Polis teşkilatını yakından tanıyanlar, Ramazan Akyürek’i Emniyet içindeki Fethullahçı yapılanmanın başta gelen isimlerinden biri olarak tanıyordu.
Bu durum, Akyürek İstanbul’da görev yaptığı dönemde İstanbul Valisi Erol Çakır tarafından siciline düşülen “Emniyetteki hizipleşme içinde irticai akımlara (Fethullah) yakın. Dikkat edilmelidir” notuyla devlet katında kayıt altına da alınmıştı. Üstelik bu nedenle 100 üzerinden 35 sicil notu verilen tek polisti.
Akyürek Trabzon Emniyet Müdürü olarak atanana kadar pek kayda değer bir başarısı ya da hikâyesi yoktu. Ancak Akyürek’in Trabzon’a atanmasıyla başlayan süreç, aslında AKP ve cemaatin de Türkiye’yi dönüştürme yolunda düzenlenecek kapsamlı operasyonların düğmesine basıldığı döneme denk düştü. Böylece “gizemli” bir yükseliş hikâyesi başladı.
Akyürek Trabzon Emniyeti’nin başına getirildiğinde 2004 yılında McDonald’s bombalandı, 29 Kasım’da KTÜ Öğretim Üyesi Doç. Hicabi Cındık öldürüldü. 7 Ocak 2005’te yine KTÜ’den Prof. Dr. Sadettin Güner ve üç yaşındaki oğlu çapraz ateşle öldürüldü.
6 Nisan 2005’te TAYAD üyeleri yüzlerce kişi tarafından linç edilmek istendi. 19 Ocak 2006’da Kürt işçilerin gittiği bir kavheye molotof kokteyli ile saldırı oldu. 5 Şubat 2006 tarihinde ise Santa Maria Kilisesi’nin rahibi Santoro 16 yaşında bir lise öğrencisi tarafından öldürüldü.
Suçlu olduğunu bile bile…
Kentte yaşanan olaylar, çıplak göze bile gerici-faşist bir suç şebekesinin faaliyet gösterdiğini işaret ediyordu. Ancak Ramazan Akyürek’in başında bulunduğu Emniyet, çok daha fazlasını biliyordu. Aslında, bu suç şebekesiyle doğrudan bağlantılıydılar.
Rahip Santoro, Trabzon Emniyeti’nin yasal teknik takibi altındayken öldürülmüştü. İlk suç olan McDonald’s bombalaması eyleminin faillerinden Erhan Tuncel ise, altında Akyürek’in imzasının bulunduğu bir belgeyle polis muhbirliğine alınmıştı.
Dink cinayetinin azmettiricisi olarak yargılanan Erhan Tuncel’in suçlu olduğunu Emniyet biliyordu. Tuncel’e “Sen bize muhbirlik yap, biz senin hapse girmeni engelleyelim” dediler. Tuncel kabul etti.
Bu, açıkça suç teşkil ediyordu. Suçlu olan birinin kamu görevine alınması yasadışıydı. Fakat Ramazan Akyürek, bunun yasadışı olduğunu bile bile Tuncel’in göreve başlaması kararının altına imzasını attı.
Bu nasıl terfi?
Akyürek’in Trabzon’da görev yaptığı döneme bakıldığında, yukarıda da bir kısmı sıralandığı gibi çok sayıda skandal olay yaşandığı görülüyordu. Akyürek’in daha önce de çarpıcı bir başarısı yoktu. Buna rağmen 9 Mayıs 2006 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı olarak atandı.
Böylece cemaat, Emniyet içerisinde en fazla kuvvet kazanacağı konuma erişmiş oluyordu. Hem Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında, hem de Ahmet Şık’ın -basılamayan- “İmamın Ordusu” kitabında belirttikleri gibi, cemaatin Emniyet içerisinde en fazla önemsediği departman istihbarat şubeydi.
Hrant’ın öldürülmesi
Hrant Dink İstanbul’da öldürüldüğünde, Ramazan Akyürek İstihbarat Dairesi Başkanı’ydı. Dink’in vurulacağı, cinayet öncesinde tam 17 defa ihbar edilmişti. Zaten Trabzon Emniyeti ve İstihbarat Şube’nin elinde cinayetin nerede, nasıl, hangi silahla yapılacağına varana kadar bilgi vardı.
Cinayetin önlenmemesinde Ramazan Akyürek ile, yine cemaatin kilit adamlarından olan ve iki ay önce görevden alınana kadar uzun süre Ergenekon, Balyoz ve diğer ülke gündemine damgasını vuran tartışmalı operasyonların başındaki isim olarak bilinen Ali Fuat Yılmazer’in doğrudan ihmal ve sorumlulukları vardı. Yılmazer de cinayetin planlandığı dönemde İstihbarat Daire Başkanlığı C-Şubesi Müdürü’ydü ve cinayete dair elinde bilgi ve ihbarlar vardı. İkisi de “göz yumdular” Dink’in vurulmasına.
Cinayet sonrası süreçte Akyürek bir süre “dokunulmaz” konumunu sürdürdü. Üstelik cinayetle ilgili bilgilerin üstünün örtülmesi için elinden geleni ardına koymadı. Ankara’ya gönderilen birçok delil, şüpheli biçimde “kayboldu” ya da “silindi”. Nedim Şener, konuyla ilgili iki kitabında Akyürek’in cinayetteki payını uzun uzun anlatmıştı.
Bu pay öylesine apaçıktı ki, AKP Akyürek’i “geriye çekme” kararı almak zorunda kaldı. Ramazan Akyürek Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden alınarak, Polis Başmüfettişi olarak atandı.
Fakat bugün Ankara 14. İdare Mahkemesi, söz konusu atama kararını iptal etti. Akyürek’e İstihbarat Daire Başkanlığı’na geri dönüş yolu açılabileceği yorumları yapılıyor.
(soL - Haber Merkezi)