Orman yangınları… İhmal mi, rant mı? Yoksa ihmal dediğimiz planlanıyor mu?

Yaza girerken orman yangını kabusu bir kez daha ülkenin en önemli başlıklarından biri haline geliyor. Peki, Türkiye geçen yıldan bir ders çıkardı mı, tablo ne?

Savaş Sarı

Mayıs ayı ile birlike Türkiye orman yangınları açısından riskli bir döneme girmiş bulunuyor. Hatta Mayıs ayı içerisinde İzmir, Çanakkale, Kastamonu gibi illerde ormanlık alanlarda kimi orman yangınları da şimdiden yaşanmış durumda. Orman Genel Müdürlüğü’nün 2021 faaliyet raporunda belirttiği bilgilerle ülkemizin toplam orman varlığı 23.110.000 hektar ile ülke yüzölçümünün yaklaşık % 29,6’sını kaplıyor. Bu alan içerisinde normal kapalı orman alanı 13.500.000 hektar ile toplam ormanlık alanının %58,42’sini, boşluklu kapalı orman alanı ise 9.610.000 hektar ile toplam ormanlık alanın %41,58’sini oluşturuyor.

Akdeniz iklim kuşağında yer alan Türkiye'de ormanların büyük bir bölümü yangın tehdidi altında bulunurken, toplam ormanlık alanın %60’ını birinci ve ikinci derece yangına hassas alanlar oluşturuyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yaz aylarına ilişkin paylaştığı tahminlere göre 2022 yılı Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında hava sıcaklığının mevsim normalleri civarında veya belli bölgelerde mevsim normallerinin 1 ila 2 derece üzerinde seyretmesi bekleniyor.

Paylaşılan bu tahminler bu yaz en azından 2021 yazındakine benzer aşırı sıcakların yaşanma olasılığının daha zayıf olduğunu gösteriyor. Bu geçtiğimiz yıl yaşanan orman yangınlarında etkili olduğu söylenen aşırı sıcaklar ve kuru hava risklerinin de 2021’e göre daha az olma olasılığına dair iyi bir haber. Ama bu haber tek başına bu yıl yaşanmaya başlanan ve yaz aylarında muhtemeldir ki artarak devam edecek olan orman yangınları gerçeğini ortadan kaldırmıyor.

2022’de bizleri nelerin beklediğini daha iyi anlayabilmek için öncelikle geçen yıl yaşanan orman yangınlarına dair verilere bir göz atalım.

2021 yılında yaşanan orman yangınlarına kısa bir bakış

Geçtiğimiz yıl Tarım ve Orman Bakanlığı’nın paylaştığı bilgilere göre başta Antalya, Isparta ve Muğla bölgelerinde olmak üzere 54 ilde 2793 adet ayrı vaka sonucu yaklaşık 300 orman yangını yaşandı.  Bu yangınlarda yangınların çıkışına dair sayı geçmiş yıllara göre çok değişmezken yangınların etkilediği ormanlık alan ise 2020 yılında yanan ormanlık alanın 7 katına ulaştı.

Grafik: Orman Genel Müdürlüğü 2021 yılı idare faaliyet raporundan alınmıştır

2021 yılında yaşanan orman yangınlarına dair Orman Genel Müdürlüğü’nün paylaştığı verilerde yanan ormanlık alanların  1/3’inin kasıtlı ve 1/3’inin de sebebi bilinmeyen şekilde çıkarılan orman yangınlarında yok olduğu göze çarpıyor.

Sebebi bilinemeyen orman yangını sayısının ise neredeyse toplam orman yangını sayısının yarısı olması başka bir soruna daha işaret ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bu yangınların %90 insan kaynaklı çıktığını belirtmekle birlikte bu yangınların çıkış ya da çıkarılış nedenlerine dair sağlam veriler sunamıyor. Sebebi belirsiz yangınların oranının bu kadar yüksek olması erken müdahale sistemlerinin ve önleyici tedbirlerin yetersizliğinden de kaynaklanıyor. Tabii buna ormanlık alanların plânsız kulanımını, her geçen gün yeni düzenlemelerle hızla artan kontrolsüz şirket faaliyetlerini de eklemek gerekiyor. Tüm bunlar ormanları korunaksız hale getirmenin ötesinde yangınlara da davetiye çıkartıyor.

Bilim ve Aydınlanma Akademisi geçtiğimiz yıl Ağustos ayında yaptığı açıklamada orman yangınlarının çıkış nedenlerine dair “Ormanlar, sosyal ve kültürel amaçlarla kullanım, elektrik hatları, anız yakma gibi nedenlerle de tutuşabiliyor. İklimsel özellikler orman yangınlarının çıkması için hala en büyük etken olmakla birlikte, ormanların içindeki ekonomik ve sosyal faaliyetler yangın olasılığını artırıyor. Ormanları doğal olmayan yangınlardan korumak için orman içinde bu faaliyetlerin mümkün olduğunca azaltılması ve iklim değişikliğinin etkilerinin bu faaliyetlerin planlanmasında dikkate alınması gerekiyor.” demişti.

Orman yangınlarıyla mücadelede ne durumdayız?

Ormanların korunması ve geliştirilmesinde öncelikli görev ve sorumluluk Orman Genel Müdürlüğü’ne ait. 1956 yılında çıkarılan 6831 sayılı orman kanununun 69. maddesindeOrman idaresi, orman yangınlarını önlemek ve söndürmek maksadıyla her türlü hizmeti yapar veya yaptırır.” deniliyor. Ancak Orman Genel Müdürlüğünün gerek organizasyon yapısı, gerek personel sayı ve niteliği gerekse araç ve teçhizatı ormanlarımızın korunması ve geliştirilmesini sağlamaktan her geçen yıl daha fazla uzaklaşmış durumda.

Türkiye’de geniş bir coğrafi alana yayılan ormanların korunmasında Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı 30 Bölge Müdürlüğü yeterli olamıyor. 2021 faaliyet raporunda belirtilen bilgilerle müdürlüğün toplam personel sayısı 2017 yılına göre 2021 yılında %4,3 oranında artarken; memur ve sürekli işçi personel sayısı sırasıyla %14,5 ve %23,0 oranında azalmış. Geçici işçi ve sözleşmeli personel sayısı ise artmış. Bu sayılarda gösteriyor ki müdürlük içerisinde deneyimli ve birikimli personel sayısı her geçen gün azalıyor. Özellikle orman işçiliği ihtiyacı neredeyse tamamen taşeron hizmet alımı ile karşılanır hale gelmiş durumda. Bu ise ormanların korunması konusunda riski fazlasıyla artırıyor.

Benzer durum ormanların yangınlara karşı korunmasında kullanılan araç ve teçhizat açısından da geçerli.   

Orman Genel Müdürlüğü’nün 2021 faaliyet raporunda belirtilen bilgilere göre 2021 yangın sezonunda; 39 adet yangın söndürme helikopteri, 3 adet amfibik uçak, 1 adet tanker uçak, 4 adet insansız hava aracı kiralık olarak, 1 adet yönetim uçağı ile 6 adet yönetim helikopteri görev almış. Bunlarla 2021 yılı içerisinde, yangınla mücadelede fiziki tedbirler alınarak 2.793 adet orman yangınına müdahale edilmiş. Bu müdahalelerin ne kadar plânsız, gecikmeli ve yeersiz olduğunu ise ağır sonuçları ile yaşamış olduk.

Tarım ve Orman Bakanlığı 4 Ocak 2022 tarihinde sosyal medyadan yaptığı bir açıklamayla 2022 yılında orman yangınlarıyla mücadele edebilmek amacıyla; 5 adet amfıbik uçak, 5 adet büyük tanker uçak, 10 adet küçük tanker uçak ve 55 helikopterden oluşacak hava gücü için ihale sürecinin başlatıldığını duyurmuştu. Ancak bugüne kadar sadece iki ihalenin duyurusu yapıldı. Bu ihalelerden bir tanesi 10 adet 2-4 ton tank kapasiteli uçakların kiralanması diğeri ise 5 ton kapasiteli 5 adet amfıbik uçak kiralanması ihalesi. Bu ihalelerin de son başvuru tarihleri 10 adet uçak için 18 Nisan, 5 adet amfıbik uçak için ise 25 Nisan olarak belirtilmişti.

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'a ait 5 Nisan 2022 tarihli konuya ilişkin soru önergesine Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin 11 Mayıs 2022 tarihinde verdiği yazılı yanıtta ise 2022 yılında orman yangınlarını söndürmede kullanılması planlanan uçak ve helikopter kiralama ihalelerinin henüz sonuçlanmadığı belirtilmişti: “Hava aracı filosu kurulmasına yönelik çalışmalarımız son yıllarda yoğun bir şekilde devam etmektedir. Ancak yangın söndürmede kullanılan özellikle amfibik uçakların dünya genelinde üretimi çok kısıtlıdır. Bu kapsamda tüm firmalar ile gerekli görüşmeler yapılmakta olup, 5 ton ve üzeri amfibik uçak ve 2-4 tonluk amfıbik/tanker uçak ile orta sınıf yangın söndürme helikopteri tedarik projelerimiz başlatılmıştır. Satın alma süreçleri henüz sonuçlanmamıştır.

Yanan ormanlık alanlar ne oldu?

Geçtiğimiz yıl yaşanan orman yangınları özellikle Antalya ve Muğla bölgesinde çok büyük ormanlık alanları etkiledi. Bu alanlarda yangın söndürme çalışmaları sonrasında ormanlık alanların geri kazanılmasına dair neler yapıldığı da çok fazla tartışma konusu oldu. Konuya ilişkin mecliste de birçok soru önergesi verildi. Muğla ilinde yanan ormanlık alanlara dair CHP Muğla Milletvekili Mürsel Alban’ın 21 Mart 2022 tarihli soru önergelerine Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci 15 Nisan 2022 tarihinde verdiği yazılı yanıtlarda; Muğla ili Menteşe, Köyceğiz, Milas, Marmaris ve Kavaklıdere ilçelerinde 2021 yılında yaşanan orman yangınlarında zarar gören ormanlık alanlar ve bunların geri kazanılmasına dönük işlemlere ilişkin bu ilçelerin toplamında 46.306,4 hektar alanın zarar gördüğü ve bu sahanın 24.957,3 hektarında doğal gençleştirme, 2.695,3 hektarında suni gençleştirme, 4.940,8 hektarında rehabilitasyon, 2.408,8 hektarında ağaçlandırma ve 12.113,5 hektar alanda ise arazinin çok eğimli ve kayalık olması nedeniyle uygulama yapılmadan, sadece tohum ekimi yapılacak saha olarak belirlendiğini belirtmişti.   

Ormanlık alanlar büyüyor mu yok mu ediliyor?

Ormanların sadece orman yangınları nedeniyle değil, ormanlık alanların ormancılık dışı faaliyetlere açılması ve merkezi bir planlama ve akıldan yoksun, sadece ticari kaygılarla yürütülen ormancılık endüstri faaliyetleri ile de yok ediliyor. AKP her ne kadar fidan dikiminde Avrupa'da birinci, dünyada dördüncü olduğunu ilan etse de bu fide dikimleri ormanlarımızın büyümesi anlamına gelmiyor. Fidanların türü, nerelere dikildikleri ve ne kadarının hayatta kaldığı verileri çok önemli. 2019 yılında “Geleceğe nefes” adı altında 81 ilde 11 milyon fidanın dikilmesi için başlatılan kampanya sonrasında dikilen fidanların %90’ının kuruduğu söyleniyor. Ayrıca ormanlar sadece ağaçlardan ibaret değil, tüm doğası ile bir bütünü oluşturmakta ve uzun yıllar sonucunda oluşan ormanların yangınlar veya kesimler sonucu yok edilmesinin yarattığı tahribatı fidan dikimlerinin karşılaması mümkün değil.

Burada AKP’nin yıllardır yürüttüğü ormanları kasıtlı yok etme faaliyetinden de söz etmek gerekiyor. Yücel Çağlar’ın 2 Nisan 2022 tarihinde  soL'da yayımlanan “AKP'nin 'orman oyunları' tüm yıkıcılığıyla sürüyor” başlıklı yazısında da belirttiği gibi AKP döneminde “devlet ormanı” sayılan arazilerin başta madencilik, turizm, inşaat, enerji vb olmak üzere çeşitli ormancılık dışı amaçlarla kullanılmasına öncelik ve ağırlık verilmesini sağlamak üzere 6831 sayılı Orman Kanunu’nda 2003-2021 döneminde toplam 29 değişiklik gerçekleştirilmiş. Tüm bu değişiklikler ormanlık alanların çeşitli vesilelerle ormancılık dışı kullanımının önünü açmakta, ormanların yok edilmesine neden olmakta. Bir başka gerçek ise her yıl orman yangınları nedeniyle kaybettiğimiz ormanlık alanlardan çok daha fazlasının ormancılık dışı faaliyetler sonucu yok edilmesi.

Orman alanlarında gerçekleştirilen ormancılık faaliyetleri de kaygı verici bir noktaya gelmiş durumda. Bu faaliyetler sonucu tomruk, tel direği, maden direği, sanayi odunu, kâğıtlık odun, lif-yonga odunu, sırık, çubuk ve yakacak odun gibi orman ürünleri elde ediliyor ve bu ürünler; inşaat, mobilya, maden, lif ve yonga levha, kâğıt sektörleri ile ahşaba dayalı diğer sektörlerde kullanılıyor. Türkiye’de uzun süre ithal hammadde ağırlıklı çalışan orman ürünleri endüstrisi dövizdeki artış sonrası hammadde temininde zorlanmaya başlamış. AKP orman ürünleri endüstrisinin duyduğu hammadde ihtiyacını devlet ormanlarının kesiminde ciddi bir artış ile karşılama yoluna gitmiş ve bu artış katlanarak devam ediyor. Orman Genel Müdürlüğü’nün 2021 yılı faaliyet raporunda paylaşılan verilere göre son dört yılda ormancılık faaliyetlerinde kesilen ağaç miktarı neredeyse 2 katına çıkmış durumda.