Suriyeli çocuk çalıştırılan markaları açıklayacağını duyurdu. Gizli kamerayla çekilen görüntülerde çocuklar makine başında çalışıyor, ütü bandında, pres yapıyor. Durum Avrupa basınında da büyük bir ‘şaşkınlıkla’ karşılandı ve yaygara koparıldı.

Bir açıdan baktığımızda Türkiye’de de ‘prestij’ sahibi bu isimlerin bu şekilde anılması ve kamuoyuna yansıtılması bir kaygı uyandırmış olmalı ki başta konunun muhatabı olarak deşifre edilenler olmak üzere pek çok markanın panik halinde listede kendi isimlerinin olup olmadığını öğrenmek için çabaya giriştikleri de alınan duyumlar arasında.

Peki Suriyeli çocuk işçi çalıştırmak ismi geçen markalarla mı sınırlı?

Türkiye’de 4 milyona yakın Suriyeli varken ve bunların yarısından fazlası 18 yaşının altındayken şu bir gerçek ki; Türkiye’de Suriyeli çocuklar çalışıyorlar. Korumasız, güvenliksiz, ağır sömürü koşulları altında, uzun saatler karşılığı çok düşük ücretlerle… Üstelik sadece tekstilde de değil, ağır ve tehlikeli her türlü iş alanında.

Öte yandan Türkiye’de bugüne kadar belirli aralıklarla çocuk işçi çalıştırmakla gündeme gelen markaların Afrika ve Asya’da da tedarik zincirleri mevcut ve çocuk işçilik buralardaki ülkelerde de Türkiye’deki gibi ciddi boyutlara ulaşmış durumda.

Ancak markaların çocuk işçiliği gündemlerine almaları için dünya çapında bir skandal yaşanması, üzeri örtülemeyecek derecede büyük bir vakanın olması ve kamuoyuna yansıması gerekiyor. Örneğin, 2013 yılında Bangladeş’de dünyaca ünlü markalara üretim yapan tekstil atölyelerinin içinde olduğu Rana plazanın çökmesiyle birlikte 1000’den fazla işçinin hayatını kaybetmesi buna bir örnekti. Tıpkı Adidas, Nike gibi markaların ürünlerinin Vietnam’da çocuk işçiler tarafından üretilmesinin basına yansımasında olduğu gibi…

Kimi markaların Türkiye’deki üretimlerini düşürmelerinde ya da Türkiye’den çekmelerinde bir süredir AKP iktidarıyla ABD ve AB arası siyasi gerilimlerin ekonomik ilişkileri etkilemesi, Türkiye’nin bombaların patladığı, riskli ülkeler arasında ilk sıralara yükselmesinin bir payı olduğu söylenebilir.

Bu bir gerçek: Türkiye güvenliksiz bir ülke, epeyce bir süredir.

Tam da bu nedenle Türkiye’deki çocuk işçilik şimdilerde gündemde… Yine tam da bu nedenle gündemden hemen düşmeye meyilli.

Bir süre önce yine bazı markaların üreticilerinde çocuk işçi çalıştırıldığına dönük kimi haberler çıkmış ancak hemen unutulmuştu. Aralarında H&M’in de olduğu bu markalardan birinin CEO’sunun açıklaması çocuk işçiliğin tamamen denetlenmesinin mümkün olamayacağı yönünde olmuştu.

Çünkü kapitalist üretim sisteminin her koşulda ucuz işgücüne olan gereksinimi devam edecek. Sermaye açısından zamandan ve mekandan bağımsız bu kurala aykırı tek bir denetim mekanizması, tek bir sömürü deşifrasyonu olamayacağı için markalar her durumda dünyadaki emperyalist odaklar ve sermaye çevrelerinin hegemonya mücadelesinin bir sonucu olarak kadraj dışı kalan ülkelerde üretime çocuk işçilerle devam edecek. Türkiye değilse Kamboçya, Etiyopya veya Hindistan'da…Ya da dünyanın başka bir yoksul köşesinde...