Elektrik faturaları uçarken sektördeki işçiler bir kat daha sömürülüyor

Elektrik tekelleri yurttaşları faturayla yoksullaştırırken işçileri nasıl sömürüyor?

Selahattin Kural

Türkiye'nin elektrik dağıtım sistemini elinde bulunduran şirketlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yurttaşların elektrik ihtiyacının birkaç tekelin insafına bırakılmasıysa, özelleştirmelerle yürütülen bilinçli bir politikanın ürünü. 

AKP iktidarında elektrik dağıtımı yok pahasına özel şirketlere peşkeş çekildi. Devletin, yani halkın olan elektrik santralleri, şimdi halka fahiş fiyatlarla elektrik satmak için kullanılıyor. Öte taraftan patronun insafına terk edilen sektör emekçileri de ciddi hak kayıplarına uğruyor.

Hayat pahalılığının arttığı son zamanlarda halkın en büyük sorunlarının başında elektrik, su, doğalgaz faturaları ve kiralar geldi. Alınan ücretler açlık sınırı seviyelerinde kalırken, giderlere yapılan zamlar sürekli arttı. Asgari ücret faturaları ve kirayı karşılayamaz hale geldi. Tüm ülkede yoksulluk çığ gibi büyürken enerji santrallerini, dağıtım ağlarını elinde bulunduran şirketlerse kârlarını katladı. Sabancı, Zorlu, Cengiz, Limak, Çalık, Türkerler ve diğerleri... 

Elektrik dağıtımı büyük oranda birkaç şirketin elinde. Bu sektörde tekel konumunda olan şirketler kriz, kur dalgalanmaları bahanesiyle sürekli zam yaptı. 

Bu elektrik tekelleri muhalefetin diline doladığı "5'li çete"den ibaret de değil. Ortada adına patron sınıfı denilen daha büyük bir çete düzeni var. Mesela en büyük tekeller arasında Sabancı geliyor. 

Öne çıkan şirketler ve dağıtım ağlarından bazıları şöyle: Sabancı'ya ait EnerjiSA, Başkent, Ayedaş ve Toroslar bölgelerinde Ankara, Bartın, Çankırı, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale, Zonguldak, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Mersin, Kilis, Hatay ve İstanbul Anadolu Yakası’ndan oluşan 14 ilde elektrik dağıtım hizmeti vermekte ve 21 milyon nüfusun; Cengiz Holding İstanbul Avrupa Yakası, Antalya, Isparta, Burdur, Konya, Karaman, Aksaray, Niğde, Kırşehir, Nevşehir, Sivas, Tokat, Yozgat olmak üzere 10 milyon abonenin; Bereket Holding, İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla illerinin; Limak Holding ise Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Yalova illerinin elektrik dağıtımını yapmaktadır.

Elektrik tekelleri halkı karanlıkta bıraktı

Bu şirketler ve AKP iktidarının politikaları fatura borcunu ödeyemeyen yurttaşları elektriksiz bıraktı. Sadece 2021 yılında elektriği kesilen abone sayısı 2 milyon 970 bin 505 olarak Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez tarafından açıklanmıştı. Nisan 2022'de ise açıklanan rakamlara göre yılın ilk 4 ayında 278 bin abonenin elektriği kesildi.

Kışın yoğun kardan dolayı bazı illerde elektrik kesintileri yaşandı. Afetler, olumsuz hava koşulları dikkate alınarak planlanmak yerine şirketlerin çıkarları doğrultusunda yürütülen çalışmalar günlerce yurttaşların elektriksiz kalmasına neden oldu.

Tabii en çok kesinti Bakan Dönmez'in de belirttiği gibi yurttaşların faturalarını ödeyememesinden dolayı gerçekleşti. Faturalar ödenemediği için kış günü halkın elektriksiz kalmasıyla, ısınma, aydınlanma hakkı ellerinden alındı. Yurttaşların elektriğini kesmeye gelen elektrik işçileri bu durumda halkla karşı karşıya geliyordu.

'İnsanlarla yüz yüze gelmemek için kesinti yaparken haber bile veremiyoruz'

Elektriğini kestirmek istemeyen yurttaşlar, elektriği kesmeye gelen işçiye müdahale ediyor, emekçiler karşı karşıya geliyordu. Kışın zamlara tepkinin olduğu dönem soL'da yayınlanan bir haberde Enerjisa çalışanı 'İnsanlarla yüz yüze gelmemek için kesinti yaparken haber bile veremiyoruz' diyerek durumu ifade etmişti.

Hakları elinden alınan enerji işçileri

Elektrik tekelleri taşeronlarla işçileri düşük ücretlere çalıştırılıyor. Uzun saatler çalışma, hafta sonu çalışma baskısı, mobbing, performans baskısı işçilerin en çok karşılaştığı sorunlar.

İşçiler işyerinde sendikal örgütlenme yaptığı için işten atılıyor. Örgütlenme hakkına saldırının en çok arttığı bu dönemlerde, yukarıda sayılan hiçbir sorun sarı sendikaların gündemine girmedi. Aksine işçilerin mücadelesinin önüne hep engel olarak çıktılar. İşçilerin, bu ayak bağı durumundan kurtulmak için sendikalardan istifa ettiği örnekler oldu.

Bu duruma en yakın örnek geçtiğimiz haftalarda yaşandı. Türkerler Holding'e bağlı Van, Bitlis, Muş, Hakkari illerinin dağıtımını yapan VEDAŞ'ta işçiler toplu şekilde Türk İş'e bağlı Tes İş Sendikasında istifa etti. Bunun üzerine patron işçilerin sendikaya dönmeleri için girişimlerde bulundu. İşçi dostu olduklarından değil, işçiyi sarı sendikalar aracıyla baskılamak için yapılıyordu bu girişimler.

Enerji sektöründe çalışan işçilerin hayat pahalılığının artmasıyla birlikte tepkisellikleri de arttı. Bu yılın Nisan ayında, işyerinde yaşanan sorunlara karşı sesini çıkardıkları için işten atılan enerji işçileri Ankara'dan İstanbul'a yürüyüş yaptı. Her türlü engellemelerle karşılaşan işçiler EnerjiSA önünde eylem yaptı.

Farklı şirketlerde de işçiler tepkilerini yükseltmeye devam ediyor. Yukarıda değindiğimiz örneklerden biri olan VEDAŞ'ta da işçiler var olan yapıya artık dayanamadıkları için sendikadan istifa ederek kurdukları Patronların Ensesindeyiz (PE) VEDAŞ İşçileri Komitesi ile mücadeleleri sürdürüyor.

Van, Bitlis, Muş, Hakkari'de enerji işçileri talepleri için örgütleniyor

Tes İş'ten istifa ettikten sonra patronun "bizim istediğimiz sendikaya geçmeyeni işten çıkaracağız" dediği VEDAŞ'ta işçiler, ücret artışı, yol, yemek hakları, fazla mesailer, TİS'ten doğan hakların sendikalı sendikasız bütün işçileri kapsaması gibi talepler etrafında mücadeleye başladı.

Sendikadan istifa edip PE ile birlikte mücadeleye başlayan VEDAŞ işçileri, talepleri karşılanmazsa iş yavaşlatacaklarını açıkladılar. Kısa süre içinde dikkate alınan işçilere patron bir komisyon kurulduğunu, taleplerinin değerlendirileceğini ve yanıt verileceğini duyurdu.

Yurttaşların ve enerji işçilerinin sorunu elektrik tekellerinin tahakkümüne son verilerek çözülür

Elektrik, su, doğal gaz gibi yurttaşlara ait olan kaynakların elektrik tekellerinin eline geçmesiyle birlikte, bu sektörde çalışan emekçilerin de hakları elinden alındı. Yurttaşlar ve bu şirketlerde çalışan işçiler bugün azılı bir sınıfın tahakkümü altında sömürülüyor. Hem de kriz bahane edilerek.

Bu sömürü ilişkisinin bitmesi için bugün tek bir yol var: Elektrik şirketlerini devletleştirmek.