'HPV riski var' diye yurttan uzaklaştırılan öğrenci yurda döndü, KDK süreci anlattı

Kocaeli Kadın Dayanışma Komitesi, "HPV riski var" deyip KYK yurdundan uzaklaştırılan öğrencinin sürecini soL'a anlattı.

Merve Uzuner Keser

Kocaeli’de bir öğrenci HPV tedavisi görürken yurttaki oda arkadaşlarından birinin tedavi sürecini öğrenmesi üzerine başladı her şey. Ne yazık ki öğrenci, HPV’nin aynı yurt odasında kalmalarına bir engel teşkil etmeyeceğini bilmiyordu. Arkadaşına sormak yerine gidip yurt müdürüne sordu. Oysaki küçücük bir araştırma bile yapsa, kaygılanacak bir şey olmadığını internetteki bilgilerden kolayca öğrenebilirdi. Sorun burada kalsa çözüm basitti aslında. Öğrenci yurt müdürüne gider, yurt müdürü de “kız yurdu müdürü” olduğu için çok yaygın, erken teşhiste tehlikesiz bu virüsün ortak tuvalet, banyo vb. yerlerden bulaşmayacağını kaygılı öğrenciye iletir ve sorun çözülürdü. Hatta bundan sonra yurt müdürünün yapması gerek ilk iş, evinden uzakta, devletinin yurdunda kalarak üniversite eğitimi alan ve kanser tedavisi gören, ameliyat olmuş bu evlatla onu teskin edici bir görüşme yapması, bir ihtiyacı olursa yanında olduğunu iletmesiydi. Sanırım bu şefkat, bu nezaket ve sorumluluk duygusu Yeşilçam sinemasında kaldı. Yurdumuzun müdürü de ne yazık ki HPV hakkında hiçbir bilgiye sahip değildi. Bunun vahametini gölgede bırakacak başka bir şey oldu ve öğrenci HPV pozitif olmadığını kanıtlayıncaya kadar yurdundan uzaklaştırıldı. Hem barınma hem de buna bağlı olarak eğitim hakkından mahrum bırakıldı. 

Hani hep örgütlenmenin, yan yana gelmenin öneminden söz ediyoruz ya birbirimize... İşte Kadın Dayanışma Komiteleri'nin sürece dahil olması tam da böyle bir örgütlülük sayesinde oldu. Aydın KYK yurdunda düşen asansör yüzünden yaşamını yitiren Zeren Ertaş'ın ardından pek çok ilde öğrenciler sokağa çıktı, yurtlar önünde eylem yaptı. Yurtlarda yaşadıkları sorunlara karşı birlikte hareket etmek için haberleşme grupları kurdu. İstanbul'da üniversiteli KDK'lıların da dahil olduğu bir KYK kız öğrenci yurdu grubuna iki hafta önce "Kardeşimi HPV nedeniyle yurttan atıyorlar" mesajı geldi. Mesaj Kocaeli KDK’ya iletildi ve hemen arkadaşımızla iletişime geçtik.  

Konuyu hemen kamuoyunun gündemine taşımak için açıklamamızla birlikte soL portal’a ilettik. Ardından cahilce alınmış bu kararı kaldırmak için KDK avukatıyla birlikte Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne bağlı Yurt İdare Müdürlüğü ile görüşmeye gittik; müdür, il sağlık müdürlüğüne konu hakkında yazı yazdıklarını ve cevap beklediklerini iletti. Bu görüşmemizi de haber yaptık. 

Görüşmemizde Hıfzıssıhha Kanunu’nda yer alan hastalıklar listesinde olmayan, dolayısıyla yurt ortamında bulaş riski taşımayan bir hastalığın bir genci bu derece mağdur etmesine ne kadar dikkat çekmeye çalıştıysak da müdür, ilgili makama yazısını iletmişti ve yapacak hiçbir şeyi yoktu. Öğrencinin duygu durumu, yakın zamanda başlayacak vize sınavları ise çok taliydi, çünkü prosedürde üzerine düşeni yapmıştı. Konuyu takip edeceğimizi söyleyerek ayrıldık. İki gün sonra İl Sağlık Müdürlüğü’nden beklenen cevabı kontrol etmek üzere Yurt İdare Müdürlüğünü tekrar ziyaret ettik. Fakat beklenen yazı hala gelmemişti ve yurt müdürü üzerindeki sorumluluğu inatla reddetmeye devam ediyordu. Bu süreçte bizimle dayanışma gösteren Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Baykal ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Şenol HPV’nin yurttaki diğer öğrenciler için risk teşkil etmediğini, öğrencinin yaşadığı mağduriyetin derhal sonlandırılması gerektiğini anlatan iki ayrı rapor hazırladılar. Görüşmede bu raporları da ilettik. Yurt İdare Müdürü bunların sadece “görüş” olduğunu, bir anlamı olmadığını, bu bilgiye kendisinin de internetten ulaşabileceğini söyledi. Eğer bu bilgi internetten ulaşılabilecek kadar yakınsa neden şimdiye kadar öğrenciyi mağdur etmek yerine araştırmadıklarını sorduk. Konuyu değiştirdi. Öğrencinin doktoru neden rapor vermiyordu. Aslında öğrencinin doktoru raporu verse mesele çözülecekti. Ama öğrencinin doktorundan yazıyı resmi olarak talep eden bir yazı bile yazmamışlardı. 

Tüm bunlara hiç gerek yoktu aslında, bulaşıcı olmadığı bilinen bir hastalık yüzünden hakları gasp edilmiş bir öğrenci vardı sadece. Ortada mesele yoktu ama zaten o yazısını yazmıştı, cevap beklemek en sorumlu hareketti. Cevap neden hala gelmiyor diye sorunca ve cevap zaten budur diye uzmanlardan alınan konuya özel raporları gösterince de bu sefer başka bir yazının yokluğundan yakınılabilirdi. Biz de onu artık rahatsız etmeseydik keşke… 

Kadın Doğum hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları uzmanlarından mühürlü kaşeli olarak alınmış “HPV ortak kullanım alanlarından bulaşmaz” belgelerine burun kıvıran müdür, çaresizliğe saklanmış acizliğiyle günler ve saatler süren görüşmeleri boşa çıkardı. Öğrenci üzülebilirdi, sınavlarına giremeyebilirdi, o yazısını ilgili yere iletmişti. Cemaat yurtlarının, özel yurtların karşısında devlet yurtlarının yeri ve öneminden bahsedilince hak veriyor ama öğrenci için hiçbir şey yapmıyordu. Bir kere daha il sağlık müdürlüğünü, yazı nerde diye aramıyordu. 

Sonra Kocaeli KDK olarak Türk Tabipleri Birliği ile görüştük. Mühürlü kaşeli imzalı bir rapor da, Kocaeli Tabip Odası Yönetim Kurulu tarafından hazırladı. Yurt müdürümüz, raporu vermek için kapıya kadar gelmiş olan öğrenciyi içeri sokmadı. Öğrenciyi yasal olarak barınma hakkı elde ettiği yurda hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bir gerekçeyle almadı. Yurt müdürü, öğrenciyi yurduna almadı. TTB’nin raporunu da kabul etmeme ihtimalleri vardı. Çünkü herkes her şeyi bir şeye uygun yapıyordu ama onun ne olduğu belli değildi ve bunun bilim, devletçilik kamuculuk olmadığı ise en belli şeydi. 

Öğrenci, onu yurda kabul etmeleri için raporda bulunması gerekli ibareleri ve hangi tetkiklerin yürütülmesi gerektiğine ilişkin bilgileri de içeren bir sevk yazısı çıkarmalarını istediği bir dilekçeyi de yanında getirmişti. Öğrenci dilekçesini bile ibraz edemedi. Çünkü yurt müdürü, öğrenciyi yurduna almadı. Bununla da yetinmeyen müdür, bu kadar mağdur ettiği öğrencinin evine, dava sürecinde de kanıtlanacak olan sahte ithamlarla, tebligat yollattı. Yurt müdürü, yurda almadığı öğrencinin evine tebligat yollattı. 

Dün ise Kocaeli Eczacı Odası yönetimiyle görüştük. Tabip Odasının yazdığı gibi bir rapor yazmalarını istedik. Yönetim, Kocaeli İl Sağlık Müdürünün kendisini de aramayı teklif etti. Ve ortaya çıktı ki İl Sağlık Müdürlüğünün öğrencinin yaşadığı mağduriyetten haberleri bile yoktu. Yurt idare müdürlüğü yazıyı bir yere yollamıştı ama işte o yazı onların eline geçmemişti. Bu ihtimale karşı, yurt idare müdürlüğünü uyarmıştık oysaki. Hatta gelin hep beraber gidelim ve sorunu çözelim demiştik. Ama koltuğundan kalkmaya ikna olan çıkmamıştı. İlde olup biten sağlık meselelerinden haberi olmayan il sağlık müdürlüğü neyseki bir telefonla öğrencinin mağduriyetini giderdi. İl sağlık müdürlüğü sadece haber takip etmemekle suçlanabilir. 

Fatma Seher Hanım KYK Kız Öğrenci Yurdu idaresi, öğrenciyi arayarak bu akşamdan itibaren yurda girebileceğini iletti. Kadın Dayanışma Komiteleri, Eczacı Odası, Tabip Odası, sorumlu doktorlar, eczacılar, HPV aşısı ücretsiz olsun mücadelesi verenler bir taraf, devletin kurumlarını acziyetle yönetemeyen, Bekçi Murtazalar öbür taraf. Bilimden yana olanlar, kamucular, devletçiler, laikler bir taraf; Godot’yu bekleyenler, halkın parasıyla halka faydası olmayanlar öbür taraf. Boyun Eğmeyen Ecza Emekçileri öğrencinin HPV aşısını da karşılayacak. Kadın Dayanışma Komiteleri dayanışmaya, bizim tarafı örgütlemeye devam edecek. Bu yazı tarafını bilenler için yazıldı. Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz ve onlar kaybedecek.

*Kocaeli Kadın Dayanışma Komitesi'nden