SİNAN ATEŞ OLAYI 4 - Siyasi cinayetin siyasi sonuçları ne olacak?

MHP, Sinan Ateş cinayetiyle bağını ya inkar etti ya da sessizliğe büründü. Meclis muhalefetiyse davanın MHP'nin sonunu getirebileceğini ima ediyor. Bu ihtimal önümüzdeki günlerde test edilecek.

Haber Merkezi

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesinin üzerinden 1,5 yıl geçti. Bu süreçte yürütülen sınırlı soruşturmada tüm oklar MHP'yi gösterdi. İl yöneticisinden genel başkan yardımcısına bir partiyi fail haline getiren cinayet siyasi nitelik kazandı. Sinan Ateş davası daha yeni başlıyor. Ancak bu siyasi cinayetin sonuçlarının da siyasi olması bekleniyor. 

Yaşandığı günden itibaren kamuoyunun yakından takip ettiği cinayet, seçimler döneminin kapandığı 31 Mart sonrası siyaset gündemindeki ağırlığını artırdı.

Seçimden bir gün sonra başlayan "normalleşme" tartışmaları, Cumhur İttifakı içerisindeki gerilimleri daha görünür kıldı. Yargıtay'da yeni başkan 37 tur süren oylama sonunda belirlenebildi, Kaplan Çetesi üzerinden dile getirilen siyasi komplo iddiaları 3 emniyet müdürünü cezaevine götürdü ve son olarak Sinan Ateş cinayetinde dava aşamasına geçildi.

1 Temmuz'daki ilk duruşmayı neredeyse bütün düzen partileri takip edecek. Bu büyük ilginin nedeni aradan geçen 1,5 yılda yapılan açıklamalarda saklı.

Faili belli, nedeni belirsiz

Cinayetin neden işlendiği hâlâ belirsiz. Bir iddia, Ateş’in üst düzey bazı isimlerin Mersin Limanı üzerinden uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığı konusunda elde ettiği bilgileri istihbarat birimleriyle paylaştığı için hedef haline geldiği. Diğer iddia, Ateş'in görevden alınmasına rağmen parti içerisinde faaliyetlerini sürdürdüğü ve gözünü genel başkanlık koltuğuna diktiği. Ayrıca Sinan Ateş cinayetinin İYİP'e bir uyarı olduğunu düşünenler de var.

İddialar peş peşe sıralanırken cinayet karşısındaki ilk tepki sessizlik oldu. MHP ve AKP günlerce açıklama yapmaktan kaçındı hatta Devlet Bahçeli'ye soru sorulmaması için Meclis'te özel önlemler alındı. 

Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cinayete karşı tavrını Meclis kürsüsünden şu sözlerle ilan etti: 

"Sinan Ateş bizim de evladımızdı. CHP, kardeşinizin hakkını savunacaktır. Bu benim sorumluluğumdur. Yanında azmettiricileri barındırıyorsun, teslim edeceksin. Bir şehit var, bu kan yerde kalmayacak." 

Sinan Ateş ve Devlet Bahçeli

İlk söz: 'Sonu ölüm de olsa surda gedik açtırmayacağım'

Bu sözler MHP cephesindeki sessizliği bozdu. Devlet Bahçeli, olaydan 11 gün sonra iddiaları "FETÖ’cülerin MHP’ye dönük algı operasyonu" olarak niteledi, cinayeti MHP'yle ilişkilendirenleri açıkça tehdit etti:

"Sonu ölüm de olsa surda gedik açtırmayacağım. MHP’nin kurumsal ve tüzel kişiliğini bu cinayetle irtibatlandıranlar iddialarını ispat etmezlerse şerefsizdir ve onların peşlerini asla bırakmayacağımızı bilmelerinde yarar vardır.”

AKP Sözcüsü Ömer Çelik ise “Bir ölüm üzerinden siyaset yapmaya kalkanlar var. Bunlara itibar edilmemesi gerekir. Bu tutum ahlaki değildir” diyerek tartışmayı rafa kaldırdı. Halbuki cinayet AKP'nin elini, yargıdan güvenlik bürokrasisine birçok alanda gücü elinde tutan MHP karşısında güçlendiriyordu.

MHP cinayetle bir bağı olduğu yönündeki yorumları ısrarla reddetti, konunun partiyle ilişkilendirilmesini "kasıtlı" buldu.

Bu sırada soruşturmada ilk tutuklanan isimlerden biri MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Köktürk oldu. MHP, haberin duyulması üzerine Köktürk’ün ismini yönetim listesinden çıkardı.

Bahçeli’nin "kahraman" ilan ettiği organize suç örgütü lideri Kürşat Yılmaz, "Uyanık olmalıyız” mesajı verdi.

Çember daraldıkça tehditler arttı

Soruşturmaya MHP'ye yakın savcılar atanana dek çember daraldı. Tutuklu sayısı 17'ye yükselince konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, iddiaların "nefret suçu" olduğunu savundu:

"Ben galebe çalayım da ne olursa olsun, üstün geleyim de gerekirse insani ve ahlaki değerler çiğnensin anlayışı, adeta karşıtlarımızın siyaset düsturu haline gelmiştir. Partimiz ve mensuplarımız aleyhinde üretilen yalanların büyüklüğü, ortaya atılan iddiaların uçukluğu muhaliflerimizin bir cinnet sarmalına girdiğini göstermektedir."

Ateş'in Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talimatıyla takibe alındığını gösteren yazışmalar ortaya çıkınca MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter de konuştu:

"Oncu buncular, Türk düşmanları, hayali iddia üreten namertler, çevremize sızan ajan provokatörler bir olmuş, işbirliği yapmış MHP’ye ve Ülkü Ocakları’na operasyon çekmenin hevesindeler!"

Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin MHP Genel Sekreteri Büyükataman’ın, bir yerel haber sitesine "Üzülmemek mümkün değil" dediği ancak ilgili haberdeki kısmın daha sonra kaldırıldığı ortaya çıktı. Ayşe Ateş, eşi Sinan Ateş'in resmi görevi olmadan Meclis'teki 15 Temmuz Araştırma Komisyonuna isim listesi verdiğini ve bu işi de İsmet Ataman için yaptığını anlatmıştı.

Bu sırada Sinan Ateş cinayeti ile ilgili Meclis araştırması açılması teklif edildi. Bu önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

Sinan Ateş'in 30 Aralık'ta öldürülmesinden sonra 3 Ocak'a kadar MHP’de 16 binden fazla üye istifa etti. İddiaya göre 3 Ocak'tan 26 Ocak tarihine kadar ise istifalar 155 bin 800'ü geçti.

Devlet Bahçeli, istifaları şu sözlerle doğrulamış oldu: “Bıyığını kesmiş ayrılanlar varmış. Manen yanımızda olmayanlarla zaten ilgilenecek değiliz. İşimize, önümüze bakıyoruz, yolumuza devam ediyoruz.”

Sessizliği bozan cezalandırıldı

Cinayetin azmettiricisi Tolga Demirbaş’ın evinin önünde gözaltına alındığını kabul eden eski MHP milletvekili Olcay Kılavuz, dosyaya MHP’li şüphelileri ekleyen savcıların Ankara Adliyesinden uzaklaştırılmasından sonra sessizliğini bozdu. Kılavuz, kendisine cinayetten sonra "sessiz kal" talimatının verildiğini anlattı.

Kılavuz, savcılığa ifadesinin alınması için çağrıda bulunarak, Demirbaş ile yaptığı telefon konuşmalarının deşifre edilmesini istedi. Kılavuz olaydan haberinin olmadığını, Demirbaş ile meraktan görüştüğünü savundu.

Olcay Kılavuz, bu açıklamanın ardından vekillik sonrası atandığı TBMM’deki danışmanlık görevinden Bahçeli'nin talimatıyla alındı.

Olcay Kılavuz ve Sinan Ateş

'MHP'nin anahtarı Erdoğan'ın cebinde'

12 Eylül darbesinin ardından diğer partiler gibi MHP de kapatılmıştı. Bu süreçte MHP'ye açılan ana davanın avukatlarından Mehmet Saral, soruşturmayı Erdoğan tarafından MHP'ye karşı kullanılan bir koz olarak değerlendiriyor:

"Sayın Cumhurbaşkanı bir hamle yaptı ve o hamleyi de MHP'ye karşı yaptı: 'Elimde bilgiler var, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcını tutukladım, İstanbul'da MHP'li yöneticileri tutukladım.' Verdiği mesaj; 'bunun bir adım sonrası senin genel merkezin, yerinde kal, ben ne dersem onu yap' oldu. MHP'nin anahtarı şu anda Erdoğan'ın cebinde. Canı ne isterse onu yapacak."

Seçim ayarlı iddianame, aylar sonra verilen randevu 

İktidar cephesinden ilk adım yerel seçim sonrasında geldi. İddianame tamamlandı ve kabul edildi.

1,5 yılın sonunda hazırlanan iddianamede birçok delil değerlendirilmedi, cinayetin nedeni sorgulanmadı ve en önemlisi MHP'li birçok isme yer verilmedi. 

Ancak davanın MHP ile bağı tamamen koparılmış değil. Dosyası ayrılan 17 ismin çoğunluğunu MHP'li yöneticilerin oluşturduğu biliniyor. Bu isimler yurt dışı çıkış yasağıyla tutuksuz olarak yargılanıyor. Sanıklar arasındaki bazı isimler MHP ve Ülkü Ocakları ile ilişkilendiriliyor.

Yine de eksik bulunan iddianamenin ardınan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, siyasi partileri ziyaret turuna çıktı. Bu turun sonunda 1,5 yıldır randevu istediği Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayşe Ateş'le görüşmeyi kabul etti.

AKP uzun bir süredir konunun uzağında durmayı tercih ediyordu. 31 Mart seçimlerinin ardından parti içinde MHP ile ittifaka daha temkinli yaklaşan kesimler çıkmaya başladı. Erdoğan ile Ayşe Ateş'in görüşmesi de bu etkinin bir sonucu olarak değerlendirildi.

Saray'daki görüşme beklendiği gibi MHP cephesinden bir tepkiyi beraberinde getirmedi. Aksine Bahçeli ve Erdoğan "devam" mesajı verdi. İkili sık sık birlikte fotoğraf verdi.

Ayşe Ateş ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan

Son söz: 'Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız'

Yargı görmezden gelse de MHP siyasi bir cinayeti organize etmekle suçlanıyor. Parti 1 Temmuz'daki davaya avukatlarıyla dahil olacak.

Bunu bizzat duyuran MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kendinden emin "Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim."

Süreci "alçakların en alçağı bir kampanya" olarak niteleyen Bahçeli, dava öncesi sert mesajlar verdi:

"Milliyetçi Hareket Partisi ile Ülkü Ocakları'nı en küçük bağ ve bağlantısı olmayan bir cinayetle irtibatlandırıp suçlayanlara, bu can bu bedende olduğu müddetçe hakkımı helal etmeyeceğim ya bu dünyada ya da mahşerde hepsiyle tek tek hesaplaşacağım. Pensilvanya hukukunun değil Türkiye Cumhuriyeti hukukunun geçerli olduğunu müştereken ve açıklıkla göreceğiz. Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız."

'Ağır bedeller MHP'ye mal olacak'

Davayı takip edecek isimlerde CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise cinayeti işleyenlerden çok azmettirenlere işaret ediyor ve davanın siyasi sonuçlarını şöyle öngörüyor: “Bu meselenin bu şekilde açıklığa kavuşmasının kurumsal olarak MHP'ye mal olacağını ve bunun çok ağır bedelleri olacağını da görüyor. Her şey Devlet Bey’in istediği gibi gitse, MHP'ye hiç sirayet etmeden gitse, o ikisine (Semih Yalçın ve İzzet Ulvi Yönter) siyaseten ceza vereceğini düşünüyorum.”

Ayşe Ateş'in siyasi partilere ziyaretlerinin ardından yaptığı açıklamalara göre duruşmayı takip edecek diğer isimler şöyle: Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İYİP Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.