AKP'nin yeni icraatı: 'Sağlık turisti' ya da yeni 'müşteriler'

AKP iktidarı sağlık alanının piyasaya ve sermaye gruplarına teslim edilmesi yolunda kritik bir adım daha attı. Bedelli askerliğin de bulunduğu 18 maddelik torba yasanın içine Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş. adlı şirket kuruluşu da kondu. Şirketin amacı Türkiye'deki şehir hastaneleri ve üniversite hastanelerine 'sağlık turisti' getirmek. Hekim ve yatak sıkıntısı nedeniyle emekçi…

soL

AKP iktidarı sağlık alanının piyasaya ve sermaye gruplarına teslim edilmesi yolunda kritik bir adım daha attı. Bedelli askerliğin de bulunduğu 18 maddelik torba yasanın içerisinde bulunan Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş. (USHAŞ) adlı şirket kuruluyor. Şirketin amacı Türkiye'deki şehir hastaneleri ve üniversite hastanelerine "sağlık turisti" getirmek.

Hekim ve yatak sıkıntısı nedeniyle emekçi halkın sıkıntılar yaşadığı ve sağlık hizmetine erişemediği Türkiye'de, sağlık patronlarının daha çok para kazanmasına yönelik bu hamle, AKP'nin yeni dönemdeki misyon ve vizyonunu da gözler önüne seriyor. 

YENİ SİSTEMİN İLK KARARNAMESİNDE VAR

24 Haziran seçimlerinin ardından "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" adı altında yeni bir döneme giren AKP iktidarı, sağlık alanının turizmle birleştirilmesine ve her iki alanın da patronların "daha fazla kâr" hedefine bağlanmasına  yönelik ilk işareti, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile vermişti. 

1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 380'nci maddesinde, sağlık turizmi için İş Yasası'ndan muaf serbest bölgeler kurulacağı bile yer almıştı.

Madde şöyleydi: 

MADDE 380 - (1) (Sağlık) Bakanlık, ülkenin sağlık alanında bölgesel bir cazibe merkezi haline getirilmesi, yabancı sermaye ve yüksek tıbbi teknoloji girişinin hızlandırılması amacıyla, 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu hükümleri çerçevesinde, sağlık serbest bölgelerinin kurulması ve yönetilmesine ilişkin usül ve esaslar Cumhurbaşkanınca belirlenir.

(2) Serbest bölgelerde verilecek sağlık hizmetlerine ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.

(3) Serbest bölgelerde faaliyet gösteren sağlık kurum ve kuruluşlarının aylık gayrisafi hasılatının binde beşini geçmemek üzereCumhurbaşkanınca belirlenecek oran üzerinden hesaplanacak tutar, 3218 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde ilgili serbest bölge idaresi tarafından işletmecilerinden tahsil edilerek takip eden ayın yirmisine kadar Ticaret Bakanlığı merkez muhasebe birimi hesaplarına aktarılır ve genel bütçeye gelir kaydedilir.

'SAĞLIK TURİZMİ' HEDEFİ YENİ DEĞİL

Sağlık hizmetinin ticaret konusu haline getirilmesi yeni bir gündem değil. Sağlığın "uluslararası bir hizmet" olarak nitelendirilmesi de eski sayılmaz. Sağlık Turizmi Koordinasyon Kurulu’nun (SATURK) sitesinde nasıl antik çağlardan beri ülkeler arasında sağlık ve şifa için insanların seyahat ettiği hikayeleri anlatılıyor.

Ancak hâlâ büyük ölçüde kamusal bünyede yürütülen sağlık hizmeti, kapitalizmin son kriziyle birlikte kalem kalem yaygın metalaştırmaya (ticarileşmeye) konu oldu. Sosyalizmin çözülüşü ve sosyal devlete dönük saldırgan tasfiyecilik, "sağlık turizmi" gibi bir sektör doğurdu.

Sağlık turizmi, SATURK’un metinlerinde tam da bu bağlamda tanımlanıyor: "Gelişmiş ülkelerde tedavilerin çok pahalı olması, bekleme sürelerinin uzunluğu, sosyal güvenlik kurumunun tedavi masraflarını karşılamaması; az gelişmiş ülkelerde tesis ve imkanların yetersizliği nedeniyle hastaların düşük maliyetli ve kalite sağlık hizmeti arayışı ülkeler arasına uzanıyor."

İLK KEZ 2010'DA KURULDU

Sağlık Bakanlığı bünyesinde ilk defa 2010 yılında “Sağlık Turizm Birimi” kuruldu. Ertesi yıl 663 sayılı KHK ile ”Daire Başkanlığı” seviyesine yükseltildi. 2013 yılında çıkarılan Sağlık Turizmi ve Turist Sağlığı Kapsamında Sunulacak Sağlık Hizmetleri Hakkında Yönerge’yle yurt dışından gelen hastalara ile turistlere sağlık kuruluşlarında sunulacak sağlık hizmetleri düzenlendi.

Bu yönergede Türkiye’ye tedavi için gelen hastalar ile turistlerin tedavisi konusu birbirine denk bir şekilde sağlık hizmeti çerçevesinde ele alınıyor. Nitekim konuyla ilgili diğer düzenlemelerin Hıfzısıhha Kanunu gibi koruyucu sağlık hizmetlerine ilişkin olduğu görülüyor.

ONUNCU KALKINMA PLANI'NDA DA VAR

Sağlık turizminin geliştirilmesi 2014-2018 Onuncu Kalkınma Planı kapsamında şöyle ele alındı: "Döviz gelirleri nedeniyle cari denge, emek yoğun yapısı itibarıyla istihdam, turizmde çeşitliliğin ve katma değerin artırılması yoluyla gelir artışı, sağlık altyapısının güçlendirilmesine bağlı olarak yatırım etkisi yaratabilecek bir alan." 

Türkiye’ye yıllık 40 küsur milyon turist geldiği halde tedavi amaçlı sadece yarım milyon ziyaretçi geldiği, bunun çok düşük bir oran olduğu belirtiliyor. Plan hedeflerinde yurtdışından 750 bin medikal turist, 1.5 milyon termal turist rakamları konuldu. Başta söz ettiğimiz “Sağlık Turizmi Koordinasyon Kurulu” işte 2015 yılında bu hedefler kapsamında kuruldu.

SATURK’un tanıtımında, sağlık turizmine yönelik bir stratejinin bu yıllarda geliştirilmeye başlanmış olması, Türkiye’nin "sektördeki pozisyonunu belirleyen en önemli olumsuzluk" olarak nitelendiriliyor. SATURK’ün ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’na bağlı Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü’nün "sektörde kazanımları hızlandıracak iki önemli yapı" olduğu belirtiliyor. Bu ikinci yapıda, toplum sağlığı açısından misyon üstlenmiş görünen kanser, biyoteknoloji, halk sağlığı, anne ve çocuk sağlığı gibi enstitülerin yanında kalite ve akreditasyonla ilgili enstitünün sağlık turizminde katalizör bir role soyundurulması dikkat çekici.  

ADIM ADIM: 2017'DE YÖNETMELİK ÇIKARILDI

2017 yılı Temmuz ayında Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik çıkarıldı. 2013 tarihli yönergeyle konu bakımından benzerliği bir tesadüf olabilir mi? Alanı itibariyle örtüşmekte birlikte, ondan farklı olarak amacı şöyle tanımlanmaktadır: "Uluslararası sağlık turizmi ve turistin sağlığı kapsamında uluslararası düzeyde sunulan sağlık hizmetlerinin asgari hizmet sunum standartlarının belirlenmesi, uluslararası sağlık turizmi hizmetlerinde faaliyet yürütecek sağlık kuruluşları ile aracı kuruluşların yetkilendirilmesi ve bu faaliyetlerin denetlenmesi."

Bu tanımlamada önceki yönergede bulunmayan "aracı kuruluşlar" ifadesi özellikle önemlidir.

VE USHAŞ KURULUYOR... 

SATURK’un konuyla ilgili tanıtım metninde Türkiye’deki aracı kuruluşların "broker", simsar gibi işlediği vurgulanmakta. Niyet, piyasadaki şirketlerin simsarlık yapmak yerine "evden eve" gerçek bir kolaylaştırıcılık hizmeti verebilecek seviyeye yükseltilmesi. Bunun merkezi bir müdahaleye ihtiyaç doğurduğu anlaşılıyor. Hemen eş zamanlı olarak Ağustos ayında Sağlık Bakanlığı teşkilatı hakkında KHK’de değişiklik öneren bir yasa taslağı Meclis’e sunuldu: "Sağlık Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu olarak Uluslararası Sağlık Hizmetleri unvanı ile bir Anonim Şirket (USHAŞ) kurulacaktır."

Bu taslağa göre USHAŞ’ın amacı, "Uluslararası sağlık hizmetlerine ilişkin politika ve stratejiler geliştirmek, hizmet sunum standartlarını ve akreditasyon kriterlerini belirlemek, ülkenin bu alandaki hizmetlerinin, kapasite ve seviyesinin tanıtımını yapmak, kamu ve özel sektörün sağlık turizmine yönelik faaliyetlerini desteklemek ve koordine etmek, sağlık turizmine ilişkin hizmetlerin kalitesinin araştırılmasına yönelik çalışmalarda bulunmak."

Taslak yasalaşmasa da artık ok yaydan çıkmıştır. SATURK üzerinden "uluslararası sağlık hizmetleri"nin altyapısı döşenmeye devam edilir. 2018 yılı kalkınma programına göre SATURK, 2018 Aralık ayına kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Türkiye Yatırım Destek Tanıtım Ajansı işbirliğiyle yabancı sigorta şirketleriyle sağlık turizmine yönelik tanıtım faaliyetleri için görüşmeler yapacaktır. Aynı dönemlerde hazırlanan Orta Vadeli Program’a (2018-2020) göre de "sağlık turizminin geliştirilmesi için kurumsal altyapı tamamlanacak, akreditasyon ve yetkilendirme süreci hızlandırılacak ve etkin çalışan fiyatlandırma ve denetim sistemi oluşturulacaktır."

YENİ SİSTEMDE YASALAŞIYOR

Nihayet "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" adlı sisteme geçişle birlikte "tıp turizmi endüstrisi" olarak nitelendirilen bu alanda merkezi adımların atılması kolaylaştı.

Geçen hafta, bedelli askerlikle ilgili düzenlemeyle gündeme gelen torba yasada bir ayrıntı gibi işlenen USHAŞ’ın kuruluşu yer aldı. Yasa teklifinde, geçen yaz sunulan yasa taslağındaki faaliyet başlıklarına göre USHAŞ’ın nitelikleri piyasa lehine sivriltilmişti. Teklifte aracı kurumlara yetki verme ve gerektiğinde iptal etme fıkrasındaki "iptal" kaldırılmış, verilen yetkinin gerektiğinde nasıl iptal edileceği belirsizliğe bırakıldı.

SERMAYE ÇIKARLARININ GÖZETİLECEĞİ TAAHHÜT EDİLİYOR

USHAŞ’ın önceki yılın taslağında kendisinin üstlendiği akreditasyon kriterlerini belirlemek ve fiyat tarifelerini hazırlama görevleri, bu defa "ilgili kuruluşlarla işbirliği" ile tarif edilmiş, özel kuruluşların çıkarlarının gözetileceği taahhüt edilmiştir.

SİMSARLIK PİYASASINA BAKANLIĞIN 'ŞİRKETİ' DE GİRİYOR

Dahası, bu yasa teklifinde USHAŞ’ın faaliyetleri arasında sözleşme yapmak, danışmanlık gibi konulara ek olarak uluslararası sağlık hizmetlerinde bizzat  "aracılık" faaliyetinde bulunmak yer almaktadır. Yani "simsarlık" piyasasına Bakanlığın ilgili kuruluşu da girecektir.

DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ'NÜN TASNİFİ: SAĞLIK TURİZMİ

Konunun başlangıcından itibaren Turizm Bakanlığı değil Sağlık Bakanlığı üzerinden ele alınması, başta işin hizmet temelli örgütlendiği izlenimi uyandırabilir. Ancak işin aslı, hizmetin tümüyle ticari bir şekilde örgütlenmek istenmesidir. On yıl kadar önce "turist sağlığı ile sağlık turizmi" tanımlamasıyla bu ikisini bir arada ele alarak turizm faaliyeti içinde sağlık turizminin alanı genişletilmek istendi. Buna karşılık eski taslak ve şimdiki teklifte karşımıza çıkan "uluslararası sağlık hizmeti" bizleri aldatmamalı. Bu ifade, Sağlık Bakanlığı’nın ana hizmet birimlerinin de piyasanın ihtiyaçları karşılamak yönünde yeniden yapılandırılacağına işaret ediyor.

Nitekim henüz USHAŞ’ın adı geçmezken SATURK’ün sağlık turizmi için referans noktası Dünya Ticaret Örgütü’nün hizmetler sektörü tasnifidir.

ARTIK YÖNERGE DEĞİL YÖNETMELİK VAR

Alanın piyasacı çerçevede tanımlanmasına ilişkin bir tereddüt yok. Yeni olan, hiç rekabete konu olmaması gerekirken uluslararası rekabete, bir nevi kurtlar sofrasına konu olan sağlık gibi bir alanın, kamu-özel ortaklığı modeliyle yaygınlaşan kamusal olanakları özel sektöre faydalandırma yöntemine tabi hale getirilmesidir. Buna da tekelci bir noktadan devletin USHAŞ aracılığıyla müdahale ettiği görülmektedir. USHAŞ’ın koordine edeceği uluslararası sağlık hizmeti kuruluşlarının kamu ve özel hastaneler ve üniversitelerin işbirliğine dayanacağı, dolayısıyla bu kurumların mevcut kapasitesinden faydalanacağı anlaşılmaktadır. Bu alanda hizmet vermeye soyunan her kuruluş, bünyesinde açılacak uluslararası sağlık turizmi birimi de 2013 tarihli Yönergeyi devre dışı bırakan 2017 tarihli Yönetmelik’e göre işletilecektir.

MEDYADA NEDEN 'DOKTORLARA MÜJDE' BAŞLIĞIYLA SUNULDU?

Yeni yasa teklifinde çarpıcı bir nokta, torba yasanın medyada "doktorlara müjde" başlıklarıyla işlenen boyutuydu. Yasa teklifinde hekimlerin emekli aylıklarını iyileştiren maddeler arasında uluslararası sağlık hizmet ücretinin belirlenmesine ilişkin maddeler de yer alıyordu. USHAŞ’ın işleyişinin nasıl olacağı daha tanımlanmamışken, Yükseköğretim Yasası dahil olmak üzere hekim ücretlerine ilişkin düzenlemelerin detayına girilmesinin anlamı ne olabilir?

Teklifte, kamuda çalışan hekimlerin uluslararası sağlık hizmetlerinde görev alırken kendilerinin muvafakati, kurumundaki eğitim, araştırma ve mesleki faaliyetlerini aksatmamaları, özel sektöre ait sağlık kuruluşlarında hizmet sunmamaları gibi koşullar sıralanıp, diğer yandan verdikleri hizmet karşılığında ücretin yarısının (Yüzde 50’si ifadesiyle) kendilerine ödenebileceğinin belirtilmesi dikkat çekicidir. İşletmeciliğe dönüşmüş sağlık hizmetinde hekimlere pay vaat edilerek sağlık teşkilatı ve personelinin uluslararası piyasa talebini karşılamaya açıkça yönlendirilmesi söz konusudur.

İLK SERMAYE HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI'NDAN

Son olarak teklife göre USHAŞ'ın başlangıç sermayesi 10 milyon TL olacak, bu tutar Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanacak.