Sıradaki tasfiye Hulusi Akar mı?: Erdoğan ihaneti asla unutmaz, doğru zamanı bekliyor!

AKP'li vekil Şamil Tayyar, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a ilişkin ilginç açıklamalarda bulundu.

AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, gündeme ilişkin ilginç değerlendirmeler bulundu.

Kadir Topbaş'a cemaat iması yapan, benzer iddiaları Bursa ve Balıkesir Belediyeleri için de dile getiren Tayyar, Melih Gökçek için ise "metal" yorgunluğu iddiasında bulundu.

Habertürk'ten Kübra Par'ın Tayyar'a yönelttiği sorular ve bazı yanıtlar şöyle:

CEMAAT BAĞI İDDİASI

AK Partili belediye başkanlarıyla ilgili istifa tartışmasıyla başlayalım. Bu röportajı yaptığımız saat­lerde, istifası istenen 3 bele­diye başkanının direneceğine dair söylentiler dolaşıyor. Siz, belediye başkanların­dan bu şekilde istifa tale­binde bulunulmasını şahsi olarak nasıl karşılıyorsunuz?

Partiler seçimde aday gös­terir fakat son sözü millet söy­ler. Son sözü millet söylemişse, alırken de milletin söyleme­sinde fayda var. Bu kararlar seçim atmosferinde uygulansa belki daha şık olurdu ama lider ve genel merkez iradesi böyle oluşmuşsa doğru olanı karara uymaktır. 16 Nisan referan­dumu, AK Parti’de çok yönlü bir değerlendirmeyi zorunlu kıldı. Özellikle büyükşehir­lerde oy kayıpları dikkate alı­narak 2019’a yönelik yeni bir çalışma sistematiği belirlendi. Hem 2019’a hazırlık hem de farklı iddialarla ilgili tartışma­ları sonlandırmak maksa­dıyla böyle bir yola gidildi.

Tek sebep referandum sonucu mu yoksa FETÖ’nün siyasi ayağıyla mücadelenin bu kararlarda payı var mı?

Bursa ve Balıkesir gibi bazı belediyelerin FETÖ ile müca­delede gerekli hassasiyeti gös­termediğini biliyoruz. Ama Ankara’da durum öyle değil. Melih Başkan, hem Gezi olay­larında hem de 15 Temmuz’da ciddi bir mücadele verdi. Ancak uzun süre görevde kal­mış olmasını Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ifade ettiği “metal yorgunluğu” kapsa­mında değerlendirebiliriz.

Bir saniye, bu önemli bir iddia... Balıkesir ve Bursa belediye başkanlarının FETÖ’yle yeterince mücadele etmediğine dair somut gös­tergeler var mı bildiğiniz?

Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Erol Kaya, bununla ilgili ciddi bir hazırlık yaptı. O rapor kap­samında bu değerlendirme­nin yapıldığını düşünüyorum.

PATRONUM ERDOĞAN

Melih Gökçek’i ayrı bir yere koyuyorsunuz. Bunda Beyaz TV’de program yapmanızın payı var mı?

Hiçbir ilgisi yok çünkü ben o kanalda program yapmaya başladığımda adı Beyaz TV bile değildi. Program için kanal sorunu yaşayan biri değilim. Melih Başkan sevdiğim, değer verdiğim ve başarılı bulduğum bir siyasetçidir. Ama patronum Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Melih Gökçek’i ayrı yere koyuyorsunuz ama okurların aklına “Parsel parsel sattı” lafı gelebilir...

Eğer meseleye arkeolojik kazı yaparak bakacaksak, en son konuşması gereken kişinin Bülent Arınç olması gerekir. FETÖ diye tarif ettiğimiz bu yapı, yaklaşık 50 yıllık bir hareket. Burada bize yöneltilebilecek en ağır suçlama, bu yapının devlete hızlı bir şekilde çöktüğü süreçte bu riski görememek olabilir. Bunu bir basiretsizlik ya da ihmalkârlık olarak değerlendirebilirsiniz. Ama şu bir gerçek, 7 Şubat MİT operasyonundan sonra AK Parti bu konuda tavır koydu. Bu arada, “Geçmişte Türkçe Olimpiyatları’nda görüntüsü vardı. Şu konuşmayı yaptı” gibi konuşmaya kalkarsak bunun altından hiç kimse kalkamaz.

DİKKAT ÇEKEN KADİR TOPBAŞ ÇIKIŞI

Ya Kadir Topbaş?

Kadir Topbaş’la ilgili çok fazla iddia vardı. Bu iddialardan birisi FETÖ ile mücadeleyi iyi yapmadığı yönündeydi. Ayrıca damadı etrafında dönen tartışmalar bu konudaki kamuoyu algısını daha da güçlendirdi. Dolayısıyla, Kadir Topbaş’ın Büyükşehir Belediye Başkanı olarak göreve devam etmesi parti açısından da bir problemdi. İstifası doğru bir yol oldu. Zaten toplum da buna hazırdı. Bir yerde onun istifa ihtimalini satın almıştı. İstifa edince de kimseye sürpriz olmadı.

DOĞRU ZAMANI BEKLİYOR

Açık konuşalım; Şamil Tayyar, “Hulusi Akar o gece kararsız kaldı, taraf değiştirebilirdi” şüphesi mi taşıyor?

Evet, böyle bir şüphem var. Genelkurmay Başkanı’nın ilk aşamada ya Başbakan’ı ya da Cumhurbaşkanı’nı araması gerekirdi ama ara­madı. Sabah 08.30’a kadar bir irtibatı yok. Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, Akın Öztürk’ün ifadelerine baktığımızda, “Eli kolu bağlı değildi ve odasında çay içiyordu” dediklerini görüyo­ruz. “Televizyon izledik” diyorlar. Saat 04.00’ten itibaren durumun biraz daha karıştığını görü­yoruz. 04.00, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın İstanbul’a inip halkın karşısına çıktığı saat. İster istemez sorulara cevap bulamayınca, “Komuta kademesi 04.00’e kadar bir durumu mu gözetledi?” diye merak ediyor insan...

Peki, Şamil Tayyar’ın merak ettiği bu soruları Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım merak etmiyor mu?

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da açıkçası o geceyle alakalı benzer soruları sorduğunu ve bunlara cevap aradığını düşünüyorum. Bir kısmını da biliyorum. Zannediyorum ki Sayın Cumhur­başkanı’mızın bir bildiği var. Burada konuş­mam doğru olmaz ama bir gün bunu tavırlarıyla, kararlarıyla mutlaka kamuoyuna yansıtacak­tır. Tayyip Bey kendisine ihaneti asla unutmaz. Doğru zamanı beklediğini düşünüyorum.

TARİKATLAR EMNİYETTE İKTİDAR MÜCADELESİ VERİYOR

Ya FETÖ’den boşalan kadrolara Menzilciler, Süleymancılar gibi tarikatların yerleştiğine dair iddialar?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ziyade daha çok emniyette bu sözünü ettiğiniz grupların belli bir iktidar mücadelesi var.

Bu tehlikeli bir şey değil mi?

Hangi gruba mensup olursa olsun, görev dağılımı yapılırken inisiyatifin hiçbir gruba verilmemesi gerektiği kanaatindeyim. Milli görüşçü olsa da verme. 81 ilin istihbarat şube müdürünü birbirine benzeyen, aynı ideolojiyi savunan adamlardan seçme. Devlette yapılandırmayı daha bir çoğulcu esasa göre yaparsak daha denetleyici olur. İçinde Menzilci de ülkücü de milli görüşçü de ulusalcı da olabilir. Liyakat ekseninde farklı gruplara mensup insanları harmanlayan bir kadro yapılanması bence çok sorun oluşturmaz, çünkü bunlar birbirlerini denetler.

ABD YENİ BİR TUTUKLAMA LİSTESİ AÇIKLAYABİLİR

ABD ile yaşanan krize ne diyorsunuz?

Amerika, Türkiye’nin izlediği bağımsız dış politikadan son derece rahatsız. Bu mücadelede kendi elini güçlendirebilmek için yeni bir tutuklama listesi yayınlayabilir. Korumalar ve Zafer Çağlayan ile ilgili bir liste yayınlamışlardı. Birikmiş bir dizi problem var. Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için yeni bir tutuklama listesi yayınlayabilir. İçinde siyasetçilerin de olduğu hayli kalabalık bir liste olduğu söyleniyor.

DARBE RİSKİ...

Yeni bir darbe ihtimali görüyor musunuz?

Var, çünkü Türkiye’nin oyun planına baktığımızda böyle bir risk mevcut.

Peki, o riskin arkasında kimler olur?

FETÖ’nün 15 Temmuz’daki gibi konvansiyonel bir darbeyi yeniden gerçekleştirebileceği bana imkân dahilinde gözükmüyor. FETÖ’nün beli kırıldı. Devlette Ulusalcıların güçlendiğini söyledik. Eğer Batı Ulusalcılarla işbirliği yaparsa bu risk artabilir. Şu anda Ulusalcılar Amerikan karşıtı ve Avrasyacı politika izliyor. Ama siz yarın Amerika ile ilişkilerinizi düzeltmeye kalktığınızda bu tayfa başka bir arayışa girebilir. Dolayısıyla siz bu mekik diplomasiyi yürütürken devlet erkini eline geçirmeye çalışan odaklar size siyaseten istikamet verebilirler. Mesela yarın Rusya ile kavgaya başlarsak, içerideki Ulusalcılar bir anda harekete geçebilirler.

Şamil Tayyar, “Ordudaki Ulusalcıların darbe yapma potansiyeli var” mı diyor?

Yarın şartlar değişir, düşmanlar aynı amaçlarla da birleşebilir. Ulusalcılarla Batı da ittifak edebilir. Eğer Ulusalcılar muhtemel bir darbe senaryosunun içerisine eklemlenirse 15 Temmuzvari darbe riski artar.

Peki, 15 Temmuz’da FETÖ’cüler dışında bu darbeye karışan gruplar olduğunu düşünüyor musunuz?

Düşünüyorum. Bu sadece FETÖ’cülerin içinde yer aldığı bir operasyon değil. Merkezinde FETÖ var ama dahil olan başka gruplar da var.

O gruplar tasfiye edildi mi?

Edilmediler. Zaten asıl problemlerden biri de bence bu. NATO’cu tayfa hâlâ etkili.