SGK'nin finansman açığında tarihi zirve: 34 milyar TL

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) finansman açığında tarihi zirve yaşanacak. Zor ve gerilimli günlerin kapıda olduğu SGK'de, 2018'de açığın 34 milyar TL'nin üzerinde olacağı öngörülüyor.

Haber Merkezi

Sosyal Güvenlik Kurumunun finansman açığı tarihi zirvesini yaptı. Kurum şoka girerken, zor ve gerilimli günler kapıda! 

İzmir Tabip Odası üyesi Dr. Ergün Demir ile İstanbul Tabip Odası yönetim kurulu üyesi Dr. Güray Kılıç'ın hazırladıkları rapora göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2018 yılı bütçe sunumundan SGK'nin mali gelir gider dengesinin giderek bozulduğu anlaşılmaktaydı. 2017 yılında 51,7 milyar TL devlet katkısına rağmen SGK bütçesi 24,1 milyar TL "açık" vermişti. 2018 yılında ise SGK finansman açığının tarihi zirve yaparak 34,045 milyar TL’ye çıkacağı 2018 bütçe sunumunda belirtmişti. Açığın 2018 yıl sonu tahmin ve gerçekleşme oranı ise bu miktarın çok üzerinde olacağı bekleniyor. 

Dr. Demir ve Dr. Kılıç'ın hazırladıkları raporun satır başları şöyle: 

"Sosyal Güvenlik Kurumu toplumun tüm kesimlerinin hastalık, işsizlik, yaşlılık, sakatlık, ölüm ve analık halinde korunmasını sağlamakla yükümlü olup; en yüksek bütçeli kurumlardandır. Kurumun resmi verilerinden görülmektedir ki; AKP hükümeti döneminde SGK’nin mali bütçe gelir-gider arasındaki dengesizlik kronik hale gelmiş ve tarihi "açık" rekorunu kırmıştır.

Sosyal Güvenlik Kurumunun 2017 yılı gelirlerinin yaklaşık yüzde 72’sini prim gelirleri, yüzde 18’ini devlet katkısı, yüzde 10’unu ise faiz, gayrimenkul ve fatura ödemeleri oluşturmaktadır.

Giderlerinin ise yüzde 67’sini emekli aylıkları, yüzde 25’ini sağlık giderleri, yüzde 8’ini ek ödeme, faturalı ödemeler ve diğer giderler oluşturmaktadır."

'2018 SONUNDA AÇIK 34 MİLYARI AŞACAK'

Raporda 2018 sonunda açığın 34 milyarı aşacağı vurgulanarak şöyle devam edildi: 

"Bütçe sunumunda 2018 yılında 'açığın' 34,045 milyar TL’ye çıkacağı belirtmiştir. Ancak 2018 yıl sonu tahmin ve gerçekleşme oranı ise bu miktarın çok üzerinde olacağı beklenmektedir.

SGK’nin mali gelir gider dengesinin giderek bozulması ve böylece SGK finansman açığının tarihi zirve yapması işçiler, emekliler, sağlık hizmetine gereksinimi olanlar ve sağlık işletmeleri açısından sıkıntılı günlerin geleceğine işaret etmektedir. Önümüzdeki aylarda işsizliğin ve hak kayıplarının artacağı, yeni mağduriyetler yaratılacağı öngörülmektedir.

Her seçim öncesi AKP’nin iddiası neydi?

Her seçim öncesi tüm TV kanalları ve medyada Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) reklamlarıyla karşılaşıyorduk. Sosyal Güvenlik Kurumunun AKP ile altın çağını yaşadığı iddia ediliyor, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel müdürlük yaptığı 1992–1999 yılları arasında kurumun 2 milyar TL açık vererek batırıldığı öne sürülüyordu.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun resmi rakamlarındaki gerçekler ise şöyle: 

  • 2017 yılında 51,7 milyar TL devlet katkısına rağmen 24,1 milyar TL 'açık' meydana gelmiştir.
  • 2018 yılında SGK finansman açığının tarihi zirve yaparak 34,045 milyar TL’ye çıkacağı 2018 bütçe sunumunda belirtilmiştir.
  • SGK'nın resmi verilerinde de görülmektedir ki; AKP Hükümeti döneminde (2003-2017) SGK’nın gelir- gideri arasındaki dengesizlik kronik hale gelmiş ve parmak hesabı ile toplam 301 milyar TL "açık" oluşmuştur.
  • Kurumun mali bütçesindeki bu açıktan genel müdürler değil, uygulanan politikalar ve bu politikaları hayata geçirmeye çalışan hükümetler sorumludurlar.
  • Yoksa SGK’ye açık verdiren ve böylece çöküşüne(!) yol açan Kurum Başkanının Şanlıurfa’dan AKP’den milletvekili adayı olması tesadüf mü?

Sonuç olarak, sistemi bu hale getiren siyasetçiler, kendi sorumluluklarını gizlemek için SGK'yi siyasi malzeme yapmaktadırlar. Her seçim döneminde oy avcılığı için prim borçlarının ertelenmesi, silinmesi, prim teşviki, prim indirimi vs uygulamalar ile SGK’nin mali gelir-giderleri arasındaki dengesizliği giderek arttırmaktadırlar.

SGK’nin mali gelir gider dengesinin giderek bozulması, SGK finansman açığının tarihi zirve yapması ve böylece SGK’yı şoka sokması ile seçim sonrası zor ve gerilimli günlerin kapımızda olacağını tahmin etmek güç değildir.

Uygulanan bu politikalara  'T A M A M' denmez ise önümüzdeki günlerde kıdem tazminatına el konulması, iş güvencesinin kaldırılması, emekli maaşlarının düşürülmesi veya ödenememesi, sağlıkta cepten ödemelerin artırılması, Genel Sağlık Sigortasına ek olarak vatandaşın cebinden tamamlayıcı sağlık sigortası için ek finansman çıkması gibi konular bu bağlamda gündemimizde yer alacaktır. 

Asıl üzerinde konuşulması gereken konu 'sosyal devlet' olmalı.

Sosyal Güvenlik Kurumu, toplumun tüm kesimlerini ilgilendirmekle birlikte en çok işçiler, emekliler ve sağlık hizmetlerine ihtiyacı olanlar için kritik önemdedir.

Sosyal devlet anlayışına sahip ülkelerde sosyal güvenlik politikalarının asli önceliğini vatandaşların sağlık hizmetlerine erişebilmeleri ve işsizlik ile yaşlılık durumlarında gelir güvencesine sahip olmaları oluşturur. Kurumun giderleri gelirlerini aşmış ise sosyal devlet ilkesi olarak bu durum "açık" olarak değerlendirilmez. Toplumun varsıl kesimlerinden yoksullara kaynak aktarımı ve adil bölüşüm ilkesi hayata geçirilir."