NATO Zirvesi sona erdi: Emperyalist planlar adım adım yürürlükte

Kamuoyundaki itidalli değerlendirmelerin aksine NATO Zirvesi sonrası emperyalizm yakın vadede daha saldırgan adımlar atmakta kararlı. Hedefte Rusya-Çin ekseni var.

Ogün Eratalay

11-12 Temmuz 2023 tarihleri arasında Vilnius’da düzenlenen NATO Zirvesi sona erdi. Oldukça yoğun geçen ve çeşitli gündemlerde adımların atıldığı zirvede öne çıkan başlıkları sizlere hatırlatmak istiyoruz. Ancak bu başlıkları üç farklı mercek altından bakarak inceleyeceğiz.

Birinci mercek: AKP iktidarının merceği

AKP rejiminin uluslararası zirvelerde kurulan kürsüyü kendi lehine kullanmaya çalışmasına alışığız. Bu sefer de beklenen oldu ve İsveç’in üyelik sürecine dair süreçte bir tiyatro oynandı. Ayak direyen ve geri adım atmayacak sanılan Erdoğan, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ardından sürece onay vereceklerini açıkladı. Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden ile görüşmesiyle beraber sorunun aşıldığı anlaşılıyor. Bu kapsamda Türkiye’ye F-16 savaş uçak satışı ve modernizasyonu şeklinde kolaylık sağlandığı anlaşılıyor. Öte yandan Erdoğan tarafından koşul olarak öne sürülen AB üyelik sürecinin başlatılması için verilen sözlerin de “sözde” kalması muhtemel. Ancak elbette boyalı basın tüm süreci AKP’nin başarısı olarak lanse etmeye devam ediyor. Aslına bakılırsa şu aşamada kimse Türkiye’nin çıkartıldığı F-35 programının akıbetini, Rusya’dan alındıktan sonra depoda bekletilen S-400’leri sorgulamamakta. Ayrıca olağanüstü bir mebla karşılığında ve kendi paranızla “eski teknoloji” savaş uçaklarını alabilmek için neden lobi yapılması gerektiği araştırılmıyor.

İkinci mercek: Batılı merkezlerden bakıldığında zirvenin sonu

Zirve öncesinde de belirttiğimiz gibi ana gündem asla İsveç olmadı. NATO Zirvesinin esas gündemi “Avrupa cephesi” ve dolayısıyla Ukrayna. Zirveye bizzat katılan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada savaş devam ettiği sürece NATO'ya alınmayacaklarının farkında olduklarını söyleyerek, NATO'ya üye olabilmek için hayatta kalmaları gerektiğini belirtti. Görüşmelerden oldukça memnun olan Biden ise NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’i överek zirveyi onun başarısı gibi lanse etmeyi ihmal etmedi. Stoltenberg ise yaptığı açıklamada “savaş bittiği zaman” Ukrayna’nın güvenlik ihtiyaçlarını azami şekilde karşılayacak adımların atılacağından bahsederek NATO’nun uzun vadede Ukrayna’nın güvenliğini garanti altına alacağını belirtti.

Üçüncü mercek: Gizlenmeye çalışılan gerçekler ve emperyalizmin asıl niyeti

Ukrayna’nın resmî olarak NATO üyesi olmaması veya zirveden bu yönde bir davetin çıkmamış olması kamuoyunu yanıltmamalı. Bugün başta ABD olmak üzere Batılı devlet askeri personeli ve istihbarat birimleri deyim yerindeyse Ukrayna’da istedikleri gibi at oynatma. 
 
Ukrayna zaten tüm devlet teşkilatıyla, askeri istihbaratıyla tamamen emperyalizmin kontrolü altında. Emperyalist hiyerarşi uyarınca her ülke kendi üzerine düşeni yerine getiriyor. Meydana getirdikleri rejim alıştığımız devlet örgütlenmesinden çok bir kriz yönetim merkezini andırıyor. 

Emperyalizmin savaşı “acilen” bitirme gibi bir gündemi de bulunmuyor. Savaş hali hem başta ABD olmak üzere silah sanayii için muazzam bir kâr kapısı haline gelmiş durumda hem de Rusya’nın uzun süreçte kan kaybetmesine yol açıyor. Dolayısıyla Zelenskiy’nin kamuoyu önünde kopardığı yeterince yardım alamıyoruz yaygarası da artık emperyalist merkezlerde pek dikkate alınmıyor. Zirve sırasında açıklama yapan İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace Ukrayna için Batılı ülkelerin kendi kullanımları için ayrılan silahların bile verdiğini söyleyerek “Burası Amazon değil, elinizdeki listeyi istediğiniz gibi sipariş edemezsiniz…bazen insanların aldıkları yardımın ardından müteşekkir olduklarını söylemesini beklemek de hakkımız” demesi bu durumu büyük bir açıklıkla izah ediyor.

Anlaşılan orta vadede emperyalizmin planı, Zelenskiy’nin saygınlığını bozmayacak bir şekilde savaşı sürdürmek, sonrasında belirli bir vadede kabul edilebilir şartlarda sonlandırmayı içeriyor. Bu sürecin ardından Ukrayna’nın yeniden yapılandırılarak yeni bir provokasyona hazır hale getirilmesi isteniyor. Savaşın ikinci yılına girdiğimiz şu günlerde Rusya’nın zayiatının en az 50 bin asker olduğu ve zırhlı birliklerinin de azımsanmayacak bir darbe aldığı düşünüldüğünde Rusya’nın savaştan önceki güç seviyesine dönmesi yakın vadede mümkün gözükmemekte. Bu süreci kendi lehine değerlendirecek olan emperyalizm NATO eliyle yol haritasını belirleyerek emperyalizmin ana doğrultusunu ülke devlet başkanlarının kişisel tercihlerinin ötesinde bağıtlamak istediği söylenebilir. Önümüzdeki yıl ABD’deki başkanlık seçimleri bu kapsama girse de bunun da ötesinde ABD emperyalizminin Batılı devletleri yeniden teyakkuz haline getirme isteği açıkça görülebiliyor. 

Öte yandan daha az yakıcı olsa da yakın vadede daha büyük bir sorun teşkil edecek olan Çin konusunda ise NATO şimdiden temkinli ancak emin adımlar atıyor. Bu kapsamda Japonya odaklı gelişmeler Uzakdoğu ve Pasifik bölgesinde Çin egemenliğinin sessiz ve derinden kuşatılmasını içermekte. NATO-Ukrayna görüşmelerinin ardından Biden Japonya Başbakanı Fumio Kishida’ya özel olarak teşekkür ederek bunu gösterdi. Biden, küresel gündemlerde Japonya’nın takındığı aktif tavrı, ülkesinin savunma bütçesini artırmasını ve ordusunu geliştirmesini överek aslında Pasifik bölgesinde emperyalizmin planlarının başarıyla uygulanmasını tebrik ediyordu.