Yunanlar tembel mi?

Ana akım medya kuruluşları, Yunanistan'daki krizin nedeninin "Yunanların tembelliği" olduğunu söylüyor. Ancak ekonomik veriler medyanın yalan söylediğini açıkça gösteriyor.

Yunanistan’da borç krizi nedeniyle AB ve IMF tarafından dayatılan kemer sıkma politikalarını içeren önlem paketi parlamentoda onaylanırken, emekçiler 48 saatlik genel grevle ülkede hayatı durdurdular. Burjuva medyası uzunca bir süredir, Yunan emekçilerinin sokaklardaki mücadelesini karalamak için yalan üstüne yalan sıralıyor.

Yunanistan’da hükümetin kemer sıkma politikalarına karşı ayağa kalkan işçi sınıfına sermaye medyası ateş püskürüyor: Yunanlar tembelmiş, devletten aldıkları sosyal yardım ve işsizlik ödenekleriyle deliler gibi tüketip borca batınca Avrupa’dan para dileniyorlarmış… Ülkede çok fazla memur varmış, üstelik emeklilik yaşı erkenmiş, çalışma saatleri kısacıkmış ve daha niceleri… Oysa ülkenin ekonomik tarihini şöyle bir incelemek, birazcık istatistikleri kurcalamak, bu söylenenlerin birer deli saçması olduğunu anlamak için yeterli.

Yalan 1: Yunanlar çalışmıyor
Hollanda’da Groningen Üniversitesi Büyüme ve Kalkınma Merkezi’nin yaptığı, 1995-2005 dönemini ve OECD ülkelerini kapsayan bir anket çalışmasına göre, Yunanistan, Avrupa ülkeleri arasında yıllık çalışma saatleri bakımından en yüksek ülke. Bir Yunan emekçisi yılda ortalama 1.900 saat çalışıyor.

Yunanistan’da çalışma saatleri ise hiç de sanıldığı gibi düşük değil. OECD verilerine göre, 2007 yılı itibariyle Yunanistan’da istihdam edilenlerin %78,3’ü haftada 40 saatin üzerinde çalışıyor. Yunanistan’da ortalama haftalık çalışma süresi 42 saat. Yani 40,3 saat olan AB ve 40 saat olan Euro bölgesi ortalamasının biraz üzerinde.

Yunanistan’da işsizlik oranı 2011 yılı Şubat ayı itibariyle %15,9 olarak açıklandı. 5 milyon kişinin biraz üzerinde olan işgücünün %65’i hizmet, %22’si sanayi sektöründe çalışıyor. 1980’lerden beri ülkenin çok sayıda sanayi tesisinin kapanmış olması ve ekonominin büyük ölçüde turizm gibi alanlara bağımlı olması, istihdam yaratma kapasitesini bir hayli sınırlıyor. Neo-liberal birikim rejiminin tarımı çökerttiği ve sanayisizleştirdiği ülkede, yüksek işsizlik oranı ve paradan para kazanmayı alışkanlık haline getirmiş sermayedarların açgözlülüğü de işçi sınıfına fatura edilmek isteniyor.

Yalan 2: Yunan işçileri çok kazanıyor
Eurostat verilerine göre, 2008 yılı itibariyle sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinde bir işçinin ortalama ücreti Belçika’da 32,97 Euro, İsveç’te 31,64 Euro, Norveç’te 38 Euro, Almanya’da 28,91 Euro iken, Yunanistan’da 16,81 Euro. Yunanistan’da aylık işgücü maliyeti Almanya’dakinin %53’ü, İsveç’tekinin %46’sı düzeyinde. Yunanistan OECD ülkeleri arasında ortalama yıllık ücretlerin en düşük olduğu ülkelerden biri.

Sermaye medyasının çok yüksek olduğunu iddia ettiği sosyal güvenlik ödemelerini diğer ülkelerde kıyasladığımızda ise, Yunanistan’ın Almanya, İtalya, İsveç, Fransa gibi gelişmiş Avrupa ülkeleri bir yana, Macaristan, Portekiz, Çek Cumhuriyeti gibi orta gelişkinlikteki Avrupa ülkelerinin bile altında kaldığı görülüyor.

Bu arada, Yunanistan’da 200 binin üzerinde çalışanın kağıt üzerinde “yarı-zamanlı” olarak istihdam edildiği, ancak uygulamada tam zamanlı çalıştırıldıkları halde yarı-zamanlı çalışıyormuş gibi ücret aldıkları da bilinen bir gerçek.

Öte yandan, Yunan işçilerinin “çok kazandığını” ve “hazırdan yediğini” iddia eden medya kalemşörleri, ülkedeki zenginlerin, emekçilerin cebinden çaldıkları yüz milyarlarca Euro’luk servetlerini Avrupa bankalarında tuttuklarını ve bu paraların Yunanistan’ın 340 milyar Euro civarındaki dış borcunun bir hayli üzerinde olduğuna nedense (!) hiç değinmiyor.

Yalan 3: Yunanistan’da çok fazla “memur” var
Yunanistan’da kamuda aşırı istihdamın bulunduğu, bunun da kamu bütçesi üzerinde önemli bir yük oluşturduğu iddia ediliyor. Oysa ILO raporları bunun tam tersini ortaya koyuyor: Yunanistan’da kamu çalışanlarının toplam işgücüne oranı %22,3 iken, bu oran Fransa’da %30, İsveç’te %34, Hollanda’da %27, İngiltere’de ise %20. Bu durumda Yunanistan’ın kamu çalışanlarının işgücü içerisindeki ağırlığı bakımından Avrupa ortalamasının altında kaldığı rahatlıkla söylenebilir. Bununla birlikte, Yunanistan’daki kamu çalışanlarından 300 bininin, geçici sözleşmelerle, yani çok daha düşük ücretler ve çok daha düşük sosyal haklarla çalıştığını akılda tutmak gerekiyor.

Burjuva medyasının karalama kampanyasının temel argümanlarından biri de, Yunanistan’da 300 binin üzerinde kişinin asılsız bir biçimde “serbest çalışan” (self-employed) olarak kaydettirmiş olması. Oysa bu da kapitalizmin vahşi bir sömürü mekanizmasını gizlemek için kullanılan bir yalan. Zira bu işçiler kendilerini “serbest çalışan” olarak kaydettirmeye zorlanıyorlar. Gerçekte bu insanlar, istihdam biçiminin, süresinin ve çalışma yerinin bir patron tarafından belirlendiği, üstelik patronun istediği zaman kendilerini işten çıkarabildiği koşullarda istihdam ediliyorlar. Patronların bu yöntemi kullanmasının temel nedeni, bu işçilerin yasal düzenlemeler doğrultusunda birer çalışan muamelesi görmemeleri. Patronlar böylece bu işçilere diğer emekçilerle eşit haklar vermeden çalıştırabiliyor ve işten çıkardıklarında herhangi bir tazminat ödeme yükümlülüğünden kurtuluyorlar.

Yalan 4: Yunanistan’da emeklilik yaşı çok düşük
Yunanistan’da 65 olan normal emeklilik yaşı Avrupa ülkeleri ortalamasının biraz üzerinde. Ortalama yaşam beklentisi ise yine Avrupa ülkeleri ortalamasına yakın. Dolayısıyla Yunanlıların “çok erken” emekli olduğu argümanını ciddiye almak için de herhangi bir neden yok.

(soL - Dış Haberler)