"Ağustos, hepimizin mutluluğu ve gülümsemeyi bulma gücüne sahip olduğumuzu yeniden hissettirirken gülümsemenin nerede olduğunu, ona nasıl ulaşabileceğimizi bizlere hatırlatıyor…"
Mutluluğu uzakta aramak nedir? Yanımızda hemen ‘burnumuzun dibinde’ olamayacak kadar ulaşılmaz mıdır her zaman? Bazen yollar kat ederiz bazen adım atacak gücü kendimizde bulamayız. En nihayetinde hiç olmadık yerde karşımıza çıkan uyuyan kedi videosu bile suratımızda kocaman çiçekler açtırır. Mutlu olmanın yolunu aradığımız bu günlerde gülümsememizi kaybetmemiz mümkün mü? Bunu düşünüp yollara fırlayan kahramanımız kaplan Ağustos’a kulak verelim…
Ağustos ve Kayıp Gülümsemesi kitabı, gülümsemesini kaybetmiş, üzgün hisseden ve onu bulmak için doğada maceraya atılan bir kaplanın hikayesidir.
Kitabın ilk sayfalarındaki pati izleriyle beraber biz de Ağustos’un kayıp gülümsemesini bulma yolculuğunda onu takip ederiz. Büyük bir kaplan gibi uzanıp çalıların altına, ağaçların tepelerine, dağların doruklarına, derin vadilere gülümsemesini bulmak için onunla beraber bakarız. Denizin altına bile ineriz fakat bulunacak bir gülümseme yakalayamayız oralıkta. Çünkü Ağustos gülümsemesinin yalnızca bir yerde saklandığını düşünür düşünür gezer… Bu vesileyle yeryüzündeki birçok canlıyı da keşfeder.
Yağmurun yağmasıyla beraber damlaları kovalar, su birikintilerine sıçrayarak dans eder ve en eğlenceli anında yerdeki su birikintisinin yüzeyinde yansımasını, gülümsemesini görür. Gülümsemesinin en başından beri burnunun dibinde, yanı başında olduğunu fark eder. Aslında gülümsemesi en başından beri onunla birlikteydi. Ortaya çıkması için Ağustos’un kendini mutlu eden bir şey yapması yeterliydi. Kitap, dünyaya gözlerimizi açtığımızda karşılaşacağımız en doğal olayların bile bize mutluluk getirebileceğini gösteriyor.
Ağustos, bir şey yaptığında gülümsemesinin de her zaman onunla orada olacağını fark eder çünkü mutluluk her yerdedir.
Bu kitabın çocuklara mutlu ve üzgün olmanın sorun olmadığını anlatabileceğimiz kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Duygular, hissettiğimiz farklı duygular hakkında konuşmak ve farklı duyguların nasıl hissettirdiğini sormak için ideal bir içeriğe sahip. Ayrıca çocukların duygusal gelişimini desteklediğini söylemek de doğru olur.
Rayner’ın metni ve hikayeyi destekler nitelikte olan çizimleri, Ağustos’un yolculuğuyla beraber kelimelerle oynar şekildedir. Ağustos bir dağa tırmansa metin de onunla beraber tırmanıyor, yağmur yağdığında kelimeler sayfa boyunca uçar, şıp şıp pıt pıt damlıyor. Rayner’ın kelimeleri bu şekilde sayfaya yerleştirmesi hikayeye daha fazla dinamizm ve eğlence katıyor. Bu teknik aynı zamanda kitapta resimleri de ön plana çıkarıyor.
Genel olarak çizimde açık kompozisyon kullanan çizer, sulu boya ile salaşlığı yakalamış, Ağustos’un duygularını ve yolculuğu esnasında doğa ile ilişkisini hikayedeki bağını koparmadan ayrıntılı bir şekilde aktarmıştır. Hikaye ve çizimler her ne kadar basit gözükse de çizer bu basitliğin altında kalmamış ve yaratıcı bir tablo çıkarmıştır.
Naçizane, Ağustos kitapta birçok canlıyla karşılaşırken, doğayla bu kadar iç içe bir yolculuk yaparken bu unsurlar üzerinden karakterin doğal bağlantısı kurulmamış, kafalarda ‘E bu yolculukta karşılaşılan kişiler ne idi?’ sorusunu bırakmıştır. Bu boşlukla beraber Ağustos’un yalnız macerasını seyretmiş olduk. Okul öncesi yaş grubundaki çocukların sosyal ilişkilerini kuvvetli kurabilmesi için kitapların bunu destekler nitelikte olması gerektiğini düşünüyorum.
Sonuç olarak…
Ağustos, hepimizin mutluluğu ve gülümsemeyi bulma gücüne sahip olduğumuzu yeniden hissettirirken gülümsemenin nerede olduğunu, ona nasıl ulaşabileceğimizi yeniden hatırlatıyor…
