Dövizle borçlanmaya sınırlama getirilebilir mi?

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı 'şirketlere dövizle borçlanma sınırlaması' getirileceği açıklamasını yineledi. Daha önce KOBİ’lerin dövizle borçlanmasına yönelik düzenleme yapılmıştı. Şimşek, toplam borcun yüzde 84’üne sahip 2 bin 184 büyük şirket için Merkez Bankası’nın çalışma yaptığını açıkladı. Düzenlemenin arkasında sermayeye yeni bir koruma…

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde, "Sorun reel sektörün döviz borçları. Ne yapacağız? Meşhur ABD Başkanı J.F. Kennedy'nin lafı var; 'Çatıyı güneşliyken tamir etmek lazım.' Şu anda faizler nispeten düşük; ekonomiler büyüyor ama yağmur yağacak. Bunlar için tedbir alıyoruz. Döviz borçlanmaya sınır getireceğiz; KOBİ'lerde yaptık. Büyükler yönetebildiklerini söylüyor ama görüyoruz yönetemiyorlar; tedbiri alacağız” demişti.

Şimşek TRT Haber canlı yayınında yaptığı konuşmada Türkiye’nin yaşadığı olumsuzlukların en çok kura yansıdığını vurgulayarak “dövizle borçlanmaya sınır getirilmesi” yönünde tedbir alacaklarını tekrarladı.

Şimşek, Türkiye’de tasarrufların yetersiz olmasının kaynak akışını olumsuz etkilediğini ve bu durumun da kura yansıdığını belirtti. Dövizle borçlanmaya sınır getirmek için yasal altyapının hazır olduğunu vurgulayan Şimşek, Merkez Bankası’nın toplam reel sektör borcunun yüzde 84’ünü taşıyan 2 bin 184 şirket için veri topladığını açıkladı.

Reel sektörün yurtiçi döviz borçlarının TL’ye çevrilmesi de yurtdışı borçlanmalarının yurtiçine dönmesi de bankacılık sektörünün daha sendikasyon borçlanmasına gitmesi anlamına geliyor. Bu durum ülkenin toplam döviz borcunun değişmeyeceği ama kaynak maliyetlerinin yani faizlerin artacağı anlamına geliyor. Ayrıca TL talebindeki artış ve para arzının enflasyonu artırıcı etkisi de dikkate alınmalı.

Şimşek’in önerisi geçtiğimiz yıl Kredi Garanti Fonu düzenlemesiyle firma ölçeğinde yapılan suni teneffüsün, yeni bir yöntemle sürdürülmesine yönelik bir gayret gibi görünüyor. Önerinin arka planında dolar değer kazanırken avronun değer kaybının Türkiye sermayesi açısından rekabet gücü kaybı yaratması da yer alıyor.

TL’NİN DEĞER KAYBI REKABETÇİLİĞİ ARTIRIYOR MU?

Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde TL’deki değer kaybının rekabetçiliği artırdığını öne sürmüştü. Oysa bu iddia 2017 yılı için doğru olsa da, 2018 gelişmeleriyle örtüşmüyor. 2017 yılında avro, dolar karşısında değer kazanmıştı. Türkiye’nin hammadde ve ara malı ithalatı ağırlıklı dolar, ihracatı ise ağırlıklı avro olduğu için bu gelişme ihracatçı şirketlere avantaj sağlamıştı. Ancak son dönemde TL’de değer kaybına yol açan gelişme doların değer kazanması. Doların değer kazanması Türkiye sermayesi açısından hem girdiler hem de borç ödemeleri açısından giderlerin artması, gelirlerin ise azalması anlamına geliyor. Bu durumun bazı sektörlerde Avrupa pazarında fiyat tutturamaması nedeniyle ihracatı azaltıcı etkisi olabileceğine dikkat çekiliyor.

Büyük şirketlere yönelik dövizle borçlanma sınırlaması hayli radikal bir önlem. Ama şirketler ve bankacılık cephesinden henüz tepki gelmedi. Kamu bankaları başta olmak üzere dönüşümün maliyetinin esas olarak devletin üstleneceğine güvenildiği düşünülüyor.