AKP'nin tütünle mücadele ikiyüzlülüğünde son adım: On yıl öncesine geri dönülüyor

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın restoranlarda sigara ve nargile içimine özel kapalı alanların oluşturulacağını açıklaması AKP'nin tütünle mücadeledeki ikiyüzlülüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Tütün endüstrisinin temelsiz argümanları yeniden tozlu raflardan indirilerek dumansız hava sahası ortadan kaldırılıyor. Sözkonusu düzenlemeyle hizmet sektöründe çalışan işçilerin sağlığı da…

soL - Haber Merkezi

Sigara şirketi yöneticisinin Ticaret Bakan Yardımcısı olarak atanmasının hemen ardından, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, restoranlarda sigara, nargile içimine tahsisli kapalı alanların oluşturulacağına, tütün ürünlerinin sadece bu kapalı alanlarda tüketileceğine dair açıklamaları ile iktidarın tütün kontrolü samimiyeti bir kez daha su yüzüne çıktı.

Açıklama, on yıldır uygulaması devam eden dumansız hava sahası düzenlemesinden sapma hazırlığı olarak algılanıyor. Dün Hürriyet gazetesinde yayımlanan bu haber, aynı gün “Sigara içen arka salona”, “Düzenleme değişiyor: mekânlarda açık değil, kapalı alanda sigara içilecek”, “Sigara içenler kapalı alana tekrar giriyor” gibi manşetlerle basında geniş yer buldu. Bu yönde yapılacak atılacak adımlar, yeni düzenlemeler, lokanta, kahvehane, nargile kafe gibi ikram hizmeti veren işletmeleri doğrudan ilgilendiriyor.

İlgili haberde Sağlık Bakanı, önce restoranların açık alanlarında, sokaklarda sigara içilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor; bunun ardından “Biz diyoruz ki açık alanlarda değil, görünmeyen, izin verdiğimiz kapalı bölümlerde içilmesine izin verelim” şeklinde bir çözüm ortaya koyuyor ve sözünü ettiği bu bölümlerin net bir tarifini yapıyor: “Bundan sonra buralarda kapalı bölümler olacak. Bu da mekânın yüzde 30’unu geçmeyecek. Bir kapıdan direkt girilemeyecek, bir geçiş bölgesi olacak. Havalandırması çok güçlü olacak. Dumanı bölümden dışarı sızmayacak, ruhsatlandırması da özel olacak. Nargile için de aynı şey yapılacak. Açık alanda asla içilmeyecek.”

YASADAN GERİ ADIM ATILIYOR

Koca’nın sözleri 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’da geri adım atılması anlamını taşıyor. Herkesin temiz hava soluyabilmesi amacını taşıyan bu Kanun’da tütün ürünlerinin tüketiminin yasak olduğu kamusal alanlar tek tek tanımlanıyor; bunlar arasında söz konusu ikram işletmeleri de var. 

Kapalı kamusal alanlarda yüzde 100 dumansız ortam oluşturarak tütün dumanına maruz kalmayı önleyen bu yasağın hukuki ve bilimsel temelleri Türkiye’nin de taraf olduğu DSÖ Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’nde (TKÇS) atılıyor. Sözleşmeye göre, “Taraflar, bilimsel kanıtların tütün dumanına maruz kalmanın ölüm, hastalık ve sakatlıklara neden olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtlandığını kabul ederler,” ve bu kabul üzerinden, “kapalı işyerlerinde, toplu taşıma araçlarında, kapalı kamu alanlarında ve gerektiğinde, kamuya açık diğer yerlerde tütün dumanına maruz kalmayı engellemek için gerekli önlemleri alacaklar ve uygulayacaklardır”. Tütün dumanından koruma görevinin hukuk dayanağı, başta yaşama hakkı ile ulaşılabilir en yüksek sağlık standardı hakkı olmak üzere, temel insan hakları ve özgürlükleri olarak tanımlanıyor. 

HAVALANDIRMA ETKİSİZ

TKÇS’de, tütün dumanına maruz kalmanın güvenli bir seviyesi olmadığının, sigara içmeye tahsisli alan, havalandırma, hava filtreleme gibi yaklaşımların etkisiz olduğunun, tütün dumanına maruz kalmaktan koruyan mühendislik çözümü bulunmadığının kesin bilimsel kanıtlarla defaten gösterildiğinin altı çiziliyor. Bu nedenle TKÇS, tütün dumanına maruz kalmaktan koruma sağlamak için tek etkin önlem olarak yüzde 100 dumansız ortam sağlanmasını gerekli kılıyor. 

ARGÜMANLAR TÜTÜN ENDÜSTRİSİNE AİT

Sigara içmeye tahsisli kapalı alan, havalandırma tesisatları, sızdırmaz giriş çıkışlar gibi önermelere TKÇS’de dikkat çekilmesinin ve bunların kesin bir dille reddedilmelerinin nedeni bu yanlış argümanların ulusötesi tütün şirketleri ve onların çıkar ortaklarından oluşan tütün endüstrisine ait olması. Endüstri, 1990’ların başından beri dünya genelinde yaygınlaşmakta olan dumansız ortam düzenlemelerini önce durdurmaya, engellemeye çalışmış, ancak dumana maruz kalmanın sağlık etkileri toplumlar tarafından anlaşıldıkça, strateji değiştirerek düzenlemelerin sulandırma yoluyla etkisiz kılınması için çaba göstermiştir. Özellikle ikram ve turizm işletmeleri ile havaalanlarında, yüzde 100 dumansız ortama alternatif olarak geliştirilen “tercihe saygı” programları çerçevesinde, sigara içenleri ve içmeyenleri aynı işletme çatısı altında, ayrı bölmelerde “birlikte ağırlama” formülü hükumetlere benimsetilmeye çalışıldı. Bununla ilişkili olarak, işletmelerde şikayet konusu olan kötü hava kalitesi yetersiz havalandırmayla ilişkilendirilmiş, endüstri bağlantılı mühendislik firmalarının havalandırma çözümlerine dayalı kampanyalar devreye sokuldu. 

Endüstrinin sigara içimine izin veren bu girişimleri bugün dünya genelinde büyük ölçüde hedefine ulaşamadan tozlu raflara kalkarken, bilimsel kanıtlar, uygulama pratiği ve bağlayıcı hukuki hükümler, tütün dumanına maruz kalmaktan korumanın tek doğru çözümünün kapalı kamusal alanlarda yüzde 100 dumansız ortam olduğuna işaret ediyor. TKÇS ve 4207 sayılı Kanun’da aslolanın evrensel koruma olduğu muafiyetler ve istisnalar yaratmak olmadığı ifade ediliyor.

BAKAN AÇIK ALANDA SİGARA İÇİLMESİNDEN RAHATSIZ OLABİLİR AMA...

4207 sayılı Kanun’da belirtilen ilk ve orta öğrenim kurumlarının açık alanları gibi özellikle belirtilen açık alanlar haricinde, açık alanda tütün ürünü tüketimini kısıtlayan kanun hükmü bulunmuyor. Açık alanda, sokakta sigara içenleri görmek Bakan’ı rahatsız ediyor olabileceği ancak onları "görünmez" kılmak için ayrımcı nitelikte ve Kanun’un yüzde 100 dumansız ortam ilkesini delecek muafiyet ve istisnalar, vatandaşları tütün dumanına maruz kalmaktan koruma ilkesini aşındıracağı belirtiliyor. Düzenlemenin Türkiye'de yaşayan milyonlarca kronik obstrüktif akciğer hastasını, astım hastalarını, kalp hastalarını, hamile, yaşlı ve çocukları savunmasız bırakacağına dikkat çekiliyor.

ETKİSİZ VE PAHALI HAVALANDIRMA TESİSATINI YAPANLAR KAZANACAK

Günümüzde hiçbir havalandırma teknolojisinin tütün dumanını salındığı ortamdan temizleyemediği bilimsel çalışmalarda gösterilmiş ve mühendislik meslek örgütlerinin raporlarında belgelenmişken, hâlâ bu pahalı ve etkisiz çözümün önerilmesinin ise işletmeler üzerinde büyük mali yük oluşturacağına, bu tesisatın ticaretini yapanları kazançlı çıkartacağına ve işletmeler arasında adaletsizliğe neden olacağına işaret ediliyor.

KAPALI ALANDA ÇALIŞAN İŞÇİLERİN SAĞLIĞI RİSKE ATILIYOR

TKÇS’nin bir diğer önemli ilkesi, “istisnasız tüm insanların tütün dumanına maruz kalmaktan korunması”. Burada özellikle kastedilen, ikram ve temizlik işçilerinin işyeri olan ikram işletmelerinin kapalı alanlarının tamamen dumansız olması gereği. Bu açıdan, sigara içmeye tahsisli alan önermek işçi sağlığını hiçe saymak anlamına geliyor. Tütün ürünü tüketilirken ve sonrasında bu alanlarda çalışan işçilerin, çalıştıkları sürece ikinci ve üçüncü el tütün dumanına maruz kalarak sağlıklarının riske atılmasının iş sağlığı ve iş güvenliği açısından kabul edilemeyeceği ifade ediliyor. 

10 YIL ÖNCESİNE GERİ DÖNÜŞ

Bakanın açıklamaları tütün tüketimini aşağı çekecek en önemli talep yönlü önlem olarak on yıl önce büyük kampanyalarla lanse edilen “dumansız hava sahası”nda iktidarın geldiği noktayı gösteriyor. 4207 sayılı Kanun’a uyumu sağlayan, denetim faaliyetinin nitelik ve standartlarını ortaya koyan, kapsamlı, herkesi bağlayan, eşitlikçi bir uygulama yönetmeliği yerine, zaman zaman birbiriyle çelişen genelgelerle, siyasi manipülasyona açık biçimde yapılan yürütme sonucu, zaman içerisinde Kanun uygulamasının da büyük ölçüde aksatıldığı ve ihlallerin kronikleşmesine göz yumulduğu biliniyor. Sağlık Bakanı’nın sarf ettiği sözlerden, şimdi fiili duruma resmiyet kazandırmak için tütün endüstrisinin çürük argümanlarının yeniden tozlu raflardan indirilerek devreye sokulmak istendiği, on yıl öncesine geri dönülmesine rıza gösterildiği anlaşılıyor.